1 Mayıs manifestosu açıklandı: Gerçek demokrasi mümkün

  • 14:19 1 Mayıs 2025
  • Güncel
 
İSTANBUL - 1 Mayıs miting meydanında DİSK, KESK,TMMOB ve TTB’nin okunun ortak manifestosunda, insanca bir yaşamın, özgür bir Türkiye’nin ve gerçek demokrasinin mümkün olduğu belirtildi.
 
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) öncülüğünde “Emek, barış, demokrasi, adalet için biz kazanacağız” şiarıyla İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bulunan Rıhtım Meydanı’nda gerçekleştirilen miting ile kutlanıyor . Mitinge kadın örgütleri, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, konfederasyonlar ve çok sayıda kişi katıldı. 
 
Emek ve özgürlük mücadelesine yaşamını yitirenler için saygı duruşunda durulmasının ardından DİSK, KESK,TMMOB ve TTB Genel Başkanları sahneye çıkarak binleri selamladı.
 
Emekçilerin, kadınların, işçilerin, emeklerinin emek sömürüsüne, savaş politikalarının yarattığı talana karşı, emeklerinin görülmemesine karşı taleplerini dile getirdiği mitingde DİSK, KESK,TMMOB ve TTB’nin ortak manifestosu okundu. Manifestoyu Zuhal Kaynak ve Hüseyin Tosu okudu. 
 
Yeni bir güneş doğuyor 
 
Manifestonun tamamı şu şekilde: “Biz bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleriz. Biz işçiler, kamu emekçileri, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, hekimler, emekliler, gençler, kadınlar. Bugün ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında buluştuk. İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak 1 Mayıs meydanlarına aktık. Kendini bu ülkenin sahibi sananlara, halktan büyük bir güç olmadığını bir kez daha gösterdik. Biz tüm renklerimiz ve farklılıklarımızla Türkiye’yiz. Ve bugün 1 Mayıs meydanlarında başka bir yaşamın, başka bir Türkiye’nin müjdesini vermek için bir aradayız. Bugün 1 Mayıs alanlarında bir kez daha tanık oluyoruz ki ülkemizde yepyeni bir güneş doğuyor, mutlu bir hayat filizleniyor.
 
İnsanca yaşam mümkün 
 
1 Mayıs alanlarından bir kez daha ilan ediyoruz ki: Zorbaların değil işçilerin, emekçilerin, halkın egemen olduğu bir ülke mümkün. Ürettiğimiz değeri adaletli bölüştüğümüz, asgari ücrete ve asgari yaşamaya mahkûm kalmadığımız bir hayat mümkün. Demokratik haklarımızı kullanabildiğimiz; sendikalı olabildiğimiz, grevlerin yasaklanmadığı; itiraz edenin, hakkını savunanın kapısına gece yarısı kimsenin dayanmadığı bir ülke mümkün. Çalışırken ölmediğimiz, sağlığımızı kaybetmediğimiz, tükenmediğimiz, tacize-şiddete-ayrımcılığa uğramadığımız, 8 saat insanca çalışıp, 8 saat insanca dinlenip, 8 saat insanca yaşadığımız bir hayat mümkün. Onlarca yıl çalıştıktan sonra emekli olabildiğimiz, emeklilik hakkımızın gasp edilmediği, emekli olunca çalışmak zorunda kalmadığımız, emeklisini insanca yaşatan bir ülke mümkün. Sokaklarda, işyerinde şiddetin, tacizin olmadığı; kadınların güvencesiz ve esnek çalışmaya mahkûm edilmediği, ayrımcılığa uğramadığı, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulandığı, 190 sayılı ILO sözleşmesinin onaylandığı bir hayat mümkün. Ülke kaynaklarının sermaye için, rantçılar için, savaş için, siyasi rakipleri tasfiye etmek için değil, bizi, 86 milyonu insanca yaşatmak için kullanıldığı bir ülke mümkün. 
 
Özgür Türkiye 
 
Kimsenin ikinci sınıf vatandaş olmadığı; dilimize, inancımıza, kimliğimize, kökenimize bakılmadan hepimizin tüm renklerimizle eşit yurttaşlar olduğumuz; özgürce siyaset yapabildiğimiz ve örgütlenebildiğimiz, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşadığımız bir hayat mümkün. Çocuklarımızın okula aç gitmediği; öğretmenlerin bir gecede sürgün edilmediği; diplomaların tek kişinin emriyle iptal edilmediği bir ülke mümkün. Yıllarca çalışıp, okullar bitirip, en zor sınavları geçip ‘mülakat’ adı verilen tek adama sadakat sınavına maruz kalmadığımız, KHK’larla bir sabah işsiz kalmadığımız; çalışma hakkımız başta olmak üzere kazanılmış haklarımızın korunduğu bir hayat mümkün. Gazetecilerin, sendikacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, belediye başkanlarının/eş başkanlarının, muhalif siyasetçilerin, gençlerin hapse atılmadığı, özgür bir Türkiye mümkün.
 
Halkın karar sahibi olduğu bir düzen mümkün 
 
Büyük bölümü deprem bölgesindeki bir ülkede, felaketi çaresizce beklemediğimiz, rantı değil doğayı ve yaşamı korumayı hedefleyen bir ülke mümkün. Herkesin başını sokabileceği bir evi olduğu, depreme dayanıklı, doğaya ve insana saygılı, güvenli şehirlerde yaşadığımız bir Türkiye mümkün. Bebeklerin sağlığının para hırsına kurban edilmediği, boğmacadan, kızamıktan çocukların ölmediği, insanları hastalıklardan koruyan, hastalandığında kolayca ulaştığı nitelikli bir sağlık sistemi mümkün! Halkın sağlıklı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının mutlu olduğu bir Türkiye mümkün. Tek bir kişinin değil, kayyumcuların değil, halkın söz ve karar sahibi olduğu bir düzen mümkün; gerçek bir demokrasi mümkün. Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki yüzlerce 1 Mayıs alanından aynı anda hep beraber ilan ediyoruz: Emeğin, demokrasinin, adaletin, barışın, eşitliğin, laikliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin egemen olduğu bir düzeni kuracağız. 
 
Kurtuluş için hep beraber olalım
 
Yeter ki birlik olalım, yeter ki mücadele edelim. Yeter ki tek başına olmadığımızı bilelim, kurtuluş için hep beraber olalım. Yeter ki hep beraber yürüyenlerin gür sesini duyuralım, birleşik mücadelenin gücünü gösterelim. 2025 yılında 1 Mayıs meydanlarında milyonlar kendisinin, çocuklarının ve ülkenin geleceği için söz veriyor: Yarından tezi yok, bu meydandan ayrılır ayrılmaz nerede çalışıyorsak, nerede yaşıyorsak, nerede mücadele ediyorsak orada örgütleneceğiz. Gücümüzün birliğimizden geldiğini bilecek ve örgütlü olacağız. Örgütlenerek kazanacağız, birleşe birleşe kazanacağız, halkın birleşik mücadelesi kazanacak, mutlaka ama mutlaka biz kazanacağız. Biz kazandığımızda, demokrasi kazanacak, adalet kazanacak, barış kazanacak, kardeşlik kazanacak, emek kazanacak, bu ülke, bu halk kazanacak. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
 
Miting konuşmalarla devam ediyor.