Tutsak yakınından çağrı

  • 09:06 24 Nisan 2024
  • Güncel
 
AMED - “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası 4 Nisan itibari ile “mahkeme, aile ve telefon görüşü boykotlarıyla” yeni aşamaya taşınırken, tutsak yakını Şehriban Uyanık toplumun her kesiminin söz konusu eylemi sahiplenmesini istedi. 
 
25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit koşullarında tutulan PKK Lider Abdullah Öcalan’dan yaklaşık 38 aydır hiçbir haber alınamıyor. Buna karşı birçok ülkede eş zamanlı olarak başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesi kapsamında eylem ve etkinlikler gerçekleştirilirken, Kurdistan ve Türkiye’de de kampanya kapsamında açlık grevi ve Adalet Nöbetleri başladı. Siyasi tutsakların 27 Kasım 2023’te süreli-dönüşümlü olarak başlattığı açlık grevi ile yayılan kampanyayı tutsak yakınları ise çok sayıda kentte düzenledikleri Adalet Nöbetleri ile sürdürdü. Adalet Nöbetlerinin farklı bir eylem tarzına dönüşeceği açıklanırken, tutsaklar ise 4 Nisan itibariyle “mahkeme, aile ve telefon görüşü boykotlarıyla” eyleme devam ediyor. Tecride ve cezaevlerinde süren eylemlere dair tutsak yakını Şehriban Uyanık konuştu.
 
‘Ne kızımın ne ne de kardeşimin sesini dahi duyamıyoruz’
 
Şehriban, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kızı Leyla Uyanık’ın 2015’ten beri tutsak olduğunu ve 20 yıl ceza aldığını, Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki kardeşi Hasan Uyanık’ın ise 2014 yılından beri tutsak olduğunu, Kobanê eylemleri sırasında hayatını kaybeden Yasin Börü ve diğer üç kişinin ölümüyle ilgili yargılamada, olay yerinde olmadığına dair kanıtlar olmasına rağmen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını söyledi. Tutsakların 4 Nisan itibariyle mahkeme ve aile ziyaretine, telefon görüşlerine çıkmama kararını sürdürdüklerini kaydeden Şehriban, boykot nedeniyle kızı ve kardeşiyle telefonla dahi görüşemediğini belirtti.
 
‘Yürüdükleri yolda arkalarındayız’
 
Kürt olarak doğmanın hem kendileri hem de çocukları için bedellerinin ağır olduğuna değinen Şehriban, “Tek suçumuz, günahımız Kürt olmamızdır, Küt olduğumuz için evlatlarımızın ömrü, gençliği cezaevlerinde tükendi. Elbette ki önlerine aldıkları yol için pişman değiliz ve arkalarındayız. Çünkü bizler aslımızı inkar etmiyoruz, Kürt olarak doğduk, bu hep de böyle kalacak. Ne olursa olsun hiç kimse bizleri Kürtlüğümüzden uzaklaştıramaz” sözlerine yer verdi.
 
‘Ellerindeki tek ve en büyük silah bedenleridir’
 
Cezaevlerindeki hukuksuzluğa karşı tutsakların eylemsellik kararlarına işaret eden Şehriban, “Zindanlardaki zulme verecek cevap olarak evlatlarımızın elindeki tek ve en büyük silah bedenleridir. Haksızlıklara karşı gerçekleştirdikleri eylemselliklerde aldıkları açlık grevi eylemi kararlarını duyduğumuzda aileleri olarak içimiz cız ediyor ve yerimizde duramıyoruz. Elbette ki onlar da kendilerince haklılar, bizler de kendimizce haklıyız. Anne olarak evlatlarımız için canımız yanıyor ama onların da ellerinde başka bir şey olmadığı için onlara da hak veriyoruz” dedi. 
 
‘Yetkililer görmüyor, duymuyor, konuşmuyor’
 
Şehriban, bütün tutsakların talebinin kabul edilmesi durumunda ülke gündeminin olumlu anlamda değişeceğini vurgularken, “Fakat yetkililer duymuyor, görmüyor, konuşmuyorlar. Sesimizi duymak istemiyorlar” şeklinde tepkisini dile getirdi. Şehriban, “Kürtlerin adı geçtiğinde bile içlerini büyük bir korku sarıyor. Şaşırıyorum ve ‘Neden bizlerden bu kadar çok korkuyorlar’ diyorum. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz, bu topraklar bizimdir. Dedelerimiz babalarımız bu topraklarda doğup büyümüşler, öyle çok bir isteğimiz yok, bizim olanı istiyoruz sadece. Cezaevlerinde yaşatılan haksızlıklara ve tecride karşı çocuklarımız mecbur kalıp açlık grevine başladılar” ifadelerini kullandı.
 
‘En azından Müslümanlıktan söz etmesinler’
 
Tutsakların eylemlerini yeni bir aşamaya evirdiğini hatırlatan Şehriban, “Bizler sorumluları şiddetle eleştiriyoruz, sabahtan akşama kadar basının karşısına çıkıp yalanlar söylüyorlar, Müslümanız diyorlar, cami cami dolaşıyorlar, Allah’ın evini kirletiyorlar. Evet gerçekten de camiler zikir ve ibadet yerleridir, arınma, mütevazı bir yaşamı yaşama yeridir ama şu anki iktidarın yaşam şekli, kaldıkları evler, oturdukları sofralar gözler önündeyken, bizim evlatlarımız haklı sebeplerle açlık grevindeler. Hala cezaevlerindeler, yaşıyorlar ama mezardalar. Yetkililer utansınlar ve en azından Müslümanlıktan bahsetmesinler” şeklinde konuştu. 
 
Cezaevleri için çağrı
 
Yetkililere ve vicdan sahibi herkese seslenen Şehriban, son olarak şunları söyledi: “Evlatlarımızın yükü çok ağır ve bunun sorumluluğu sadece evlatlarımızın, bizlerin omuzlarında olmasın. Vicdan sahibi insanlara, annelere sesleniyorum; destek versinler, sahiplensinler. Buradan bütün vicdan sahibi vekillere sesleniyorum, Meclis’in gündemine taşısınlar bu durumu ve çocuklarımızın talepleri kabul edilsin. Bizler için bu durum çok zor ve zahmetli. Haftada bir kızımın, iki hafta da bir de kardeşimin telefon ile arama hakkı vardı ama o da yok artık. Tek iletişim kaynağımız da elimizden gitti. Zaten bizlerden uzak zindanlara sürgün götürüldükleri için görüşlerine çok fazla gidemiyoruz. Endişeliyiz ve hiçbir haber alamayacağız artık tutuklularımızdan, merak içindeyiz. 24 saat çıkmıyorlar aklımızdan ve cezaevleri koşullarını, idarenin yaklaşımlarını, yönelimlerini de biliyoruz onlara karşı. Bundan kaynaklı endişelerimiz daha fazla artıyor. Cezaevi idaresine güvenimiz yok ve korkularımız var. Sırf bu yüzden sahiplenilmesini,  bu sorumluluğun sadece çocuklarımızın omuzlarında kalmamasını ve bir an önce taleplerinin kabul edilmesini bekliyorum.”