İzmirli kadınlar: Orta sınıf kalmadı, artık herkes fakir
- 09:04 8 Haziran 2021
- Emek/Ekonomi
İZMİR - Ekonomik krizden dolayı yaşadıkları sorunları anlatan kadınlar, “Orta sınıf kalmadı, herkes artık fakir” dedi. Kadınlar, bu gidişatın bir an önce değişmesi gerektiğini vurguladı.
Yoksulluğun giderek derinleşmesine neden olan ekonomik kriz yurttaşları her açıdan zorlamaya devam ediyor. Ev emekçisi, esnaf ya da öğrenci, en fazla kadını etkileyen krizin sonuçları istihdam oranlarına da yansıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) mart ayı geniş tanımlı işsizlik verilerine göre, erkeklerde yüzde 21,6, kadınlarda ise yüzde 34 civarında bir gerileme söz konusuydu. Ancak son rakamlara göre, kadın istihdamı yüzde 26’ya kadar geriledi.
İzmir’de mikrofon uzattığımız kadınlar, ekonomik krizden dolayı yaşadıklarını anlattı.
Her gün yeni bir zamma uyandıklarını, artık esnafın durumunun hiç iyi olmadığını ifade eden bakliyat satışı yapan Sezen Uğurlu, “Durum hiç iyi gitmiyor. ‘İyi gidiyor’ diyen yalan söylüyor. Esnafın durumu çok kötü ama güllük gülistanlık gibi göstermeye çalışıyorlar. Herkes borç batağının içinde. Paran varsa Türkiye’nin ekonomisi güzel. Orta halli kalmadı, fakir oldu herkes. Ama zengin zenginlikte kaldı. Üretim yok, her şey dışarıdan geliyor. Kendi ürünlerimizi ithal ediyoruz. 3 tane çocuğum var. Ailemin desteği olmazsa hayatımı devam ettiremem. Çuvalla mal alıyorduk ama artık alamıyoruz. Müşteri de alamıyor. 1 kilo alan artık yarım kilo alıyor. Pandemiden dolayı kadınların çoğu işsiz kaldı, iş yerini kapattı” dedi.
‘Kadın hem evde hem de işte çalışıyor’
Geçimini aktarcılık yaparak sağlayan Eda Sakarya ise aldıkları mallara yüklü miktarda para verdiklerini, ama satış yapamadıklarını söyledi. Eda, “Önceden bu sokaklarda kalabalıktan yürünmezdi, şimdi kimse yok. Gençler işsiz, kimse iş bulamıyor. Eşim rahatsız olduğu için evin geçimini ben sağlıyorum. Bir boş günüm bile yok. Evde hasta eşime bakıyorum, çocuk okutuyorum ve işe geliyorum. Zengin olanlar daha da zenginleşti. Esnaf bitti. Mallarımızı yurt dışından dolar üzerinden aldığımız için pahalıya geliyor. Bu yüzden eskisi gibi her üründen alamıyoruz. Oğlumu yurt dışında okutuyordum, eğer bir sene daha okusaydı oğlumu okutamazdım” diye belirtti.
‘Ekonomi kitap okuma oranını da etkiledi’
Bir kitapçı da çalışan Şevin Güleç de, perakende satışta zorlandığını, tüketicinin daha çok internet üzeri alışveriş yaptığını kaydetti. “İnsanlar ya çok zengin ya da çok fakir oldular” diyen Şevin, devamında şunları dile getirdi: “Biz de pandemi sürecinde mağdur olduk. Çok ciddi sıkıntılar çekiyoruz şu an. Satışlarımız çok düşük. Zar zor geçiniyoruz, giderlerimizi bazen karşılayamıyoruz. Eksilerde oluyoruz. Test kitapları daha çok satılıyor. Okuma oranı düşük kitaba çok fazla talep yok. 5 TL’ye kitap satmamıza rağmen günde bir tane satılıyor. Artık insanlar daha çok temel ihtiyaçlarına bütçe ayırdıkları için okuma oranının düştüğünü düşünüyorum.”
‘Ekonomik özgürlüğü olmayan kadın baskı altında’
Kadınlara yönelik bakış açısının siyasi iktidar tarafından daha kötü bir durumda olduğuna işaret eden Kevser Güler de şöyle konuştu: “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, Musa Orhan yüzünden bir sanatçıya soruşturma açmaları, kadına destek olmadıklarını açıklıyor. Ancak sosyal medyadan gelen tepkiler sayesinde geri adım atılıyor. Dışarıda çalışıp eve dönünce şiddet gören kadınlar var. Kadının ekonomik özgürlüğü olmalı. Zihniyetlerin değişmesi lazım. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların daha fazla baskı altına alınmalarına neden olunuyor.”
‘Kadın çalışmasın, düşünmesin, üretmesin istiyorlar’
Çalışma yaşamında gözden çıkarılanlar arasında ilk önce kadınlar olduğuna dikkat çeken Şükran Zerik, “Üretim yapan kadınların olmaması için hem patronlar hem sistem hem de dünyada kadınların yok olması için elinden geleni yapan bir kesim var. Kadınlar çalışmasın, düşünmesin, üretmesin istiyorlar. Çünkü dünyayı değiştiren kadınlardır. Dünyanın değişmesini istemeyen sistem, kadınları yok olmaya mahkum etmeye çalışıyor” sözlerini kullandı.
‘İş bulamama sıkıntımız varsa’
Üniversite öğrencisi Rengin Alptekin ise, gittiği okulun uzak olduğunu, ancak kiralık ev tutacak kadar bütçesinin olmadığını söyledi. Bu yüzden ailesiyle birlikte yaşayan Rengin, “Ortalama bir öğrencinin kirasını ödeyebileceği evler yok. Ailem memur öğretmenler. Okula gitmedikleri için ‘maaşlarını keselim’ söylemleri yüzünden ekonomik olarak endişe duyuyoruz. 5 sene önce yaz için çıkıp yazlık elbise, şort alabiliyorduk. Şimdi bir parça bir şey alabiliyorsak mutlu oluyoruz, şanslı sayıyoruz kendimizi. İş bulabilir miyiz? Mezun olunca ne yapacağız? O ayrı bir sıkıntı. Ülkeden çıkabilsem çok mutlu olurdum, ama vizenin ve doların durumundan dolayı gitmeye dair de umudum yok. 100-150 TL’ye aylık alışverişimizi yapabiliyorken şu an haftalık alışverişimizi 200 TL’ye zor yapıyoruz. Herkes fişe bakıyor ben ne aldım diye” dedi.
‘İlk işten çıkarılan kadın olmamalı’
Gazeteci Nurten Öğüt ise işten çıkarılan erkeklerin evdeki kadınlara şiddet uygulamaya başladığını, işsizlik zorunun en çok kadınları etkilediğini vurguladı. Nurten, “Kadın bir yandan işsiz kaldı, eşi bir yandan işsiz kaldı, çocuklar evde. Bu yüzden yükü kadınlar çekmeye başladı. Evdeki her türlü sorunla kadın karşılaştı. Ekonomik kriz gün geçtikçe insanların intihar etmesine neden oluyor ve bunların çoğu medyaya yansımıyor. Devlete çok iş düşüyor. Kadınların bu konular için destek göstermesi gerekiyor. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadın baskı altında. Kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşması lazım. Bunun için işten ilk çıkarılan kadın olmaması gerekiyor, kadına daha fazla iş istihdamı sağlanması gerekiyor” diye konuştu.