'Tek adam rejimi, krizin bedelini kadınlara ödetmeye çalışıyor!'

  • 16:59 24 Ekim 2021
  • Emek/Ekonomi
 
İSTANBUL - TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu’nun gerçekleştirdiği 7’nci Kadın Kurultayı’nda, emek sömürüsü ve kadınlara dönük eril baskıya karşı tartışmalar yürütüldü. TMMOB'lu kadınlar, "Sendikalarda kadın temsili, yönetimlerde ve çalışmalarda feminist bakış açısının olması gerekiyor" diyerek mücadeleyi bırakmayan tüm dünya kadınlarına selam gönderdi.
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 7’nci Kadın Kurultayı’nın İstanbul ayağını Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde gerçekleştirdi. TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu öncülüğünde ve 8 oturum şeklinde planlanan kurultaya Zoom üzerinden de katılım sağlandı. Kurultayda, kadınların ve transların emek sömürüsü, baskı ve tahakküme maruz kalmalarına yönelik tartışmalar yürütülerek sunumlar yapıldı.
 
'Genç kadınlar eril dile karşı mücadele verildiğinin farkında'
 
Kurultayın moderatörü ve Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi üyesi Aysel Durgun konuşmasına şu cümlelerle başlayarak açılışı yaptı: "2020 yılından beri tüm dünyayı sarsan salgın yaşam alışkanlıklarımızı değiştirdi. Dayanışma ruhumuzu, motivasyonumuzu kaybettik. Salgından ve sorunlardan en çok biz kadınlar etkilendik. Ev içindeki gündelik işlerin katlanarak artması da başka bir boyutu. Haksız ve keyfi karakollardaki çıplak aramaya, tacize karşı, sokakları terk etmeyen kadınlar salgın döneminde de umudumuz oldu. TMMOB bünyesindeki özellikle genç mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar eril dile, ataerkil yapıya karşı mücadele verildiğinin farkında."
 
'Tüm alanlarda mücadelemizi sürdürüyoruz!'
 
Ardından açılış konuşmasını yapan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’ndan Dilek Yüksel de, her kriz döneminde olduğu gibi pandemi sürecindeki krizi de kadınların daha yoğun yaşadığını paylaştı. Dilek, "İşten çıkarmalarda öncelikli olmayı hep beraber yaşadık. Tüm alanlarda mücadelemizi sürdürüyoruz" dedi.
 
Kurultaydaki alt başlıklar
 
İç Mimarlar Odası Kadın Çalışma Grubu Temsilcisi İrem Gölay İzmitli Yıldırım ise, TMMOB'un 46'ncı döneminde olduklarının, 12 yıl önce düzenlenen ilk kurultay ile 6 kadın kurultayı ve 4 sempozyum gerçekleştirdiklerinin bilgisini verdi. İrem, kurultaydaki alt başlıkları şöyle sıraladı: "TMMOB’de Kadın Örgütlülüğü, TMMOB’li Kadınların Eşitlik Mücadelesi, Uluslararası ve TCK Sözleşmeler, Pandemi Sürecinde Şiddet, Pandemi Süreci Ev İçindeki Dengeleri Nasıl Değiştirdi, İstihdam ve Ücretlendirme Konusunda Cinsiyet Ayrımcılığı, Cinsiyetçi İş Tanımları, Genç Öğrenci Kadın Üyelerin Pandemi Sürecinde Yaşadıkları, İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, LGBTİ+ Bireylerle Dayanışma, Kadın Çalışmalarının Yerellerdeki Yansımaları, Meslek Odalarındaki Kazanımlar, İlham Veren Çalışmalar."
 
'Mücadeleyi bırakmayan tüm dünya kadınlarına selam olsun'
 
İrem, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Mart 2020’den bu yana halen devam eden Covid-19 salgınının tüm dünyada kadınlar, mülteciler ve göçmenler gibi dezavantajlı toplumsal gruplar üzerinde olumsuz etkisinin daha fazla olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de kadınlara, çocuklara, LGBTİ+ bireylere ve hayvanlara yönelik, mobbing, psikolojik baskı, taciz, tecavüz, cinayet gibi biçimlerde ortaya çıkan ve ivmelenerek artan bir şiddet yaşanıyor. Bizler 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır! İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz' demeye devam edeceğiz."
 
İrem, her türlü baskıya ve zorluğa rağmen mücadeleyi bırakmayan tüm dünya kadınlarına selam göndererek konuşmasını sonlandırdı.
 
'Çocuk bakımı kadın çalışanlar için kriz haline geldi!'
 
TMMOB İstanbul Kadın Komisyonu Pandemi Forumu sonuçlarını da Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden Özlem Kizir açıkladı. Özlem, "Pandemide kadın olmak" başlığı ile toplumsal cinsiyet rolleri açısından neler yaşadıklarını anlatırken, pandemi sürecinde sahada çalışan kadınların yaşadığı sorunları da şöyle sıraladı: "Sahada çalışmaya devam eden meslektaşlarımızdan çocukları olanların, okulların kapanması ile çocuk bakım desteği ihtiyacının ortaya çıktığını, çocuğu ve işi arasında kaldığını görüyoruz. Halihazırda devletin/belediyelerin yükümlülüğü olan kreş sayısının azlığı malumken olanların da kapatılması, okulların evden online eğitime geçmesi, pandemi sebebiyle evde bakım hizmeti verecek birisinin olamayışı ya da yaşı daha büyük aile bireylerinin Covid olma riski sebebiyle çocuk bakımı kadın çalışanlar için oldukça kriz haline geldi."
 
'Yemek kartlarımız alınıyor, ücretleri ödenmiyor!'
 
Özlem, yine pandemi sürecinde evden çalışan kadınların paylaştıkları sorunları, "Mesai saatlerinin belirsizleşmesi ve işverenlerin 'zaten evdesin…' ile başlayan ilave iş talepleri ile bedelsiz, bitmek bilmeyen fazla mesailerin arttığı bir dönem yaşıyoruz. Kısa çalışma ödeneğine başvuru sırasında belirtilen resmi saatler değil işverenin keyfiyetiyle çalışıyoruz. Haftalık izinler ve resmi tatiller ‘Zaten evde’ olan çalışanın boş zamanlarının da gaspı anlamına geldiğini görüyoruz. Yemek kartlarımız alınıyor, ücretleri ödenmiyor; bunun maliyeti de üzerimize yıkılıyor, maaşlarımızdan ödüyoruz. İşverenlerin sorumluluğunda olan elektrik, internet, ısıtma-soğutma giderleri üzerimize yıkılıyor. İş hattı yoksa buna telefon giderleri de dâhil oluyor. Evden çalışmanın getirdiği mobilizasyon yükünü zamlanmış faturalarla biz karşılıyoruz" sözleriyle aktardı.
 
'Tek adam rejimi, siyasal krizin bedelini kadınlara ödetmeye çalışıyor!'
 
Var olan ekonomik krizin salgın koşullarıyla daha da derinleşmesi yüzünden ilk önce işinden edilen ve güvencesiz çalışmaya zorlananların kadınlar olduğunu vurgulayan Özlem,  "Ev içindeki gündelik işlerin ve bakım hizmetlerinin katlanarak artması da işin diğer bir boyutu" dedi. Kadınlara uygulanan tüm baskı ve engellemelere rağmen mücadeleyi sürdürmelerinin bir umut olduğunun altını çizen Özlem, "Tek adam rejimi, ekonomik ve siyasal krizin bedelini cemaatlerin de baskısıyla, kendisi imzaladığı halde çok da içselleştirmediği İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek kadınlara ödetmeye çalışıyor. Kapanan meydanlara, parklara, kesilen ulaşıma, haksız ve keyfi göz altılara, karakollardaki çıplak arama ve tacize, LGBTİ+ bireylere karşı ayırımcı, nefret politikalarına karşı sokakları terk etmeyen kadınlar salgın döneminde de umudumuz oldu" ifadelerini kullandı.
 
'Konut hakkı insan haklarının en düşük eşiği'
 
TMMOB İstanbul Büyükkent Şube Yöneticisi Mücella Yapıcı da, "Pandemi Sürecinde Ev ve Ev İçi Emek" başlığı ile bir diğer oturumda konuşma yaptı. Konut hakkının bir sosyal hak ve isteme hakkı olarak güçsüz toplumsal katmanlara yönelmekte olduğunu dile getiren Mücella, "Konut hakkı güvence altına alınmadan, konut dokunulmazlığı ve sağlık hakkının bir anlamının kalmayacağı gibi, dengeli bir çevre ve kentleşme de olanaklı değildir. Bu nedenle, konut hakkı insan haklarının en düşük eşiği olarak nitelenebilir" diye konuştu.
 
Konut ve barınma sorunu
 
Konut ve barınma sorununun en önemli kadın sorunlarından biri olduğuna ışık tutan Mücella, mülteci kadınların sorunlarının görülmediğine işaret etti. Kayıt dışılığın kadınlarda çok yüksek olduğunu söyleyen Mücella, "Türkiye'de ev içi hizmetlerde kayıt dışı göçmen kadın emeğindeki artış da kendini göstermektedir" cümlelerini kullandı. Mücella'nın barınamayan öğrencilerin sorunlarının da oldukça önemli sorunlardan biri olduğunu aktardığı esnada katılımcılar alkışlarla karşılık verirken, "Öğrencilere teşekkür ediyorum, bugün onlar sayesinde barınamama sorununu konuşuyoruz" ifadeleriyle konuşmasına son verdi.
 
'İşyerinde cinsiyetçilik ruh sağlığını etkiliyor'
 
Beşinci oturumda söz alan Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden Selin Top ise "İşçi Sağlığı, İş Güvenliğinde Toplumsal Cinsiyet" başlıklı sunumunda "cinsiyet körlüğü" olduğuna dair gözlemlerinin olduğunu ifade etti. İşyerinde cinsiyetçiliğin ruh sağlığını etkilediğini savunan Selin, "'Kadın işlerinin' spesifik karateristiği zamanla fiziksel ve mental sağlığı etkiliyor, ortalama erkek bedeni ve yaşam tarzına göre düzenlenmiş ortam, cihaz ve çalışma programı kadınlar için problem olabiliyor, işyerinde cinsiyetçilik ruh sağlığını etkiliyor, Part-time çalışanlar hastalık izni ve annelik izni gibi sağlık ihtiyaçlarından faydalanamıyor" şeklinde konuştu.
 
'Sendikalarda feminist bakış açısı olmalı'
 
"Birleşik Metal İşçileri Sendikası'na ayrıca bir selam vermek gerekiyor" diyen Selin, kadın ve trans emekçilerin işe alımda cinsiyetçilik, işyerinde kimliğini gizlemek zorunda olma, kimliği nedeniyle işyerinde ayrımcılık ve işten çıkarılmaya maruz bırakılmasının kronik stres, anksiyete, depresyon, psikososyal riskler gibi problemlere daha açık olmasına sebep olabildiğini söyledi. Selin toplu iş sözleşmelerine değinerek, "Regl izni, babalık izninin uzaması, İstanbul Sözleşmesi ilkelerine uyum, kreş hakkı gibi en önemlisi sendikalarda kadın temsili, yönetimlerde ve çalışmalarda feminist bakış açısının olması gerekiyor" dedi.
 
Kurultayın son oturumunda giriş sunumunu yapan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube üyesi Aynur Savaş da TMMOB'daki kadın örgütlenmesini anlatarak, şunları söyledi: "Yapılan çalışmalardan da görüldüğü üzere hem TMMOB içindeki kadınlarımızın kayıplarına karşı onların yanında bir destek veriyoruz, hem de kurum dışındaki kadınların hak kayıplarına karşı bir destek veya yanlarında olma gibi modelleri geliştiriyoruz.”
 
Aynur'un sunumunun ardından ise forum gerçekleştirildi. Kurultay soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.