'Kadınlar ile küresel sermaye arasında organik bir bağ kuruldu'
- 14:32 9 Kasım 2018
- Emek/Ekonomi
ANKARA - "Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı"nda konuşan Doç. Dr. Aynur Özuğurlu, Ekonomi Bakanı Berat Albayrak'ın yeni ekonomi modelini eleştirerek, "Kadınları tamamen erkeklere muhtaç etmeye çalışıyorlar. Emek sömürüsüyle beraber kadın bedeninin ve cinselliğinin sömürülmesi de küresel sermayede yer alıyordu. Aslında kadınlarla küresel sermaye arasında doğrudan bir organik bağ kuruldu" dedi.
Kamu Emekçiler Sendikası Konfederasyonu'na (KESK) bağlı kadınların, 25 Kasım öncesinde Eğitim Sen Genel Merkez'inde düzenlediği "Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı"nda açılış konuşmalarının ardından "Geçmişten bugüne kadın istihdam politikaları ve mevcut durum" konulu oturum yapıldı. Bu oturumun moderatörlüğünü Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Başkanı Serpil Akpınar yaptı.
'Darbelere başvurularak emek mücadelesi susturuldu'
İlk olarak Doç. Dr. Aynur Özuğurlu konu hakkında söz aldı. Yıllardan bu yana kadınlara sömürü ve cinsiyet eşitsizliğinin dayatıldığını söyleyen Aynur, kapitalist sistemin bu şekilde kendi sınıfını yarattığını belirtti. Aynur, "Bu sistem kara dayalı bir sistemdir. Sermaye olabilmek için emek gücüne muhtaç, bu yüzden doğrudan emek gücü üretemiyor. Maddi ayrılığı adımı istihdam stratejileri için önemlidir. İstihdamı aynı zamanda emek gücünün yeniden üretildiği alandır. Neo liberal dediğimiz sistem cinsiyet düzeni bakımından son derece radikal dönüşümler yaptı. Gericilik ve dine muhafazakarlığa bu radikal adımların bir yanı dinle kurduğu ittifaka ait. Bir ekonomik değil siyasi rejimi toplumsallığı dönüştüren bir programdan söz ediyoruz. Darbelere savaşlara başvuran sermaye, emek mücadelesini silahla susturdu" dedi.
'Kadın kazanımlarını yok etmek için ataerkillik restore edildi'
Berat Albayrak'ın açıkladığı ekonomiye dair modelin alt yapısında din vurgusu olduğuna dikkat çeken Aynur, konuşmasına şöyle devam etti: "Emeğe dönük saldırı programı öncellikle kadınları hedef alıyordu. Süreç içerisinde dinle buluşması bunu mümkün kılabiliyordu. Emeğin kazanımlarını yok etmeleri, ayrı zamanda kadınların yüzyıllardır kazanımlarını hedef aldı. Kadınlar olarak sürdürdüğümüz mücadele sonucunda sosyal hakların genişlemesi kamusal alanda istihdam ve erk zihniyeti bastıran adımlar atıldı. Kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmak için ataerkillik yeniden restore etti. Emeğe saldırılacaksa öncelikle kadınların bedenini ve cinselliğini ele almaya çalıştılar. Neoliberal dediğimiz şey kadınların emeğini hedef alıp kazanımlarını yok etti. Bizim gibi ülkelerde değil, dünyada kadın haklarının daha geniş olduğu yerlerde çok fazla erimeler var. Kadınları tamamen erkeklere muhtaç etmeye çalışıyorlar. Emek sömürüsüyle beraber kadın bedeninin ve cinselliğinin sömürülmesi de küresel sermayede yer alıyordu. Aslında kadınlarla küresel sermaye arasında doğrudan bir organik bağ kurdu."
'Kadınların iş gücüne alımları dünya ortalamasının altında'
AKP'nin 16 yılık iktidarı boyunca kadın istihdam alanlarında büyük bir kırılma yaşattığını söyleyen Aynur, kadınların emek piyasasında erkekler kadar tecrübeli olmasından kaynaklı eksenini oluşturmaya başladığını altını çizdi. Aynur, "Kadın istihdam alanları tarımda oluşmaya başladı. Tarımın artan tasfiyesine rağmen istihdam verileri artmış değil, kadınların iş gücüne alımları dünya ortalamasının altında. Nihayetinde kalkınma planlarında ulusal istihdam çalışmalarında kurumsallaşması yasallaşması 2000'li yıllardan bu yana değiştirmeye çalıştılar. Bu mevzuat değişikliği günümüzde halan sermaye ihtiyaçları doğrultusunda torbalar içerisinde yenileniyor. İş edinmenin bütün yükünü sorumluluğunu çalışana yükleyen istihdam paketleri bunlar" şeklinde konuştu.
'Türkiye kadınlar üzerinden muhafazakarlaşmaya gidiyor'
"Kadın emeği ve istihdamındaki dönüşümün kamudaki biçimleri" konulu sunumu yapan Prof. Dr. Nilay Etiler ise, 12 Eylül'ün hâla devam ettiğini belirtti. 12 Eylül'ün neoliberal politikaların devamı için yaratıldığını söyleyen Nilay, AKP iktidarının neoliberal politikaları hayata geçirmek istediğini ifade etti. Nilay, Türkiye kadınlar üzerinde bir muhafazakarlaşmaya gittiğini söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Fiilen kürtaj yasaklandı. İstanbul'da bir kadın kürtaj yapmak istediği zaman sadece bir hastane yapar ve on tane heyetten geçer. Onun dışında da özel sektöre gidebilir. Doğum kontrol hapları geçen haftadan itibaren kesildi. Sperm bağışı ile ilgili yasal bir düzenleme yapıldı. Bundan sonra başka ülkelere sevk ettiği zaman doktor hakkında cezai işlemler yapılacak. Yine bunlar kadın bedeni üzerinde yapılmaya başlandı. 15 Temmuz' dan sonra en başta 'FETÖ' bağlantılı olanlarla işlem başlatıldı ve aralarında bizlerinde olduğu KHK'larla ihraçlar meydana geldi. Toplam 130 bin kişi hakkında işlem yapılmaya devam ediyorlar. İki seneden beri bizleri sivil ölümlere mâhkum ediyorlar. Bunlar aslında muhafazakârlaşmayla beraber ataerkilliğin dozunu artırması olarak harmanlandı. "
'Çalışma standartları genişletilmeli'
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye ofisinden Ebru Özberk Anlı da "Kadın istihdamı, iş güvencesi ve sosyal haklara dair uluslararası normlar" ile ilgili konuştu. Türkiye'de bulunan sözleşmeleri ve iş güvencelerini anlatan Ebru, Türkiye'nin içinde bulunduğu sözleşmelerde çalışma standartlarını genişletilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ebru, "Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1930 yılında kuruluyor. Norm ve standartların gelişmesi için kuruluyor. Şuanda 187 tane ülkesi var. Türkiye 1932 yılından beri üyesi. Belirlediği öncelikler bu alanda çalışma hayatına dair norm ve standartların genişletilmesi, kadınlar ve gençler için çalışma alanlarının iyileştirilmesi. Türkiye'de çocuk işçiliğinin önlenmesi, sosyal diyaloğun genişletilmesi için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
'CEDAW'I Türkiye 80'de imzaladı'
1970 yılında Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) sözleşmesinin kabul edildiğini vurgulayan Ebru, Türkiye'nin ise bu sözleşmeyi 1980 yılında imzaladığını hatırlatarak, "Bu sözleşmeden kadınların ekonomik haklarının olması var. Bu sözleşme kadınların hayatlarına dair birçok şey içeriyor. Eşitliği daha geniş kapsamlı tarif ediyor. Eşitliği sadece yasalarda olarak tanımlamıyor" dedi.