Kadınlar Amed’den seslendi: Eril tahakküme karşı mücadeleye devam
- 18:32 18 Nisan 2024
- Güncel
AMED - DAKAP ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı son dönemlerde artan kadın katliamlarına ve kadına yönelik şiddete dair gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “Kadın bedeni ve yaşamı üzerindeki eril tahakküme karşı, erkek şiddetini meşru kılan devlet şiddetine karşı; evde, sokakta, yaşamın bütün alanlarında mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Dicle Amed Kadın Platform’u (DAKA) ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı öncülüğünde Amed'in Sûr ilçesinde bulunan Dağkapı Meydanında son dönemlerde artan kadın katliamlarına ve kadına yönelik şiddete dair basın açıklaması yaptı. "Özgür kadın, özgür toplum", "Kadın cinayetlerini durduracağız", Kadın cinayetleri politiktir", Hayatlarımızdan, mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz" lolipoplarının taşındığı ve "Jin Jiyan Azarı" sloganlarının atıldığı açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, Amed Bakara Nû (Yenişehir), Sûr (Sur), Çınar ilçe kadın eşbaşkanları ve birçok kurum ve kuruluş katıldı.
Basın metinini Rosa Kadın Derneği üyelerinden Esra Çiçek okudu.
‘İçinden geçtiğimiz süreç kadın cinayetlerine ayna tutuyor’
Esra, kadınların her türlü hegemonik iktidar ile mücadele ettiği bir yüzyıla, tarihe ve savaşlara tanıklık ettiklerini belirterek, "Ülke olarak içinden geçtiğimiz sürecin kendisi bir silsile olarak kadın cinayetlerine ayna tutmakta, gün geçtikçe bu oran artmaktadır. Şiddetin ve kadın katliamlarının görünmez kılınmaya çalışılmasının mücadelesini en çok da şüpheli kadın ölümlerinde veriyoruz" dedi.
'Koruma kararına rağmen kadınlar şüpheli bir şekilde ölü bulunuyor'
Birçok kadının hala arkalarında bıraktıkları şiddet öyküleri ve aldıkları koruma kararlarına rağmen şüpheli bir şekilde ölü bulunduğunu dile getiren Esra, "Mesele kadının yaşamı ve hakları olunca devletin tüm mekanizmalarıyla nasıl işlevsiz hale geldiğini ve şüpheli kadın ölümlerine nasıl davetiye çıkardığını; Gülistan Doku’dan Rojvelat Kızmaz’a, Amine Sevinçten, Leyla Demir’e çok iyi biliyoruz" diye belirtti.
‘Özel olan politiktir’
"'Özel olan politiktir' belirlemesinden hareketle bulunduğumuz coğrafyanın da ötekileştirilmiş gerçekliği, devlet politikalarının, yargı uygulamalarının bölgesel farklılıklar barındırması bu coğrafyanın da 'özel muameleye' tabi tutulması gün gibi ortadadır" diyen Esra, şöyle devam etti: “Bu sebepledir ki bugün Şirnex'te (Şırnak) bir uzman çavuş herhangi mesleki bir kaygı yaşamadan, cezasızlık politikalarına güvenerek , 'ganimet' olarak gördüğü kadına taciz girişiminde bulunabiliyor” ifadelerini kullandı. Esra, faillerin her ne kadar tutuklanmış olsa da geçmişte kadın intiharlarına sebep olan, bölgede hukuk tanımayan, devletin koruma zırhına bürünüp suç işleme cesaretini her daim kendinde taşıyan bu zihniyeti iyi tanıdıklarını da kaydetti.
'Tüm bu politikaları boşa çıkaracak güce de iradeye de sahibiz'
Yürüttükleri mücadelenin hakikati, benliklerini yitirmeyi amaçlayan özel savaş politikalarına karşı, olduğunu belirten Esra, devamında şunları dile getirdi: "Katliamcıların görünmez kılındığı, katliamların örtbas edildiği bu özel savaş politikalarının faillerinin erk yargı tarafından nasıl korunduğunu çok iyi biliyoruz! Kadınları sadece katlederek değil, çaresiz ve umutsuz bırakarak da kendini var eden bu savaş politikalarının inşacılarına buradan bir kez daha sesleniyoruz, tüm bu politikaları boşa çıkaracak güce de iradeye de sahibiz.
‘Kadın cinayetleri bir cins kırımı boyutuna ulaştı’
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadının insan haklarına yönelik saldırıların bu denli yoğunlaştığı, sistematikleştiği ve sıradanlaştığı, kadın cinayetlerinin bir cins kırımı boyutuna ulaştığı bu günlerde şiddetle mücadelede etkin rol alması gereken iktidarın hiçbir çabası, girişimi ve hatta vaadinin olmadığını görüyoruz. Şiddetle mücadelede bir insan hakları belgesi olan İstanbul Sözleşmesi'nin fesih ilanı, şiddet gerçekliği ile yüzleşilmediğinin ve çözüm niyetinin olmadığının, cumhuriyetin ikinci yüzyılında kadına yönelik politikalarda olduğu yerde sayacağının da kanıtıdır.
'Haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmiyoruz'
Bedenimiz, fikirlerimiz ve varlığımız üzerinde uygulanmak istenen baskıları kabul etmeyerek, demokratik özgür bir yaşamın kadın özgürlüğü ile mümkün olduğu bilinciyle haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmiyoruz. Kadın bedeni ve yaşamı üzerindeki eril tahakküme karşı, erkek şiddetini meşru kılan devlet şiddetine karşı; evde, sokakta, yaşamın bütün alanlarında mücadele etmeye devam edeceğimizi, kadına karşı uygulanan devlet ve erkek şiddetine karşı direnen ve yaşamını yitiren tüm kadınları bir kez daha anıyoruz."