
Öznel ve nesnel dogmatizmi aşarak uçurumun kenarında kanatlanmak (4)
- 09:04 10 Ekim 2025
- Jineolojî
“Demokratik ulus çözümü, iktidar dışı bir sistemdir; halkların öz iradesini ve kadın özgürlüğünü esas alır.”
Hüsna Emek
Federalist çözümün dört parçada gerçekleşip gerçekleşmeme olasılığı konusunu irdeleyen Yol Haritası başta Kürt kimliğinin kabulü ve kimliğe saygıyı temel nokta olarak belirliyor. Bu açıdan baktığımızda; Irak’ın bu aşamaya gelmediği; Suriye’nin Kürtleri vatandaş bile saymadığı; İran’ın Şia milliyetçiliğinin Kürtleri asimile edemeyeceği, ancak eyalet yönetim modelinin federe dönüşümünün zamana yayılacağı; Türk orta sınıf burjuvazisi ve bürokrasisinin inkarcı, asimilasyonist zihniyetten daha erken kurtulabileceği belirtilerek 1071 Malazgirt, 1920’ler kurtuluş savaşı süreci gibi cumhuriyet ve daha önceki devletleşmelerde üst tabakayla kurulan yoğun işbirliği hatırlatılıyor. Bu ilişkinin güncellenmesinin zihniyet devrimine götürebileceği tespitleri öne çıkıyor. En son cumhuriyet dönemindeki stratejik ortaklık ve ortak tarih gündeme getirilerek; “Türkler millet olarak Kürtsüz olmanın stratejik felaket olacağını kritik dönemlerde fazlasıyla tecrübe etmişlerdir” deniyor. Diğer yandan federasyon olmasa da farklı ortak yaşam modellerine açık tarihsel zemine ısrarla vurgu yapılması demokratik çözümün Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan başlayarak diğer parçalar üzerinde etkili olacağını anlatmaktadır.
Devletçi çözümler toplumsal sorunu çözme kapasitesine sahip olmadığı gibi daha çok iktidar güçlerinin çıkar temelli iş birliğine dayanan çözümler olmaktadır. Bu çözümlerin orta sınıf çözümleri olarak sorunları çözmek yerine derinleştirdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Toplumsal sorunların köklü çözümünde kapitalist modernite unsurlarının dışındaki demokratik toplum unsurlarının devreye girmesi ve tarihi rollerini oynaması şarttır” diyor. 2011’de Tunus’tan başlayan ve Ortadoğu’ya yayılan Halkların Baharı süreci, devamında Suriye’ye dönük küresel müdahale böyle tarihsel bir fırsatı ortaya çıkardı. Kuzey ve Doğu Suriye devrimine dönüşen Rojava devriminin bu tarihsel rolü oynama potansiyeline sahip olduğu belirtilebilir. IŞİD çetelerine karşı Kürt halkı ve kadınlarının tarihsel direnişi hızla halklar direnişine dönüşerek önemli bir demokratik etki yarattı. Kadın ve toplumsal özgürlük devrimi hegemonik güçlerin müdahale zeminini sınırlandırdı. Demokratik ulus, demokratik özerklik ve demokratik konfederal sistem inşası demokratik toplum örgütlülüğü, yönetimi ve özsavunması ile gelişti. Suriye devletinin kimliksizlik dayatan politikaları aşılarak özgür Kürt ve kadın kimliği küresel düzeyde etki gücüne kavuştu. Bu anlamda demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, ortak-demokratik vatan olarak sunulan alternatif siyasal modele somutluk kazandırdı. 27 Kasım 2024’ten itibaren başlayan 8 Aralık’ta Şam’ın HTŞ tarafından düşürülmesi ile BAAS rejimi yıkılmış ve yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Demokratik çözüm modeli Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye’den başlayarak diğer parça ve ülkelerdeki çözümün önünü açabilir. Yaşanan gelişmeler bu gidişatı doğrular niteliktedir.
Demokratik toplum unsurlarının ya da demokratik modernite unsurlarının çözümü devlet dışı bir çözüm modeli olan demokratik ulus çözümü olmaktadır. Demokratik ulus çözümü, demokratik çözüm ilkesini esas alan çözüm modelidir. Devletçi çözümlerin dayattığı kriz ve kaostan kurtulma çözümüdür. Abdullah Öcalan ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin devletçi, iktidarcı paradigmayı aşarak demokratik modernite paradigmasını geliştirmesi demokratik çözümün önünü açmıştır. Reel sosyalizm sorgulamalarıyla birlikte başlayan devlet, iktidar, merkeziyetçilik sorgulamaları yeni paradigma ile esas tanımına ve özüne kavuşur. Devletli çözüm yerine devletsiz çözüm, sınıf iktidarı yerine iktidardan uzaklaşarak demokratik toplum iradesi ve yönetimine dayanan sistem tanımı gelişir. Demokratik toplum yönetimi demokratik konfederalizm olarak sistematize edilir. Farklı kesimlerin özgün ve özerk iradelerini yerelden genele örgütleyerek katıldıkları demokratik komünal bir yaşam ve sistemdir. Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigma bu sistemin parametrelerini belirler. Kök hücresi kadın özgürlüğü ve kadın özgürlük çizgisidir. Toplumsal bütün özgürlüksüzlükleri aşma ve çözme çizgisidir.
Demokratik ulus çözümü egemen-ezilen ulus çelişkisini ortadan kaldırarak hiçbir etnik kimliğin “azınlık” olarak tanımlanmadığı, bunun ötekileştirici, nesneleştirici baskısını hissetmediği toplumsal, siyasal sistemi içerir. Komünal yaşam, örgütlenme ve ilişkiler ağına dayanan demokratik konfederal sistem inşasıdır. Toplumsal yaşamın her alanında ve bu alanları oluşturan demokratik ulus boyutlarında eş yaşam ilişkilerinin özgürlük ve eşitlik üzerine kurulduğu özgür yaşam sistemidir. Toplumun öz örgütlenmesidir. Türk devletinin illegalize eden, yasakçı zihniyet ve uygulamalarının aksine toplumun açık, şeffaf ve katılımcı demokrasiyle her alanda irade, söz ve eylem sahibi olması, dönüştürücü rol oynamasıdır. Yol Haritası’nda; “Demokratik ulus, Kürtler için sivil toplumun demokratikleştirilmesi olarak da tanımlanabilir. Bu yapılanma, sivil toplumun çatı örgütü olarak gerçekten de özüne uygun biçimde ‘Türkiye Halkı’ veya ‘Türkiye Ulusu’nun bütünselliği içerisine oturtulabilir” denmektedir.
Buradaki halk veya ulus tanımı ile tekçi, milliyetçi vurgu, birini öne çıkarıp diğerlerini gölgede bırakma veya yok sayma aşılmış oluyor. Sivil toplumun demokratikleştirilmesi, öz örgütlülük ve özgür irade, özyönetim ve özsavunmanın geliştirilmesini içerir. Kendi kendini yönetebilen en küçük birimden en geniş komünal birime bir bağ, koordine, karşılıklı sorumluluk ilkesini gözeten ilişki ve sistem söz konusudur. Ekonomik, sosyal, güvenlik, diplomatik gibi temel boyutlarda alternatif, demokratik toplumcu örgütlenme ve politikaları geliştirerek pratikleştirmek radikal demokrasi mücadelesi ile mümkündür. Devlet idaresi ve kurumları varlığını sürdürürken demokratik toplum kurumları ve yönetimi de örgütlü gücüyle özgür irade ve ifadeye kavuşur.
İnkâr ve imha, Güney’de federasyona dayalı Kürdistan devletçiği kurma planlarının tutmaması sonucu demokratik çözüm çizgisinde ısrar eden Kürt Özgürlük Hareketi ile yeniden diyalog zemini oluşmuştur. Yol Haritası’nda hem çözümsüzlüğü hem çözümü dayatan eylem planları sonuçları ile birlikte değerlendirilmektedir. Buna karşılık koşulları oluşan demokratik çözüm planı aşamaları somutlaştırılmaktadır. Bu süreçler; çatışmasızlık kararı, devlet tarafından hukuki zeminin oluşturularak Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmaları sonucunda affın gündeme gelerek hem zindanların boşaltılması hem dağdakilerin silah bırakmasına dair adımlar, demokratikleşmeye yönelik yasal ve anayasal düzenlemeler temelinde demokratik legal siyasete katılım olarak sıralanmaktadır.
Abdullah Öcalan’ın durumu yarım asırlık özgürlük mücadelesinden ve önderlik pozisyonundan kaynaklı özel ele alınmaktadır: Özgür bırakılması hem Kürt Özgürlük Hareketi hem Kürt halkı hem de ilgili çevrelerin demokratik çözüme hazırlanmasına dönük çalışmalar yürütmesi; bunun için uygun konumlanma ve sorumluluğunun üstlenilmesi biçiminde özgür yaşama ve siyaset yapma koşullarının yaratılma zorunluluğuna dikkat çekilmektedir.
Bu çerçevede demokratik çözüm projesinin hayat bulması Abdullah Öcalan’ın öncülüğüne ve aktif katılımına bağlanmaktadır. Bu koşullar sağlandığı oranda hem örgütü hem halkı hem sorunun ve çözümün direkt ve dolaylı sorumlularını sürece dahil etmenin sağlıklı yol ve yöntemleri bulunabilir. Bu boyutları ile ele aldığımızda demokratik dönüşüm ve çözüm sürecinin hem Öcalan’a hem Kürt Özgürlük Hareketi’ne hem de devlete bağlı adımların koordineli gelişimi ile bağı kaçınılmaz oluyor.
Demokratik cumhuriyetin temellerinin atılması iki yüz yıllık kangrene dönüşen Kürt sorununu çözmekten geçiyor. Soykırım zihniyeti, sistemi ve politikaları, buna dayalı çatışma ve savaş ortamını tarihe gömerek yeni bir başlangıç yapılabilir. Başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere Anadolu halklarının özgür özneler olarak demokratik siyaset, yaşam ve sistemin gelişimine katılımlarını güvenceye almak demokratik devlete adım atmanın temel şartlarından oluyor. Yeni bir başlangıç kaybedilen 15 yılın, 1993’ten itibaren ele alırsak 32 yılın telafisi 23 Ekim’de kurulan “Koşullar oluşursa süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekebilecek teorik ve pratik güce sahibim” cümlesine kulak vermekten geçiyor.
*Bu yazı, Jineolojî Dergisinin “Üçüncü çizgi” dosya konulu 34’üncü sayısından kısaltılarak alınmıştır.