Hüda Kaya: Tercih edilmeyen yaşamlar kader diye dayatılıyor

  • 22:11 18 Ekim 2017
  • Siyaset
ANKARA - HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Meclis Genel Kurulu'nda görüşmelerine devam edilen müftülüklere nikah yetkisi veren tasarıya ilişkin "Hakikatin tahrif edilmesiyle, kadınlara gelenek adına, sapkın inançlar adına kendilerinin tercih etmedikleri yaşamlar kader diye dayatılmaya çalışılmaktadır" dedi. 
 
İl ve ilçe müftülüklerine evlendirme yetkisi veren yasa tasarısına ilişkin Meclis Genel Kurulu'nda görüşmeler bugün başladı. Tasarıyla ilişkin genel kurulda konuşan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, söz konusu tasarıyla kadınların birçok hakkının elinden alınacağını söyledi. 
 
'Kaynaklar mı değişti?'
 
 Hüda konuşmasına şöyle devam etti: "Burada farklı referanslarıyla muhalefet edenler var bu yasaya. AKP sıralarında dün Diyanet'e hıyanet kurumu diyenlerin bugün Diyanet'i kutsayıcı konuşmalar yapması çok garip. Dün başörtüsü yasağına ses çıkarmayan Diyanet ne ise bugün de işkence ve adaletsizliklere ses çıkarmayan Diyanet aynı Diyanet değil mi? Ne değişti? Diyanetin gelenekçi, eril rivayetleri, referansları mı değişti? Peygamber adına uydurulan rivayetlerle kadınları ve halkı iradesizleştiren sahte kaynakları hâlâ öğretilmiyor mu ilahiyatlarda, imam-hatiplerde? Bu kaynaklar mı değişti?" 
 
'Yapay gündemler oluşturuluyor'
 
"Kadınları, tahrif edilen muhafazakâr referanslara sahip zihniyetin eline bırakmaktır bu yasa" diyen Hüda devamında şu sözlere yer verdi: " Ülkemizde, toplumda her geçen gün, Teksas'ı aratmayan görüntüler varken ve her gün toplum kan revan görüntüleriyle hasta bir topluma dönüşmek üzereyken yapay gündemler oluşturuluyor. İnsanlara, müftülük gibi dinî kılıflı yapay kutsallıklarla bir uyuşturma, bir göz boyama, bir makyaj sunuluyor. Bu gerçekler ışığında, kadın vahşetleri bitmeliyken, kadınlar için güvenli yaşam imkânları geliştirilmeliyken, kadın cinayetleri engellenmeliyken, erkeklere cinsiyet eşitliği ve bilinci kazandıracak farklı çalışmalar yapılması gerekirken; iktidar, cinsiyetçi ve erkekçi bir geleneğe, bir zihniyete teslim olmuş durumdadır. Bu düzenlemeler kadınlar için değil, erkeklerin hayatını kolaylaştırmak için getirilmektedir önümüze." 
 
'Bakanlık ne yapıyor?'
 
 Bu yıl içerisinde 170 kadın ve kız çocuğunun katledildiğini hatırlatan Hüda, sadece Eylül ayında 28 kadının katledildiğini, 28'inin ise yaralandığını belirtti. Bunların yanı sıra cinsel saldırı ve cinsel istismara maruz bırakılan onlarca kadın ve çocuğun olduğuna dikkat çeken Hüda, "Bunlar sadece resmî sayıya yansıyanlar. Bu rakamların buz dağının görünen yüzü olduğunu hepimiz biliyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne yapıyor? Kadınların nefes alacağı, eşit ve onurlu yaşam süreceği bir geleceği gerçekleştirmekle uğraşacağına mevlit vermekle, yaptığı faaliyetlerle övünüyor" diye konuştu. 
 
'Kadınların yaşamına müdahale' 
 
Müftülere nikâh yetkisi verilmesiyle kadınların boşanma gibi haklarının gasp edilmesi kolaylaştırılacağının altını çizen Hüda, "Asıl mağdur olacak olan kadınlar, muhafazakâr ve gelenekçi çevrelerdeki kadınlarımız olacaktır. Neden? Çünkü seküler bir yaşama, referansa sahip kadınlar, zaten evlenmek için müftülükleri tercih etmeyeceklerdir. Belediyeyi tercih edeceklerdir fakat muhafazakâr toplum içindeki kadınlar daha fazla mahalle baskısına maruz kalacağından, müftülüklere başvuracaklardır. Boşanma noktasına gelindiğinde  "Sen evlenirken müftülüğü tercih ettin, boşanırken de müftülüğün hukukunu, geleneğini tercih etmek zorundasın" denilebilecek. Peki, böyle olursa ne olacak? Zaten gelenekçi ve Emevici bir referansa sahip olarak yetiştirilen Diyanet mensupları, kadının boşanamayacağı konusunda yaşamına müdahale edeceklerdir" sözlerini kullandı. 
 
'Gelenekçi çevrelerin işine gelmez'
 
Hüda son olarak şöyle dedi: "Cumhurbaşkanının 'Anadolu'daki kız ve erkek çocuklar o müftünün sözünü dinlerler.' ifadesini hepiniz dinlediniz, hepiniz biliyorsunuz. Muhafazakâr ve gelenekçi çevrelerde gençlere ve kadınlara yapılacak olan mahalle baskısı bizzat Cumhurbaşkanının ifadesiyle afişe edilmiştir. İşte ben tam da bu noktada çekincemi ve eleştirimi sunuyorum. Dindar kadınlar; kendi kimlik ve özgünlüklerinin farkına vardıklarında, bu, muhafazakâr gelenekçi çevrelerin işine gelmez. Hakikatin tahrif edilmesiyle, kadınlara gelenek adına, sapkın inançlar adına kendilerinin tercih etmedikleri yaşamlar kader diye dayatılmaya çalışılmaktadır."