Fatoş Sarıkaya: Barış sürecine kadınların katılımı önemli

  • 09:07 31 Temmuz 2025
  • Güncel
MERSİN - Barış sürecinde kadınların katılımının önemine dikkat çeken İHD'li Fatoş Sarıkaya, kadın mücadelesinin barış ortamında yalnızca hak taleplerini yükseltmekle kalmayacağını, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde alternatif bir yaşam kurma fırsatı da elde edeceğini belirtti.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla başlayan müzakere sürecinde, kadınların öncülüğünün belirleyici bir rol oynayacağı vurgulanıyor. Pek çok kesim, barışın toplumsallaşması için yürütülecek çalışmaların kadınların aktif katılımıyla güçleneceğini dile getiriyor. Bu çerçevede, Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi de farklı kesimlerin kadın örgütleriyle görüşmeler gerçekleştirerek sürece katkı sunuyor.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Kadın Komisyonu Sözcüsü Fatoş Sarıkaya, sürecin kadın öncülüğünde ilerlemesinin önemini ve kadın mücadelesine yansımalarını değerlendirdi.
 
‘Devlet güvenlikçi politikaları bırakmalı’
 
Fatoş Sarıkaya, 27 Şubat’tan bu yana yaşananların Kürt özgürlük hareketinin barışa dair ciddi ve samimi olduğunu gösterdiğini belirterek, özellikle PKK’nin silah yakma töreninin demokratik çözüme olan bağlılığının kamuoyuna açık bir sembolü olduğunu ifade etti. Fatoş Sarıkaya, “Bu adım, silahlı mücadelenin yerini artık toplumsal, demokratik ve diyalog eksenli bir mücadeleye bıraktığını göstermesi açısından oldukça önemliydi. Ancak 27 Şubat’tan bu yana devlet kanadında ne yazık ki somut bir gelişmeye şahit olmadık. Devletin ve egemen sistemin, güvenlikçi politikaları bırakıp bu sürece gerçek bir demokratikleşme iradesiyle dâhil olması gerekmektedir” dedi.
 
Devletin somut adım atmaması 
 
Barış mücadelesi veren kesimlerin bu süreçteki taleplerine değinen Fatoş Sarıkaya, şunları söyledi:“ Bunlar; hasta ve siyasi mahpusların serbest bırakılması, kayyımların geri çekilmesi, Kürt kimliğine ve Kürt diline karşı uygulanan inkârcı ve asimilasyoncu politikaların son bulması, Türkiye’deki adalet ve demokrasi krizinin sona ermesidir. Ancak şu ana kadar devlet herhangi bir somut adım atmış değil. Şu anda çatışmasızlık süreci yaşanıyor olsa da bu, aslında negatif bir süreçtir. Umuyoruz ki devletin atacağı olumlu ve somut adımlarla birlikte bu negatif barış süreci, pozitif bir barış sürecine dönüşecektir.”
 
‘Kadınlar süreçte, kurucu özne olarak yer almalı’
 
Türkiye ve Kürdistan’daki kadın hareketlerinin, barış sürecinde yalnızca bir taraf değil aynı zamanda kurucu özne olduklarını vurgulayan Fatoş Sarıkaya, barışın toplumsallaşmasını aşağıdan yukarıya örerek örgütlenmenin yollarını açtıklarını ifade etti. Fatoş Sarıkaya, “Bu, geleneksel erkek aklının belirlediği siyaset anlayışına karşı yaşamı yeniden inşa eden, yeniden üreten feminist ve kolektif bir siyaset tarzıdır. Bu nedenle kadınların yalnızca müzakere masasında yer alması yeterli olmayacaktır; aynı zamanda kurucu özneler olarak da bulunmaları gerekmektedir. Çünkü hepimizin bildiği gibi erkek aklının şekillendirdiği barış süreçleri yeni iktidar biçimlerini kurar, eski eşitsizlikleri yeniden üretir. Buna karşı kadınların barış sürecinde yalnızca müzakere masasında olması yetmez; etik ve politik bir çerçeve belirleyerek barışı inşa etmeleri gerekir. Kadınların barış mücadelesi, her zaman militarizmi, ataerkil iktidarı, devlet şiddetini ve sömürüyü bütünlüklü olarak karşısına alır. Ancak ideolojik örgütlülüğü ve politik öncülüğüyle gerçek anlamda bir barış süreci yürütülebilir” sözlerini kullandı. 
 
Yerelden örgütlenmeyle barış kalıcı olur
 
Barışın toplumsallaşmasının, yalnızca silahların susması ve çatışmasızlık ortamının oluşmasından ibaret olmayacağını dile getiren Fatoş Sarıkaya, barışın toplumsallaşmasının farklı kimliklerin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını ifade ettiğini vurgulayarak, “Bu, farklı kesimlerin kendi özgün mücadelelerini kamusal alanda daha güçlü ve özgür bir biçimde ifade etmesine olanak tanır. Kadın mücadelesi ise barış ortamında yalnızca hak taleplerini yükseltmekle kalmaz; toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde alternatif bir yaşam kurma imkânı da elde eder. Barışın kalıcı olabilmesi için sürecin merkezden değil, yerelden örgütlenmesi gerekmektedir. Bu noktada feminist mücadele, yerel kadın yapıları, inisiyatifler ve emek ile ekoloji temelli kadın örgütleriyle bir araya gelerek çoğulcu, kapsayıcı ve yatay bir örgütlenme modeli kurmalıdır. Bu ağ, yalnızca taleplerin dile getirilmesi için değil; deneyim aktarımı, siyasal strateji belirleme, düşüncelerin ifade edilmesi ve bilginin paylaşılması açısından da politik bir zemin oluşturmalıdır. Ayrıca bu mücadele ağı, kadına yönelik şiddeti savaşın bir uzantısı olarak ele almalıdır. Bildiğiniz üzere, ‘Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’ kuruldu. Yakın zamanda da birçok kentten kadın, Ankara’ya giderek mecliste barışa dair taleplerini dile getirdi. Görüldüğü üzere, bu ağlar kurulmaya başlanmış durumda” şeklinde konuştu. 
 
‘Cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplumun inşasına rol oynayacak’
 
Barışın, feminist ve özerk mücadele hatlarının kurulmasıyla inşa edilebileceğini belirten Fatoş Sarıkaya, “Barış yalnızca bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün aracıdır. Bu anlamda kadınların dâhil olacağı bir barış süreci, ataerkil yapıların gerilemesine, militarist politikaların son bulmasına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir toplumun inşa edilmesine olanak tanıyacaktır. Bu nedenle kadınların varlığı, hem talepler hem de yöntem açısından son derece dönüştürücü ve kıymetlidir” ifadelerini kullandı.