26 yıllık komplo ‘Jin, jiyan, azadî’ ile bertaraf ediliyor

  • 09:03 8 Ekim 2024
  • Güncel
 
Neslihan Kardaş 
 
WAN - DBP Kadın Meclisi üyesi Ayşe Çelikbilek, “Jin jiyan azadî” felsefesinin mimarı PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim komplosunun başarılı olmadığına dikkat çekerek, “Komplo, iktidarın mağlubiyetini herkese gösterdi. Sayın Öcalan’ın fikirlerinin özgürlüğü ile kadın özgürlüğünü daha da ilerletti” dedi.
 
Uluslararası güçler, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun ilk adımını 9 Ekim 1998 tarihinde attı. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin önünü almak için atılan bu adımda Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkmak zorunda bırakıldı. Komplonun ilk ayağı olan 9 Ekim’den 4 ay sonra Abdullah Öcalan kaçırılarak 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirildi ve o tarihten bu yana İmralı Cezaevi’nde tutuluyor. “Jin, Jiyan, Azadî” felsefesinin mimarı PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda ortaya koyduğu kadın özgürlükçü paradigmadan doğan “jin, jiyan, azadî” sloganı, tüm dünyada kadınların dilinde. Bu felsefe Jîna Emînî’nin katledilmesinin ardından tüm dünyaya yayılırken, bu yıl da Hindistan’da bir kadının katledilmesinin ardından sokağa dökülen kadınların dilindeydi.  
 
PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998 yılında gerçekleşen komplonun, kadınlara nasıl yansıdığını Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi üyesi Ayşe Çelikbilek değerlendirdi.
 
‘Tecrit sadece fizikidir’
 
PKK Lideri Öcalan’a yönelik devam eden tecride dikkat çeken Ayşe, 26 yıllık bir tecride insanın direnemeyeceği fikrinin oluştuğunu vurguladı.  Ayşe, “Ama görüyoruz ki Sayın Abdullah Öcalan bu tecrit koşulları altında ‘jineolojiyi’, ‘jin jiyan azadî’ felsefesini, eşbaşkanlık sistemini inşa etti. Bu da çok net gösteriyor ki tecrit Abdullah Öcalan’ın fikrine işlemiyor, sadece fiziki bir tecrit var. Yaklaşık 4 yıldır ise mutlak bir tecrit hali var ve biz onun nasıl olduğunu dahi bilmiyoruz. Bununla birlikte kadınlar, çocuklar, bütün toplum için yeni kurduğu şeyler var mı? Varsa bunlar nelerdir bilmiyoruz. Kadın katliamlarına, çocuk katliamlarına, doğa katliamlarına ilişkin yeni çözümlemeleri yeni değerlendirmeleri var mı bilmiyoruz. Bizim yapmamız gereken şey, Sayın Abdullah Öcalan’ın halkın önüne koyduğu düşünce tarzını göz önünde bulundurmaktır” dedi.  
 
 ‘Jin jîyan Azadî’ felsefesi, kadının kendini tanıması ve güzelleşmesidir’
 
‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesinin geldiği aşama üzerinden düşünülmesi gerektiğini belirten Ayşe, “Bu sadece bir slogan ya da yan yana gelmiş üç sözcükten ibaret değildir. Bir felsefe oluştu. Bu felsefenin kökeninde kadın kurtuluş ideolojisi var. Bu felsefe bir kadının özürlüğünü dile getirmek istediğinde ne derecede dile getirdiğini göstermektedir. Bu sebepten ‘jin jiyan azadî’ felsefesi, yurtseverliktir, kişinin düşünsel olarak kendi varlığını inşa etmesidir, mücadeledir, kadının kendini tanıması ve güzelleşmesidir aslında. Bu yüzden bu felsefe özgür bir kadının kendini nasıl tanıdığını ve topluma nasıl tanıttığını gösteriyor. Bu felsefe sadece Kürt halkında değil, tüm dünyada yayıldı. Önce Rojhilat’ta yayıldı bu sene de hepimiz gördük ki yine Hindistan’da kadınlar isyanını bu felsefeyle gösterdi ve bir kez daha bu felsefenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Nerede bir kadın mücadele veriyorsa gördük ki bu ‘jin jiyan azadi’ felsefesi etrafında oluyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadının özgürlüğü ‘jin jîyan azadî’ ile ortaya çıkıyor’
 
Toplumda katliam, şiddet, kadın katliamlarının her geçen gün arttığına işaret eden Ayşe, kadınların hayatın her alanında çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını dile getirdi. Ayşe, kadınların çözüm olarak ‘jin jîyan azadî’ felsefesini gördüklerini söyleyerek, “Bu şekilde bu felsefe büyüdü ve dünyanın her yerine dağıldı. Gerçekleşen bir kadın konferansına katılan 42 farklı ülkeden kadınlar hep bir ağızdan ‘jin jiyan azadî’ sloganı attıklarında biz bu felsefenin tüm dünyaya ve tüm dünyadaki kadınlara nasıl yansıdığını gördük. Bu da gösteriyor ki kadının özgürlüğü ‘jin jiyan azadî’ ile ortaya çıkıyor. Şiddete, katliama karşı mücadele yürütüldüğü zaman ‘jin jiyan azadî’ baz alınıyor. İki yıl önce ‘jin jiyan azadî’ eylemleri başladığı zaman, bizde de etki yarattı ve bizler de Kürt kadınları olarak eylemlere katıldık. Bu eylemler ve mücadele güzel bir his veriyordu bize. Çünkü anladık ki felsefe amacına ulaştı ve her yere yayıldı. Her yerde görüldü ki ‘jin jiyan azadî’ felsefesi bizi kurtarıyor ve güçlendiriyor. Ve bir kez daha anladık ki tüm dünyadaki kadınlar, ‘jin jiyan azadî’ felsefesi ile yaşamını sürdürmek istiyor” sözlerini kaydetti.
 
‘Komplo, iktidarın mağlubiyetini herkese gösterdi’
 
Ayşe, bir kadının özgürleşmek istediği zaman, erkek egemen zihniyetin kadın özgürlüğüne karşı olduğuna işaret etti. Erkek egemen sisteminin ve erkek aklıyla hareket eden yapının “jin jiyan azadî” felsefesine karşı olduğunu hatırlatan Ayşe, “Bu yüzden Sayın Abdullah Öcalan’ın bu felsefesini daha fazla ilerletmesini, büyütmesini istemediler. Ama bu yapılan komplo Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin önünde duramadı. Hatta daha da büyüdü. Biz biliyoruz ki kadın özgürleşmedikçe toplum özgürleşemez. Bu sebepten toplumun, doğanın, çocukların, kadınların özgürlüğü, Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik tecride bağlıdır. Ancak tecrit son bulursa toplum da özgürleşebilir. İşgalci zihniyet de bu sebepten Sayın Abdullah Öcalan’ın sesinin çıkmasını istemiyor. Bu komplo da bu amaçla gerçekleştirildi. Komploya karşı en büyük direnişi de yine Sayın Öcalan verdi.  Onun mücadelesinden sonra başta Kürt kadınları sonrasında ise tüm dünya kadınları mücadeleyi sürdürdüler. Aslında gerçekleştirilen komplo başarılı olmadı. Komplo, iktidarın mağlubiyetini herkese gösterdi. Sayın Öcalan da fikirlerinin özgürlüğü ile kadın özgürlüğünü daha da ilerletti” sözlerini kullandı.