Yazı tarlada, kışı okulda geçiriyorlar
- 09:02 10 Ağustos 2020
- Emek/Ekonomi
Filiz Zeyrek
ADANA - Adana’da ağustos sıcaklarının tüm şehri kavurduğu bugünlerde eğitimini sürdürebilmek için tarlada çalışan Gülçin ve Emine, yazı tarlada kış mevsimini okulda geçiriyor.
Çukurova’nın yaz aylarında tüm bölgeyi kasıp kavuran sıcaklarında, evlerine ekmek götürebilmek için saatlerce güneşin altında çalışan tarım işçileri zor koşullarda yaşamlarını sürdürüyor. Hayat pahalılığına, emek sömürüsü, bir de hava koşulları eklenince, yaşam daha zorlu bir hal alıyor. Okuyabilmek için Adana’nın kavurucu sıcaklarında bamya tarlasında çalışan Gülçin ve Emine Şen kardeşler için hayat pahalılığı demek, eğitim masraflarının da yüksek olması demek.
‘Okuyabilmek için çalışmak zorundayız’
Kardeşlerden Gülçin, okuyup mimar olmak istediğini söylüyor. Bu hayalini gerçekleştirmek için çalışmak zorunda. Henüz üniversite başlamadan masraflar nedeniyle kaygılanan Gülçin, “Üniversite masrafları çok. Onun için çalışmam gerek. Ben de yıllarca zaten okumak için böyle çalıştım. Çalışmaya da devam ediyorum” diyor. Her gün kardeşleriyle birlikte bamya toplamaya geldiklerini belirten Gülçin, “Saat 4 buçukta kalkıyoruz ve öğleden sonraya kadar çalışıyoruz. Sabahları çok nem oluyor. Sonra kahvaltıya gidip tekrar topluyoruz. Öğlen saatlerinde de aşırı sıcaktan terliyorum. Acele ediyoruz, bitirmek için. Günde 60-70 kilo anca toplayabiliyoruz” ifadelerine yer veriyor.
Gülçin, bamya toplarken yaşadıkları zorlukları da paylaşıyor bizimle: “Bamyanın tozu gözlerimize geliyor. Gözlerimiz şişiyor. Kardeşimin midesi bulanıyor, kusuyor mesela. Bu yüzden hasta oluyoruz devamlı ama mecburuz. Okuyabilmek için çalışmamız gerekiyor. Hem okumak hem de ailemize yardımcı olmak istiyoruz. Şu an 18 yaşındayım. 13 yaşımdan beri ailemle beraber çalışıyorum.”
‘Türkiye’de çok zor…’
Emine de Gülçin gibi “Okumak masraflı” diyor. Tıp okumak istediğini ifade eden Emine, önündeki ekonomik zorlukları aşabilmek için çalışması gerektiğini dile getiriyor. Bunca masraf nedeniyle öğrencilere destek olunmasının zorunluluğuna dikkat çeken Emine, en başta eğitimin ücretsiz olması gerektiğini belirtiyor ama umutsuzluğunu da ekliyor: “Ama bu Türkiye’de çok zor tabi…”
Emine şöyle devam ediyor: “10 kardeşiz, 4 ü evlendi. Okul harçlığımı çıkarabilmek için çalışıyorum. Yazın tarlada, kışın okulda geçiyor. Sabah 4 buçukta uyanıyoruz. Erkenden bitirmek için çok çalışıyoruz ve çok terliyoruz. Eve gidince bir de ev temizliği var. Biraz dinlenebilirsek akşam tekrar kalkıp yemek hazırlıyoruz, bulaşıkları yıkıyoruz.”
‘İmkân olsa tekrar memleketime dönerim’
Gülçin ve Emine’nin annesi Sevim de tarlada ter dökenlerden. Bir yandan sıcaklardan, diğer yandan sineklerden korunmaya çalışarak çalıştıklarını söyleyen Sevim, kilosunu 7 liradan sattıkları bamyada kendi masraflarını zar zor çıkardıklarını belirtiyor. Sevim şöyle devam ediyor: “Ama geçinebilmek ve çocuklarımızı okutabilmek için mecbur çalışıyoruz. Kayınvalidem yaşlı, kayınım engelli, evde yatalak, onlarla da ilgileniyorum. Çocuklarım okusun kendi hayatlarını kursunlar diye uğraşıyoruz. 13 yıl önce Diyarbakır Çermik’ten işsizlik nedeniyle Adana’ya çocuklarımla beraber göç ettik. Memlekette koyunlarla uğraşıyorduk. Gücümüz kalmayınca bakamadık ve buraya geldik. Ama burası da çok zor. İmkân olsa tekrar memleketimize dönmek isterdim.”