‘Türkiye’deki en uzun soluklu eylem gücünü haklılığından alıyor’
- 09:01 28 Mayıs 2024
- Güncel
Şehriban Aslan
AMED - Ailelerin kayıpları arama mücadelesi 29 yıldır devam ederken, Avukat Berfin Elçi, kayıplar için verilen mücadeleye atıfta bulunarak, “Türkiye’deki en uzun soluklu eylem olan bu eylem gücünü haklılığından alıyor” değerlendirmesinde bulundu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) 1995 yılından itibaren her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi “Kayıplar Haftası” olarak çeşitli eylem ve etkinliklerle karşılıyor. İHD 30 yıla yakındır, “kayıpların” akıbetini sorarak, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebini dile getiriyor. Bu taleplerin yükseldiği merkezlerden biri olan İstanbul’da Cumartesi Anneleri 1000’inci hafta, Amed’de ise kayıp yakınları 800’üncü haftada çağrılarını sürdürdü.
İHD Amed Şube Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Berfin Elçi yıllardır verilen mücadeleyi hatırlattı.
‘Kayıpları bulmak için çaba sarf edilmiyor’
Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınlarının, kayıplarını bulma mücadelesinin yıllardır “Sağ aldınız, sağ istiyoruz” talebiyle sürdüğünü söyleyen Berfin, mücadelenin zaman içerisinde “mezar taşı” mücadelesine döndüğünü kaydetti. Berfin, “Hatta kaybedildikten sonra toplu mezarlarda cenazesi bulunan bazı kayıpların kemikleri adliyede, adli tıpta kaybedildi. Dirisi kaybedilen insanların yıllar sonra bulunan kemikleri kaybedildi. Gözaltında kayıp gerçeği ile yüzleşmek istenilmediği için aslında kayıplar bulunmuyor. Bulunması için herhangi bir çaba sarf edilmiyor” diyerek mücadele sürecine değindi.
‘Amaç failleri korumak’
Devletin, kayıp yakınlarının mücadelesinden vazgeçmesini istediğine vurgu yapan Berfin, kayıplar bulunduğunda devletin gözaltında kayıp suçunu kabul etmek zorunda kalacağının altını çizdi. “Kayıplar bulunduktan sonra failler de bulunmak zorunda” diyen Berfin, kayıpların hala bulunmamasının bir nedeninin de failleri gizlemek, korumak, cezasız bırakmak olduğunu ekledi.
‘Kayıplar da failler de unutturulmak isteniyor’
Berfin, devletin kayıpların akıbetini ortaya çıkarmak yerine, kayıp yakınlarının mücadelesiyle bulunan kemikleri dahi yok ettiğini belirtirken, “Buradan bile devletin kayıpları bulma, kaybedilenlerin faillerini bulma gibi bir amacı olmadığını; tam tersi bunun üstünü örtme, unutturma, hafızalardan silmek istediğini görüyoruz. Hakeza Cumartesi Anneleri’nin hafıza mekânı olan Galatasaray Meydanı’nın uzun bir süre annelere, kayıp yakınlarına, Cumartesi İnsanlarına kapatılmasının; hala kısıtlı bir şekilde izin verilmesinin nedeni de bu. Failleri, azmettiricileri bulunan bazı gözaltında kayıp dosyaları var” sözlerine yer verdi.
‘Cumartesi Anneleri mücadelelerinden vazgeçmeyecek’
Gözaltındaki kaybetmelerin insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardan olduğuna dikkat çeken Berfin, şunları dile getirdi: “Böyle olmasına rağmen bu dosyalar cezasızlıkla sonuçlandı ya da göstermelik cezalar verildi. Devletin ‘gözaltında kayıp’ gerçeği ile yüzleşmesi gerekirken inkâr politikasını devam ettirdiğini görüyoruz. Yıllar önce kaybedilen insanların akıbetinin ortaya çıkarılması için bir şey yapılmayıp, faillerinin cezasızlıkla korunması bize gösteriyor ki; devlet hala gözaltında kayıp gerçeği ile toplumu korku ve çaresizliğe itmek istiyor ama tabi ki devletin gözaltında kayıp gerçeği ile yüzleşmesi kaçınılmaz. Bu yüzleşme sağlanacak, çünkü Cumartesi Anneleri, Cumartesi İnsanları mücadelelerinden vazgeçmeyecek.”
‘Herkes bu mücadelenin parçası olmalı’
“Kayıp yakınları kayıplarının bulunmasını, faillerinin bulunup cezalandırılmasını istiyor” diyen Berfin, “27 Mayıs 1995’te anneler Galatasaray Meydanı’na ilk çıktıkları zaman da ‘Gözaltında kayıplar son bulsun’ şiarıyla başlamışlardı. Galatasaray Meydanı’ndaki Cumartesi Anneleri eylemi 1000’inci haftasına girdi. Yine Diyarbakır’da Koşuyolu Parkında ‘Kayıplar bulunsun failler yargılansın’ sloganı ile başlayan annelerin ve kayıp yakınlarının mücadelesi de 800’üncü haftaya girmek üzere. Yıllardır kayıp yakınları meydanlarda kayıplarını arıyor. Büyük bir güç ve irade ile devam eden bu arayış son kayıp bulunana dek devam edecek. Türkiye’deki en uzun soluklu eylem olan bu eylem gücünü haklılığından alıyor. Bu haklı mücadele verilirken herkesi bu mücadelede yer almaya ve bir parçası olmaya çağırıyoruz” dedi.