'AİHM kararına rağmen termik santraller çalışıyor'
- 09:07 29 Temmuz 2023
- Ekoloji
Melike Aydın
MUĞLA – Muğla’daki üç termik santral hakkında AİHM’nin kapatma kararı verdiğini hatırlatan Akbelen direnişçisi kadınlar, umutsuzluğun büyümesinin istendiğini belirterek direnişe çağırdı.
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’nda Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’ne kömür sağlamak amacıyla ağaçların kesilmesine karşı direniş devam ediyor. Muğla’da bulunan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik santrallerinin kapatılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2005 yılında kapatma kararı verdiğini hatırlatan yaşam savunucuları, 10 yıllık ömrü olan termik santrallere verilen teşvikle istihdamın sağlanabileceğine dikkat çekti. Umudun büyümesinin istenmediğini belirten kadınlar, herkesi direnişe desteğe çağırdı.
‘AİHM kararına göre 3 termik santral de kapatılmalı’
Muğla’daki termik santrallerin 1996 yılından alınan bakanlar kurulu kararıyla kapatılmak istendiğini, ancak başka bir bakanlar kurulu kararıyla uygulanmadığını söyleyen Muğla Çevre Platformu’ndan (MUÇEP) Umay Karabaş, iç hukuk araçları kullanıldıktan sonra kararın AİHM’e taşındığını dile getirdi. 2005 yılında AİHM’nin Muğla’da Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik santrallerinin kapatılmasına yönelik karar verdiğini hatırlatan Umay, “Bu kararın uygulanması lazım. Bu ve kendi aldığı karar varken buradaki ormanın ve termik santrale yakıt sağlamak için yok edilmek istenmesi nereden baksanız elinizde kalan bir durum. Evet, karar var, termik santrale kullandıkları su saldıkları gazlar itibariyle çağ dışı faktörlerin başında geliyor” ifadelerini kullandı.
‘Termiklere verilen teşvikle istihdam sağlanabilir’
Bazı sendikaların işçilerin işini kaybedeceği şeklindeki açıklamalarını da eleştiren Umay, “Oysa sendikalar da çok iyi biliyor ki adil dönüşümle oradaki hiçbir işçinin mağdur olmaması çok mümkün. Santraller çalışmadığı halde bile onlara verilen teşviklerle, ki bunlar 300 milyon Lirayı bulabiliyor, bizim vergilerimizle verilen teşviklerle çok uzun yıllar yüzlerce insanın istihdamı mümkün. Bunun örnekleri Bulgaristan’da Polonya’da var” diye belirtti.
‘Kesim hukuksuz’
Geçen yılın Ağustos ayı içinde ikinci keşif raporuyla zıt bir raporun hazırlandığını ve bu rapora dayanarak yürütmeyi durdurma kararının kaldırıldığını kaydeden İkizköylü direnişçilerden Esra Işık ise, aynı yılın Ekim ayından bu yana da sürecin hızlandırıldığını ifade etti. Raporun bilimsellikten uzak olması ve doğru olmayan tespitleri nedeniyle heyet hakkında dava açıldığını dile getiren Esra, “Mahkeme devam etmesine rağmen kesim başladı. Şirket davayı kazandığına dair söylenti yaydı. Ama biz bu söyleme kapılmadık. Yeni yıl geçti seçim geçti ve tarih verdiler. Pazartesi çok geniş şekilde geldiler. Ama müdahaleye rağmen buradayız” sözlerini kullandı.
‘Umutsuzluğa düşmemizi istiyorlar’
Kesim için seçimin atlatılmasının beklendiğini söyleyen Esra, “Devletin bütün gücünü kullanan bir sistem var. Kısa sürede bizi ablukaya alarak oldubittiye getirmek istiyorlar. Köylüler evlerinde bunca işe rağmen geliyorlar. Bizim asıl yaşamımız buraya bağlı, Akbelen her anlamda önemli. Bu müdahale sadece İkizköylülere yapılmıyor, aslında bütün haklı seslere karşı yapılan bir müdahale. Bugün bizim sesimizi kısmaya çalışan bu sisteme karşı çıkmazsak, zulme karşı durmazsak başka yerlerde çok daha başka yanacak canımız. Umutsuzluğa düşmemizi istedikleri bu günlerde mücadelenin sesini daha fazla yükseltmeliyiz” dedi.
‘Köylüler karşı karşıya getiriliyor’
Köylülere ağaç kesme işi için verilen yevmiyeyi 500 Liradan bin 600 Liraya çıkardıklarını dile getiren İkizköylü yurttaşlardan Ayşe Çoban, köylülerin birbiri ile karşı karşıya getirildiğini belirtti. Ayşe, “Her köye mesaj atmışlar. Parayı sevenler ağacı kesmek için gitmiş. Ağaçlar bizi kurtarın dercesine devriliyor. Çamlar havadır nefestir. Kömür için yok ettiler memleketimizi. Vazgeçsinler. Devlet kimin için var? Biz kimiz, eşkıya mıyız? Bizi düşünen yok mu? Bir ekmek kaç para olmuş? Rusya’dan buğday alıyoruz, neden bizim memleketimizde buğday yok?” diyerek tepki gösterdi.
‘Termik santral de çimento fabrikası da istemiyoruz’
Eyleme destek amacıyla Akbelen’e geldiğini paylaşan Deştin köyü direnişçilerinden Fatma Çetinkaya “Köyümüzde çimento fabrikası yapılıyor ona da karşıyız buraya da desteğe geldik. Ormanlarımızı korumak için geldik. Ormanın gölgesinde oturuyoruz, mantarını topluyoruz. Devlet onlar için var ama bizim için yok. Adalet yok hukuk yok. Herkesten destek bekliyoruz. Bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor. Çimento fabrikası yapıyorlar, biz çimento yemiyoruz. Termik santral de çimento fabrikası da istemiyoruz” ifadelerine yer verdi.
‘Umudun büyümesini istemiyorlar’
Katliamı duyduklarına farklı ekoloji derneklerinden bir araya gelerek Akbelen’e geldiklerini söyleyen Doğa İçin Sanat Derneği’nden Göksen Ezeltürk, Akbelen’de daha fazla desteğin gerektiğinin altını çizdi. 20 bin civarında ağacın kesildiğini öğrendiklerini kaydeden Göksen, “Jandarma ciddi bir baskı kurmuş durumda. 10 yılık ekonomik ömrü olan santralin yaşaması için asırlık ağaçların kesilmesini seyrediyoruz. Akbelen, Türkiye’ye mal olmuş bir nokta. Türkiye’de bin küsur noktada doğasını korumaya çalışan insanlar var. Akbelen, toplumsal muhalefetin simgesel noktası buradaki hareketlilik parti devletine muhalif olanların adeta umutlandığı tekrar bir şeyler olabilir mi diye bir araya geldiği yer. Buradaki umudun büyümesini istemiyorlar. Duyarlı olan herkesi buraya bekliyoruz” diye konuştu.