Kendilerini güvende hissetmiyorlar!

  • 09:03 30 Nisan 2024
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR - Kendilerini güvende hissetmediklerini paylaşan İzmirli kadınlar, kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddet ve tacizin İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle arttığını vurgularken, cezasızlık politikalarına son verilmesi gerektiğini ekledi. 
 
Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Şiddetin artmasıyla birlikte taciz, tecavüz ve katliamlar da yaygınlaşıyor. İstanbul Sözleşmesi'nin "aile yapısını bozma" iddiasıyla feshedilmesinin ardından kadınlar en çok en yakınlarındaki erkekler tarafından katlediliyor, şiddete maruz kalıyor. Yargının cezasızlık politikaları her gün kadına ve çocuğa yönelik yeni suçların işlenmesine sebep oluyor. Öte yandan kadınlar kendilerini ne sokakta ne evde ne okulda ne de çalıştıkları yerlerde güvende hissetmiyor. 
 
İzmir’de “Kendinizi güvende hissediyor musunuz?” diye sorduğumuz kadınların tümü güvende hissetmediklerini söyledi. Bu kadınlardan bazıları uzattığımız mikrofona konuşurken bazıları da sadece güvende hissetmediklerini paylaşıp konuşmadı. Kadınların uzatılan mikrofona konuşmamaları da ayrı bir “güvensizlik” sorunu. “Konuşursak sorun olur” diyen kadınlar sadece erkek şiddetinden dolayı değil, devlet şiddetinden dolayı da kendilerini güvende hissetmiyor.  
 
‘Kadının beyanı esastır’
 
Betül Karaaslan, bu ülkede yaşayan bir kadın olarak kendini güvende hissetmediğini paylaşarak kadınların diledikleri gibi giyinemediklerini söyledi. Kadına yönelik şiddet ve taciz karşısında cezaların yetersiz olduğunu ve caydırıcı olmadığını dile getiren Betül, “Daha caydırıcı cezalar yani emsal teşkil edecek cezalar bulunması gerekiyor bence” diyerek bu noktada ‘kadının beyanı esastır’ ilkesinin önemine dikkat çekti.
 
Kadın Bakanlığı düşünülmeli
 
İstanbul Sözleşmesi’nin de tekrar uygulanması gerektiğini vurgulayan Betül, “Kadının durduk yerde yanlış beyan vereceğini düşünmüyorum. Kadının beyanı gerçekten de esastır bence. Kadın için ne gerekiyorsa yapılması gerekiyor. Çünkü bu kadınlar ve çocuklar için çok önemli. Toplum için de önemli bir yerde duruyor. Mesela ben şu an buradayım, kaça kadar burada durabilirim? Bu rahatsız ediyor yani. Bence bakanlıklar düşünülebilir” dedi.
 
Kendini güvende hissetmeyen bir kadın yaşadığı olayı anlattı
 
Kendini güvende hissetmediğini belirten Betül Başkan ise kendi yaşadığı bir durumu anlatarak dışarıda erkeklerin kadınları ısrarcı bir biçimde takip ettiğini söyledi. Yaşadığı durumu anlatan Betül, şunları paylaştı: “İlk önce takip edilip edilmediğimi anlamadım vapura kadar gittim. Aslında vapura binmek gibi bir planım yoktu. Vapurdan takip edildim ve polise gittiğimde de böyle bir şey yaşandı deyip kişiyi gösterdiğimde adam kaçtı gitti. O zaman anladım suç işlediğini ve beni takip ettiğini. Kötü bir olaydı ve polisler de seni bekletiyor. Yakalayamayacaklarını mı düşündüler bilmiyorum. Aslında yakalamalarını isterdim çünkü güvende hissetmiyorsunuz”
 
‘Ben tek başıma gezemeyecek miyim sokakta?’
 
Bu olaydan sonra polisin kendisini vapura bıraktığını söyleyen Betül, “Ben tek başıma gezemeyecek miyim sokakta?” diye sordu. Kadın katliamlarının, kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi için caydırıcı cezaların olması gerektiğini kaydeden Betül, hukuk kısmına büyük bir pay düştüğünü söyledi. Betül, “Caydırıcı cezalar olmalı. Haberlerde görüyoruz ama tahliye haberlerini de görüyoruz. Tahliye haberlerini görünce katiller ‘çıkacağız zaten, tahliye var. O almamış ben niye ceza alayım’ diyor. Caydırıcı cezalar daha çok işlenmeli” şeklinde konuştu.
 
‘Artık insanların bu iktidarı önlemesi gerekiyor’
 
Aslınur Tekeli de kendini güvende hissetmediğini dile getirerek İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle de bu durumun arttığına dikkat çekti. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından kadın katliamlarının, kadına yönelik ve tacizin arttığını vurgulayan Aslınur, “Her gün bir kadın cinayeti görüyoruz. Her gün mutlaka üç, beş kadın cinayeti duyuyoruz. İktidar bunu önlemek isteseydi zaten bu önlenirdi. Bence tamamen bir şeylerin değişmesi gerekiyor artık. Problem artık iktidarın bunun önlemesi değil. Bence artık insanların bu iktidarı önlemesi gerekiyor” diye ifade etti.
 
Kadınlar tanımadıkları erkekler tarafından bile katlediliyor
 
Kendini güvende hissetmeyen kadınlardan biri de Fadime Özdamar. Fadime, kadınların hiç tanımadığı erkekler tarafından bile katledildiğini ve artık dış görünüşleri nedeniyle bile yargılandıklarını belirtti. Fadime, “Hiç güvende hissetmiyorum. Her an saldırabileceklermiş gibi geliyor. Yolda yürüyorum mesela beni baştan sona süzüyor. Hiç güvende hissetmiyorum bu yüzden. Çok rahatsız edici oluyor. Karşıdaki bana bir şey yapacakmış gibi hissediyorum ben. Kadına verilen değer çok düşük. Kadın hakları savunulmuyor” dedi.
 
Ülkede kadın-erkek eşitliği yok
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının da bu durumu oldukça etkilediğini kaydeden Fadime, “Sokakta beni öldürseler arkamdan beni savunacak biri olmayacak, bunu hissediyorum ben. Zaten eşitlik kavramı yok, kadın-erkek eşitliği yok ülkemizde. Mesela biz bugün bir seminer yaptık. Seminerde 6 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan bir okul müdürünü işledik. O okul müdürüne hiçbir şey yapmıyorlar. Ülkenin son durumu bu şekilde” dedi.
 
Kadınlar hiçbir alanda kendilerini güvende hissetmiyor
 
Saadet Bezgi ise kadınların hiçbir alanda kendilerini güvende hissetmediğini ve kendisinin de ülkede güvende hissetmediğini paylaştı. Şiddet faillerinin, taciz faillerinin yeterli cezayı almadıklarını vurgulayan Saadet, “Girip çıkıyorlar. Yani tutuklama oluyor, tutuklandıktan sonra ne yapıyorlar? Aynı işleme yine devam ediyorlar. Bunu eşine yapabilir, sokaktakine yapabilir, kız kardeşine yapabilir, annesine yapabilir. Bunu yapıyorlar. Buna hükümetin el atması lazım. Bizim hükümet de yok” ifadelerine yer verdi.
 
Katledilen de kadınlar suçlu görülen de kadınlar
 
İktidarın bu konuda önlem alması gerektiğini söyleyen Saadet, suçu olmayan birçok kişinin cezaevinde olduğunu ama suçlu olanların dışarıda olduğunu vurguladı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının da kadına yönelik şiddetin artmasında etkisi olduğuna dikkat çeken Saadet, kadın haklarının savunulması gerektiğini dile getirdi. Saadet, “Ben bir kadınım. Başıma bir şey geldiğinde nereye gideceğim, nereye başvuracağım? Yok yani, nereye gidiyorsam o ona yönlendiriyor. Yine ben kalıyorum. Yine öldürülen ben oluyorum, yine suçlu olan ben oluyorum” şeklinde konuştu.