Xaçort sakinleri: Savaşa ayrılan bütçe bizi yoksullaştırıyor
- 09:06 8 Kasım 2025
- Emek/Ekonomi
Büşra Turan
WAN - Ekonomik krizin hayatlarını her geçen gün daha fazla zorladığını söyleyen kadınlar, “Yoksulluğun sebeplerinden biri sorumluların yanlış politikaları, kirli siyaset ve birlik olamamalarıdır. Bir diğer sebep de mevcut bütçelerin savaşa ve Kürt halkına karşı asimilasyon politikalarına harcanmasıdır” dedi.
Türkiye ve Kürdistan’da derinleşen ekonomik kriz, gençleri düşük ücretlere, yurttaşları borca ve yoksulluğa itiyor. Sadece doğalgaz faturalarına yapılan zamlara bakıldığında, 2019 yılında yüzde 41,19; 2020 yılında yüzde 0,63; 2021 yılında yüzde 47,15; 2022 yılında yüzde 119,37; 2023 yılında konutlar için bir zam yapılmazken, 1 Ağustos 2024 tarihinde ise yüzde 38 oranında zam yapıldı. Artan yaşam giderleri ve temel ihtiyaçlardaki fiyat artışları nedeniyle yurttaşlar yaşam standartlarını koruyamaz hale gelirken, bölgedeki eşitsizlik ve savaşa ayrılan bütçelerin yoksul kesimi daha da yıprattığı vurgulanıyor. Bunun sonucu olarak psikolojik çöküntü, göç ve toplumsal huzursuzluk artıyor.
Ekonomik krize ilişkin Wan’ın merkez Rêya Armûşê (İpekyolu) ilçesine bağlı Xaçort (Hacıbekir) Mahallesi’nde yaşayan kadınlar konuştu.
Mahalle sakinlerinden Ayten Salgör, yıllardır süren ekonomik sorunların derinleştiğine dikkat çekerek, hükümetin sonuçsuz vaatlerde bulunduğunu söyledi. Ayten Salgör, “Bu sorun gittikçe büyüyor. Her sene hükümet ‘ekonomi düzelecek’ diyor ama aydan aya durum daha da kötüleşiyor. Yaşam pahalılığı çok yüksek, bir evde çalışan 10 kişiye altı kişi bakamıyor. Bunun sebeplerinden biri sorumluların yanlış politikaları, kirli siyaset ve birlik olamamalarıdır. Bir diğer sebep de mevcut bütçelerin savaşa ve Kürt halkına karşı asimilasyon politikalarına harcanması, bu kaynakların yoksul kesime değil; yandaşlara ekonomik kolaylıklar, ihaleler ve istihdam sağlamak için kullanılmasıdır” dedi.
‘Özgür ve eşit bir yurttaş olarak yaşamak istiyoruz’
Yaşadığı bir olayı aktararak gençlerin ekonomik zorluklar nedeniyle çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldığını söyleyen Ayten Salgör, Gever’den (Yüksekova) Ankara’ya çalışmak üzere gidecek olan birkaç gençle konuştuğunu belirtti. Ayten Salgör, “Gençlere ne iş yapacaklarını sordum. İnşaatlarda günlük bin iki yüz liraya çalışacaklarını söylediler. Bakın, görün, gençleri nasıl bir mecburiyete mahkûm ediyorlar. Normal şartlarda bir inşaat işçisinin minimum üç bin – dört bin lira arasında yevmiye alması gerekir. Çünkü kalacak yer, yemek gibi temel ihtiyaçları var. Ama gençlerimiz karın tokluğuna çalışmak zorunda bırakılıyor. Gençlerimiz hayatın zorluklarına dayanamıyor. Birkaç senedir çok fazla intihar ve öldürme vakası yaşanıyor. Bunun en temel nedeni ülkedeki ekonomik durumdur. Bu durum genç kesimi ve aileleri psikolojik olarak çöküntüye sürüklüyor. Eğer ülkede adalet ve eşitlik olsaydı bu sorunlar yaşanmayacaktı. Ülkenin batısı ile Kürdistan arasında ekonomik eşitsizlik ortadan kalkarsa birçok sorun çözülür. Bizim temennimiz, özgür ve eşit bir yurttaş olarak yaşayabilmek” şeklinde konuştu.
‘Kardeşlikten başka bir çözüm yolu yok’
Kürtlerin bu ülkede uzun yıllardır ikinci sınıf muamelesi gördüğünü söyleyen Ayten Salgör, artık eşit ve insanca yaşamak istediklerini ifade etti. Ayten Salgör, “Batıdaki Kürt iş insanları artık topraklarına gelip kendi memleketlerini yeniden inşa ederek kalkındırabilirler. Kürdistan bu dünyanın en zengin ve verimli topraklarıdır. Kendi kendine her açıdan yetebilir bir coğrafyadır. Hükümet politikaları yüzünden ne yazık ki Kürdistan’ın büyük kentleri adeta geri kalmış köylere benzemiş durumda. Gençlerimize iş sağlanabilir, eğitim konusunda yatırımlar yapılabilir. Bu şekilde kalkınabiliriz. Bu zamana kadar bütün bedelleri Kürdistan’ın yoksul kesimi ödedi; gerek verdikleri şehitler olsun gerekse yaşadıkları zulümler olsun. Artık hükümetin de kendini gözden geçirmesi lazım. Artık ölümlerden, zulümden fayda alamayacağını görmesini istiyoruz. Binlerce yıl bile sürse bu yolla çözüme ulaşılamaz. Bu dünyada en güzel şey eşitlik, özgürlük ve kardeşliktir. Bu topraklarda beraber yaşıyoruz ve kardeşlikten başka bir çözüm yolu yok” sözlerine yer verdi.
Mahalle sakinlerinden Behiye Bor da ekonomik sıkıntıların hayatı her açıdan zorlaştırdığını ifade ederek yaşadıkları geçim sorunlarını şöyle dile getirdi: “Ekonomik olarak kendimize yetemiyoruz. Ne odun alabiliyoruz ne kömür alabiliyoruz. Ediyoruz etmiyoruz, bir torba un alamıyoruz. Pazara gidiyoruz; sebze alırsak meyve alamıyoruz, meyve alırsak sebze alamıyoruz. Eksik kalıyoruz. Ekonomik krizin başlıca sebebi bütçenin silahlara ayrılması ve o silahlarla Kürdistan’da gençlerimizin, çocuklarımızın öldürülmesidir. Şimdi böyle bir bahaneleri de kalmadı; artık savaş yok. Ekonominin düzelmesinin önündeki savaş engeli yok. Dolayısıyla artık ucuzluk olsun. Bu ülkeye barış gelsin.”
‘Artık idare edemiyoruz’
Mahallelilerden Hamide Naşvan ise ekonomik sıkıntıların hayatlarını zorlaştırdığını belirterek, “Bu sene bir ton kömür aldım 6 bin liraya. Bir torba un da bin 500 TL olmuş. Artık idare edemiyoruz. Herkes durumumuzu görüyor; kış geldi, Wan’ın kışı da çok sert. Biz evde iki soba kullanıyoruz. Yıllık yakıt ihtiyacımız 30-40 bini geçiyor. Bizim en büyük sorunumuz savaştır. Biz barış istiyoruz. Artık anneler ağlamasın, Abdullah Öcalan’ın ve siyasi tutsakların serbest bırakılmasını istiyoruz. Barış gelsin topraklarımıza” dedi.







