Türkiye ve Kurdistan gerçeği: Çocukların geleceği tehlikede

  • 09:04 11 Haziran 2024
  • Çocuk
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL  - ÖHD Çocuk Hakları ve Hafızası Komisyonu üyesi Avukat Melek Ramazanoğlu, çocuk yaşta çalıştırılmalara karşı yeterli önlemler alınmadığını belirtti. Melek, "Kapitalist sistem çocuk işçiliğini ucuz iş gücü olarak görüyor" diyerek bu durumun önlenmesi gerektiğine dikkat çekti.
 
Çocuk yaşta çalıştırılma, çocuklara yönelik istismar suçlarından biridir. Dünya genelinde ekonomik kriz derinleştikçe, en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar oluyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 12 Haziran "Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü" olarak ilan edilse de,  çocuk yaşta çalıştırılma sorununa çözüm bulunmuş değil. Türkiye ve Kurdistan, çocuk yaşta çalıştırılmanın en yoğun olduğu bölgeler arasında yer alıyor. Çocuklar, temel sağlık, eğitim, gelişim ve barınma ihtiyaçlarına ulaşamazken, artan yoksulluk ve işsizlik koşullarında geleceksiz bırakılıyor.
 
Yasalar ve gerçekler
 
4857 sayılı İş Kanunu'na göre, "15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır" ve uluslararası anlaşmalara göre, 18 yaşından küçük bireylerin çalıştırılması "suç" olarak nitelendirilse de, Türkiye ve Kürdistan’da milyonlarca çocuk çalıştırılıyor. Mevsimlik işçi olarak veya kayıt dışı çalıştırılan çocukların yaş grupları, 15 yaşın çok altında. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den 2024'e kadar en az 928 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. 2 milyondan fazla çocuk ise güvencesiz ve çeşitli işlerde çalıştırılıyor.  
 
ÖHD Çocuk Hakları ve Hafızası Komisyonu üyesi Avukat Melek Ramazanoğlu, Türkiye ve Kurdistan’da çocuk işçiliği hakkında JINNEWS’e konuştu. 
 
Türkiye ve Kurdistan’da her 10 çocuktan birinin çalıştırıldığını belirten Melek, bu durumun hem Türkiye’de hem de dünyada ciddi bir sorun olduğunu kaydetti. Melek, “Türkiye’de ebeveynler ve toplum nezdinde eksik ve yanlış değerlendirilen bir kavram zaten devlet politikaları sosyolojik anlamda da çocuğu odak noktasına koyarak politikalar geliştiren çocuğa bu şekilde yaklaşan bir ülke değil. Ancak sorunun maalesef yarar boyutta kalmadığını da belirtmek gerekiyor.  Dünya kapitalist sisteminde sermaye ucuz iş gücüne ihtiyaç duyuyor ve bunlar ülkeler üzerinde ve dünya genelinde de bu ucuz iş gücü arayışı çocukları muhatap haline getiriyor ve bu noktada biz en ciddi sebep olarak bunu öne sürebiliyoruz. Bundan dolayı, Türkiye’de her 10 çocuktan biri ‘çocuk işçi’ olarak çalıştırılmak zorunda bırakılıyor” diye ifade etti.
 
Sebep: Kapitalist üretim
 
Hem Türkiye’de hem de dünya genelinde çocuk yaşta çalıştırılma sayısındaki artışa işaret eden Melek, çocukların en temel haklarından olan yaşam hakkından mahrum bırakıldıklarını vurguladı. Çocukların çalıştırılmasından kaynaklı eğitim ve sağlık haklarından da mahrum kaldıklarını dile getiren Melek, “Çocukların gelişim sorunu da ortaya çıkıyor. Çocuklar zorunlu koşullarda çalışırken birçok haklarından da mahrum kalıyorlar. Sermaye açısından arz ve talep olarak iki başlık altında değerlendirecek olursak,  en temel sebeplerden biri kapitalist üretim ilişkilerinin çocuğu bir meta bir araç ve ucuz iş gücü anlamında bir araç olarak görmesidir.  Çocukların haklarını bilmemelerinden de kaynaklı bir örgütsüzlük hali kayıt dışı ve güvencesizlik hali bunların tamamı çocukların çalışma alanlarında zorla çalıştırılmasına sebep olan şeylerden biridir” dedi.
 
Projeler ve yasalar yetersiz 
 
Çocuk yaşta çalıştırılmaya dair yasaların olduğunu, ancak yeterli düzeyde cevap olamadığının altını çizen Melek,  “Mevzuat hükümlerinin varlığı ya da yokluğu bu noktada çocukların koşullarının iyileştirilmesi anlamında olumlu sonuç doğurmuyor” ifadelerini kullandı. Melek,  Türkiye’nin uluslararası çalışmalarda çocuklar nezdinde çeşitli sözleşmelerde imzacı ülkelerden biri olduğunu belirten Melek, “Bakanlık 2020’den 2023 yılına kadar mevsimlik tarım sektöründeki çocuk işçilerle ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir strateji belgesi yayınladı. 12 bin çocukla alakalı 30 milyon liralık bir bütçe ayırarak bir strateji planı koydu gündeme. Ancak 2023 senesinde de bu projeyle ilgili olumlu sonuç alınabildi mi? Bu anlamda gerçekten çocuk işçiliğinin sayısında bir azalma veya çocuk işçilerinin koşullarında bir iyileştirme yapılabildi mi? Bunları bilemiyoruz” şeklinde konuştu.
 
Temel haklar bilgilendirilmesi!
 
Eğitim müfredatının içerisinde çocukların temel haklarıyla ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme projelerinin hayata geçirilmesinin önemine dikkat çeken Melek, çocukların kendi haklarını bilmesi gerektiğini dile getirdi. Melek şöyle devam etti: “Özellikle mevsimlik tarım sektöründeki çocukların devamsızlık haklarını kullandırma noktasında bölgede edindiğimiz bilgiler ve veriler bize gösteriyor ki burada çok ciddi denetimsizlik söz konusu.  Ailesiyle birlikte bir tarlada çalışmaya giderken devamsızlık hakkından daha fazla devamsızlık yaptığı taktir de normal şartlarda öğretmenin ve idarenin bunu aslında bildirmesi gerekir. Bu bildirimle yükümlüdür ama yerelde aldığımız bilgiler bu bildirim yükümlülüklerinden de keyfi düzeyde sorumlu olmadıklarını aktardıkları ve aslında sistemin böyle olması sebebiyle de yapabilecek bir şeyleri olmadığını gösteriyor. Bu anlamda biraz devletin denetim mekanizmasının eğitim sisteminde eksik olduğunu görüyoruz.”
 
‘Kısa uzun ve orta vadeli programlar oluşturulmalı’
 
 “TÜİK 2022 yılında çocuk işçiliğine dair bir araştırma yapıyor ve mevzuatta çıraklıkla ilgili bir düzenleme olduğu için Türkiye resmi verilere bu çıraklık sıfatıyla çalışan çocukları eklemiyor. Devlet orada bir çocuk işçiliği meselesi sorunu yokmuş gibi yaklaştığı için burada bunu ne verilere dahil edebiliyoruz ne çözüm üretebilmek için bir sorun olduğunu tespitini yapabiliyoruz” diyen Melek,  çıraklık sıfatıyla çalıştırılan çocukların aynı zamanda kötü koşullar altında uzun süre bırakıldığının altını çizdi. Melek,  “15 yaşını doldurmuş çocukların çalıştırılabileceğini ve bunun da çıraklık sıfatıyla aslında bir eğitimine destek olmak noktasında bir mevzuat türü belirlenmiş durumda.  Hukuki bir eksikliğin yani hukuki bir külliyat eksikliğinin olmadığını söyleyebiliriz.  Çocuk işçiliğinin önlenmesi ile ilgili aslında devletin kısa uzun ve orta vadeli planlar programlar oluşturması gerekiyor. Bu noktada oluşturduğu ve uygulamakta olduğu programların tamamen tarafsız hak temelli sivil toplum örgütleri tarafından denetime açık hale getirilmesi gerekiyor” diye ifade etti.
 
‘Çocuk işçiliği kapitalist sistemin ucuz iş gücü’
 
“Çocuk odaklı yaklaşmamakla ilgili bir meselemiz var” diyen Melek, “Hem hukukçuların, hem yurttaşların, hem de hak temelli çalışan tüm sivil toplum örgütlerinin bu anlamda zorlayıcı bir mekanizmayı karşılarına koymaları gerekiyor” ifadesini kullandı. Çocuk haklarının önemsenmesi üzerinde duran Melek, “Çocukları birer minyatür bireyler olarak ele almamak gerekiyor. Türkiye ve dünya genelinde çocukların tarihsel süreci de hesaba katarsak aslında bir özne olmadan her durum her koşulla ilgili araçsallaştırarak dahil edildiklerini görüyoruz. Çocuk işçiliği maalesef kapitalist sistemin birer ucuz iş gücü. Bu sebeple çocuklar çalıştırılıyorlar. Bu aynı zamanda sistemin çalışan yoksul yoksulluğu diye adlandırdığımız bir meselesine de denk geliyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Sivil toplum tarafından denetlenmeye ihtiyaç var’
 
Çocuklara çocuk odaklı yaklaşmak gerektiğini paylaşan Melek, sivil toplum örgütlerinin de çocuklar için uluslararası mekanizmaları zorlamasını istedi. Melek, son olarak şöyle konuştu: “2012 ve 2016 yılları arasındaki veriler de bize gösteriyor ki çocuk işçiliği sayısı o güne kadar azalmakta iken 2012 ile 2016 yıllarından sonra çok ciddi oranda bir artışa geçiyor ve daha önce de söylediğimiz gibi sebepleri, sistemsel sorunları çok fazla. Bunların hepsi bütün nedenlerle bir bağlantı kurularak öncelikle bir yöntem oluşturulması ve sonrasında yöntemin uygulamalara ve uygulamaların da aslında sivil toplum tarafından denetlenmesine ihtiyaç var.”