Baskılara karşı direndi, yaşamını yeniden inşa etti
- 09:02 1 Aralık 2024
- Yaşam
Memihan Zeydan
AGIRÎ - DEM Parti Agirî İl Eşbaşkanı Ayşe Karakuş, baskılara karşı direndi; dayatmaları reddedip mücadelesiyle hayatını yeniden inşa etti.
Kadınların uğradıkları çok boyutlu şiddete karşı her alanda yürütülen bir kadın mücadelesi söz konusu. Ayşe Karakuş (33) da ailesine, evlendirildiği erkeğe ve çevredeki bütün ayrıştıran seslere karşı mücadele yürüterek feodaliteye başkaldıran sayısız Kürt kadından biri. Ayşe Karakuş, yaşadığı bölgenin feodal yapısına aldırış etmeden ve ona çizilen hayatı reddederek mücadelesine devam ediyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Agirî (Ağrı) İl Eşbaşkanı Ayşe Karakuş’un feodal yapıya karşı mücadele ile geçen yaşam mücadelesini dinliyoruz.
‘Kumalığı kabul etmem köleliği kabul etmem demekti’
8 Ağustos 1991 tarihinde Agirî’de dünyaya gelen Ayşe Karakuş, feodal bir yapıya sahip olan Kuzey Serhat bölgesinde büyür. Erkek egemenliğinin ve feodal zihniyetin hüküm sürdüğü coğrafyada, yine feodal bir ailede yetişen Ayşe Karakuş, ailesinin isteği üzerine henüz 18 yaşında genç bir kadınken amcasının oğlu ile evlendirilir. 14 yıl süren evliliği süresince çocuğu olmadığı için “kuma” getirilmek istenen Ayşe Karakuş, feodal yapıya başkaldırarak boşanmaya karar verir. “Kumalığı kabul etmem köleliği kabul etmem demekti” diyen Ayşe Karakuş, Agirî gibi feodal bir yapıya başkaldırmanın kolay olmadığını ifade ediyor.
‘Mücadeleye kendimle başladım’
Boşanmak için iki sene boyunca mücadele ettiğine ve ilk mücadelesini kendisiyle verdiğine dikkat çeken Ayşe Karakuş, kendisine “Acaba yapabilecek miyim, ayrılıp güçlü bir şekilde ayakta durabilecek miyim yoksa yine bir erkeğin tahakkümü altında mı olacağım” diye sorduğunu kaydediyor. Ayşe Karakuş, “Bunu kendi kafamda netleştirdikten sonra yolumu bulup öyle ilerledim. Eğer bir Kürt kadını olarak her açıdan mücadele yürütmek istiyorsak, sistemden ve sistemin dayattıklarından vazgeçmek gerekiyor. Ekonomik olarak çalışarak kendim için gereken şartları sağlamam gerekiyordu” diyor.
‘Öl desem ölecek, kal desem kalacaksın’
14 yıllık evlilik süresi boyunca birçok sorun yaşadığını dile getiren Ayşe Karakuş, ekonomik şiddete maruz kaldığının altını çiziyor. Ayşe Karakuş, boşanma sürecinde ailesinin ona “gel” dediğini belirterek şunları söylüyor: “Aslında gidebilirdim, sonuçta ailemdir. Ama biliyordum gitseydim tekrar evlendirilecektim ve ben artık bir evlilik istemiyordum. Farkındaydım artık, evlilik sistemin bir dayatmasıydı. Kaldı ki evliliğim süresince eşim tarafından çok yoğun bir psikolojik şiddete de maruz bırakıldım. ‘Öl desem ölecek, kal desem kalacaksın’ tarzında bir yaklaşımı vardı. Sonuçta ben de bir bireydim. Fikirlerim, düşüncelerim, bir hayatım var. O dışarıya çıkınca bana sormuyor fakat benim ondan izin almamı bekliyordu.”
‘Ölümle tehdit edilmeme rağmen vazgeçmedim’
Boşanma kararının ardından ailesiyle ciddi sorunlar yaşadığına dikkat çeken Ayşe Karakuş, sürecin zorluğuna değiniyor. Ailenin boşanmasına karşı çıktığını ifade eden Ayşe Karakuş, “Ailem ilk başta boşanma kararımı duyunca engel olmaya çalıştılar. ‘Kötü yola düşersin’ tarzı şeyler söylüyorlardı ama ben kararımı vermiştim ve artık boşanmak istediğim konusunda netleşmiştim. O yüzden söylenenlere ve ailem tarafından defalarca ölümle tehdit edilmeme rağmen vazgeçmedim. Beni değil kendilerini, aşiretlerini, insanların ne diyeceklerini düşünüyorlardı. Bu defa ailem tarafından psikolojik şiddete maruz bırakıldım” sözleriyle yaşadığı şiddeti anlatıyor.
‘Bana destek veren tek kişi annemdi’
Boşanma kararının ardından maruz kaldığı şiddeti kadın yoldaşlığıyla aştığını söyleyen Ayşe Karakuş, tanıştığı kadın arkadaşları sayesinde dik durabildiğini vurguluyor. Gördüğü toplumsal baskıya da değinen Ayşe Karakuş, “Boşandığım ilk günlerde herkes tekrar evlenmemi bekliyor, bunu dayatıyordu. Boşanmam için sadece bir imzam kaldığı süreçte bana görücü çıkardılar. Ama bunların üstesinden gelebildim. Bir süre ailemden, annem dışında hiç kimseyle görüşmedim. Çünkü ailemden kararlarıma saygı duyan ve bana destek veren tek kişi annemdi” ifadelerini kullanıyor.
‘Başında bir erkek olmadan nasıl yapacaksın’
“Direnişimi ve çabamı gördükten sonra ayakta durabileceğime inandılar” sözleriyle toplumsal baskıyı bertaraf ettiğine dikkat çeken Ayşe Karakuş şöyle devam ediyor: “Sonrasında onlar da bana destek oldular. Önceden bana ‘Sen kadın başına ne yapacaksın, başında bir erkek olmadan nasıl yapacaksın’ diyen kardeşlerim, bana sonradan ‘Abla biz her konuda senin yanındayız’ dediler. Evet, bunu söylemiş olmaları önemli ama bir erkeğin arkamda olması ya da bana destek sunmasını umursamıyorum. Kadınların hiçbir konuda bir erkeğe ihtiyacı olmadığı gibi hayatında bir erkek olmayan kadınların daha çok ilerleyebildiklerini biliyorum. Boşandıktan sonra iki seneye yakın babamla konuşmadım hatta ona ‘Seni reddettim’ demiştim. Daha sonra bir bayram günü beni annemle kapıda karşıladıklarını görünce indim ve sarıldık. Babamla o zaman barıştık.”
‘Baba evinden gelinlikle çıkan kefenle döner’
Feodal yapıya başkaldırarak başka kadınlara da kapı aralayan Ayşe Karakuş, attığı kararlı adımın ardından ailesinde birkaç boşanma kararının daha alındığını belirtiyor. Büyüdüğü feodal yapıyı anlatan Ayşe Karakuş, “Biz ‘Baba evinden gelinlikle çıkan kefenle döner’ öğretisiyle büyütüldük. Ama bu çok yanlış bir yaklaşım. Gelinlikle gittiğin evdeki insanı sevmeyebilirsin, o evde şiddet görüyor olabilirsin ya da o evdeki insan sana karşı yanlış yaklaşımlarda bulunuyor olabilir. Aslında ailelere seslenmek, ‘Kızlarınıza böyle yaklaşmayın’ demek lazım. Ben bunun yanlış olduğunun farkındaydım. Evliliğim süresince çok bastırıldım. Evin her işini ben görüyordum ama günü gelip bir konuda bir söz söyleyince ‘Sen sus, sen karışma’ diyorlardı” şeklinde konuşuyor.
Parti ile tanıştı, hayata tutundu
İlk başkaldırısı ve boşanmasının ardından kadın arkadaşlarından aldığı destekle ayakta durduğunu ve güç kazandığını ifade eden Ayşe Karakuş, yaşama mücadele ile tutunduğunu söylüyor. Feodaliteye karşı başkaldırısının ardından parti çalışmalarına katılarak hayata tutunduğunu belirten Ayşe Karakuş, “O dönemlerde partiye gelip gitmeye başlamıştım ve bu sayede mücadeleyle tanıştım. Bir kadın hareketimiz olduğunu ve hareketin kadının güçlenmesi için çaba sarf ettiğini anladım. Partideki kadın arkadaşlarla konuştuktan sonra da net kararımı vermiştim. Evliliğim boyunca psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddete maruz kalmıştım ve artık tek bir kavgaya dahi tahammülüm kalmamıştı” ifadelerini kullanıyor.
‘Daha önce hiç çalışmamıştım’
Maruz kaldığı psikolojik şiddetin onu intihar noktasına kadar getirdiğini vurgulayan Ayşe Karakuş, yaşadıklarına rağmen vazgeçmeyerek direnmeyi seçtiğini söylüyor. Ayşe Karakuş, boşandıktan sonraki süreci ise şu sözlerle özetliyor: “Önce kendime bir iş bularak çalışmaya başladım. Daha önce hiç çalışmamıştım, neyi nasıl yapacağımı bilemiyordum ama parti çalışanı bir arkadaşımın yardımıyla bir iş bulup çalışmaya başladım. Önce bir hastane kantininde işe başladım. İşten kazandığımla kendime bir ev tuttum. Ev tuttuktan sonra kadın arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmadılar ve beraber yaşamaya başladık. Çalışırken bir yandan parti çalışmalarında da aktif yer almaya gayret ettim. Bütün etkinliklerde yer alıyordum, bu bana iyi geliyordu. Arkadaşların önerisi ve talebi üzerine il eşbaşkanlığına seçildim. Şu an az da olsa kendime, sosyal hayatıma, partiye ve işime de zaman ayırabiliyorum.”