KESK: Emek, hukuk, demokrasi mücadelesi sürecek

  • 12:19 9 Aralık 2021
  • Emek/Ekonomi
 
ANKARA - Dünya İnsan Hakları Günü dolayısı ile açıklama yapan KESK, Türkiye’de şiddet ve silahlı çatışmalardan kaynaklı sorunların ağır insan hakları ihlallerine yol açtığına dikkat çekerek, “KESK olarak bir kez daha emeğin asli değer olarak görüldüğü, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, demokrasi ve barışın hakim olduğu bir düzen için mücadelemizi yürütmeye devam edeceğimizin altını çizmek isteriz” dedi.  
 
Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Basın metnini KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik okudu.
 
Kürt sorunun çözümsüzlüğü
 
İnsan Halkları Evrensel Beyannesi’nin tarihçesini anlatan Mehmet, savaş ve sömürüye dayalı kapitalist sistem ve neoliberal politikaların Ortadoğu’da ağır insan hakları ihlaline yol açtığını belirtti. İzlenen savaş ve şiddet politikalarında, kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların, etnik ve dini azınlık grupların derinden etkilemeye devam ettiğini ifade eden Mehmet, “Emperyalist, gerici güçler sermayenin sınırsız ve koşulsuz dolaşımı için kan dökmeye, işgale devam ediyorlar. Irak, Suriye ve Afganistan Ortadoğu coğrafyasındaki savaş politikalarının en belirgin uygulandığı ülkeler arasındadır. Türkiye’de de şiddet ve silahlı çatışmalardan kaynaklı sorunlar ağır insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. 2013-2015 yılındaki barış görüşmelerinin sona erdirilmesinin ardından Kürt meselesinde şiddet politikalarına dönülmesi sonucunda uygulanan sokağa çıkma yasakları, kent merkezlerine varan silahlı çatışmalar yaşam hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı, eğitim hakkı, konut hakkı vb. alanlarda ağır ihlallere yol açmıştır ve bu ihlallerin etkileri hala  devam etmektedir” dedi.
 
‘İş güvencesi her geçen gün kötüleşmekte’
 
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23’üncü maddesine değinen Mehmet, maddenin, çalışma hakkı düzenlenmesi, işini özgürce seçmesi, eşit işe eşit ücret” olması gerektiğine vurgu yaptı. Mehmet, “Bu konu sendikal mücadelemizin asli boyutlarından birisi olan çalışma hakkı ve iş güvencesi ile ilgilidir. Ayrıca, kamu hizmetlerinin niteliğine de doğrudan etki etmektedir. Ne var ki, ülkemizde özellikle de iş güvencesi açısından durum her geçen gün kötüleşmektedir. Beş yıl önce kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 5’i sözleşmeli personel iken bugün kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 15’i sözleşmeli personeldir. İstisnai bir istihdam olması gereken sözleşmeli istihdam eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere neredeyse tüm asli ve sürekli hizmetleri de kapsar biçimde adeta kural haline gelmiştir” diye belirtti.
 
‘AKP yeni toplumsal düzeni için kadın kazanımlarını zayıflatmayı hedef aldı’
 
Kadınların her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve erkek devlet şiddetine maruz kaldığına işaret eden Mehmet, “Dünyada ve ülkemizde milliyetçi muhafazakâr iktidarlar, pandemiyi de fırsat bilerek kadın kimliğine dönük saldırılarını arttırırken, AKP iktidarı tekçi, gerici ve cinsiyetçi temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını zayıflatmayı temel almış, baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadınları ev içinde ve kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük saldırılarına hız vermiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı feshinden sonra şimdi de 6284 sayılı yasa gibi şiddeti önlemede etkili yasal kazanımlar hedef gösterilmekte ve eril yargının cezasızlık politikası kadına yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. Böylesi bir dönemde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek siyasal iktidarın toplumsal cinsiyet eşitliğine bakış açısını ortaya koymaktadır. İzlenen politikalar kız çocuklarının okuldan ayrılıp erken yaşta evlenmesine yol açmaktadır” ifadelerinde bulundu.
 
‘Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşıyor’
 
Derinleşen ekonomik krize de değinen Mehmet, “Siyasal iktidarın yanlış ekonomik politikaları nedeniyle döviz kurlarındaki artış son haftalarda kontrolden çıkmıştır. Ocak başında 7,37 olan dolar kuru bugün 13,65 TL’dir. İzlenen yanlış ekonomi politikaları sonucunda işsizlik artmış, gelir adaletsizliği derinleşmiş ve milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Karşı karşıya olduğumuz ekonomik kriz kayıt dışı çalışmanın, çocuk işçiliğinin artması, eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlal edilmesi vb. sorunları daha da derinleştirecektir. Ekonomik kriz ucuz işgücü olarak görülen mültecilere yönelik sömürüyü de arttıracaktır" dedi. 
 
BM, ILO ve Avrupa Konseyi’ne çağrı: Görevinizi yerine getirin
 
İktidar temsilcileri ve zenginler dışında herkesi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen ağır insan hakları ihlalleri karşısında daha etkili mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Mehmet, “Temel hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyen üye ve yöneticilerimize yönelik baskıya son verilmelidir. Bu ihlaller karşısında yargının görevini etkili bir biçimde yerine getirmesi gerekir. Yargılanması gerekenler haklarını ve özgürlüklerini talep edenler değil, bunları ihlal edenlerdir. BM, ILO, Avrupa Konseyi’nin ilgili insan hakları kurullarını görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Tüm bu hususların dile getirdikten sonra, KESK olarak bu ihlalleri giderme konusunda daha fazla mücadele etme sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için, hukukun üstünlüğünün, demokrasi ve barışın tesis edildiği bir düzen için mücadele etmeye devam edeceğiz. 10 Aralık İnsan Hakları Günü vesilesiyle, KESK olarak bir kez daha emeğin asli değer olarak görüldüğü, hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, demokrasi ve barışın hakim olduğu bir düzen için mücadelemizi yürütmeye devam edeceğimizin altını çizmek isteriz” şeklinde konuştu.