‘Çürümenin çözümü kadınların sözü ve eyleminde saklı’
- 09:03 2 Kasım 2024
- Güncel
Melike Aydın
AYDIN - Kadına yönelik artan şiddet ve hak ihlalleri, Türkiye'de toplumsal çürümenin derinleştiğine işaret ediyor. EŞİK temsilcilerinden Gülnur Aksop, "Eşit, özgür ve şiddetsiz bir toplumun inşasında kadınların ses çıkarmaya devam etmesi gerekiyor" diyerek, kadın dayanışmasının toplumsal krizlere karşı en güçlü direniş olduğunu vurguladı.
Son yıllarda Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik hak ihlallerinin hızla artması, özellikle kadınlara yönelik infial yaratacak düzeydeki şiddet ve katliamların kısa sürede gündemden düşmesi, toplumda derin bir ahlaki ve sosyokültürel kriz tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Türkiye genelinde birçok kesim, bu durumun toplumun temel değerlerinin aşındığı ve kurumsal yapının çürümeye başladığı bir çöküşe işaret ettiği görüşünü savunuyor.
Bu konuda JINNEWS’e değerlendirmelerde bulunan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) temsilcilerinden Gülnur Aksop, kapitalist değerler ve otoriter yönetim biçimiyle şekillenen “tek adam” rejiminin toplumdaki ahlaki yapıyı zayıflattığını ve kurumların işlevselliğini yitirmesine yol açtığını belirtti. Gülnur, ancak kadınların önderliğinde sağlanabilecek eşit, özgür ve şiddetten arınmış bir toplum yapısının inşasının önemini vurgulayarak, kadınların bu süreçte daha fazla söz üretmesi ve eylemde bulunması gerektiğinin altını çizdi.
‘Ahlaki çöküş ve devlet kurumlarında çürüme’
Adana’da bir günde 6 kadının katledildiğini, geçtiğimiz günlerde 2 erkeğin yolda yürüyen genç bir kadına tecavüz girişiminde bulunduğunu, İstanbul’da ise iki kadının yarım saat arayla işkence edilerek katledildiğini belirten Gülnur, “Günlerdir Hatay Defne’de bir kadın, hiçbir bildirim yapılmadan, istimlak bile edilmeden yol geçirmek için tapulu arazisine girilerek birçok zeytin ağacının kesilmesini tek başına protesto ediyor. Ve ülkede ‘yenidoğan bebek çetesi’ diye bir çetenin var olduğunu öğrendik. Bu çete, İstanbul’da 12 bebeğin ölümüne sebep olmuş; pek çok özel hastane bu cinayetlere ortakmış. Bu çete sadece SGK’yı hortumlamak için değil, organ nakli ve kozmetik sektöründe kullanılan bebek kanından yararlanmak için de bu işleri yapıyormuş. Birbirleriyle güle oynaya, şakalaşarak konuşurlarken bizim kanımız donuyor. Eğitim, sağlık, ekonomi, hukuk, doğal kaynaklarımız... Hangi alana baksak, her yerde hem bireysel ciddi bir ahlaki çöküşü hem de devletin bütün kurumlarıyla çürümüşlüğünü görüyoruz” dedi.
‘Kadınlar ses çıkarıyor’
Neoliberal kapitalizmin acımasız çarkları içinde ve “tek adamda” cisimleşmiş otoriter bir rejim altında yaşandığını kaydeden Gülnur, “Bu çöküş, toplumun kılcal damarlarına kadar her yere bulaşıyor: umutsuzluk, şiddet, cinayet, intihar ya da yağmaya, talana, yalana ortak olmak,” şeklinde ifade etti. Bu koşullarda, ancak kimin canı yanarsa o, canının yandığı yerden biraz ses çıkarıyor. Kısa ve cılız sesler olarak sönümlenip gidiyor. Ancak kesişimsel olarak her yandan canları yandığı için kadınlar, düzenli ve sürekli söz üretip ses çıkarıyorlar” sözlerini kullandı.
‘Kadınlar söz üretip eyleme devam etmeli’
Ahlakî ve politik bir toplumun oluşmasının yöntemi olarak Antonio Gramsci’nin “Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği” sözüne atıfta bulunan Gülnur, “Kadınlar en iyi yaptıkları şeye, söz üretip eylemeye devam etmeli. Tüm kesimlerdeki kadınlarla buluşarak, bunun için sürekli karşılaşmalar yaratarak; bu karşılaşmalar içinde ilkeli birliktelikler kurarak; tüm ötekileştirmelere karşı durarak; daha çok güven ve daha çok özen ile, hatta biraz da kendi politikleşmiş kimliklerimizi geri çekerek, bu çöküşe dur demeye başlayabiliriz” diye belirtti.
‘Herkes için eşit, özgür ve şiddetsiz yaşamı kadınlar kurabilir’
EŞİK’in 4 yıldır bu anlamda ilham verici bir yol aldığını söyleyen Gülnur, “Eşit ve açık iletişim, yatay örgütlenme modeli, farklılıklarımızla bir arada olmak, konuşmak, dinlemek, anlamaya çalışmak, ortak söz üretebilmek ve ortak mücadele... Kadınları ve mücadelelerini çok güçlendiriyor böyle bir yapılanma. Kadınlar ancak yeterince güçlenirse güçlü, ilkeli ittifaklara da girebilir. Bu ittifaklar erkeklerle, karma örgütlerle, bu ahlaki çöküşten, bu kurumsal çürümüşlükten rahatsız tüm kesimlerle kurulabilir ve kurulmalıdır da. Bütün mücadele alanlarını kapsayarak... Hepimiz için eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam iradesini şu anda bu ülkede ancak kadınlar gösterebilir. Kısaca, iradenin iyimserliği” diye konuştu.