DEM Parti aday çıkaracakları 10 kenti açıkladı
- 11:32 19 Aralık 2023
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, yaptığı basın toplantısında yerel seçimlerde aday çıkaracakları 10 ile bağlı ilçeleri açıklarken, aday adayı başvurularını da 25 Aralık tarihine kadar uzattıklarını duyurdu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, genel merkez binalarında yaptıkları basın toplantısıyla yerel yönetim seçimlerinde yapacakları strateji ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantılarında aldıkları karara ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.
‘Türkiye’nin bu ayında hep zulüm var’
Kararlardan önce, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü olduğunu söyleyen Ayşegül, Maraş Katliamı’nın üzerinden 45 yıl geçtiğini belirtti. 1978’in 19 Aralık’ında başladığını ve 7 gün sürdüğünü anımsatan Ayşegül, yüzlerce Alevi cana kıyıldığını, binlerce insanın olduğu yerden sürüldüğü ve hala üzerinden 45 yıl geçmiş olmasına rağmen, yarım asırdır üstü örtülen, aydınlatılmayan, unutulmayan hatta anma etkinliklerine tahammül edilemeyen, izin verilmeyen, yasaklanan bir kıyımdan söz ettiklerini kaydetti. Takvimlerin bugünü ve bu ayında hep zulüm olduğunu dile getiren Ayşegül, “19 Aralık 2000’de de F Tipi cezaevlerine geçiş ve ağır tecrit koşullarını protesto etmek koşuluyla açlık grevi yapan onlarca mahpus, hayata dönüş denilerek hayatları söndürüldü hayattan koparıldılar. Yüzlercesi yaralandı ve bir daha asla eski hayatlarına geri dönemediler. Hiç birisi için yaşam bir önceki haliyle devam edemedi, eskisi gibi olmadı. Üzerinden tam 23 yıl geçti. Geçen yıl hep birlikte hatırlayacağız o fotoğraf karesini geçen yıl hayata veda etti aramızdan ayrıldı. Birsen Kars ambulanstan çıkarıldığında elleri yüzü, saçı, gözü her yeri yanmış vaziyette. Diri diri yaktılar diye bize olanları anlatmaya çalışıyordu. Devlet envanterinde bulunmayan silahların kullandığı ifade edildi ama buna dair de etkili bir soruşturma yürütülmedi. Bunları anlatanlar o dönem orada sözüm ona dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün söylediği gibi ‘cezaevlerinde devlet otoritesini sağlamaya çalışıyoruz’ demişti” dedi.
‘Sabrımız, gücümüz, dayanıklılığımız sınanıyor’
Otoriteyi sağlamaya çalışan güvenlik güçlerinin kendi devletin envanterinde olmayan silahların kullandığını ama buna rağmen faillerin, siyasi sorumluların bu katliamın emrini verenlerin açığa çıkmadığını kaydeden Ayşegül, “Tam 15 yıl sonra 19 aralık 2015’te tüm bunların yanına Taybet Ana eklendi. Taybet İnan, Silopi’de evinin önünde katledildi, keskin nişancılar hedef aldı ve gelen 10 kurşunla katledildi. Evinin önünde kaldırımın üstünde 7 gün boyunca cenazesi alınamadı, defnedilemedi. Oğlu gitti almak için, ateş açıldı yaralandı. Eşi gitti almak için ateş açıldı yaralandı. Ne dendi? Sokağa çıkma yasağı var denildi. Ve üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen bu kayıplar, bu ölümler normal ülkelerde-normal dediğim hukukun uygulandığı-hadi bırakın hukuku kanunların uygulandığı hiçbir ülkede hiçbir yurttaşın aklının ve yüreğinin sınırlarının alabileceği ölümler, katliamlar değil. 78, 2000, 2015… İşte üçünün de yıl dönümü bugün. Adeta sabrımız, gücümüz, dayanıklılığımız sınanıyor” diye belirtti.
‘Tarih bizi haklı çıkarmaya devam ediyor’
Kobanê Davası’na değinen Ayşegül, “Biz Kobanê’ye kumpas davası deyince niye kumpas davası diyorsunuz diye soranlara; işte bu bellekle kumpas davası diyoruz. İşte bu katliamları hatırlayarak kumpas davası diyoruz. Bir önceki dönem Eş Genel Başkanlığımızı yapmış olan Figen Yüksekdağ bugün yargılanıyor. Bugün yargılanıyor ve bugün o beyanlarda bulanacak. Bir kaç gün önce Sebahat Tuncel yapıyordu savunmasını ondan önde Demirtaş ve bu böyle sıralı bir şekilde gidiyor. Tüm bunlara rağmen başka bir Türkiye başka bir yarın başka bir gelecek dedirtecek çok geçerli nedenlerimiz var. Tarih bizi haklı çıkarmaya devam ediyor. Ve her şeye rağmen haklılığımızdan mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Neden? Çünkü kalbimizin kuyusunda yaralarımız yan yana bir arada yatıyor. Yan yana duruyor. Bu katliamlarda öldürülenleri saygıyla anıyorum bir kez daha. Onları unutturmayacağımız bir kez daha sizin aracılığınızla ifade etmek istiyorum” sözlerini kullandı.
Ayşegül’ün konuşmasının satır başlıkları şöyle:
“Tam böyle bir atmosferde böyle bir bellekle yerel seçimlere hazırlanıyoruz, DEM Parti için yerel seçimler sadece bir belediye seçimi değil, çok daha fazlası. Tüm bu yaşananları ve öfkemizi unutmadan ve unutturmadan hatırlayarak onarıcı adalet talebimizi yükselterek birlikte başarmak için umutla kararlılıkla yola devam ediyoruz. Dolayısıyla önümüzde sonuçları itibariyle önemli siyasi etkiler yaratabileceğini düşündüğümüz bir yerel seçime hazırlanıyoruz. PM’miz 15-16 Aralık tarihlerinde toplandı ve daha önce MYK’mizin burada benim açıkladığım eğilimi üzerine yani Türkiye’nin her yerinde aday çıkarma tartışmalarına dair iki gün süren kapsamlı değerlendirmeler yaptı. Ardından kamuoyuna bir yazılı açıklama yapıldı. Akabinde dün daha önce de açıkladığımız DEM Parti’nin kendi adayları ve listeleriyle kent yönetimlerinde yer alma eğilimi MYK’mizde tekrar ele alındı ve değerlendirildi. Tekrar etmek isterim ki öncelikle bizden zorla alınanı geri alacağız. Bu konuda son derece kararlıyız. Yani kayyım rejimini sandıklara gömeceğiz ve bunun için tüm hazırlıklar yapılıyor. Kayyım atanan bütün belediyelerimizi yeniden halk iradesiyle buluşturacağız ve yalnızca onunla yetinmeyeceğiz.
Aday çıkarılacak yerler
Bunun yanı sıra daha önce yönetiminde bulunmadığımız bir çok il ilçe ve beldede yeni kazanımlar elde edeceğiz bu hedeflerimize ulaşmak için parti adımızla çeşitli istişareler, müzakereler ve güç birlikleri kurarak ilerleyeceğiz. Bu çerçevede dün toplanan MYK’mızın Türkiye’nin batısında ilk etapta aday göstereceğimiz bazı yerleri Merkezi Seçim Koordinasyonu’muz ve yerel yönetimlerden sorumlu komisyonumuzun çalışmaları ve sunumları doğrultusunda belirledik. Onları paylaşmak istiyorum. Türkiye’nin batısında ilk etapta aday göstereceğimiz yerleri sizlerle paylaşacağım. Şuana kadar çalışmaları yapılmış ve bitirilmiş olan yerleri. Adana’nın Ceyhan, Seyhan ve Yüreğir ilçeleri, Antalya’nın kepez ilçesi Mersin Akdeniz, Toroslar ve Tarsus, İstanbul’da Esenyurt, Sancaktepe, Adalar, Sultanbeyli Aydın Didim, Efeler, Germencik ve Söke, Konya, Cihanbeyli, Kulu, Kocaeli Dilovası, İzmir Torbalı, Bayraklı, Menemen, Manisa Gölmarmama, Turgutlu, Yunusemre, Çanakkale Gökçeada, Tekirdağ Çorlu ve Çerkezköy. Bunlar dediğim gibi yerel yönetimler komisyonu ve Merkez Seçim Koordinasyonu’muzun Türkiye'nin batısında ilk etapta aday göstereceğimiz yerler olarak belirlenen yerlerdir. Bu konuya dair kurumlarımızda çalışmalar sürüyor. Aşama aşama bunlar netleştikçe sizlerle paylaşacağız. Tabi ki adaylar ve aday belirlemeye dair görüşmeler bu konuda yaptığımız fikir alışverişleri, istişareler de devam ediyor olacak biryandan. Buna ilişkin gelişmeleri de sizinle bilgiler netleştikçe paylaşacağız.
Gelin kentlerimizi birlikte iyileştirelim, onaralım
Yerel demokrasi için güçlü ve kararlı bir adım atıyoruz. Diyoruz ki; kent uzlaşısıyla kentleri halklar yönetecek. Peki ne demek istiyoruz? Kentleri var edenlere sesleniyoruz. Kadınlara sesleniyoruz, Gençlere sesleniyoruz, emekçilere sesleniyoruz, öğrencilere, engellilere, işçilere sesleniyoruz; kent hakkı için bir arada demokratik, ekolojik kentler yaratmak isteyen herkese sesleniyoruz. Aslında kent uzlaşısı bir çağrıdır. Sivil toplum örgütlerine, odalara, barolara, demokratik kitle örgütlerine yani bir kenti var eden tüm sosyal ve siyasal dinamiklere, tüm toplumsal dokulara; gelin kentlerimizi birlikte onaralım, iyileştirelim, inşa edelim diyoruz. Yıllardır yaralı kentleri özgürleştirelim diyoruz. Bu, aynı zamanda bizim yerel yönetimler anlayışımızın, demokratik yerel yönetimler anlayışımızı da yayma tüm toplumsal katmanlara ve kesimlere ulaştırma çabası.
Çözülmeyen demokrasi meselesi….
Kent hakkı, ortak bir haktır, kolektif bir haktır. O yüzden tüm kent kolektiflerine sesleniyorum; kent benimdir diyen herkesin kent uzlaşı ile beraber kazanmaya davet ediyoruz. Kentte yaşayan, sesi duyulmayan, temsil edilmeyen, iradesinin, sözünün, sesinin yönetimlere yansımadığını düşünen, ezilen, dışlanan, kentin banliyölerinde kaldığını düşünen, oraları değiştirme iddiası ve hedefi olan herkesi eşit, yaşanabilir, demokratik bir yönetim hakkına davet ediyoruz. Kent hakkı aynı zamanda bir demokratik dönüştürme ve değiştirme hakkıdır. Gelin birlikte kazanalım birlikte güçlenelim ve kent uzlaşısıyla buluşalım. DEM Parti, bir yandan kendisini mücadele partisi olarak tariflerken bir de müzakere partisi olarak tarifliyor, biliyorsunuz on yıllardır Dolayısıyla kent uzlaşı ile halklar kazanacak diyoruz. Kent uzlaşısı kentin bütün dinamiklerini ortaklaşma fırsatı var biryandan. Nasıl bir kent için yaşanabilir demokratik, ekolojik, özgür kentler için. Kent uzlaşısı işte bir böyle buluşmadan oluşan bir demokrasi kavşağına dönüşebilir. Yeni karşılaşmalar ve yeni buluşmalar için bir fırsat olabilir. Bu yerel seçimlere bir yandan çözülmemiş bir Kürt meselesiyle bir yandan da Sayın Öcalan'a İmralı ada hapishanesinde yıllardır uygulanan bir tecrit gündemiyle öte yandan süren sayısız kovuşturma yargılama mahkeme salonları alanlarda meydanlarda yasaklamalar, çözülemeyen bir demokrasi meselesiyle gidiyoruz. O yüzden DEM Parti için yerel seçimler yalnızca bir belediye seçiminde ibaret değildir. O nedenle kent uzlaşı ile yeni karşılaşmalar yaratarak yeni buluşmalarla daha da güçlenerek çoğalarak bir demokrasi kavşağında buluşabiliriz.
Kent uzlaşısı ile Türkiye’nin her yerine nefes aldırmak istiyoruz
Kent uzlaşısının çatısı bizim için bir toplumsal sözleşmedir aynı zamanda. Bu çatı altında bizimle yan yana omuz omuza durmak isteyen herkes ile özgürlük ve demokrasiye giden yolda birlikte ilerleyebileceğimizi buradan yeniliyoruz. Kent uzlaşısı merkezin kontrolü altında ezildiğini düşünen ve ezilmek istemeyen kendi kaderini belirleyen halkın iradesini güçlü kentler aracılığıyla yerel demokrasiye yansıtan yeni bir dönemin habercisi. Kent uzlaşısı yaklaşımımız demokratik yerel yönetimlerle geleceği birlikte şekillendirmemize olanak sunacak ve zemin sunacak bir yaklaşım. Dolayısıyla biz diyoruz ki yeni bir rüzgarla giriyoruz yerel seçimlere gelin bu rüzgarı birlikte estirelim yepyeni bir başlangıç yapalım. Buradan başta kayyımlar olmak üzere bugüne kadar bizi kuşatan baskıcı rejime güçlü bir yanıt vererek güçlü bir başlangıç yaparak güçlü bir başarı ve sonuçla çıkalım. Kent uzlaşısı ile aslında Türkiye’nin her yerine demokratik bir nefes ve soluk olmak istiyoruz. Çünkü epeydir nefessiz ve soluksuz kaldık hepimizin soluk almaya hepimizin soluklanmaya hepimizin yeni bir nefese ihtiyacı var.
Bu sadece bir belediye seçimi değil, kentimize kendimize sahip çıkmanın zaferi olacak
Onun için 31 Mart seçimleri demokratik yerel yönetimler anlayışımızı Türkiye’nin aynı zamanda her tarafına ulaştırma seçimidir. Bu sadece bir belediye seçimi değil. Kentimize kendimize gücümüze sahip çıkmanın da zaferi olacak. Bu sadece bir belediye seçimi değil bu aynı zamanda kimlik dil kültür inanç ve kaynaklarımıza sahip çıkma seçimleridir. Bu açıkladığım yeni Türkiye’nin batısının hangi yerlerinde ilk etapta aday göstereceğimize ilişkin bilgilendirmenin yanı sıra bir bilgilendirme daha yapmak istiyorum. O da aday adayı başvurularına ilişkin. Öncelikle ve tekrar ederek gösterdiğiniz ilgi alaka ve teveccüh için çok teşekkür ederiz, adayı adayı olan bizimle birlikte değiştirmek ve dönüştürmek isteyen herkese. Başvuru tarihlerimizi de uzatıyoruz. İkinci uzatma bu. 20 Aralık’a kadar uzatmıştık daha önce yaptığımız açıklamayla, şimdi beş gün daha uzatıyoruz aday adayı başvurularını tüm Türkiye’de 25 Aralık gününe kadar uzatıyoruz. Bizimle birlikte yol almak isteyen, yan yana durmak isteyen demokratik yerel yönetimler anlayışımızı bizimle beraber yaymak ve farklı kesimlere ulaştırmak isteyen herkese bir kez daha çağrımız ve davetimizdir. Gelin birlikte kazanalım kent uzlaşısı ile kentlerimizi halklar yönetsin.”