Ceylan Bağrıyanık: Önderlikle bütünleşmiş herkes direnmelidir!

  • 09:21 21 Ekim 2017
  • Siyaset
Beritan Canözer
 
İSTANBUL - İmralı Heyeti'nde yer alan Ceylan Bağrıyanık, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırılmasını ve yaşamını yitirdiğine dair yayılan haberlere ilişkin, "Bu halkın ve kadınların nabzı ölçülmesin. Biz yaşamını yitirmesine ilişkin herhangi bir cümleyi ağzımıza bile almaya cesaret edemezken, bazıları bizi buna alıştırma çabasına girmiş. Biz buna alışmayacağız, direneceğiz. Önderliğin varlığıyla bütünleşmiş herkesin direnme hakkı vardır ve herkesi bu hakkı kullanmaya davet ediyorum" dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 5 Nisan 2015 tarihinden bu yana görüşmeler yapılmıyor. Geçtiğimiz yıl 50 Kürt siyasetçinin açlık grevine girmesi ardından kardeşi Mehmet Öcalan, kendisiyle görüşmüş ve durumu hakkında bilgi edinmişti. Avukatların, ailenin ve İmralı Heyeti'nin bugüne kadar yaptığı tüm başvurular ve girişimler de cevapsız bırakıldı. Son olarak sosyal medyada Abdullah Öcalan'ın yaşamını yitirdiğine dair bazı hesaplardan yapılan paylaşımlar Kürt halkı ve dostlarını tedirgin etti. Bursa Başsavcılığı bu paylaşımların provokasyon olduğuna dair açıklama yapsa da avukatlar ve ailesi kendisiyle görüşme ve doğrudan haberleşme talebinde bulundu. İmralı Heyeti de bir dilekçe yazarak kendisiyle görüşmek istediklerini belirtti. Fakat tüm bu talepler karşılıksız bırakıldı. 
 
‘İmralı Cezaevi Önderlik için kuruldu’
 
Abdullah Öcalan'ın durumu ve heyetin girişimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan İmralı Heyeti’nde yer alan Ceylan Bağrıyanık, heyetin en son 5 Nisan 2015 tarihinde Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirdiğini hatırlatarak, o günden bu güne herhangi bir görüşme sağlayamadıklarının altını çizdi. Son olarak 50 Kürt siyasetçinin açlık grevine girmesi üzerine Mehmet Öcalan’ın görüşe gittiğini hatırlatan Ceylan, “Kardeşi Mehmet Öcalan İmralı’ya giderek bir görüşme yapmıştı. 1 yılı aşkın bir süredir herhangi bir görüşme gerçekleştiremedik. Bu yalnızca geçtiğimiz bir yılı iki yılı bağlayan bir süreç değildir. İmralı Cezaevi, Önderliğimize karşı başından bir tecrit kurumu olarak kuruldu ve bu tecrit değişerek, farklılaşarak ama özü değişmeden bugüne kadar daha derinleştirilerek devam etti” ifadelerine bulundu. 
 
‘Toplum tarafından kabul gördü’
 
Abdullah Öcalan’ın felsefesine ve perspektiflerine yönelik de bir saldırının olduğunu söyleyen Ceylan, “Önderliğin geliştirdiği felsefenin toplumda hayat bulma gücü görüldüğü için aslında tecrit bu felsefenin etki gücüne de uygulanmak isteniyor. Bugün uygulanan politikalar da bunun sadece bir sonucu ya da başka bir biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla 2011 yılından beri avukatlarıyla da herhangi bir görüşme sağlanmış değil. Cezaevinde tutsak olan herhangi birine bile yapılmaması gereken bir hak ihlali söz konusudur. Önderliğe yönelik tecridin bir nedeni daha var ki o da Türkiye’de geliştirmiş olduğu barış ve demokrasi politikalarının toplum tarafından kabul görmesidir. Toplumda yaratılan bu etkiyi sistem de görmüş bulunuyor” diye belirtti. 
 
‘Direnmek boynumuzun borcudur’
 
Hükümetin Dolmabahçe Mutabakatını bitirmesi ile beraber bir savaş sürecini başlattığını ifade eden Ceylan, bunun tüm dünya tarafından görüldüğünü söyledi. Hükümetin, iktidarını sürdürebilmesi için bu savaşı derinleştirmeye çalıştığını vurgulayan Ceylan, “Önderlikten haber alabilmemiz, görüşme sağlayabilmemiz bir kelimeye bakar ama tüm girişimlere rağmen hala bir adım atılmış değil. Bizim de bu politikalara karşı yapmamız gereken haliyle Önderliğin engellenmeye çalışılan özgürlük felsefesini, toplumların birlikte yaşayabileceği toplumsal felsefeyi hayata geçirilmek için büyük bir direniş gerçekleştirmektir. Önderlik özgürleşinceye kadar, mevcut durum ortadan kaldırılıncaya kadar toplumla bir arada olabileceği koşulları sağlayıncaya kadar direnmek boynumuzun borcudur” diye konuştu.
 
'Önderliksiz bir yaşam ve özgürlük olmaz'
 
Tecride karşı büyük bir direniş içerisinde olmak zorunda olduklarını kaydeden Ceylan, kadınların özgürlüğü konusunda da Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği felsefenin bugün tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip edildiğini belirtti. 
 
Ceylan, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için en çok kadınların mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek, “Kadınların özgürlüğü Önderliğin özgürlüğünden geçer. Önderliği anlamak, felsefesini hayata geçirebilmek onun fiziksel olarak özgür koşullara kavuşmasını sağlamaktan geçer. Biz kadınlar için bundan başka bir seçenek kabul edilemezdir. Önderliksiz bir yaşamı asla kabul etmiyoruz. Geliştirilen bu politikalar karşısında da Önderliksiz özgürlük olmaz” dedi.
 
'Asla alışmayacağız'
 
Ceylan sosyal medyadan Abdullah Öcalan'ın yaşamını yitirdiğine dair yayılan haberlere de değinerek şöyle dedi: "Türkiye’de demokrasi ve özgürlüğe inanmış bütün çevrelerden, inançlardan, kültürlerden insanlar Önderliğin varlığıyla bütünleşmiş durumda. İnsanlar öngörülerini merak ettikleri Önderliği okuyorlar. Kuşkusuz bu tecride karşı herkesin bir tepkisi olacaktır. Biz sosyal medyada yayınlanan bilgilere asla provokasyon gözüyle bakmıyoruz. Bizim bu tarz haberlere alışmamız isteniyor. Bu halkın ve kadınların nabzı ölçülmesin. Bu masum bir sosyal medya paylaşımı değildir. Biz yaşamını yitirdiğine dair bir cümleyi ağzımıza almaya bile cesaret edemezken, bazıları bizi buna alıştırma çabasına girmiş. Biz buna alışmayacağız. Önderliğin varlığıyla bütünleşmiş herkesin direnme hakkı vardır ve herkesi bu hakkı kullanmaya davet ediyorum."