25 Kasım: Yazılarımla ‘yalnız değilsin kardeşim’ diyorum (4)

  • 09:03 18 Kasım 2017
  • Dosya
‘Kadınlar vardır demek sadece bir slogan değil’ 
 
Evrim Kepenek 
 
İSTANBUL - Kadınların maruz bırakıldığı haksızlıkları ve kadınların kendi yaşamlarını korumak için başvurdukları özsavunma yöntemini kitaplarına konu edinen yazar Seray Şahiner, "Yazdığım gibi yaşamaya çalışıyorum" diyor. 
 
O'nu kimi zaman 8 Mart Kadınlar Günü'nde düzenlenen eylemlerde görürsünüz kimi zaman da tutuklu kadın yazarlara ses olabilmek için Bakırköy Cezaevi önünde. Bir cumartesi günü gözaltında kaybedilen çocukları için adalet arayan Cumartesi Anneleri'nin adalet feryadını da paylaşırken rastlayabilirsiniz O’na… Çünkü Seray Şahiner hem yazdıklarıyla hem de yaşamdaki duruşuyla toplumsal mücadelenin içinde harmanlanan bir yazar. Kadınların maruz bırakıldığı haksızlıkları, kadına yönelik şiddeti gerçek karakterler üzerinden kitaplarına taşıyan Seray, şiddeti teşhir ettiği diliyle aslında kendi özsavunmasını da yapıyor. 
 
25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncesi konuştuğumuz Seray’ın yazıları ve kitaplarına yansıyan sahicilik kendi sözlerinde gizli: “Yazdığım gibi yaşamaya çalışıyorum.”
 
‘Şiddeti erkek uygulayınca münferitleşiyor’
 
Leyla Taşçı isimli bir kadının erkek şiddetine karşı özsavunma hakkını kullanmasını ve medyanın kullandığı eril dile de değindiği “Antabus” adlı kitabı ile yazım dünyasında yerini sağlamlaştıran Seray, şiddetin ‘erklikle’ ilgili bir kavram olduğu görüşünde. 
 
Medyanın bu şiddeti normalleştiren dilini de eleştiren Seray, "'Karısını öldürdü' diyor. Fiili yapan erkek ama ona bir sıfat biçmiyor. Ama aynı şeyi kadın yaptığında her türlü hakaret sıfatını ekliyor. Şiddeti erkek uygulayınca münferitleşiyor, kadın kendini korumak istediğinde yaftalanıyor" diyor. Şiddetin en temel başlangıcının ‘dil’ olduğunu söyleyen Seray, bu duruma her zaman tepki gösterdiğini belirtiyor. 
 
‘Yazılarımla ‘yalnız değilsin’ diyorum’
 
Kadın katliamları davalarını yakından takip eden Seray, "Kadınlara destek olan, sloganları ile mahkemeleri inleten kadınlar var. Ben de o kadınlardan biri olmak istiyorum. Onların yanında olmak istiyorum. Özsavunma yapan kadıların mahkemelerine de gidiyorum. Son olarak Nevin Yıldırım için Ankara'daydım. Hak arama meselesinde hiç tanımadığımız kadınlar da yer alıyor.  Özsavunma yapan kadınlara,'yanlız değilsin kardeşim' demek çok önemli. Ben de yazılarımla bunu yapmaya çalışıyorum. Haklarını arayan ve özsavunma yapan kadınların serbest bırakılması gerekir" diye belirtiyor. 
 
'Birbirimizin kirpiğini bile korumak…’
 
Şiddete karşı mücadele eden kadınları görmenin kendisine çok umut verdiğini söyleyen Seray, "Bu eylemlerde şunu anlıyorum. 'Kadınlar vardır' demek sadece bir slogan değil. Bu bana çok umut veriyor. Böyle zamanlarda insanlar diyor ki, 'Çıkıp bağırıyorsunuz da ne oluyor?' Aslında öyle değil. Dışarıya çıkamayan, sesini duyuramayan kadınların duvarlarını inceltmek için bir yöntemdir bu. Birbirimizin kirpiğini korumak da el vermek de çok anlamlı geliyor bana"  diyor. 
 
Seray Şahiner kimdir?
 
1984 yılında Bursa'da doğdu, İstanbul'da büyüdü. İlköğrenimi Oruçgazi İlköğretim Okulu'nda, liseyi Pertevniyal Anadolu Lisesi'nde okudu. 2003 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nü kazandı. Aynı yıl girdiği Aylık Paldır Kültür Dergisi Hayvan'da üç yıl çalıştı. Aylak Öykü Dergisi'nin yayın kurulunda yer aldı. Arkadaşlarıyla birlikte, Kaygan Zemin ve Kara Kuıtu isimli fanzinleri hazırladı. Marie Claire Dergisi'nde yazı işlerinde çalıştı. Televizyona dizi senaryosu yazdı. Senaryo Yazarları Derneği'nin açtığı atölyede Macit Koper ve Ümit Ünal'dan senaryo dersleri aldı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı, izcilik ve dağcılık yaptı. Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el işçiliği ve makinecilik yaptı. 2006 yılında Varlık Dergisi'nin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülleri'nde "Gelin Başı" isimli öykü dosyası "Dikkate Değer" bulundu. Seray'ın son kitabı Kul ise yakın zamanda raflardaki yerini aldı.
 
YARIN: Asimilasyon şiddetine karşı dilini koruyan kadınlar…