İşgücü dışında kalan kadınların sayısı arttı
- 12:22 22 Ağustos 2020
- Emek/Ekonomi
ANKARA - İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması’nın 2017-2020 verilerine göre, istihdam daralırken kadınlar işgücünden çıkıyor. Verilere göre pandemi nedeniyle istihdamda da daralma ağırlaştı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu finansal desteği ile Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği’nin (CEİD) İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Çalışması'nın 2017- 2020 verileri güncellendi. Koronavirüs pandemisinin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde yarattığı etkiyi ortaya koyan çalışmanın verilerini Prof. Dr. Gülay Toksöz ve Doç. Dr. Emel Memiş hazırladı. Çalışmanın verileri Covid-19 salgınında, kadınların ev ve bakım yüklerinin arttığını, salgına bağlı olarak kadınların, erkeklerden 4 kat fazla zamanını ücretsiz ev işlerine harcadığını ortaya koyuyor.
‘Covid salgınıyla istihdamda daralma ağırlaştı’
Verilere göre 2016-2019 yılları arasında istihdama yeni katılan kadınların (612 bin) dörtte üçü (439 bin) işsiz kaldı. Mart 2020’den itibaren artan Covid-19 salgınının etkisiyle durumun ağırlaştığına dikkat çekilen çalışmada, “İstihdamdaki daralma sonucunda, iş gücü dışında kalan kadınların sayısı arttı” denildi.
11 milyon 589 bin kadın iş gücünün dışında
Türkiye’de 2016 yılı itibariyle kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 32.5 iken, erkeklerin yüzde 72 düzeyinde olduğu belirtilen çalışmada, 2016 yılında her üç kadından sadece birinin işgücünde olduğu belirtildi. Erkeklerin istihdam oranının yüzde 65.1 ve kadınların istihdam oranının yüzde 28 olduğu belirtilen çalışmada, “Yaklaşık her dört kadından biri istihdamdadır. 2016’da, işgücü dışında kalan 20 milyon kadının yüzde 57.6’sı, yani 11 milyon 589 bin kadın, ev işleri ile meşgul olduğu için işgücünün dışındadır. Kadınların bakım yükümlülükleri ve çalışma süreleri erkeklere oranla kadınların çalışma saatlerinin çok daha uzun olduğu gözlenmektedir” diye ifade edildi.
‘istihdamın önündeki engellerin temelinde eşitsizlik yatıyor'
“Bu kadar zaruri olmasına rağmen, yeniden üretim faaliyetleri ücretlendirilmediği gibi ekonomik bir değer yarattığı da kabul edilmez” ifadesinin yer aldığı çalışmada şu değerlendirme yapıldı: “Fakat bu faaliyetler, dünyada gerçekleştirilen toplam üretimin üçte birine eşittir ve kadınların toplam ekonomik faaliyetler için harcadıkları zamanın, gelişmekte olan ülkelerde erkeklere göre yüzde 30 daha fazla olduğu bilinmektedir (UNDP, 2015). Hane içi eşitsiz iş yükü, kadın istihdamı önündeki engellerin temelinde ve işgücü piyasasındaki eşitsizliklerin de gerisinde yer almaktadır.”
Çalışmada Türkiye’de, TÜİK tarafından 2014-15 yılında derlenen “Zaman Kullanım Anketi” verilerinden oluşturulan istatistiklerin Türkiye’de hane içi emeğin düşündürücü düzeyde orantısız biçimde kadınlar tarafından üstlenildiğini gösterdiğine dikkat çekildi.
Yaşlı ve engelli hizmetlerinde kamusal veya özel hizmet sunan kurum sayısının son derece yetersiz olduğuna dikkat çekilen çalışmada, TÜİK’in 2011 Nüfus ve Konut Araştırması’na göre, 2011’de, 3 yaş ve üzeri nüfusta en az bir engeli olan kişi sayısının 4.9 milyon kişi olduğu ve bu bireylerin toplam nüfus içindeki oranın yüzde 7 olduğu ifade edildi.
‘Cinsiyete dayalı iş bölümü’
2016 yılında, Türkiye’de, 65 yaş üzeri 6.2 milyon kişi bulunduğu bilgisi yer alan çalışmada şöyle denildi: “ Bu bireylerin toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8’dir. Buna karşılık, kamuya ve özel sektöre ait mevcut 567 huzurevinde bakılan kişi sayısı 24 bin 438’dir. Bu sayılar, çocuk, engelli ve yaşlı bakımından esas olarak ailenin ve aile içinde kadınların sorumlu olduğunu göstermektedir. TÜİK Hane Halkı İşgücü Anketi verileri üzerinden yapılan bir hesaplamaya göre de 2007-2015 arasındaki dönemde en son işinden ayrılma nedenleri içinde ‘Ailedeki çocuklara veya bakıma muhtaç yetişkinlere baktığı için’ seçeneği, 476 bin 875 kadın tarafından dile getirilmiştir. Toplumda ve işgücü piyasasında kadınlara yönelik ayrımcılığın kaynağında, kadınları gelir getirici işlerde çalışmaktan ve sosyal güvenlik haklarından yararlanmaktan alıkoyan geleneksel cinsiyete dayalı işbölümü gelmektedir.”
'Makas giderek açılıyor'
2016’da kadınların işsizlik oranının yüzde 13.7 ile erkeklerin yüzde 9.6 olan işsizlik oranından oldukça yüksekte olduğuna dikkat çekilen çalışmada özellikle tarım dışı işsizlik oranının, kadınlarda yüzde 18.1’e çıktığı ve erkeklerin yüzde 10.9 olan işsizlik oranıyla arasındaki makasın iyice açıldığına vurgu yapıldı.
176 sendika başkanından 7’si kadın
Kadınların sendikal örgütlenme verilerine de yer verilen çalışmada şu bilgiler yer aldı: "Sendikaya üye olanların sayı ve oranı, örgütlenme düzeyinin düşüklüğünü göstermektedir. Temmuz 2015’te, işçi sendikalarına üye kadın işçi sayısı 233 bin 969 kişi ve bu kadın işçilerin üyelik oranı yüzde 7.1’dir. Sendika üyesi erkek işçi sayısı ise, 1 milyon 130 bin 12 kişi ve bu erkek işçilerin üyelik oranı yüzde 12.1’dir. 176 sendika başkanından 7’si kadındır (yüzde 4). 925 yönetim kurulu üyesi arasında ise, bunların 81’i (yüzde 8.8) kadındır.”