DEM Parti’den Özgür Basın’a dönük saldırıya tepki

  • 14:10 23 Nisan 2024
  • Güncel
 
ANKARA - Belçika’da bulunan Sterk TV ve Medya Haber TV’ye dönük baskın ve 9 Kürt gazetecinin gözaltına alınmasına dair açıklama yapan DEM Parti MYK, tarihte defalarca kez kanıtlandığı gibi çözümsüzlükte ısrar eden herkesin aynı hüsranı ve akıbeti yaşamaktan kurtulamadığını belirterek, Özgür Basın ile dayanışma içerisinde oldukları mesajını paylaştı.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) gece yarısı Sterk TV ve Medya Haber TV’nin Belçika’da bulunan stüdyolarına dönük baskıları ve sabah saatlerinde yapılan baskında Ankara, Rıha, İstanbul’da gözaltına alınan özgür basın emekçilerine dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Özgür Basın’a yönelik bu haksız, hukuksuz ve korsanca saldırıları lanetlendi.
 
‘Uluslararası güçler bu saldırının bir parçası’
 
Yıllardır Kürt basınına yönelik yapılan her saldırı ve operasyonun, Kürt halkına yönelik daha büyük ve kapsamlı saldırı hazırlıklarının göstergesi olduğu belirtilen açıklamada, Kürt halkının sesi olan basının susturma çabalarının, daha sonra yapılacak saldırıları görünmez kılma amacında olduğu defalarca kanıtlandığı kaydedildi. Açıklamada, “21 Aralık 2011’de Kürt basınına yönelik yapılan tarihin en kapsamlı gözaltı ve tutuklama operasyonundan sadece 7 gün sonra savaş uçaklarıyla Roboski Katliamı gerçekleştirilmişti. AKP-MHP iktidarının Kürt halkına yönelik kapsamlı saldırı planları yaptığı, Erdoğan’ın yıllar sonra Irak hükümetiyle bunun pazarlığını yürüttüğü böylesi bir dönemde Kürt basınına içeride ve dışarıda bu operasyonların yapılmış olması da boşuna değildir. Ne yazık ki bölgesel ve uluslararası güçler bu saldırı planlarının bir parçası haline getirilmek isteniyor” denildi. 
 
‘Denediğiniz tüm yol ve yöntemler iflas edilmiştir’
 
Belçika’nın insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğünü Türkiye ile yürüttüğü pazarlıklara kurban etmesinin utanç verici olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Avrupa ülkeleri ne yazık ki çıkarları söz konusu olduğunda her türlü insani değeri pazarlık haline getirebileceğini, bu değerleri baskıcı otoriter yönetimlere peşkeş çekebileceğini ve bu yönetimlere payanda olabileceğini bir kez daha göstermiştir. Bu saldırının 22 Nisan Kürt Gazetecilik Günü’nde yapılmış olması aynı zamanda inkârcı ve düşmanca tutumun da bir göstergesidir. İnkâr ve savaş politikalarını esas alan iktidarı uyarıyoruz: Türkiye’nin kaynaklarını, Kürt düşmanlığı üzerinden bölgesel ve uluslararası güçlere peşkeş çekmeyin. Denediğiniz yol ve yöntemlerin tamamı iflas etmiştir, hiçbiri sonuç almamıştır, alamayacaktır da” ifadeleri kullanıldı. 
 
‘Özgür Basın ile dayanışma içerisindeyiz’
 
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Hazırlığını yaptığınız yeni saldırı ve katliam politikaları ve Kürt basınını susturma çabalarınız Türkiye’ye kaybettirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Türkiye toplumunun ve Kürt halkının 31 Mart seçim sonuçlarıyla verdiği ‘normalleşme, çözüm, demokratikleşme’ mesajlarını dikkate alarak bu saldırı ve imha aklından vazgeçin. Tarihte defalarca kez kanıtlandığı gibi çözümsüzlükte ısrar eden herkes aynı hüsranı ve akıbeti yaşamaktan kurtulamaz. Türkiye’nin yeni bir maceraya, çözümsüzlüğe, krize ve kaosa sürüklenmesini istemeyen herkesi de bu saldırılara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Yapılan saldırıların derhal durdurulması çağrısını yapıyor, özgür ve muhalif basınla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.”