Tarım işçileri elektrik ve su verilmeyen çadırlarda yaşıyor
- 09:05 9 Haziran 2021
- Emek/Ekonomi
Gülistan Azak
DERSİM - Çalışmak için Mazgirt ilçesine bağlı Peri beldesine giden mevsimlik tarım işçileri, pandemi koşullarında elektrik ve su verilmeyen 20 metrekarelik çadırlarda yaşam mücadelesi içerisinde.
Tarım kenti olmasına rağmen ekin alanı olmadığı için her yıl binlerce insan Urfa’dan mevsimlik işçi olarak yollara düşüyor. Gittikleri kentlerde başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorun yaşayan işçiler, olumsuz şartlarda çalışmaya zorlanıyor. Kavurucu yaz sıcaklarında küçük çadırlarda konaklayan kalabalık ailelerin, elektrik ve temiz içme suyuna erişiminin olmaması salgın hastalık riskini artırıyor.
Urfa’dan yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan Dersim’in Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar (Peri) beldesine gelen mevsimlik tarım işçileri de aynı sorunları yaşıyor.
‘Elektrik ve su yok’
Göç yolculuğuna çıkan onlarca tarım işçisinden Medine Gözeten (27) yaşadıkları sorunları anlattı. Gidecekleri yere kadar birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Medine, yolculuk sırasında özellikle trafik kazalarının yaşandığı dile getiriyor. Yaşadıkları duruma dair “Türkiye'de en çok sömürüye maruz kalan işçi kesimi tarım işçileridir” belirlemesinde bulunan Medine, “Yatıp kalktığımız, oturduğumuz, mutfak olarak kullandığımız yer sadece 20 metrekarelik bir çadır. Yağmur yağdığında çok zorlanıyoruz. Ne elektrik ne de su var. Buna yaşamak denirse… İşverenler tarafından tankerle su getirilir, bu tankerlerden aldığın suyu kovalarda ve küçük bidonlarda çadıra taşıyoruz. Su tankeri çadırlarımızın bulunduğu yolun karşısında. Yol çift şeritten oluşuyor. Araçlar çok hızlı geçiyor. Tehlikeyi göze alıp yolun karşısına su taşıyoruz. Yemeklerimizi de ateş üzerinde yapıyoruz” ifadelerini kullanıyor.
‘Kadınlar için daha zor’
Mevsimlik tarım işçiliğinin kadınlar için daha zorlu bir süreç olduğuna dikkat çeken Büşra Çiftçay ise “Çalıştığımız yerlerde yaşam için gerekli tüm ihtiyaçları biz karşılıyoruz. Hem tarlada hem de evde çalışıyoruz. Yemek, çamaşır, bulaşık, çocuk bakımı gibi işleri de yapmak zorunda kalıyoruz. Anneler için daha zor oluyor. Bebek tarla kenarında soğuktan etkilenir, güneşten etkilenir, çamur, toprağın içinde bakımsızlıktan etkilenir. Çoğu bebek bakımsızlıktan hastalanır” diyor.
Kent kent dolaşıyorlar
Gittikleri kentlerde bir ay kaldıktan sonra başka kentlere gitmek zorunda olduklarını ve yaşadıklarının kısır döngüden ibaret olduğunu ifade eden Nurcan Çiftçay (20) da şunları söylüyor: “Bir yerde bir iş sezonu ortalama birkaç ay sürüyor. Orda iş sezonu bittiğinde başka bir yere geçiyoruz. Örneğin Mayıs ayında çapalama işi, o iş bittikten sonra kimisi kiraz toplamaya, kimisi kayısı, kimisi de fındık toplamaya gider. Kısacası mevsimlik tarım işçisi bir aile, 7 aylık bir çalışma süreci boyunca uzun yolculuklara katlanarak, en az 4-5 kent değiştirirler. Aldığımız ücretin yarısını da gittiğimiz kentlerin yollarına ve ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Yaptığımız iş, cebimizde kalan paraya değmiyor ancak mecburuz.”