‘Türkiye'de kadınlara yönelik eşitsizlik derinleşiyor’
- 13:26 25 Eylül 2017
- Siyaset
ANKARA-HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Eşitlik ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon'una sunulmak üzere hazırladığı raporda Türkiye'de kadınların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekti. Raporda kadın gazetecilerin yaşadığı ihlallere ilişkin ise şu ifade yer aldı: “Türkiye'nin ilk ve tek kadın haber ajansı Jin Haber Ajansı (JINHA) ve yerine yeniden kurulan ŞÛJIN de Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan ajanslar arasındadır.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Eşitlik ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon toplantısında 'Türkiye'de Kadın Hakları İhlalleri' başlıklı rapor sundu.
Filiz, hazırladığı raporda, OHAL’in kadınlara etkisini, sokağa çıkma yasakları süresince kadın hakları ihlallerini, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması ve hükümet tarafından atanan kayyımları, kadın milletvekillerinin tutukluluğunu, TBMM Boşanmaları Önleme Komisyonu Raporu ve hükümetin son dönemdeki kadınlara yönelik politikaları, kadınlara yönelik şiddet, çocuk istismarı ile eğitimin dinselleştirilmesi ve cinsiyetçi eğitim politikaları konularını ele aldı.
Filiz'in sunduğu raporda satırbaşları şöyle:
*Son on yılda kadın haklarını geliştirmek ve korumak için Türkiye'nin imza attığı çok sayıda taahhütte rağmen, Türkiye'de kadınlara yönelik eşitsizlik ve ayrımcılık son yıllarda daha da derinleşti. Bugün, kadın hakları alanında kazanılmış haklar ciddi bir tehdit altında OHAL ve şiddeti besleyen politikaların uygulamaya geçmesiyle Türkiyeli kadınların yaşamı da olumsuz biçimde etkilenmiştir.
* Türkiye'de çatışmalı ortam, nefret siyaseti, hükümetin ilan ettiği sokağa çıkma yasakları, halen sorumluları ortaya çıkarılmamış darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ve KHK, kadınların yaşamını olumsuz yönde etkilemiştir. Kadın düşmanı ve muhafazakâr politikalar ve söylemler, bu dönemde yoğunlaşmıştır.
*Birçok ilde "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü" ile "8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" etkinlikleri yasaklanmış veya çeşitli biçimlerde engellenmiştir.
*En az 30 kadın gazeteci gözaltına alınmıştır. 16 kadın gazeteci tutuklu olarak cezaevindedir. Türkiye'nin ilk ve tek kadın haber ajansı Jin Haber Ajansı (JINHA) ve yerine yeniden kurulan ŞÛJIN de Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan ajanslar arasındadır. Yine muhalif bir televizyon kanalı olan Hayat TV ve İMC TV gibi TV kanallarının kapatılması sonucu kadın haklarıyla ilgili Ekmek ve Gül ve Mor Bülten gibi TV programları yayından kaldırılmıştır.
*Kadın tutukluların kaldığı Tarsus cezaevinde mahkumlar ve mahkum yakınları, sevk sırasında kadın tutukluların Ring aracından indirildikten sonra yerlerde sürüklendiğini, coplarla vurulduğunu, tüm tutuklularda darp izlerinin mevcut olduğunu söylemektedirler. Üstelik iddialara göre, gardiyan ve görevli askerler, doktorları darp raporu vermemeleri için yönlendirmektedir. Tutukluların cezaevine ilk geldiklerinden itibaren psikolojik olarak baskı altına alındığı, "çıplak arama" yapıldığı,tutuklulara zaman zaman su ve yemek dahi verilmediği, hasta tutukluların hastane sevklerinin cezaevi idaresince engellendiği ve ağır hasta tutukluların durumlarının ağırlaştığı iddia edilmektedir. Tutuklular ve aileleri, bu uygulamaların Olağanüstü Hal ile meşrulaştırıldığını ifade etmektedirler.
*Günümüzden iki yıl geriye gittiğimizde, kadın hakları ihlallerine baktığımız zaman, özellikle Kürt kadınların yaşadıklarını da ayrıca değerlendirmek gerekiyor. 2015 yılının Temmuz ayında Kürt yurttaşların yaşadığı illerde başlayan çatışmalar ve ardından ilan edilen sokağa çıkma yasakları boyunca, yüzlerce yurttaş yaşamını yitirmiş, yaralanmış, işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır. Sokağa çıkma yasakları boyunca, yurttaşların barınma, beslenme, sağlık ve eğitime ulaşmaları engellenmiş ve insanlar adeta ölüme terk edilmiştir.7
*Ne var ki, 11 Eylül 2016 tarihinden 25 Mart 2017 tarihine kadar 85 DBP'li belediyeye kayyım atanmıştır. Halkın seçimle yönetime getirdiği DBP'li belediye eşbaşkanları ve meclis üyeleri ya tutuklanmış ya da görevden uzaklaştırılmışlardır
*Bugün, cezaevinde bulunan HDP'li 9 milletvekilinden 5'i kadındır. Parlamentoda cinsiyet eşitliğini savunan ve kadın hakları için mücadele eden bu milletvekilleri, yaptıkları konuşmalar nedeniyle "insanları kin ve düşmanlığa tahrik" ve "terörist propaganda yapma" gibi suçlamalarla cezaevinde tutulmaktadır. Suçlamalar, konuşmalar yapmak ya da politik etkinliklere katılmak gibi siyasi faaliyetlere dayandırılmaktadır.
*Kadın haklarına yönelik saldırılar bunlarla sınırlı değildir. Son dönemde kadınların kazandığı pek çok hak, hükümetin değiştirmeye çalıştığı kanunlarla tehdit edilmiştir.
34. Hükümet, ayrıca geçtiğimiz yıllarda kürtajı yasaklamaya çalışmış, istismarcıların istismar ettikleri çocuklarla evlenmeleri haline serbest kalmalarını sağlayacak bir yasa tasarısı hazırlamış, kadınların gece mesaisi saatlerini artıran bir yönetmelik değişikliği yapmıştır. Şimdi ise, müftülere nikah kıyma yetkisi veren bir Tasarı kanunlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu yasa değişikliği, laiklik ilkesini ihlal etmektedir ve özellikle toplumsal hayatımıza ilişkin konularda dinsel kurumların yetkilendirilmesi suretiyle çok hukuklu bir hukuk sistemine geçilmesi tehlikesini doğurmaktadır. Bu yasa uyarınca çıkarılması ihtimali olan yeni yönetmelikler ve denetimi zayıflatan kurallar, zorla evlendirmelerin artmasına yol açabilecektir.
*Bianet Bağımsız İletişim Ağının derlediği verilere göre, 2017'nin ilk yedi ayında erkekler 170 kadın ve kız çocuğunu öldürmüş, 50 kadına tecavüz etmiş, 126 kadını taciz etmiş, 215 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmuş ve 237 kadına şiddet uygulamıştır.
*Türkiye'de çocuk istismarı ciddi bir sorun olarak gündemdedir. Özellikle dini cemaatlere ait veya kuran kurslarına bağlı pek çok okul ve yurdun hızla açılmasıyla, çocuk istismarına karşı hiçbir önlemin alınmaması neticesinde birçok çocuk istismarı vakası yaşanmıştır.
*Eğitim de dinselleştirilmektedir. Kız çocuklarıyla erkek çocukları pek çok okulda ayrı eğitim almaya başlamıştır. Bu durum, eğitimin laik niteliğine aykırıdır. Diğer yandan eğitim müfredatı da değiştirilmekte, yeni müfredatta uluslararası çocuk hakları sözleşmelerine ve medeni hukuka aykırı ve ayrımcı ifadeler yer almaktadır.