'Uluslararası toplum gazeteciler için bir duruş sergilemeli'

  • 09:01 26 Nisan 2024
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Uluslararası alandan Kürt gazetecilere ve TV kanallarına yönelik baskınlara dair verilen tepkilerde, “Gazeteciler, Türk kolluk kuvvetleri ve güvenlik birimleri tarafından rutin zulüm, yasal taciz ve haksız gözaltılarla karşı karşıya kalmaktadır. Uluslararası toplum bir duruş sergilemeli” denildi.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Irak ve Güney Kurdistan’a gerçekleştirdiği ziyaretlerin hemen ardından 23 Nisan’da gece saatlerinde Belçika’da Stêrk TV ve Medya Haber TV’nin stüdyolarına polis baskını gerçekleştirildi. Baskında çok sayıda malzemeye zarar verilirken, eş zamanlı olarak İstanbul, Ankara ve Riha’da (Urfa) yapılan ev baskınlarında 9 Özgür Basın emekçisi gözaltına alındı. Yapılan saldırılara birçok kınama açıklaması gelirken uluslararası alandan da tepkiler gelmeye devam ediyor. 
 
‘Belçika ve Türkiye’deki baskınları kınıyoruz’
 
İnsan hakları dergisi olan New Internationalist adına değerlendirme yapan gazeteci Bethany Reilley, Kürt gazetecilere yönelik baskın ve gözaltılardan endişe duyduklarını ifade etti. Bethany, “Belçika polisinin 23 Nisan günü sabahın erken saatlerinde iki Kürt televizyon kanalına baskın düzenlediği yönündeki haberlerden endişe duyuyoruz. Türkiye'de Kürt gazeteciler sıklıkla şiddet içeren baskınlara ve yasal tacize maruz kalıyor. Kürt halkının haklarıyla ilgili konuları haberleştirdikleri için parmaklıklar ardına konuluyorlar. Bu nedenle Avrupa'daki Kürt gazetecilerin de benzer saldırılara maruz kaldığını duymak çok rahatsız edici. Aynı şekilde, 23 Nisan gecesi Ankara ve İstanbul'da aralarında Mezopotamya Ajansı çalışanlarının da bulunduğu gazetecileri hedef alan gözaltı dalgasından endişe duyuyoruz. Uzun yıllardır Kürt haklarının savunucusu olan New Internationalist olarak, Belçika'daki baskınla ilgili tam şeffaflık ve Türkiye'de tutuklu bulunan gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz. New Internationalist, Belçika'daki polis eylemlerini ve Türkiye'deki gazetecilerin tutuklanmasını kınıyor” sözlerini kullandı.
 
‘Kürt medyasına karşı güç kullanımı kabul edilemez’
 
Dünya genelinde basın özgürlüğü ihlallerini belgeleyen The Coalition For Women In Journalism (CFWIJ) kıdemli Editörü Inge Snip, kurum adına şunları paylaştı: “Women Press Freedom, Kürt Gazeteciler Günü'nün ardından Türkiye'deki Kürt haber kuruluşlarında çalışan gazetecileri hedef alan polis baskınını şiddetle kınamaktadır. Sabahın erken saatlerinde, aralarında dört kadın gazetecinin de bulunduğu dokuz gazeteci gözaltına alındı. Söz konusu gazeteciler halen yasal temsil hakkı olmaksızın gözaltında tutuluyor. Türk yetkilileri tarafından Kürt medya çalışanlarına karşı aşırı güç kullanımına yönelik bu endişe verici eğilim rahatsız edici derecede sık rastlanan bir durum ve kabul edilemez” dedi.
 
‘Baskınların aynı zamana denk gelmesi endişe verici’
 
Bu hedef almanın toplu gözaltıların ikinci örneği olduğunu dile getiren Inge, “Bu, sadece 2024 yılında Kürt basınını hedef alan toplu gözaltı ve baskınların sadece ikinci örneğidir. Bu gazeteciler, Türk kolluk kuvvetleri ve güvenlik birimleri tarafından rutin zulüm, yasal taciz ve haksız gözaltılarla karşı karşıya kalmaktadır. Basın ihlallerine ilişkin belgelerimiz, Türkiye'deki Kürt medya kuruluşlarından gazetecilerin genellikle haksız yere ‘terörle ilgili suçlarla’ itham edildiğini ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) gibi örgütlerle bağlantılı olmakla suçlandığını ortaya koyuyor. Türkiye'deki baskınların ve tutuklamaların, Fransa'nın talebi üzerine ‘terörizmin finansmanıyla’ bağlantılı oldukları gerekçesiyle Belçika'da soruşturulan iki Kürt medya kuruluşuna yapılan baskınlarla aynı zamana denk gelmesi endişe yaratıyor.” diye konuştu.
 
‘Baskıcı kampanyaya son verin’ çağrısı 
 
Devamında gazeteciliğin suç olmadığını söyleyen Inge, şöyle konuştu: “Gazetecilik suç değildir ve Kürtçe ya da Türkiye'deki Kürt toplumunu ilgilendiren konularda haber yapmak ‘terörizm’ anlamına gelmez. Türk hükümetinin gücünü kötüye kullanmasına ve Kürt medyası ile gazetecilere karşı yürüttüğü baskıcı kampanyaya derhal son vermesini talep ediyoruz. Hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan tüm gazetecilere avukatlarına erişim hakkı verilmeli ve gazeteciler derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır. Ayrıca, uluslararası toplum bir duruş sergilemeli ve hesap verebilirliğin ve demokratik ilkelere bağlılığın sağlanması için Fransa ve Belçika'dan baskınlarına ilişkin net açıklamalar yapmalarını talep etmelidir.”