Tarladan çadıra görünmeyen emek…

  • 09:03 13 Eylül 2021
  • Emek/Ekonomi
Dilan Babat
 
ANKARA - Yaz mevsimi boyunca farklı kentlerde tarlada çalışan mevsimlik tarım işçisi kadınların emeği görünmüyor. Ankara’da soğan tarlalarında çalışan emekçi kadınlar, erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen, maruz kaldıkları cinsiyet eşitsizliğinin son bulmasını istiyor. 
 
Emek sömürüsünün yoğun olarak yaşandığı tarım alanlarında sorunlar katlanarak devam ediyor. Bahar mevsiminin gelişiyle çocukları ile birlikte yollara düşen mevsimlik tarım işçilerinin kaldıkları çadırlarda hijyen ve temiz suya erişim sorununa da hala çözüm bulunmuş değil. Tarım işçilerinin yaşadığı sorunlardan biri ise iktidarın ötekileştirici ve nefret söylemlerinden dolayı maruz kaldığı ırkçı saldırılar, bir diğeri ise ekonomik koşullar. 
 
Ankara’nın Bala ilçesine bağlı Kesikköprü Mahallesi’nde bulunan soğan tarlasındaki tarım işçilerin sorunları da diğer mevsimlik tarım işçilerin sorunları ile aynı. Tarlada 30'a yakın çocuk bulunurken,  14 çocuk yaşlarından dolayı çadırlarda kalırken, diğer çocuklar ise aileleri gibi tarlada çalışmak zorunda kalıyor. 
 
Tarladan çadıra iki kat iş yükü kadınların omuzlarında
 
Kesikköprü’de bulunan mevsimlik tarım işçileri kendi imkanları ile yaptıkları çadırlarda kalırken, gün içerisinde içinde kalınmaz hale gelen çadırlar, havaların da soğumasıyla birlikte birçok hastalığa adeta davetiye çıkarıyor. Tarlada çalışan ailelerin neredeyse tamamı Urfa’nın Hilvan, Siverek, Suruç ilçelerinde gelirken, birkaç ailenin ise yıllar önce Suriye savaşından kaynaklı Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılanlardan oluşuyor. Tarım alanlarında yaşadıkları sorunlara ilişkin mikrofon uzatmak istediğimiz birçok kadın, erkekler tarafından “ayıp” denilerek konuşmaları engellenirken, bu engellemeye rağmen konuşan kadınların çoğu, aynı sorunlar yaşadığını ve tarlada saatlerce çalıştıktan sonra çadırlara döndüklerinde yemek, çamaşır ve çocuk bakımı gibi işlerle de uğraşıyor. Böylede kadınların iş yükünün erkeklere oranla daha fazla olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. 
 
‘Kimliği olmadığı için ameliyat ettiremiyoruz’
 
Suriye’den 5 yıl önce Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılan mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Firat Enqe’nin 2 çocuğu var. Çocuklarını okula göndermek istediğini ama kimliği olmadığı için gönderemeyen Firat, çocuğunu çadırda doğurduğu için Adana ve Ankara’da birçok yere başvuru yapmasına rağmen kimlik alamadığını söylüyor. Firat, “Büyük kızımın bağırsaklarında sorun var ve ameliyat olması gerekiyor. Devlet hastanesine de götürdüğümüz için de kimlik istiyorlar, kimlik olmadığı içinde bakmıyorlar. Özel hastaneye götürdüğümüz de ameliyat için 5 bin gibi bir para istiyorlar. Nereden bulacağız o parayı? Biz ancak tarlada geçimimizi sağlayabiliyoruz” diyor. 
 
‘İki kat daha fazla yoruluyoruz’
 
Urfa’nın Suruç ilçesinden Ankara’ya tarım işçisi olarak giden Adile Eraslan ise tarlada sabah 06.00’dan akşam saat 17.00’a kadar çalıştıklarını belirtiyor. Tarlada, soğan çıkarmanın diğer sebzelerden daha zor olduğunu ifade eden Adile, “Çadırlarda yaşam çok zor. Bazen temiz olan içme suyumuz geç geliyor. Gelen suyu da banyo ve içme suyu olarak ayarlıyoruz. Burada ormanlık alan olmadığı için odun bulmakta zorlanıyoruz.  Tarlada çalıştıktan sonra çadıra gidip çamaşır yıkıyoruz, yemek yapıyoruz. Kadın olmak başlı başına zor buralarda. İki kat daha fazla çalışıyoruz” sözleriyle yaşadıkları sorunlardan birkaçını dile getiriyor.
 
‘Torba başına çalışıyoruz’
 
Cemile Erarslan ise çalışmak için 5 ay önce Urfa’nın Suruç ilçesinden Ankara’ya geldiğini ifade ediyor. Mevsimlik tarım işçiliğinin zorluğuna dikkat çeken Cemile karşı karşıya kaldığı sorunları ise şu sözlerle özetliyor: “Çocuklarımızla kaç aydır oradan oraya gidiyoruz. Sabah erkenden kalktığımız için çocuklarımız uykusuz kalıyor. Ama geçinmemiz için yapmak zorundayız. Torba başına çalışıyoruz.  Soğanları bitirdiğimizde topladığımız torbalar üzerine bir fiyat çıkıyor onları alıyoruz.” Cemile, elektrik ve temiz suyun olmamasının kendilerine daha fazla zorluk yaşattığını da sözlerine ekliyor.
 
‘Maddi durumumuzdan kaynaklı okulu bıraktım’
 
Tarlada çalışanlardan biri de Sedef Mızraklı. Urfa’nın Siverek ilçesinden iki ay önce Ankara’ya gelen Sedef, çalışmak zorunda olduğunu belirtiyor. Sedef, “En büyük sıkıntımız kadınların bu işi yapması. Bu işin çok kolay olduğunu söylüyorlar, ama o kadar kolay değil. Elektriğimiz yok, temiz suyumuz yok. Tankerle su getiriyorlar temiz diyorlar ama şimdiden herkesin bağırsak rahatsızlığı ortaya çıktı. Memleketimde kendi işimi yapmak istiyorum. Benim memleketimde bir iş imkanı yaratsalardı, bir çalışacak olan olsaydı ben bugün buraya gelmezdim, okulumu da bırakmazdım” ifadelerine yer veriyor. 
 
‘Çocuklarımı okula gönderemiyorum’
 
Ayşe Laçin de, ekonomik koşullardan dolayı çocukları ile birlikte Urfa’nın Suruç ilçesinden Ankara’ya gelerek çalışmak zorunda kaldığını dile getiriyor. Ayşe, “Okullar açıldı ve ben çocuklarımı okula gönderemiyorum. Birkaç ay sonra memleketimize döndüğümüzde bu sefer çocuğumu okula götürdüğümde ‘konulara geç kaldı’ diyerek okula almıyorlar. Ama bizim yapacak bir şeyimiz yok, çalışmak zorundayız. Buradan kazandığımız da yetmiyor. Çocuklarım memlekete döndüğünde oğlum hamallık yapıyor. Kızım da varsa iş gidiyor yoksa da idare etmeye çalışıyoruz. Hiçbirimizin memleketinde iş imkanları olmadığı için bizler de bir ekmek parası için kilometrelerce yola düşüyoruz” diyor.