Türkiye’nin ‘görünmezleri’ mevsimlik tarım işçileri

  • 09:03 25 Temmuz 2021
  • Emek/Ekonomi
 
Gülistan Azak
 
ADANA - Gittikleri kentlerde başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorun yaşayan mevsimlik tarım işçileri, olumsuz şartlarda çalışmaya zorlanıyor. Kavurucu Adana sıcaklarında küçük ve hijyensiz çadırlarda konaklayan Elif Bingin, “Türkiye'de en çok sömürüye maruz kalan işçi kesimi tarım işçileridir” belirlemesinde bulundu.
 
Türkiye’de büyüyen ekonomik krizin yanında kadın yoksulluğu da önemli sorunlardan biri. Sorunun en fazla görüldüğü sektör ise tarım. Tarım kenti olmasına rağmen ekin alanı olmadığı için her yıl binlerce insan memleketlerinden mevsimlik işçi olarak yollara düşüyor. Çalışmak için gittikleri illerde genellikle çalıştıkları tarla ve bahçelere yakın alanlarda, kendi imkânları ile kurdukları geçici çadırlarda konaklıyorlar. Kavurucu yaz sıcaklarında küçük çadırlarda konaklayan kalabalık ailelerinin temiz suya erişimi oldukça zor ve problemli, hijyenden uzak çalışma koşullarında salgın hastalığa rağmen çalışmak zorunda bırakılıyor. Gittikleri kentlerde başta ırkçı saldırılar olmak üzere birçok sorun yaşayan işçiler, olumsuz şartlarda çalışmaya zorlanıyor.
 
Şırnak’tan yüzlerce kilometre uzaklıkta bulanan Adana’nın Karakaş ilçesine gelen mevsimlik tarım işçileri de aynı sorunları yaşıyor.
 
‘En çok sömürüye maruz kalanlar tarım işçileridir’
 
Göç yolculuğuna çıkan onlarca tarım işçisinden bir olan Elif Bingin (26) yaşadıkları sorunları anlattı. Tarım işçiliğine 10 yaşında başladığını belirten Elif, gidecekleri yere kadar birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Elif,  yaşadıkları duruma dair “Türkiye'de en çok sömürüye maruz kalan işçi kesimi tarım işçileridir” belirlemesinde bulunarak, çalışma koşullarına dair şunları aktardı: “Sabah 05.00’te kalkıp tarlaya geliyoruz. Akşam 18.00’e kadar çalışıyoruz. Gün boyunca sıcak altında çalışıyoruz. Kışın çamuru, yazın sıcağı çekilmiyor tarlanın. Kliması olan var olmayan var. Klimada Adana sıcağını kesmiyor zaten. Çadırlar da yaşam için hiç uygun yerler değil. Hijyenden uzak sağlıksız yerlerde kalıyoruz. İşçiler için ev yapılmasını isterdik. Çamaşır makinası da yok.”
 
‘Emeğimizin karşılığını alamıyoruz’
 
Emeklerinin karşılığını alamadıklarını belirten Elif, “Babam yıllar önce yaşamını yitirdi. Annem, abim ile birlikte yaşıyoruz. Tek çalışan benim şuan. Memlekette iş imkânları yok. Memlekette bir işim olsaydı asla gelmezdim buralara. Geçim zorluğu nedeniyle geldik.  Aldığımız düşük ücretle sürekli zamlanan elektrik faturasını mı ödeyeyim, su faturasını mı ödeyeyim.  Aldığımız para 80 lira. Yağ zaten 100 liradan aşağı değil. Bu kadar zam varken geçim nasıl sağlanabilsin. Artan zamlar, geçim sıkıntısı yüzünden çocuklar da çalışmak zorunda kalıyor. Temel ihtiyaçlarımızı almaya dahi gücümüz yetmiyor. Gün boyu gelip çalışıyorsun paran iki zeytin almaya yetiyor. Nüfuslu aileler nasıl geçinsin bu parayla?” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadının iş yükü çok daha fazla’
 
Kadınların iş yükünün daha fazla olduğuna da değinen Elif, “ Eve gidiyorsun ama yine de çalışıyorsun. Kadın olmanın en büyük zorluklarından biri de bu bence. Kadınların iş yükü çok daha fazla. En çok biz kadınlar yoruluyoruz. Tüm yük bizlerin omuzuna yükleniyor. Bu da aslında toplumun kadına dayattığı bir durum maalesef” diye konuştu.