Amedlilerden kadın katliamlarına tepki

  • 09:06 25 Nisan 2025
  • Güncel
AMED - Kürdistan ve Türkiye kentlerinde haber sitesi ve kanallarında gündemde sayıları ile dikkat çeken kadın katliamlarına dair konuşan Amedliler, şiddete ve katliamlara karşı kadın dayanışmasının önemine ve gerekliliğine dikkat çekti.
 
Kürdistan ve Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar her sabah gözlerini yeni bir kadın  katliamı haberiyle açıyor. Güvende hissetmek artık bir ayrıcalık haline gelirken, kadına yönelik şiddet, taciz, baskı ve tecavüz olayları artmaya devam ediyor. Ne var ki, cezasızlık politikaları faillerin elini güçlendiriyor; şiddet, devletin sessizliğinde yeniden ve yeniden üretilirken, bu karanlığın içinde, kadınların öfkesiyle büyüyen bir dayanışma ağı da yükseliyor. Kadınlar artık maruz kaldıkları fiziksel ve psikolojik şiddeti daha yüksek sesle dile getiriyor, haklarını cesurca savunuyor.
 
Artan kadın katliamlarına dair Amedlilere mikrofon uzattık.
 
‘Kadına şiddette araya girdim diye darp edildim’
 
Selcan Baykış: “Kadın şiddetine karşı sessiz kalmayalım. Ulu orta yerlerde sürekli karşılaştığımız bir durum, kimse sesini çıkarmıyor. Ben bir kadın olarak dolaşamıyorum, hiçbir şekilde gece dışarı çıkamıyorum. Yürüyüşe çıktığım bir gün, bir kadına şiddet uygulanırken gördüm. Araya girip, kadını korumak istediğim için darp edildim, şiddete uğradım. Kadınlara şunu söylemek isterim; ne olursa olsun, ne kadar seviyorsanız sevin, sessiz kalmayın. O gün araya girdiğim esnada adam sırf nişanlısını ailesi evlenmelerine izin vermiyor diye kadına şiddet uyguladı. Kadın buna sessiz kalıyordu, o esnada elinde kemerle kadını vurduğunu gördüm. Etrafta insanların sadece baktığını, göz yumduğunu gördüm. O esnada adam bana bıçak da kaldırabilirdi, öldürebilirdi. Buna rağmen sessiz kalmadım. O gün araya girdim bir dayak yedim. Sonrasında adamla tartıştım. Yaşanan olayın ardından kadının yanına gittim, kadın hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Polisi arayayım derken, ‘Bana polisi arama, beni çok seviyor’ dedi. Seven insan şiddet uygulamaz.
 
Kadın şiddetlerine ana yasanın, mahkeme buna ses çıkarmıyor, göz yumuluyor. Bunu uygulayan insanlar rahatlıkla ortalıkta dolaşabiliyor. Bunun düzenlenmesini, adaletin sağlanmasını rica ediyorum. Bir tokat, kadına uygulanacak sözlü bir şiddet cezalandırılmalı, cezasız kalınmamalı. Onlar adaleti sağlamadığı sürece ulu orta yerlerde kadına şiddet uygulanacak. Biz kadınlar ses çıkaracağız, ben çıkarmaya devam edeceğim.”
 
‘Erkek ne derse o oluyor’
 
Besra Yıldız : “Toplumda maalesef kadınlara yeterince değer verilmiyor ondan kaynaklanıyor. Bu sorun aileden de kaynaklanıyor ve kadın ikinci planda kalıyor ama günümüz şartlarında bu biraz daha aşılmış durumda bu sorunlar.  Aileden başladığından tarafım ben ve bu konuda kesinlikle kendimi güvende hissetmiyorum. Kadın daha çok meta olarak görünüyor toplumda maalesef erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz, bir aile içerisinde bile erkek ne derse o oluyor. Erkeler biraz daha baskın her konuda, babaların, abilerin sözü her zaman daha geçerlidir. Eğitim olarak da ikinci plana atılıyoruz ve bunların değişmesi gerekiyor, eğitimle bilinçlenerek değiştirmemiz gerekiyor. Ayrıca buradaki sorunun yasalardaki boşluğun olduğunu düşünüyorum. Yasalarda yeterince yaptırım yok yani cezasız kalıyor erkeğin uyguladığı şiddet. Bu kadına karşı da yapılabilir, kadına karşı da yapılabilir daha genişletmek gerekirse hayvana karşı da yapılabilir. Eziyet, zulüm sonuçta bir haksızlıktır ve cezasız kaldıkça, yaptırımlar da çok küçük, önemsiz oldukça bir ilerleme kaydedemeyeceğiz.”
 
‘Kendimizi güvende hissetmemiz için kurduğumuz kurallar var’
 
Bahar Yalçın: “Kadına şiddet, kadına olan tavır sadece ülkemizde bölgesel değil de tüm bölgelere tüm illerde ülkenin genel olarak bir problemi olarak görüyorum. Baktığınız zaman bu bölgede şu bölgede bu kadar kadın cinayeti bunu bir cahillikle de değil de artık çok normalleştirdikleri için de durum çıkılamaz bir hale geliyor. Tepki gösterdiğin zaman sanki devlete karşı geliyormuşsun gibi. Hepimizin ortak bir payda da buluşarak bu sorunu halletmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü çok büyük bir sorun bu. Kendimi güvende hissetmiyorum, güvenli ortamlarda bulunmaya çalışıyorum. Belirli bir saatten sonra dışarıya çıkmıyorum ve öyle bir şey ki artık lokasyona baktığın zaman kadın ve erkeğin girebileceği saatler, ortamlar o kadar farklılaştı ki. Ne kadar birlik olursak ne kadar sesimizi duyurursak o kadar belki bu problem diğer sorunlara göre daha öne gelebilir. Bu yüzden tek yapmamız gereken bir insana zarar geldiği zaman din dil ayrımı yapmadan oralı buralı demeden beraber bir bütün halinde mücadele edersek pozitif bir sonuç alacağımıza inanıyorum.”
 
‘Kadınlar sessiz kalmamalı’
 
Dilek Yolagelen: “Kendimi hiçbir yerde güvenli hissetmiyorum ve Türkiye için de çok yüz karası bir olay. Bunun bir an önce çözüme ulaşması lazım çocuklarımız kızlarımız var yazık değil mi onlara bir evlat kolay büyümüyor. Bence kadınlar sessiz kalmamalı aile baskısı çevre baskısından dolayı, ‘aman kocadır dövüyordur’  gibi hayır ilk başta bunun tedbirini almalıyız. Bir parmağını kaldırdığı an bir yerde bir çözüm olmalı çünkü bir kerelikle olmaz, ilk başta tedbirin alınması gerekiyor.”
 
‘Kendimi burada güvende hissetmiyorum’
 
Pınar Çiğdem Tepe: “Özgürce yürüyemiyoruz ve bir birbirimize de sahip çıkmıyoruz. Kadın olarak birbirimizin peşinde de durmamız lazım ve güçlü de olmalıyız ve yıkılmamalıyız. Ben bütün kadınların arkasındayım ki bütün kadınlar da birbirinin arkasında olmalı. Bu katliamlarının bir sebebi de erkek çocuklarımızı düzgün yetiştiremememiz çünkü oğlum ‘sen yaparsın’ moodunda büyüttüğümüz için. Aslında hepsine eşitsiniz, sende bir bulaşığı topla dersek ve daha iyi erkekler yetiştirirsek kadın cinayetlerinin önüne geçmiş oluruz aslında. Ben bir kadın olarak kendimi burada güvende hissetmiyorum her an her şey gelebilir başıma o yüzden belli bir saatten sonra dışarı  çıkamıyoruz. Şikayetçiyiz bizde bu durumdan.”
 
‘Başta ailemden çevremden düzelterek başlamak istiyorum’
 
Gülşah Suncay: “Maalesef gidişat hiç iyi görünmüyor sadece ben değil herkes rahatsız bu durumdan ve kadınlar dile getirince ‘aaa feminist’  diyorlar hiç alakası yok, en az benim kadar eşim de bu durumdan rahatsız. Çünkü bizim bir kız çocuğumuz var ve geleceğini hiç aydınlık görmüyoruz. Kendimizi güvende hissetmiyoruz her hangi bir erkeğin bıçağı ile burada ölebilirim yani bu da hiç güven vermiyor elbette. Kadınların dayanışmasından başka çaremiz yok ama kadınların dayanışmasının yetersiz kaldığını düşünüyorum. Maalesef ‘kadın böyle yapmasaydı böyle olmazdı , böyle söylemeseydin olmazdı’ gibi sözleri çok duyduğumuz için ve kadın da birbirini desteklemediği için bunların olması da çok çok doğal. Bunun önüne nasıl geçebiliriz bilmiyorum ama ilk başta ben kendimden ailemden çevremden düzelterek başlamak istiyorum. Erkek çocuklarına verilmiş ok büyük hakları kız çocuklarına görmeyerek aslında biz kendimize ipi bağlamış oluyoruz. Bunu 20 yıl 30 yıl sonra çok çok daha iyi anlayacağız.  Ama şu an bunların önüne geçecek güce sahip olduğumuzu düşünüyorum.”
 
‘Sıkı yönetim gibi bir şey mi’
 
Zuhal Kılıç: “Kızlarımız çok geç saate dışarı çıkamıyorlar, genç kızlarımız çok korkuyor. Saat 20.00 yada 21.00  olduğunda onlara baskı yapıyoruz.  Bu durumdan hiç hoşnut değiliz. Güvenimiz o kadar sarsılmış ki  çocuklarımızı dışarıya bırakamıyoruz. Erkekler kadınlara bakış açılarını ne zaman değiştirecekler bilmiyorum.  Kadınlar onların malı değil, onlara baskı yapmasınlar. İsteseler de istemeseler de kadınlar bizim geleceğimiz. Onları da ötelemiyoruz. Kadınların üzerindeki baskı artık bitsin, çocuklarımız saat 11-12’ye kadar rahatça gezebilsinler. Sıkı yönetim gibi bir şey mi bu daha ne kadar devam edecek?”