Yaşamı mücadele ile geçen tutsak siyasetçi kanser riski taşıyor

  • 09:02 14 Nisan 2022
  • Portre
 
Öznur Değer
 
ANKARA - 6 yıldır Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak siyasetçi Rihan Kavak Özbek, kanser riskiyle karşı karşıya. 
 
Her geçen gün büyütülen “Kürt düşmanlığı” ve “tutsak korkusu” nedeniyle tahliye edilmeyen hasta tutsakların cezaevlerinde yaşamını yitirmesine tanıklık ederken, tedavi edilmeyi bekleyen onlarca hasta tutsağın sessiz çığlığı da duyulmayı bekliyor. Rihan Kavak Özbek (49) sesi duyulmayı bekleyen, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutsaklar listesinde bulunan bin 605 isimden biri. Diyarbakır Bağlar Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İlçe Eşbaşkanı olduğu 3 Mart 2016 tarihinde, yıkım politikalarının sürdüğü Sur’dan tahliye edilenler arasında bulunan Rihan, ağır sağlık sorunlarına rağmen 6 yıldır Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Rihan, mektup aracılığıyla yaşamını, mücadelesini ajansımıza anlatırken, bizler de onun kağıda dökülen sesini dinliyoruz…
 
“Kürtlere reva görülen bu yaşamın Kürdistan’ın her yerinde yaşandığını fark ettim ve duyarsız kalamadım” sözleriyle özetliyor yaşamını Rihan. Yaşamı Kürt coğrafyasında yaşayan her bir Kürt’ten farklı olmayan Rihan, 90’lı yılların devlet ve kontrgerilla baskısına yakından tanıklık eder. Çocuk yaşta maruz kaldığı, yaşadığı ve tanık olduğu olaylar ile baskı silsilesi, yaşamında mücadeleci bir kadın kimliğine sahip olmasına neden olur.
 
‘Amed’de toplumsal olaylara şahit olmamak imkansızdır’
 
3 Nisan 1973 tarihinde Amed’in Sur ilçesinde 7 çocuklu bir ailede yaşama gözlerini açan Rihan’ın 5 çocuğu var. 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbeden 1990’lı yıllarda karanlık güçlerin yarattığı ağır, onarılmaz tahribata kadar ülkede ve bölgede gelişen olaylara, acılara tanıklık eder Rihan. Yaşanan bu süreci, “Amed gibi bir şehirde toplumsal olaylara şahit olmamak imkansızdır. Ben de küçük yaşımda tüm yaşanan olaylara tanık oldum. Bununla birlikte toplumsal sorunlara duyarlı olan ve aktif katılan bir aileden gelmekteyim. Daha küçük yaşlarımda duygusal bir tepkim olsa da zamanla durumun bilince dönüştüğünü belirtebilirim” sözleriyle tanımlıyor Rihan.
 
İşkence, baskı ve katliamlar
 
Çocuk yaşlarda tanıştığı “devlet” baskısını yaşamaya devam eden Rihan, küçük yaşında ev baskınlarına, işkencelere, tutuklamalara, faili meçhul cinayetlere, dilinin, kültürünün yasaklanmasına ve daha nice “işkencelere” şahit olur. 16 yaşında bir çocuk olan kuzeni de devlet destekli “karanlık” güçler tarafından katledilen Rihan’ın ailesi faili meçhul katliamlar ile erken tanışanlardan. 16 yaşında kontrgerilla tarafından katledilen kuzeninin acı ve öfkesini hala yüreğinde taşıyan Rihan, “En doğal hakkımız olan Kürtçenin yasaklanması, konuşulması halinde cezaların verilmesi birebir ailemin yaşadığı temel konulardır” diyerek ailesinin yaşadığı baskılara işaret ediyor.
 
‘Normal bir yaşam sürdüremeyeceğimin en büyük göstergesi’
 
Rihan’ın abisi de “siyasi yasaklamalardan” nasibini alıyor. Abisinin genç yaşında Diyarbakır’a girmesi yasaklanıyor ve çeşitli işkencelere maruz kalıyor. Ardından maruz kaldığı baskılar sonucunda ülkeyi terk etmek zorunda kalan abisinin yaşamını yitirmesinin derin izlerini taşıyan Rihan, “Bir Kürt kadın olarak normal bir yaşam sürdüremeyeceğimin en büyük göstergesi” olarak yorumluyor abisinin yaşamını yitirmesini.
 
‘Bende tamiri zor izler bıraktı’ dedi ve mücadeleye atıldı
 
Abisinin yanı sıra bir erkek kardeşi de yürüttüğü mücadele sonucunda yaşamını yitiriyor Rihan’ın. 2 kardeşinin devlet baskısı nedeniyle yürüttükleri mücadelede yaşamlarını yitirmelerini kaldıramayan ablası ise kansere yakalanarak yaşamını yitiriyor. 3 kardeşinin yaşamını yitirmesi üzerine, “Bende tamiri zor izler bıraktı” diyen Rihan’ın mücadele yaşamı böyle başlıyor.  
 
‘Kürtlere reva görülen bu yaşama duyarsız kalamadım’
 
Tüm bu gelişen özel ve genel durumlar üzerine “Kürtlere reva görülen bu yaşamın Kürdistan’ın her yerinde yaşandığını fark ettim ve duyarsız kalamadım” diyen Rihan, toplumsal olaylara bir çözüm bulabilmek için 2014 yılında DBP Bağlar İlçe Eşbaşkanı seçilerek siyasete atılıyor.
 
‘Herkesin acısını paylaşabileceğime inandım’
 
Rihan, siyasette yer alma nedenini, “Bu haliyle herkese ulaşıp herkesin acısını paylaşabileceğime inandım. Çünkü ben de onlarla aynı acıları yaşamıştım” ifadeleriyle açıklıyor. 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin ardından ülkede yaygınlaşan baskı atmosferi ile bölge kentlerinde yaşanan sokağa çıkma yasakları sırasındaki devlet yıkımına bir kadın ve siyasetçi olarak duyarsız kalamayan Rihan, “Bu savaş ortamına ‘dur’ diyebilmek, canların yitmemesi için, insanların evlerinin yıkılmaması için Sur’da bulunan Barış Çadırı’na gittim. Fakat Sur’a gitmemle giriş-çıkışlar kapatıldı, yasak ilan edilmişti” sözleriyle yaşadığı süreci özetliyor.
 
Yeni direniş alanı: Cezaevi
 
Rihan, 3 Mart 2016 tarihinde Sur’dan tahliye edildikten sonra polis ve askerler tarafından işkenceye maruz kalır. 4 gün gözaltında kalan Rihan, ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, Diyarbakır E Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilir. Cezaevlerinde süren ve tutsaklar ile aileleri için bir “işkence” olan sürgün politikası ile birkaç gün içinde ailesinden kilometrelerce uzaklıkta bulunan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilir. Bu süre zarfında dilinden, kimliğinden ve kültüründen taviz vermeyen Rihan, cezaevinde de mücadeleye kaldığı yerden devam eder. Rihan için cezaevi, bitmeyen direnişin yeni adresi olur.
 
‘Az’ bulunan ceza bozuldu!
 
4 yıl boyunca “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Rihan’a 12 Mart 2020 tarihinde “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla 12 yıl 6 ay hapis cezası verilir. Ardından cezayı “az” bulan Antep Bölge İdare Mahkemesi cezayı bozarak, dosyayı yeniden yerel mahkemeye gönderir.
 
40 yıl önceki çizik ‘yaralama’ olarak ATK raporunda
 
Rihan’ın, bir siyasetçi olarak yasak altında bulunan halkın polis ve asker şiddetine maruz kalmasını önlemek için Sur’a gittiğine inanmayan mahkeme, vücudunda çatışmaya girdiğine dair yaralama izinin olup olmadığının tespit edilmesi için hastaneye götürülmesine karar verir. Bu kapsamda 3 defa Sincan Cezaevi Kampüs Hastanesi’ne götürülen Rihan’ın çatışmaya girdiğine dair bir delil bulamayan savcının itirazı üzerine Rihan, önce Ankara ardından ise İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilir. Her iki ATK incelemesinde de Rihan’ın çatışmaya girdiğine dair bir iz bulunamayınca, 40 yıl önce akrep sokması sonucu ayağının üzerinde oluşan küçük çizik ATK raporuna “yaralanma” olarak geçirilir. ATK raporunu bekleyen mahkeme ise bu defa Rihan’a müebbet ve 13 yıl hapis cezası verir. Yerel mahkeme tarafından verilen cezayı bu defa “yeterli” bulan Anntep Bölge İdare Mahkemesi, cezayı onayarak Yargıtay’a gönderir. Rihan’ın dosyası hala Yargıtay’da bulunuyor.
 
Yüzde 88 engelli oğlunu 6 yıldır göremiyor
 
Cezaevinde de mücadelesini 6 yıldır sürdüren Rihan’ın aile ve çocuklarıyla görüşebilme imkanı kısıtlı. Aynı zamanda Rihan’ın, cezaevine girmeden önce baktığı yüzde 88 engelli ve yatağa bağlı bir oğlu da bulunuyor. Kendi sağlığının yanı sıra oğlunun sağlığına dair de kaygı duyan Rihan, 6 yıldır oğlunu göremiyor. Cezaevinde tutulduğu süre zarfında oğlunun durumu daha da kötüleşen Rihan, “Verilen keyfi cezaların aslında sadece biz tutsaklar için değil, ailelerimiz için de bir cezaya dönüştüğünü görebiliyoruz” diyor.  
 
Tedavi edilmezse kansere yakalanacak
 
Zehirli hipertiroit, bel fıtığı, astım, nefes darlığı, kemik erimesi, kireçlenme, böbreklerde şekil bozukluğu, göz büyümesi, boyunda düzleşme gibi çok sayıda rahatsızlığı bulunan Rihan, cezaevi koşullarında tedavi edilemiyor. Maruz kaldığı hak ihlalleri ve cezaevi koşulları nedeniyle sağlığı her geçen gün kötüleşirken, tedavi edilmemesi durumunda zehirli hipertiroidi, kansere dönüşme riskiyle karşı karşıya. Uygun koşullarda tedavisi sağlanmayan Rihan’ın sağlık sorunları hızla ilerliyor.
 
Darp edildi, takipsizlik verildi
 
Tedavi edilebilmek için hastaneye götürüleceği sırada askerlerin şiddet ve hakaretine uğrayan Rihan, disiplin soruşturmasına da maruz kalır. Buna dair tüm başvuru ve şikayetleri de darp raporuna rağmen olumsuz yanıtlanır. İlaçlarını düzenli şekilde alamayan Rihan’ın buna ilişkin yaptığı tüm şikayetlerine de takipsizlik verilir. Ağır sağlık sorunları yaşayan ve kanser riskiyle karşı karşıya olan Rihan, ilaç tedavisi görse de cezaevi koşullarında iyileşmesi zor.
 
Ağır sağlık sorunları ve cezaevi koşullarına rağmen mücadelesinden bir adım dahi geri atmayan Rihan, cezaevinde tutulan yüzlerce hasta tutsağın yanı sıra onlarca siyasetçiden de yalnızca biri.