UNICEF’ten kadın ve çocuğa yönelik cinsel işkence raporu

  • 14:18 8 Mart 2024
  • Dünya
 
HABER MERKEZİ - UNICEF, 8 Mart dolayısıyla yayınladığı raporda, 230 milyonu aşkın kadın ve çocuğun “sünnet” adı altında cinsel işkenceye maruz kaldığını duyurdu. Raporda, bu sayının düşmesi için daha fazla çaba harcanması gerektiği vurgulandı. 
 
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bir rapor yayınladı. Raporda, dünya genelinde 230 milyonu aşkın kadın ya da çocuğun “sünnet” adı altında cinsel işkenceye maruz kaldığı belirtildi. Raporda bu sayının 2016 yılına göre yüzde 15 daha yüksek olduğu kaydedildi. 
 
En fazla Afrika kıtasında uygulanıyor 
 
Raporda, kadınların maruz kaldığı işkencenin doğurganlık sorunları, doğum sırasında komplikasyonlar, ölü doğan bebekler ve benzeri birçok sorunun yanı sıra psikolojik ve fiziksel sonuçlarına da dikkat çekilen raporda, özellikle 31 ülkeye dikkat çekildi. Rapora göre, Afrika’da 144 milyondan fazla kadın, Asya’da 80 milyonu aşkın kadın ve Orta Doğu’da 6 milyondan fazla kadın “sünnet” adı altında cinsel işkenceye maruz bırakıldı. 
 
Ancak büyük ölçüde bu ülkelerdeki nüfus artışıyla bağlantılı cinsel işkencenin sayısında da artışa rağmen, raporda, en temel insan haklarını ihlal eden bu işkencenin azaltılmasında kaydedilen ilerlemeye de veriliyor. 
 
Cinsel işkence oranı düştü 
 
Raporda, Sierra Leone gibi bazı ülkelerde 15-19 yaş arası kadın ve çocukların cinsel işkenceye uğrama oranı 30 yıl içinde yüzde 95'ten yüzde 61'e düşerken, Etiyopya, Burkina Faso ve Kenya'da da önemli bir düşüş kaydedildi. Ancak örneğin Somali'de 15 ila 49 yaş arasındaki kadınların yüzde 99'u, Gine'de yüzde 95'i, Cibuti'de yüzde 90'ı ve Mali'de yüze 89'u genital mutasyona maruz kaldı.
 
‘Çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız’
 
Unicef Başkanı Catherine Russell, "Ayrıca, giderek daha fazla sayıda kız çocuğunun daha küçük yaşlarda, genellikle beşinci doğum günlerinden önce bu uygulamaya maruz kalmasıyla endişe verici bir eğilim görüyoruz" dedi. Catherine devamında, "Bu durum müdahale imkânını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu zararlı uygulamaya son vermek için çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız" diye ekledi.
 
BM'nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde belirtildiği üzere 2030 yılına kadar bu uygulamayı ortadan kaldırmayı başarmak için ilerlemenin 27 kat daha hızlı olması gerekiyor.
 
AFP’ye konuşan raporun başyazarlarından Claudia Coppa, ancak algılar değişse bile, bu tür sakatlama "yüzyıllardır var, bu nedenle sosyal normları ve bu normlarla ilişkili uygulamaları değiştirmek zaman alıyor" diyor.
 
Cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekti 
 
Devam ettiği yerlerde, "toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yerleşik biçimleriyle bağlantılı" olduğunu kaydeden Claudia’ya göre, "bazı toplumlarda bu gerekli bir geçiş töreni olarak görülüyor; diğer bağlamlarda ise kızların iffetini korumanın" ve cinselliklerini "kontrol etmenin" bir yolu olarak görülüyor. Claudia, annelerin buna karşı çıkmakta zorlandıklarını ifade ediyor.
 
"Onlar zalim anneler değil. Kendilerinden beklendiğini düşündükleri şeyi yapmaya çalışıyorlar" diye ısrar eden Claudia, toplumun kadınlardan beklentileriyle daha genel bir paralellik kuruyor. Clauida, "Bizden anne, eş olmamız, toplumumuza bakmamız, saflık ve cinsellikle ilgili beklentilere uymamız bekleniyor, Kadınlar, bu beklentilere uymadıkları takdirde, bunun sonuçları ve cezaları olacağını çok iyi biliyorlar" diye belirtiyor.
 
UNICEF, bu nedenle bu tür uygulamaları yasaklayan yasaların yanı sıra çocukların eğitimi ve özgürleşmesi için de çağrıda bulunuyor.
 
Erkeklere çağrı 
 
Rapor, erkeklerin sessizliğine de tepki gösteriyor. Claudia, bu sessizliğin bir kabul durumuna işaret ettiğini ifade ederken, "herkesi tavır almaya" çağırıyor.