Özgürlük mücadelesinin üç fidanı: Sakine, Fidan, Leyla... (1)
- 09:18 7 Ocak 2018
- Dosya
Mücadeleyi dağ dağ işleyen kadınların hikayesi
HABER MERKEZİ - PKK'nin öncü ve kurucu kadrolarından Sakine Cansız, KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan , Avrupa Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in katledilmelerinin üzerinden 5 yıl geçti. Karanlıkta bırakılmak istenen katliama ilişkin KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı tarafından 3 Ocak günü yapılan açıklamada, Ağustos ayında alıkonulan MİT üyeleri Erhan Pekçetin ile Aydın Günel itiraflarına yer verilerek, Paris Katliamı’nın planlayıcısının MİT yöneticisi olduğu açıklandı.
PKK'nin öncü ve kurucu kadrolarından Sakine Cansız (Sara), KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn), Avrupa Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî), 9 Ocak 2013 günü Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu'nda katledilmelerinin üzerinden 5 yıl geçti. Kürt özgürlük mücadelesi geleneğini Avrupa’ya taşırma misyonunu üstlenen Sakine, Fidan ve Leyla aynı zamanda özgürleşen Kürt kadınını dünya kadınlarıyla buluşturdu.
Devrimcilik ısrarından vazgeçmedi
Kürt kadın mücadelesi şahsında dünya kadın mücadelesinin öncülerinden olan Sakine Cansız, yaşamdaki duruşu ve bitmeyen kavgasıyla binlerce genç kadını özgürlük mücadelesine kattı. Dêrsim'de 1958 yılında Alevi bir ailenin 8 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Sakine, küçük yaşlarda Kürt ulusal mücadelesiyle tanıştı. Dersim’in direngen geleneği içinde şekillenen Sakine, evinde misafir ettiği Kürt gençlerinin devrimci duruşundan etkilenerek PKK’ye katılma kararı aldı.
Fis köyünde bir kadın…
Devrimcilik ısrarını yerleşik olan tüm anlayışlarla kavga temelinde büyüten Sakine, Ankara'ya giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ve arkadaşlarıyla tanıştı. 27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde PKK'nin kuruluşunun ilan edildiği toplantıya katılanlar arasında Sakine de yer aldı.
Hep kavgaydı yaşamı
Bu tarihten sonra yaptığı en temel çalışma kadınları örgütlemek olan Sakine, PKK’nin kuruluşundan önce İzmir'de çalıştığı fabrikada, PKK kurulduktan sonra ise Elazığ'da, Bingöl'de, Urfa'da gittiği her yerde, okulda, mahallelerde kadınları buldu, onlarla konuştu ve ikna edici kişiliğiyle yüzlerce kadını etkileyerek mücadeleye sevk etti. Yıllarca kadın özgürlük mücadelesi yürüten Sakine, erkek-devlet zihniyetine karşı tek bir gün geri adım atmadı, “hep kavgaydı” diye tanımladığı yaşamını mücadeleye adadı.
Özgürlük mücadelesini her taşa, her toprağa işledi
Kürt halkına karşı onursuzluğun, kimliksizliğin ve inkarın dayatıldığı 12 Eylül’ün karanlık günlerinde Diyarbakır zindanında kalan Sakine, cezaevinin “cellat yüzbaşısı” Esat Oktay Yıldıran'ın yüzüne korkusuzca tükürmüş, insanlık tarihinin en ağır işkencelerine “ah demeyi kendime yakıştıramadım” diyerek cevap olmuştur. Cezaevlerinde ihanete en sert tokadı atan ve PKK merkez üyeliği ve kurucu üyelikten yargılanan Sakine, siyasi savunma yapan ilk Kürt kadınlarından biri olarak da adını tarihe yazdırdı. Zindan direnişinin yenilmezliğini yaratan Sakine, 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra dağa gitti, özgürlük mücadelesini Kürdistan’da her taşa, her toprağa işledi.
Pes etmedi, yılmadı, direndi…
1995 yılında Kürdistan’da bir araya gelen 500 kadın YAJK'ın (Yekîtiya Azadiya Jinên Kurdistan- Kürdistan Özgür Kadınlar Birliği) kuruluşunu ilan etti. YAJK 1. Ulusal Kadın Kongresi'nde aktif yer alan Sakine, kadın hareketinin merkezine seçildi. Onun için insan olmanın en temel ilkesi ve ölçüsü her şeyden önce haksızlığa ve zulme karşı direnmekti. Acımasızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, ikiyüzlülüğe, yalancılığa karşı asla pes etmedi, kendisini geri çekmedi, yılmadan mücadelesine davam etti.
Beselerin, Zarifelerin, Leyla Qasımların, Rosaların ardılı
Tarihe mal olmuş Beselerin, Zarifelerin, Leyla Qasımların, Rosa ve Claraların ve bedel ödeyen nicelerinin yarattığı mirası devralan Sakine, sadece Kürdistan halkına değil Ortadoğu halklarına mal oldu, evrensel bir boyut kazandı. PKK Lideri Abdullah Öcalan daha sonra kadın özgürlük mücadelesinin en büyük güç kaynağı olan Sakine'yi, "Özgür kadın mücadelesi Sakine'nin mücadelesidir" şeklinde ifade etti.
Saralaşan kadınlar…
Yüz binlere ulaşan Kürt kadın mücadelesinin öncülerinden olan Sakine, kadınların bilincinde ve yüreğinde yaşatılırken, mücadele mirası Rojava'da, Şengal'de, Nusaybin, Cizre, Sur'da kadınların omzunda yükseldi. Sakine'nin cesaretin kuşanan kadınlar, özyönetim alanlarında tanklara, toplara karşı tarihin en güçlü irade savaşlarından birini verdi.
Özgürlük tutkusu PKK’yi tanıdıkça büyüdü
Sakine'nin öncülük ettiği mücadeleye yoldaşlık eden ve onunla birlikte katledilen kadınlardan birisi de Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) oldu. Yüzlerce insanın katline sebep olan Maraş Katliamı'ndan 4 yıl sonra yani 17 Ocak 1982 yılında Maraş'ın Elbistan ilçesine bağlı Hançıplak köyünde doğan Fidan, henüz 9 yaşındayken sürgün yollarına düştü. Mülteci kamplarının soğuk yüzüyle çok küçük yaşta tanışan Fidan, orta ve lise öğrenimini Fransa'nın Strasburg kentinde tamamladı. Ailesi de yurtsever olduğu için Kürt Özgürlük Mücadelesiyle çocuk yaşta tanışan Fidan’ın özgürlük tutkusu PKK’yi tanıdıkça daha da büyür.
15 Şubat komplosu dönüm noktası oldu
15 Şubat 1999 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın uluslararası bir komplo ile Türkiye'ye getirilmesinden derin etkilenen Fidan, mücadelede bir kararlaşma yaşar ve onun için bir miladın başlangıcı olur. Yüzünden gülümsemesi eksik olmayan, duyarlılığı, sevgisi sadece ailesi ile sınırlı olmayan, tüm insanlara karşı duyarlı olan Fidan, genç yaşına rağmen halk çalışmalarında önemli bir düzey yakalar.
Halk diplomasisine inandı
Diplomasi alanında aktif mücadele yürüten Fidan, ilk iki yıllık pratiğinden sonra diploması çalışmalarına katledildiği Kürdistan Enformasyon Merkezi'nde başlar. Fransa ve Belçika başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde diplomatik faaliyetler yürüten Fidan, kurum temsilcileri, belediye başkanları, milletvekilleri ve bakanlarla görüşür. En fazla dikkat çeken yönü, çalışmadaki ciddiyeti, koparıcılığı, girişkenliği ve ikna edici özelliği olan Fidan, halk diplomasisine en çok inananlardan biri olarak çalışmalara katılır. 2007 yılında PKK Lideri Önderi Öcalan'ın zehirlenmesine karşı CPT'nin İmralı adasına bir heyet göndermesi talebiyle gerçekleştirilen ve 39 gün süren açlık grevi eyleminin dış kamuoyuna dönük sözcülüğünü de yapar.
Çalışmalarını aralıksız sürdürdü
2011 yılında acemilik yıllarını yaşadığı Paris Kürdistan Enformasyon Merkezi'ne geri dönen Fidan, bu kez sorumlu olarak döner. Fransa'nın tüm diplomatik alanlarından sorumlu KNK temsilcisi olan Fidan, sosyal forumlardan, senatolara, parlamentolardan Avrupa Konseyi'ne kadar siyaset ve diplomasi gibi mekanların Kürt delegasyonunun diplomatik figürü olur. Katledildiği güne kadar da çalışmalarına aralıksız devam eder.
Gencecik bir ömre sığan inanç ve özgürlük tutkusu
Sakine’ye yoldaşlık eden ve katledilen kadınlardan aslen Diyarbakırlı olan Leyla Şaylemez (Ronahî) ise 1 Ocak 1989 tarihinde Mersin'de dünyaya geldi. Devletin baskıları nedeniyle 17 yıl önce ailesiyle birlikte Almanya'da göç etmek zorunda bırakılan Leyla, burada Kürt ulusal mücadelesinde aktif rol aldı. Kültür çalışmalarına büyük ilgi duyan Leyla, Kürt Kültür Derneği'nde folklor çalışmalarında yer aldı. Uzun yıllar kültür çalışması yürüten Leyla, 2010 yılında PKK'ye katıldı. İki yıllık bir sürecin ardından geçirmiş olduğu bir rahatsızlıktan dolayı tekrar Avrupa'ya gelmek durumunda kalan Leyla, Avrupa Kürt Gençlik Hareketi çalışmalarında yer alarak, genç yaşına rağmen aralıksız olarak demokrasi mücadelesini sürdürdü.
KCK: Hesabını soracağız
Fransa hükümeti üzerinden yıllar geçmesine rağmen katliamı karanlıkta bırakırken, katliamın ardından açıklama yapan KCK saldırının bilinçli, planlı ve örgütlü olduğunu söylemiş, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı (MİT) işaret etmişti. Yine Paris katliamını, “İkinci Dersim katliamı” olarak tanımlayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, katliamın ardından, “Kim beni buraya getirdiyse, Paris katliamını da onlar yaptı. Uluslararası alanda alınmış bir siyasi karar” tespitinde bulunmuştu. Ardından KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı tarafından Paris katliamının hesabının sorulacağı, katliamın arkasındaki güçlerin kim olduğunun aydınlatılacağı belirtilmişti.
Tayyip Erdoğan ve ‘sır küpü’ Hakan Fidan talimat verdi
Katliamdan kısa süre sonra yakalanan tetikçi Ömer Güney’in MİT ile ilişkileri ortaya çıkmış, ses kayıtlarında başta Sakine Cansız olmak üzere Kürt hareketi temsilcilerine yönelik MİT eliyle gerçekleştirilmesi planlanan suikastler kayıtlara açıkça yansımıştı. Ömer Güney katliamın yıldönümüne günler kalan 18 Aralık 2016'da cezaevinde öldürülürken, 3 Ocak günü katliamla ilgili tüm tartışmalara son noktayı koyan bilgiler KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı tarafından yapıldı. 2017 yılının Ağustos ayında operasyonuyla yakalandıklarını daha önce duyurduğu MİT yöneticilerinin kimlik bilgilerini açıklayan KCK, yakalanan MİT üst düzey yöneticilerinin Tayyip Erdoğan ve “Sır küpüm” dediği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın talimatıyla özel olarak görevlendirdiği belirtildi.
MİT’in yakalanan “Yurtiçi Etnik Bölücü Faaliyetler Başkanı” Erhan Pekçetin ile yine “MİT İnsan Kaynakları Yöneticisi” Aydın Günel’in itiraflarına yer verilen açıklamada, “çözüm süreci” döneminde İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere, devlet heyeti adına Muhammed Dervişoğlu’yla birlikte katılan bir MİT yöneticisi olduğu ve 9 Ocak 2013’te gerçekleşen Paris Katliamı’nın planlayıcısı olduğu da ifade edildi.
Yarın: Sara, Rojbîn ve Ronahî'ye sözümüzdür, kazanacağız!