Egemen erkekliğin savaşı: Hedef fikirler

  • 09:03 16 Ocak 2025
  • Güncel
WAN - Özerk Sistemin inşa ettiği yaşam modelinin saldırı altında olduğunu belirten Meryema Aslan, ilk hedefin fikirler olduğunu ve bu nedenle kadınlar ile çocukların ciddi bir tehlike altında olduğunu ifade etti.
 
Tahrir El Şam (HTŞ), 8 Aralık’ta Suriye’de 60 yıllık Baas rejimini yıkarak yönetimi ele geçirdi. Suriye’de oluşacak yeni yönetimin nasıl şekilleneceği hâlâ belirsizliğini korurken, HTŞ, farklı inançların ve halkların yaşadığı bu bölgede tüm halkların yaşayış tarzına saygı duyacağını iddia etti. Ancak HTŞ’nin bu iddiası, Alevilere yönelik gerçekleşen katliamla doğru olmadığı ortaya çıktı. Türkiye ile birlikte Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara başlayan HTŞ, kadınların öncülük ettiği Rojava Devrimi’ni ortadan kaldırmayı hedefliyor. HTŞ’ye karşı tepkiler ise sürüyor.
 
Wan Star Kadın Derneği üyesi Meryama Aslan, Rojava’ya yönelik saldırılara dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Savaş psikolojik şiddeti de beraberinde getiriyor’
 
Günümüzün en büyük sorununun şiddet olduğunu ifade eden Meryama Aslan, savaşla birlikte bu şiddetin daha da arttığını belirtti. Meryema Aslan, savaşlarda en çok etkilenen kesimin kadınlar ve çocuklar olduğuna dikkat çekerek, “Savaş süreçlerinde birçok kadın taciz ve tecavüze maruz bırakılıyor. Kadınlar, savaşın getirdiği acıları taşırken bir yandan kendi yasını tutmaya çalışıyor, diğer yandan ise kendilerini ve çocuklarını korumak zorunda kalıyor. Savaş sadece silahların patladığı bir güç yarışı değildir. Savaş ortamı, fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik şiddeti de beraberinde getiriyor. Bu şiddet, kadınlar ve çocuklar üzerinde derin yaralar ve travmalar bırakıyor. Savaş süreçlerinde kadınlar yaslarını dahi tutamadan ailelerini bir arada tutma çabası içine giriyor” dedi. 
 
‘Savaş süreçlerinde yaşanan travmalar geleceği etkiliyor’
 
Çocukların savaş dönemlerinde ağır travmalar yaşadığını belirten Meryema Aslan, şöyle konuştu: “Savaş ortamında çocuklar, eğitim ve sağlık imkânlarından mahrum kalıyor. En kötüsü, oyun çağındaki çocuklar oyun alanlarından yoksun bırakılarak çocukluk yaşamadan gençlik sürecine geçmek zorunda kalıyor. Oyun alanları savaş alanına dönüştürülen çocuklar, yaşadıkları travmalar nedeniyle silaha ilgi duyarak intikam duygusuyla farklı grupların içine çekilebiliyor. Bu travmalar, sadece o anla sınırlı kalmayıp geleceği de derinden etkiliyor. Savaşın etkilerini domino taşı dizilimi gibi görebiliriz. Bir toplumda kadınlar ve çocuklar bu tür olaylara maruz kalıyor ve bunlarla baş etmek zorunda kalıyorsa, o toplumun sağlıklı bir geleceği olamaz. Savaş, sadece iktidarların savaşı değildir; bunu doğru bir şekilde anlamamız gerekiyor. Savaş, bir toplumda en yıkıcı etkisi olan olaydır. Bunun örneklerini tarih boyunca birçok kez gördük.”
 
‘Rojava’da verilen mücadeleden ilham alıyoruz’
 
Tarih boyunca eşitlik için mücadele eden kadınların hedef alındığını hatırlatan Meryama Aslan, Rojava’da mücadele eden kadınların bu konuda önemli bir örnek olduğunu vurguladı. Meryema Aslan, “Rojava’da mücadele eden kadınlar, dünyada ses getirerek tüm kadınlara ilham oldular. Rojava’da özgür, eşit ve adil bir toplum hayaliyle bir yaşam inşa ettiler. Dünyada bu kadar ses getirmelerinin ve hedef alınmalarının esas sebebi, kadın eliyle demokratik, adil ve özgürlük temelli bir toplumun inşa edilmiş olmasıdır. Herkes çok iyi biliyor ki kadınlar tüm güçleriyle beraber hareket ettiğinde, demokrasiyi de sağlayabilirler. Tarih boyunca kadınlar kendi güçlerini ortaya koyup başarı elde ettiğinde, egemen güçler bunu kullanarak kadınların üzerine gitmiştir. Bugün hâlâ bu noktada bir savaş veriliyor. Rojava’da mücadele eden kadınlar sadece DAİŞ’e karşı değil, dünyadaki egemen erkekliğe karşı da bir savaş veriyor. Bu kadınlar sayesinde tüm dünya, savaşların sadece erkekler tarafından kazanılmadığını; kadınların da zaferler kazanabileceğini gördü. Kadınlar, gerektiğinde savaşarak kendi toplumlarını, sınırlarını ve bölgelerini nasıl korumaları gerektiğini göstererek bizlere ilham oldular. Bizler de kadın sivil toplum kuruluşları olarak bu mücadeleden ilham alıyoruz ve güç kazanıyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘Çalışma alanlarının genişletilmesi gerekiyor’
 
Kadınların ve çocukların savaş süreçlerinde korunması gerektiğini vurgulayan Meryama Aslan, Rojava’daki kadın kazanımlarının tekrar elde edilebilmesi için uluslararası kurum ve kuruluşların daha fazla çaba göstermesi gerektiğini belirtti.“Rojava’da halk bombardımana maruz kalıyor. Buradaki kadın kazanımlarını koruyabilmek için tüm ulusların ve kurumların ses çıkarması gerekiyor. Bu savaş yalnızca Rojava ile sınırlı kalmaz; tüm bölgeleri etkisi altına alabilir. Daha fazla kurumun bu konuda ses çıkarması, medyada ve diğer alanlarda daha geniş kapsamlı çalışmalar yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu. 
 
‘Hedef alınan kadın kimliği oluyor’
 
Kürt kadınlarının, kadın mücadelesini ilerlettiğine değinen Meryama Aslan, bu mücadelenin sadece Kürt kadınlarıyla sınırlı olmadığına değinerek, “Kadın mücadelesi sadece Kürt kadınları ya da belli bir kesim üzerinden yürütülmüyor. Bu mücadele, tüm etnik grupları kapsamalıdır. Kadın katliamları sadece Kürt ya da Alevi kadınlarına yönelik değil; hedef alınan kadın kimliğidir. Artık yas bile tutamıyoruz. Her gün bir kadın cinayeti yaşanıyor; birinin yasını bitirmeden diğerinin yasını başlatıyoruz. Ancak Rojava’da gerçekleşen kadın devrimi ve bugün hâlâ devam eden mücadele, tüm kadınlar için bir umuttur” sözlerini kullandı. 
 
‘Kadınlar ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya’
 
Rojava’nın umut dolu bir toplumun örneği olduğuna işaret eden Meryama Aslan, bölgenin farklı halkların bir arada yaşadığı bir model sunduğunu belirterek şunları söyledi:“Rojava’nın yaşam modeli bize umut vadediyordu. Demokratik bir inşa, özgür ve eşit bir yaşamın mümkün olduğunu görebiliyorduk. Ancak bu model, sürekli saldırılara maruz kalıyor. Kadınlar ve çocuklar hedefte. Sahip oldukları fikirler ve özgürlük talepleri nedeniyle kadınlar ciddi bir tehlike altında. Bölgede inşa edilen yaşam, eğitim, sağlık ve toplumsal kurumlar bu saldırılarla sekteye uğratıldı. Kadınlar tekrar evlere hapsedilmeye çalışılıyor; şiddet, taciz ve istismara maruz kalıyor. Bu saldırılarla toplum bir karanlığa sürüklenmek isteniyor. Ancak bu umut dolu yaşamın karanlıkta kalmaması için herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Yaşananların raporlaştırılarak gözler önüne serilmesi şart.”