BM’ye çağrı: Acilen İmralı’ya heyet gönderin!

  • 17:34 17 Eylül 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ- BM İnsan Hakları Konseyi 57. İnsan Hakları Oturumlarında konuşan KNK üyesi Adem Uzun PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tecrit haline karşı BM’ye, “BM İnsan Hakları Konseyi acilen İmralı’ya bir heyet göndermeli ve Öcalan’ın içinde bulunduğu işkence koşullarına son verilmesini sağlamalı” çağrısında bulundu. 
 
Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi’nde 7 Eylül’de başlayan ve 7 Ekim’e kadar devam edecek olan BM İnsan Hakları Konseyi 57. İnsan Hakları Oturumları kapsamında Irkçılığa Karşı Halklar Arası Dostluk Hareketi (MRAP) ve Cenevre Kürt İnsan Hakları Derneği tarafından “Türkiye’de insan hakları-Kürt halkına karşı işlenen suçlar devam ediyor” başlıklı bir konferans düzenlendi. Türkiye’nin tarihsel olarak Kürt halkına karşı işlediği suçlar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu mutlak tecrit koşullarının ele alınıp tartışıldığı konferansa Zürih Üniversitesi Tarihçilerinden Prof. Hans-Lukas Kieser, DEM Parti Amed Milletvekili Cengiz Çandar ve Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Üyesi Adem Uzun konuşmacı olarak katıldı.
 
‘Kürt halkına karşı suçların tarihsel devamlılığı var’
 
MRAP BM Daimî Temsilcisi Gianfranco Fattorini moteratörlüğünde başlayan konferansta ilk olarak Zürih Üniversitesi Tarihçilerinden Prof. Hans-Lukas Kieser söz aldı.Kürt halkına karşı işlenen suçların tarihsel kökenlerine dönük bir sunum yapan Hans-Lukas Kieser, “Türkiye’de ve ötesinde Kürt halkına karşı Türk devleti tarafından işlenen mevcut baskı ve suçları anlamak için bunların tarihsel geçmişine bakmak elzemdir” diyerek konuşmasına başladı. Türkiye’nin tarihsel olarak başta Kürtler olmak üzere azınlıkları yok sayan bir geleneğe sahip olduğunu altını çizen Lukas, “Bu anlamda Kürt halkına karşı işlenen suçlar yeni değil, bu suçların tarihsel bir devamlılığı var” dedi.
 
İnkar politikası
 
Lozan Antlaşması’nın sonuçlarının Kürtler açısından ağır olduğunun altını çizen Lukas, “Lozan Antlaşması’nda yok sayılan Kürtler, o günden bugüne kadar 4 parça Kürdistan’da bir inkâr politikasına tabi tutuldu” diye kaydetti. Zilan, Halepçe ve Şengal gibi Kürtlerin maruz kaldığı katliamları hatırlatan Lukas, Kürtlerin maruz kaldığı ağır suçlara rağmen bugün hâlâ varlığını koruduğunu kaydetti. Lukas, “Yaşanan ağır soykırımlara ve politikalara rağmen Kürtler bugün örgütlü güçleriyle hem kendi yaşadıkları bölgede hem de uluslararası alanda daha görünür halde” diye belirtti.  
 
‘Kürt bölgesi işgal edildi’
 
Ardından konuşan DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar, Türkiye’de gelinen aşamada bir demokrasinin varlığından bahsedilemeyeceğini ifade ederek konuşmasına başladı. “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerini ilk imzalayan ülkelerden birisi olmasına rağmen Türkiye’de bugün demokrasinin varlığından bahsetmenin çok zor. Türkiye askeri olarak Suriye’de varlığını sürdürüyor. Birçok Kürt bölgesi işgal edildi ve Türkiye tarafından kontrol ediliyor” sözlerini kullandı. Türkiye’nin Suriye politikasının Kürt halkına karşı düşmanca politikalarına dayandığını kaydeden Cengiz, Türkiye’nin ülkede ekonomik krize rağmen milli gelirinin büyük bir çoğunluğunu savaşa yatırdığını belirtti. Cengiz, sunumunun devamın da Türkiye tarafından hayata geçirilen insan hakları ihlallerine değindi. 
 
‘Evrensel sözleşmeler ihlal ediliyor’
 
Konferansta son olarak söz alan KNK Üyesi Adem Uzun ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu işkence koşullarına dönük bir sunum yaptı. Türkiye tarihinin ülkede yaşayan azınlıklara dönük soykırımla bilindiğine dikkat çeken Adem, “Kürt halkına karşı sadece fiziksel değil, politik, kültürel soykırım politikası bugün devam ediyor. Küresel çapta milyonlarca insanın lider olarak kabul ettiği Abdullah Öcalan’dan 42 aydır hiçbir haber alınamıyor. Öcalan bir bütün olarak mutlak bir iletişimsizlik haline tutulmuş durumda. İmralı’da hiçbir hukuku işletmeyen Türk devleti açık bir şekilde BM, AB, Cenevre Sözleşmeleri ve Nelson Mandela Kuralları gibi evrensel bütün sözleşmeleri ihlal ediyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Sayın Öcalan ortaya koyduğu teoriler alternatif sunuyor’
 
Türkiye’de yaşayan birçok sorunun temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrarın olduğunun altını çizen Adem,  Abdullah Öcalan’ın tüm cabalarına rağmen Türkiye’nin sorunun çözümünden uzak durduğunu kaydetti. Kürt sorununun uluslararası bir sorun olduğunu ifade eden Adem, devamla şunları ekledi: “Kürdistan 4 devlet arasında parçalanmış durumda. Bu parçalanmayı yaratanlar, İngiltere ve Fransa da dahil olmak üzere Avrupalı güçlerdi. Bugün Türk devletinin Kürtlere karşı savaş yürütmesi, ABD ve diğer NATO üyelerinin on yıllardır Türkiye’ye koşulsuz bir şekilde verdiği destekten kaynaklanıyor. Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa getirdiği siyasi çözüm çerçevesi, Türkiye’de ve komşu ülkelerde yüzyıldır süren savaş ve zulmü sona erdirebilir. Yine Sayın Öcalan ortaya koyduğu teorilerle bugün karşı karşıya olduğumuz küresel sorunlara temel çözüm öneriyor ve yeni bir alternatif sunuyor.” 
 
BM’nin Abdullah Öcalan kararları hatırlatıldı 
 
Abdullah Öcalan’ın güvenliği ve sağlığı konusunda büyük bir endişenin olduğunun hatırlatan Adem, “Tecrit uluslararası alanda bir işkence biçimi olarak kabul edilmektedir. Bu işkencenin 3 yılı aşkın bir süredir devam ettirilmesi son derece tehlikelidir. Öcalan’ın akıbeti hakkında, son zamanlarda görüşmeleri engellemek için ‘disiplin cezaları’ ve ölüm tehditleri aldığı iddiaları dışında hiçbir şey bilmiyoruz” dedi.  “Uluslararası hukukun bir bütün olarak askıya alındığı İmralı’da inşa edilen bu sistem bu şekilde artık sürdürülemez” diyen Ade, BM İşkenceye Karşı Komite’nin Abdullah Öcalan’ın durumuna ilişkin kararlarını hatırlattı.
 
BM’ye çağrı 
 
Gelinen aşamada artık başta BM olmak üzere uluslararası yetkili kuruluşların Abdullah Öcalan’ın koşulları karşısında sessiz kalamayacağını vurgulayan Adem, şu çağrıda bulundu: “Kürt Lider Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüşmesine izin verilmesi sağlanmalı ve Türkiye’nin onlarca yıllık Kürt sorununa adil ve demokratik bir çözüm bulunmasında rol oynayabilmesi için uygun koşullar yaratılmalı ve özgür bırakılmalıdır. BM İnsan Hakları Konseyi acilen İmralı’ya bir heyet göndermeli ve Öcalan’ın içinde bulunduğu işkence koşullarına son verilmesini sağlamalı. Türk devletinin bu duruma devam etmesi durumunda Türkiye’ye somut yaptırımlar uygulanmalı."