Kadın katliamları nasıl haberleştirilmeli?

  • 10:00 5 Eylül 2021
  • Medya Kritik
 
Ayşe Güney
 
HABER MERKEZİ - Kadın katliamı haberlerinde yaşamını yitiren kadının kişilik hakları neredeyse hiç korunmuyor. Kadın haberciliği çok tartışılsa da, yaşamını yitiren kadının kişilik hakları, onurunun öldükten sonrada nasıl korunacağı en az tartışılan konulardan.
 
Her geçen gün kadına yönelik şiddet ve kadın katliamı haberlerini daha çok yapar olduk. Her gün 3 kadının katledildiği bir ülke haline geldi Türkiye. Elbet kadın katliamlarının artmasının birçok nedeni var. Şüphesiz en önemli nedeni kadını yok sayan iktidar politikasızlığı. Tüm kazanımlarımızı gasp eden bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. ‘Kadın cinayetleri’ kıyım boyutuna ulaştı ve artık ‘kadın katliamı’ olarak ifade ediyoruz. Çünkü kadın olmaktan kaynaklı ölüyoruz. Tetikçimiz evdeki en yakınımız ya da sokakta hiç tanımadığımız erkek olsa da, esas katilimiz; söylemleri ve çıkardığı yasalar ile erkeğe güç veren iktidar, faili cezasız bırakan yargı, sessiz kalan toplum ve toplumun gözünde erkeği aklayan medyadır.  İşte bu yüzden kadın katliamları politiktir 
 
Katliamlara ortak olan bu devlet kurumlarını tek tek ele almak, analiz etmek gerekir. Fakat biz bugün önemli bir işleve sahip medyayı ele alacağız. Kadın medyada;  obje, anne, eş, mağdur, kurban olarak daha çok yer alıyor. Özgün kadın basının gelişmesi ve kimi genel basın kurumlarında da cins bilinci ve farkındalığın artması ile kadın mücadelesinin her alanında olduğu gibi basın alanında da önemli kazanımlar elde edilmiş olsa da, iktidar tekelinde ki günümüzde havuz medya olarak tanımlanan ana akım medyada kadın, erkeğin sözünü teyit eden bir pozisyonu yoksa ancak 3’üncü sayfada görülüyor.
 
Geniş kitlelerin haber kaynağı olması, haberleri üretme biçimi, işlediği konulara, olgulara, durumlara dair ürettiği söylemle toplumsal algının şekillenmesinde oynadığı rol nedeniyle medyanın katliamlardaki artışta sorumluluğu büyük. Burada, ‘Medya sorumluluğunu nasıl yerine getirmeli’ diye bir soru yönelterek konuya giriş yapabiliriz.
 
Haberlerde kullanılan dil kadını ikinci kez katlediyor
 
Kadın odaklı haberciliğin gelişmesiyle medyada kadın, yaşamın her alanında daha görünür oldu. Yapılan haberlerde kullanılan dil daha özenli. Peki, katledilen kadınlara dönük haberlerde aynı özeni gösterebiliyor muyuz?  Bir çaba olsa da haberleri yaparken ciddi eksikliklere düşülüyor. Kadın artık yaşamadığı için kişisel tüm hakları da yok sayılıyor. 
 
Kadın katliamına dair haberler medyada kabaca üç farklı biçimde yer alıyor: Doğrudan olay odaklı haberler, kadın katliamlarının yargı sürecine ilişkin haberler ve kadın katliamlarına karşı mücadeleye dair eylem ve etkinlik haberleri. Bu haberlerin en çok yapılanı olayın verildiği haberler oluyor. Bu haberlerde kullanılan dil ise çoğu zaman kadını ikinci kez katlediyor. 
 
Kadın katliamı haberlerinde, en büyük hata haberi fail erkeğin söylemleri, ifadeleri üzerinden kurmak. ‘Aldattı’, ‘Namusumuzu kirletti’, ‘boşanmak istedi’, ‘erkekliğimle alay etti’, ‘hatırlamıyorum’, ‘Ekonomik sıkıntılarım vardı’, ‘Cinnet geçirdim’ ve daha da artırabileceğimiz sayısız mazeret sunan erkeğin diliyle yazılan haber ve atılan manşet, katliama bir neden oluşturduğu için toplum nezdinde faili aklıyor ve buda yargıyı etkileyerek cezada indirime neden oluyor. 
Bir başka üzerinde durulması gereken nokta ise katliamı haberleştirirken kadını mağdur olarak göstermek. ‘Kurban daha 18 yaşındaydı’, ‘Mağdur evinde ölü bulundu’ gibi cümlelerden, haberlerimizi yaparken kaçınmak gerek. Yine katliam şeklini tüm detaylarıyla vermek örnek teşkil ettiğinden doğru olmayacaktır. Bir beğeni yada bir tık daha fazla almak adına yapılan bu durum katliamı pornografikleştirmektedir.
 
Sorumlu tek bir kişi değil
 
Kadın katliamlarında bir tek sorumlunun olmadığını bilerek, tüm sorumlular araştırılarak haberde yer verilmelidir. Davalarda olumsuz kararlar, olması gereken hatırlatılarak verildiğinde, adliye önlerinde verilen kadın mücadelesini de güçlendirecektir.
 
Katliam haberlerinde kullanılan görsellere dikkat 
 
Görsellerde ise daha hassas davranılmalı, katledilen kadının fotoğrafı çok gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır. Günümüzde medya erkeğin fotoğrafını ya vermiyor ya da mozaikleyerek servis ederken, kadının katledilme anında dahil tüm fotoğraflarını sunuyor. Geçen yıl eski sevgilisi tarafından kesici aletle katledilen, 19 yaşındaki Isparta’da üniversite öğrencisi Güleda Cankel’le ilgili CNN Türk ve A Haberin, olayı aktarırken seçtiği haber fotoğrafında failin yüzünü mozaikleyip, Güleda’nın yüzünü görünür bırakmayı tercih etmesi tepkilere neden olmuştu.Burada teşhir edilmesi gereken fail erkek olmalı. Erkeği koruyan bir yaklaşıma girilmemeli. Görsel konusunda en çok yapılan hatalardan bir diğeride fail ile kadının birlikte yada kolaj yapılarak yan yana kullanılması. Kadını katille aynı kareye koymak görsel olarak eşitlemek anlamı taşıdığından bu durumdan da kaçınılmalı. Yine kadının katledilme anına ait fotoğraflara haberde yer verilmemeli.
 
Kadın katliamı haberleri adli olaylar değil siyasi, politik, yaşam ve toplum bağlamında ele alınması gereken durumlardır. Kadınlara karşı örgütlü bir suç işlenerek, kadın kimliği hedef alınıyorsa, tüm kadınlarında örgütlü bir mücadele vermesi elzemdir. Bu mücadelede zihniyet değişimi ile sonuçlanacağından burada biz basın çalışanlarına daha büyük sorumluluk düşmekte. Kadının onurunu, haklarını sadece yaşarken değil öldüğünde de korumak gibi bir göreve sahibiz.