Medya ile adım adım algı yönetimi

  • 12:11 24 Ekim 2021
  • Medya Kritik
 
Leyla Ayaz
 
HABER MERKEZİ - Medyayı kendi tekeline alan iktidar algı yönetimi için din, milliyet, ırk ve cinsiyeti kullanıyor. Bu durum film, belgesel, reklam, haber, müzik programları, yarışma, siyaset, spor ve benzerlerinde ortaya çıkıyor. Burada unutulmaması gereken şey ise algı yönetiminde kavramların gücüdür. Medya seçtiği kavramları ince ince işler ve gerçekleri çarpıtır.
 
Bazı şeyler zamanla günlük yaşamımızda yer eder. Çok rahat bir şekilde dilimize, fikir ve düşüncelerimize etki eder. Ancak çoğu kez biz bunun farkına bile varmayız. Bu etki eden şeylerin kaynağında bin yıllardır devam eden bir ideoloji var. Bu ya gizlice ya da açık bir şekilde karşımıza çıkar. 
 
Evet algı yönetmekten bahsedeceğim. Topluma etkisi nedir? Amacı nedir? Hangi araçlar kullanılır? Algı yönetiminin tarihi eskilere, bin yıllara dayanır. İlk çağlardan günümüze, başarı için kitlelerin ikna edilmesi için kullanılan bir yöntem. Algı yönetimi ABD Savunma Bakanlığı tarafından “Duygu, düşünce, bakış açısı istihbarat ve yönetimler üzerine etki eden seçilmiş bilgilerdir” diye tanımlanmış. 1920’lerden bu yana ticaret sektöründe gelişmiş ise de günümüzde siyaset, toplumsal yaşam ve halklar arasındaki ilişkilerde temel bir strateji olarak kullanılıyor.
 
İçinde bulunduğumuz yüzyılda iktidarlar egemenliklerini sürdürmek için bu stratejiyi ustalıkla medya üzerinden kullanarak en üst seviyeye çıkarmış durumda. Büyük bir ustalıkla insanların bilinçaltına sızılarak düşünce, fikir ve yaşamlar yönlendiriliyor. Bunlar bilinçaltına tek tek yerleşiyor. İnsanların istediğini seçmesi gibi bir bilinç oluşturuluyor. Ancak insanların önüne konulan alternatiflerin hepsi de belirlenmiş olan seçeneklerdir.
 
Medyayı kendi tekeline alan iktidar algı yönetimi için din, milliyet, ırk ve cinsiyeti kullanıyor. Bu durum film, belgesel, reklam, haber, müzik programları, yarışma, siyaset, spor ve benzerlerinde ortaya çıkıyor. Burada unutulmaması gereken şey ise algı yönetiminde kavramların gücüdür. Medya seçtiği kavramları ince ince işler ve gerçekleri çarpıtır. 
 
Bu konuda yüzlerce örnek verebiliriz. Son zamanlarda ekonomik kriz derinleşti ve bu tüm toplumu etkiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) uzun zamandır açıkladığı verilerde çelişkiler var ve bu tartışmalara neden oluyor. TÜİK şöyle diyor: “Haziran ayında 823 bin kişi iş buldu, şimdi sadece 3 milyon 399 bin kişi işsiz. Temmuz ayında istihdam rakamı 948 bin, işsizlik rakamı 3 milyon 902 bin oldu. Verilerimize göre, istihdam alanları arttı, özellikle de inşaat sektöründe istihdam oranı arttı.” Açıklanan bu veriler medyada bir başarı olarak servis edildi.  Evet Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından 10 Eylül’de açıklanan verilere ise medya hiç yer vermedi. DİSK-AR’a göre işsiz sayısı 8,4 milyona ulaşmış durumda. Bunun yanında TÜİK’in verilerini ve çelişkileri gizlemek için “İş var ancak insanlar çalışmıyor, herkes masa başı iş istiyor” söylemleri geliştiriliyor.
 
2002 yılından bu yana 8 kez çıkarılan kanunlarla sermaye sahiplerinin borçları affedildi. Bu yıl da aynı yöntem kullanıldı. Sözde yurttaşların geleceği için yeni gelir kaynakları devreye sokuldu. Halkın cebinden alınan, sermayedarların cebine aktarıldı.
 
Yine “Şehir Hastaneleri’nin” durumuna ilişkin tartışmalar da hiç gündemden düşmedi. Bu yılki bütçede Şehir Hastaneleri için 21 milyar 564 milyon 904 bin TL ayrılmış. Salgın sürecinde iyi bir performans göstermeyen bu hastaneler için yine de bütçe ayrıldı. Bu Şehir Hastaneleri’nden yurttaşların faydalanmasından çok sermayedarlar yararlanıyor.
 
Yine yemek tariflerinin olduğu bir kitabın basımı için 1 milyon TL harcandı. Kitapta her türlü yemek tarifi yer aldı. Kitabın basımı için harcanan para yurttaşların cebinden çıktı. Yurttaşlar için de birkaç öneri yapıldı: “Porsiyonlarınızı küçültün, israf yapmayın ve bütçenize göre adım atın.” Yine doğalgaz, elektrik ve suya yapılan zamlar için de “Mini mini zam yapıldı, abartılmamalı” denildi.  Zaten yurttaşlara önerinin sınırı da yok…
 
Algı yönetiminde kadınların rol ve misyonu belirleyici. Bu rol ve misyon medya tarafından ustalıkla seçilmiş kavramlarla bilinçaltına yerleştiriliyor. Film ve dizilerde erkek her zaman evin reisi, iş dünyasında işveren ve zengin olan erkek. Gündüz kuşağı programlarında sözde mağdur olanlar kadın, ancak esas suçlu olan da kadın. Yine haber bültenlerinde kadına karşı şiddet ve katletme olaylarında her zaman sebep belli. Adalet Bakanlığı’nın yaptığı “analiz” ve “anket” sonuçlarına göre de saldırgan, kadın katilleri medyadan etkileniyor. Farklı farklı karakterlerle kadın ve erkeğin rolleri kavramlarla bilinçaltına işleniyor.