‘Savaş hazırlığı süreçlerinde ilk hedef alınan Kürt basını’

  • 09:02 26 Nisan 2024
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
İZMİR - Kürt basınına dönük saldırılara tepki gösteren gazeteciler, iktidarın savaş hazırlığı süreçlerinde ilk olarak Özgür Basın’ı hedef aldığını vurgulayarak “Özgür Basın, direnişlerin halka ulaşmasını sağladığı ve egemenler ile onların işbirlikçilerinin çıkarlarını koruyan bu sistemin kendi çürümüşlüğünü gözler önüne serdiği için illegalize edilmeye çalışılıyor” dedi. 
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak ve Güney Kurdistan’a gerçekleştirdiği ziyaretlerin ardından, Stêrk TV ve Medya Haber TV’nin Belçika’da bulunan stüdyolarına gece saatlerinde polis baskını gerçekleşti. Aynı gün İstanbul, Ankara ve Riha’da (Urfa) yapılan ev baskınlarında 9 Özgür Basın emekçisi gözaltına alındı.  İzmir’de bulunan gazeteciler Stêrk TV ve Medya Haber TV’ye yapılan baskınlarla Türkiye’de 9 gazetecinin gözaltına alınmasının birbiriyle bağlantılı olduğuna dikkat çekerek, gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu. 
 
‘Uluslararası bir plan olduğu çok açık’
 
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Semra Turan, Brüksel'de 23 Nisan’da Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye yapılan operasyon ile eş güdümlü olarak İstanbul merkezli 3 ilde 9 gazetecinin gözaltına alınmasının birbiriyle bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Bu durumun Türkiye'nin son aylarda uluslararası alanda gerçekleştirdiği görüşme trafiği içinde başka bir hazırlık içerisinde olduğunu da gösterdiğini ifade eden Semra “Operasyonların  seçim sonrası yapılan görüşmelerden hemen sonra hayata geçirilmesi tesadüf değildir. Kürt halkına yönelik uluslararası bir planın olduğu ve bu planın hayata geçirilmeye yönelik adımlar olduğunu görüyoruz. Bunun için de Avrupa'da yayın yapan TV'lere baskın yapılıp, yayınların durdurulması, Türkiye'de gazetecilerin gözaltına alınması, Kürtlere yönelik uluslararası bir savaş hazırlığı içinde olunduğunu gösteriyor” diye ifade etti.
 
‘Her savaş hazırlığında ilk önce Özgür Basın hedef alınıyor’
 
İktidarın politikalarına yabancı olmadıklarını dile getiren Semra, bir savaş hazırlığı içinde olunduğunda ilk olarak Özgür Basın’ın hedef alındığını vurguladı. Semra, “Bu operasyonlarda da iktidarın içerde ve dışarda Kürtlere yönelik bir savaş hazırlığı içerisinde olduğu görülüyor. Bunun için de ilk olarak Özgür Basın’ı susturmak istiyorlar. Çünkü iktidarın kendisi de çok iyi biliyor ki, Özgür Basın bütün kirli planları ve savaş politikalarını teşhir ediyor, karşısında duran bir yayıncılık yapıyor. Bu operasyonlarla bir kez daha görüldü ki Özgür Basın’ın gücü ve etkileyici pozisyonu, uluslararası yapılan tüm planların üstünde ve onları bozacak düzeydedir. Yapılan operasyonlar da bunun kanıtıdır” şeklinde konuştu.
 
‘Savaş değil barış gazeteciliği yapacağız’
 
Yapılmak istenilen tüm kirli politikaların karşında durmaya devam edeceklerini vurgulayan Semra, sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaş değil barış gazeteciliği yapacağız. Nasıl ki daha önce yapılan gözaltı ve tutuklamalar hedefine ulaşmadıysa bu operasyon da başarıya ulaşmayacak. Çünkü gözaltına alınan arkadaşlarımızın kalemlerini devralan onlarca meslektaşları var. Arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalı” 
 
'İktidar kendi medya algısını yarattı'
 
Evrensel Gazetesi muhabiri Eda Aktaş da iktidarın kendi “medya algısını” yarattığını ve halkın gerçek habere ulaşmasının her türlü argümanla engellendiğini ifade etti. İktidarın yerel seçimlerde güç kaybettiğine dikkat çeken Eda, sözlerine şöyle devam etti: “İşçilerin, emekçilerin ve halkların artık ekonomik sorundan dolayı geçinememesi, çocuk işçiliğinin arttığı, kadına şiddetin her gün yaşandığı bir dönemde bu sorunları halka doğru şekilde aktaran basın emekçilerinin hedef alınması şaşırtıcı değil. Halkın haber alma özgürlüğünün engellemesiyle kendi yaptıkları ve yarattıkları düzeni gizlemeyi amaçlıyorlar” dedi.
 
‘Halk haber alma özgürlüğüne sahip çıkmalı’
 
AKP’li vekillerin ve yandaşların yaşadığı lüks hayata dikkat çeken Eda, bunların kamuoyuna yansıdığını ve bunun da Özgür Basın geleneğindeki gazeteciler sayesinde olduğunu ifade etti. Eda, “Gazeteciler olarak bu gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Baskıların son bulması, hem gazetecilerin örgütlenmesi hem de halkın kendi haber alma özgürlüğüne sahip çıkmasıyla olur” şeklinde konuştu.Haber yaptıkları için gözaltına alınan ve tutuklanan tüm gazetecilerin serbest bırakılması gerektiğini dile getiren Eda, “Arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır. Gazetecilik suç değildir, halkın doğru haber alma hakkını  baskılara rağmen savunmaya devam edeceğiz” diye ifade etti.
 
Gazetecilere yönelik baskı gittikçe artıyor
 
Kaldıraç Dergisi’nden Seher Can ise 1 Mayıs'a gidilen süreçte halka gerçekleri haber verenlere karşı baskının daha da arttığını belirterek yapılan gözaltılarla amacın, Özgür Basın’ın örgütlülüğünün engellenmesi olduğunu söyledi. Seher, “Bunun için devreye gözaltıları, tutuklamaları, ajanlaştırma politikalarını sokuyorlar. Nafile bir çabadır, bizler bu saldırıların kendi korkularının yansıması olduğunu biliyoruz. ‘Devrim televizyonlarda yayınlanmayacak’ belgeseli güzel bir örnektir, haberlere erişimi kısıtlarlarsa halkı uyutabileceklerini düşünenlere karşı cevaptır. Bizlere düşen görev, direnişleri büyütmek ve örgütlenmektir. Ancak bu şekilde baskıları geri püskürtebiliriz” diye belirtti.
 
‘Devlet tüm baskı aygıtlarıyla saldırıyor’
 
Özgür Basın’ı, direnişleri ve eylemleri halka ulaştırmanın yolu olarak karşılarında duran bir “tehdit” olarak gördüklerine dikkat çeken Seher, “ Bütün engellemelerin sebebi budur. Devlet, tüm baskı aygıtlarıyla saldırıyor. Direnişin büyümesi ve örgütlenmesinden korkuyorlar. Baskıyla, tehditlerle, gözaltılarla, yıldırma politikalarıyla kendi sistemlerinin çürümüşlüğünü gizlemek istiyorlar. Özgür Basın, direnişlerin halka ulaşmasını sağladığı için egemenlerin ve onların işbirlikçilerinin çıkarlarını koruyan bu sistemin kendi çürümüşlüğünü gözler önüne serdiği için illegalize edilmeye çalışılıyor” diye konuştu.
 
Baskıların kırılabilmesi örgütlü mücadeleyle mümkün
 
Basın emekçilerin örgütlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Seher, “Basın emekçilerine yapılan baskı ile kadın hareketine, Kürt hareketine, LGBTİ+ hareketine, işçi hareketine, öğrenci hareketine yapılan baskılar aynı nedenle gerçekleşiyor. Burayı kırmak da ancak birlikte mümkündür. Bize karşı yapılan baskılar bu kadar örgütlü iken bizlerin bu baskıları kırabilmesi de ancak örgütlü mücadele ile mümkündür. Kazanımlar ancak yan yana gelerek, birlikte ses yükselterek, alanları hep beraber doldurarak, omuz omuza vererek, birlikte adım atarak elde edilebilir” dedi.