Kadınlar alanlarda: Hesap soruyoruz!
- 19:33 7 Ekim 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - İstanbul’da katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil başta olmak üzere artan kadın katliamlarına ilişkin yapılan açıklamalarda son 6 ay içesinde 205 kadının katledildiği hatırlatılarak, cezasızlık politikasından kaynaklandığı belirtildi.
İstanbul’da 4 Ekim’de Semih Çelik tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşegül Halil’i anmak ve artan kadın katliamlarına dikkat çekmek amacıyla Kürdistan ve Turiye'nin birçok kentinde eylemler yapıldı.
Riha
Riha Kadın Platformu tarafından Merkez Haliliye ilçesinde bulunan Topçu Meydanı’nda yapılan açıklamaya platform bileşenlerinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.
“İstanbul Sözleşmesi yaşatır haklarımızdan ve yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, “Neden hep biz öldük”, “Heta jin azad nebe civak azad nabe”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Ölmek istemiyoruz” ve “Üniformalı katiller hesap verene kadar mücadeledeyiz” yazılı dövizler taşındı.
‘Cezasızlık kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor’
Platform adına açıklamada konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube üyesi Mizgin Kurtoğlu, "Devlet politikaları eril ve cinsiyetçi dili ve dahi cezasızlık açıkça kadına yönelik şiddeti teşvik ediyor. Katledilen her bir kadın için hesap sormaya ve kadın katliamlarının yaşanmadığı barışçıl bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.
Açıklama, “Jin jiyan azadî” “Erkek vuruyor devlet koruyor” sloganlarıyla son bulan konuşmalar ardından katılımcılar 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi. Eylem, zılgıt ve sloganlarla sona erdi.
Dîlok
Dîlok Demokratik Kadın Platformu tarafından Dîlok kent merkezinde bulunan Balıklı Park’ta basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya çok sayıda kişi katılırken, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz katillere tacizcilere cezasızlığa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz” pankartının yanı sıra “Zulüm meşru ise isyan haktır”, “Artık yeter”, “Tedirgin hissettirdiğiniz her kadının hesabını soracağız” dövizleri taşındı.
‘Saldırganlar serbest bırakıldı’
Platform adına açıklamayı okuyan platform üyesi Nazife Küleçi, tüm baskı ve katliamlara rağmen her daim sokakta olduklarını belirterek, İstanbul’da katledilen her iki kadın hatırlatıldı. Nazife, “Başka bir kadın sokakta yürürken, iki erkek tarafından taciz edildi. gözaltına alınıp serbest bırakılan saldırganlar, sosyal medya baskısı ile tekrar gözaltına alındılar. Ses çıkarılmamış olsaydı bugün sokakta dolaşmaya devam edeceklerdi. Daha sonra Mezitli’de Sonay Öztürk Aslan’ın da, Uğur Araç isimli bir erkek tarafından katledildiğini öğrendik” diye konuştu.
‘6 ayda 205 kadın katledildi’
Verilere göre 2024’ ün ilk altı ayında 205 kadının ve Eylül ayında ise 34 kadının katledildiğini hatırlatan Nazife, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Oysa bu ülkede yurttaşlar en temel eleştiri hakkını kullanıp iktidarı eleştiren bir paylaşım yapmış olsaydılar, sabah kapısına dayanılır, Halkı kin ve öfkeye sevk etmekten, tutuklanırlardı. Kadın cinayetlerini önleyecek tedbirler almayan, adil yargılamayan, cezasızlık politikalarıyla cinayetlere yol veren iktidar güdümlü yargı ve her seferinde suçu mağdura yıkan siyasal iktidar sahipleri ve iktidarın taliplileri siz nasıl uyuyorsunuz?
‘Sokaktayız ve hesap soruyoruz’
Narin Güran için verilen araştırma önergesini, uyuşturucuyla mücadele edilsin önergesini mecliste kimler reddetti! AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Ülkede hırsızlar, uyuşturucu baronları, çeteler, mafyalar hüküm sürüyor. Kahrolması gereken çürümüş düzenleri katledilen kadınların, kaybedilen çocukların bedenleri üzerinden yükseliyor! katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı yine sokaktayız ve hesap soruyoruz. Eğitime, sağlığa aktarılması gereken bütçeler cemaatlere, savaşlara aktarılıyor. Her katliam sonrası başsağlığı dilemekten, aileye psikososyal destek verilecektir demekten öteye gitmeyen aile sosyal politikalar bakanlığı neden bu çürümüş yapının temeli ile sorunların çözümü ile ilgilenmemektedir.
‘Haykırıyoruz’
Kadının hangi yöntemle doğum yapması gerektiğiyle uğraşan sağlık bakanlığı, neden doğan her bir bebeğin, çocuğun bu ülkede nasıl güvenli, sağlıklı bir yaşam süreceği ile ilgilenmemektedir. Geleceğe yönelik politikalar oluşturmamaktadır. Bu ve daha birçok nedenlerle tekrar söylüyoruz. Kadın cinayetleri, kadına yönelik cinsel ve fiziksel şiddet politiktir. Cezasızlık politikaları, İstanbul sözleşmesinin feshedilmesi, iktidarın eril, cinsiyetçi söylemleri bu şiddet olaylarının artmasına neden olmaktadır. Haklarımızı geri almak için her gün, her an direnmeye ve mücadele etmeye devam ederken; dinci, gerici ve şeriatçı çetelerle sarmaladığınız her alanı geri alacağımızı ülkenin her yerinde haykırıyoruz. İstanbul Sözleşmesini kaldıranlarla, mevcut yasaları uygulamayanlarla hesaplaşacağız. Çünkü biz biliyoruz ki İstanbul sözleşmesi etkin bir şekilde uygulansaydı, katledilen yüzlerce kadın bugün aramızda olacaktı. Ülke kadın ve çocuk mezarlığına dönmeyecekti. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin son bulması için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz.”
Açıklama alkışlarla son buldu.
Wan
Wan Kadın Platformu öncülüğünde Aydın Perihan AVM önünde toplanan kadınlar “Kadın cinayetleri politiktir” pankartı açarken “Jin, jîyan, azadî", “susmuyoruz korkmuyoruz, itaat etmiyoruz,” ve “kadınlara değil, katillere barikat” sloganları atarak Sanat Sokağına yürüdüler. Yapılan açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il, ilçe örgütleri, Tevgera Jinên Azad (TJA), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) ve çok sayıda yurttaş katıldı. Basın açıklamasını Wan EĞİTİM-SEN Şube Eşbaşkanı Funda Demir Bozkurt okudu.
‘Her geçen saat Rojin’le ilgili endişelerimiz artıyor’
Narin’in ölümünün araştırılması önergesinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Funda, “Canice katledilen Narin’in ölümü neden aydınlatılmak istenmedi?” diye sordu. Funda, “On gündür kayıp olan Rojin Kabaiş’ten hala haber alınamadı. Gelişmiş onca teknik olanak söz konusuyken Rojin’den nasıl olur da bir haber alınmadı, alınamadı. Sadece intihar etmiş olma ihtimali üzerinde durulması ve buna dair çalışma yürütülmesi, etkin bir arama çalışmasının ve soruşturmanın yürütülmemesi, kamuoyunun şeffaf bir şekilde bilgilendirilmemesi her geçen saat Rojin’le ilgili endişelerimizi artırıyor” dedi.
‘Münferit değil’
Funda, yaşanan kayıpların ve cinayetlerin münferit olaylar olmadığının altını çizerek, “Hepsi de kadına ve çocuklara karşı örgütlü nefretin ve şiddet politikalarının birer tezahürüdür. Ayşegül, İkbal, Sonay, Bedriye, Narin, Sıla ve katledilen tüm kadınlar ile çocuklar; cezasızlıkla faillere ödül veren erkek yargı tarafından, kutsal aile yalanlarıyla kadını her alandan alıkoymak isteyenler tarafından, kadın düşmanı politikaları bir bayrak gibi taşıyan erkek devlet tarafından, sırtı sıvazlanan eril tahakküm tarafından, çocuklar öldürülürken araştırılmasına engel olanlar tarafından katledildi” ifadelerini kullandı.
‘Sorumluları tanıyoruz’
“Sorumluları tanıyoruz” vurgusunda bulunan Funda, “Bizler, katledilen kadınların adını bir an bile dilimizden düşürmeden bu öfke ve isyanla karşınızda durmaya devam edeceğiz. Cinayet mahali haline gelmiş bu ülkede yaşamlarımız, özgürlüklerimiz, haklarımız için yakanızda olmaya devam edeceğiz. Uygulamadığınız yasalar yüzünden, istismarı aklayan, katilleri öven düzeniniz yüzünden, hayatta olmayan her bir kadın, her bir çocuk için ses olmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanması ve kadın cinayetlerinin son bulması için mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz” diye konuştu.
Denizli
Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla kadınlar Candoğan Parkı’nda bir araya geldi. “Öfkeliyiz, isyandayız, kadın cinayetleri politiktir” yazılı pankartı taşıyan kadınlar sık sık, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Jin jiyan azadî”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz”, sloganları attı. Basın açıklamasını kadınlar adında Ebru Cankuş okudu.
Kadınları katleden cezasızlık politikaları
Faillerin cezasızlık politikalarından cesaret bulduğunu ve sokakların kadınlar için güvenli olmadığını ifade eden Ebru, binlerce failin cezaevlerinden aflarla sokağa salındığını, dinci ve gerici çetelerle sokakların sarıldığını ifade etti. Ayşegül Halil ve İkbal Uzuner’in fail Semih Çelik tarafından değil cezasızlıkla faillere ödül veren erkek yargı tarafından, erkek devlet eliyle sırtı sıvazlanan eril tahakküm tarafından katledildiğini belirten Ebru, “Yine aynı gün bir kadın sokakta yürürken iki erkek tarafından taciz edildi. Dakikalarca süren tacizde saldırganlar önce elini kolunu sallayarak gitti. Gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Sosyal medya baskısı ile tekrar gözaltına alınan saldırganlar, ses çıkarılmamış olsaydı bugün sokakta dolaşmaya devam edecekti. Ama biliyoruz, bu erkek yargı bir süre sonra çetelere, katillere, mafyalara yaptığı gibi taciz faillerini de sokağa tekrar bırakacak” dedi.
‘Erkeklerden korkmuyoruz’
Kadınları hedefe koyan ataerkil kapitalist sistemin kadınlara dar etmeye çalıştığı sokakları şiddetle geri almaya çalıştığını ifade eden Ebru, “Bilesiniz ki korkmuyoruz. Bir kez daha, katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı yine sokaktayız ve hesap soruyoruz. Uygulanmayan yasalarla, cezalarla cesaret bulan failler, yaşamlarımıza göz dikmeye devam ederken binlerce suçluyu çıkardığı uyduruk aflarla sokağa salan iktidar ve işbirlikçilerine karşı yaşamlarımızı savunmaya devam ediyoruz” diye belirtti.
‘İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı kadınlar yaşayacaktı’
İstanbul Sözleşmesini kaldıranlar ve mevcut yasaları uygulamayanlarla hesaplaşacaklarının altını çizen Ebru, “Çünkü biz biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulansaydı, katledilen yüzlerce kadın bugün aramızda olacaktı. Ülke kadın ve çocuk mezarlığına dönmeyecekti” ifadelerini kullandı.
Ebru, son olarak kadınların özgürce yaşadığı, sokaklarda güvenle yürüyebildiği ve erkek devletin alaşağı edildiği güne dek mücadelelerinin devam edeceğini belirtti.
Açıklama sloganlarla sona erdi.
Dersim
Dersim Kadın Platformu da kadın cinayetlerine karşı Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Onlarca kadının katıldığı eylemde, "Münferit değil, sistematik! Kadın cinayetleri politiktir" yazılı pankart, "Kadınların isyanı dünyayı sarsacak" ve " Jin jiyan azadî" yazılı dövizler taşındı. Kadınlar Sanat Sokağı'ndan Seyid Rıza Meydanı'na kadar sloganlarla yürüdü.
Seyid Rıza Meydanı'nda Dêrsim Kadın Platformu adına açıklama yapan Arzu Yıldız, katilleri, tecavüzcüleri, tacizcileri koruyan, aklayan ve cezasızlık politikalarıyla ödüllendiren AKP-MHP iktidarına karşı sokakta olduklarını belirtti. Haklarını geri almak için her gün her an direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini belirten Arzu, "4 Ekim tarihinde bu ülkenin karşılaştığı en korkunç günlerden biri daha yaşandı. İki kadın göz göre göre vahşice katledildi. Aynı gün bir kadın iki saldırgan tarafından sokak ortasında tecavüz saldırısına uğradı. Bu ülkede, katledilen Narin Güran için verilen araştırma önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Dört bir köşesi kameralarla izlenen bu kentte Gülistan Doku 5 yıldır bulunamadı. Yine 11 gündür devletin tüm güçlerinin her sokağında olduğu bir kentte Rojin Kabaiş bulunamıyor" dedi.
Arzu, son olarak şunları söyledi: "Mücadelemiz özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampüslerden tacizcileri, katilleri yok edeceğimiz, erkek devletinizi alaşağı edeceğimiz güne kadar sürecek."