Kadın Demokratik Konfederal Sisteminin Teorik ve Pratik Esasları

  • 09:07 25 Nisan 2025
  • Jineolojî
 
“Kadın devrimi, kadın bireylerin kişiliklerinden başlayarak bir bütün toplumsal dönüşüm mücadelesidir. Yani kendi kişiliğini inşa etme, erkekle mücadele ederek doğru erkek kişiliğini inşa etme, erkeği ve kadını dönüştürerek özgür ilişkiyi inşa etme, özgür ilişkileri geliştirerek toplumsal özgürlüğü inşa etme mücadelesidir. Çok kapsamlı, zorlu, bir o kadar da tarihi ve değerli bir mücadele sürecidir.”
 
Çiğdem Doğa
 
Kadınlar olarak birbirimizi anlamak çok önemlidir, anlamak her şeyi olduğu gibi kabul etmek demek değildir, bilakis ortak doğrulara, kabullere ulaşmada yol gösteren bir eylem demektir. Anlamak, üstten dayatılan yaklaşımları olduğu gibi kabul eden etmeyi aşmanın temel bir eylemidir. Anlamak esnek ve kazandırıcı bir dili, üslubu, tarzı ortaya çıkartır. Bu nedenle toplumu, toplumdaki kadın gerçeğini felsefeyle, bilimle, sevgiyle anlama ve dönüştürme yönü önemle ele alınmayı gerektirir.  
 
Üçüncü olarak örgütlenme ilkesi, kadın devriminin demokratik konfederal sistem olarak bedenleşmesini anlatır. Tabii burada herhangi bir örgütlenme biçiminden değil, özgün ve özerk örgütlenme bilinci ile örgütlenme biçiminden bahsediyoruz. Bu, çok önemli bir ayrıntıdır. Toplumdan bağımsız dünyanın başka bir köşesinde yaşamadığımıza göre, toplumun içinde, egemen erkek gerçeğiyle yakın sahada olunduğu için de özgün ve özerk örgütlenme biçimine ihtiyaç vardır. Böyle bir ortamda kadın özgürlüğü, toplumsal eşitlik, adalet, ancak özgün ve özerk örgütlenme biçimleri ile sağlanabilir. Genel devrimin içinde kadın devrimi, genel demokratik konfederal sistem içinde kadın demokratik konfederal sistemini geliştirmede örgütlenme karakteri, özgün ve özerk karakterde olmak durumundadır. Aksi takdirde diğer devrimlerin ve mücadelelerin yaşadığı akıbete gitmek kaçınılmaz olacaktır. 
 
Demokratik konfedaral sistemin kadınlar için önemi 
 
Özgün ve özerk örgütlenme anlayışı, kendini tamamen toplumdan, genelden koparan tarzda değildir, bilakis özgün kimliğini özerk bir biçimde koruyarak ancak bu kimliği ile geneli etkileyen, değiştirip dönüştürme temelinde genelle bütünleşen bir tarz söz konusudur. Ve yine özgünlüğü demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü karakterdedir. Bunlar örgütlenme ve sistem biçimini belirleyen özelliklerdir. Ruhuna uygun bir örgütlenme geliştiği oranda kadınlarda ve toplumda zemin bulup güçlenir. 
 
Kadının demokratik konfederal sistemini örgütlemenin hem büyük zorlukları ve hem de büyük fırsat ve olanakları vardır. En temel zorluk; kadın kaba isyana hazırdır, ancak inşa içerikli isyana yabancılaşmıştır. Beş bin yıl boyunca hafızasızlaştırılmış, güç kaynaklarından-toplumundan koparılmış ve güçsüzleştirilmiş kadın gerçeği, isyana hazırdır ancak inşaya, örgütlemeye, kurmaya, sistemleşmeye çok da hazır değildir. Özünde büyük bir yaratıcılığa ve emeğe sahip olan kadın gerçekliği, kendi güç kaynaklarından uzaklaştıkça kendine ait yaşamı, sistemi, örgütlenmeyi, mücadeleyi süreklileşen biçimde yaratma fikrinden, pratiğinden de uzaklaşmaya başlamıştır. İşte bu nedenle kadın devrimi her şeyden önce bilinçlenme, kendi öz gücünü tanıma devrimidir. Bu açıdan öncelikle demokratik konfederal sistemi derinliğine tanımlama, neden kadınlar açısından özgür yaşamı inşa anlamına geldiğini daha iyi anlamak ve anlatmak gerekmektedir. 
 
Eski zihniyetlerle demokratik konfederal sistem örgütlenemez. Eski yol ve yöntemlerle konfederal sistem örülemez. Örgütlenmenin niteliği bu açıdan çok belirleyici bir öneme sahiptir. Niteliği demokratik ve özgürlükçü, konfederal anlayışa göre geliştirilmez ise, oradan devletçi, iktidarcı, bürokratik, cinsiyetçi, erkeğe benzeşen, geleneksel kültüre hizmet eden anlayışlar ve yapılanmalar ortaya çıkar. Bu nedenle her örgütlenme birimi, kurumu, demokratik konfederal sisteme göre mi değil mi diye kırk defa sorup cevaplamak, deneyimlemek ve doğruyu inşa etmeye çalışmak gerekir. 
 
Abdullah Öcalan İmralı’da yazdığı savunmalarında demokratik konfederal sistemin temel dört ayağını komünler, meclisler, akademiler ve kooperatifler-komünal ekonomi olarak ortaya koyar. Boyutları da bu dört temel ayağa can veren damarlar olarak tamamen halkla ve kadınlarla organik bir bağ içinde örgütleme üzerinden belirtir. Bu, piramidi tersine çevirerek tabanın her konuda karar gücü olduğu, en küçük birimlerin hayata dair kararlarda söz sahibi olduğu, bu kararlar temelinde kendini yönetebildiği demokratik bir sistemdir. Kadın konfederal sistem açısından da bu örgütlenme esaslarıyla kendini yönetme, karar gücü haline gelme geçerlidir. Yani kadın komünleri, kadın meclisleri, kadın akademileri, kadın komünal ekonomisi, boyutların kadın eksenli geliştirilmesi ve tüm bunların konfederal bir bağ ile yürütülüp koordine edilmesi biçiminde somutlaştırılabilir. 
 
Kominler ve renkler nasıl örgütlenebilir 
 
Komünler çok zengin bir biçimde örgütlenebilir. Spor komünlerinden tutalım da çocuk komünlerine, aile, ekonomik, ekolojik, okuma, yazma komünleri vb. gibi esnek komün örgütleri de geliştirilebilir. Meclisler de her özgünlüğün kendini ifade edebileceği bir örgütlenme birimi olarak geliştirilebilir. Doğrudan demokratik işleyiş konfederal tarzla bütünlük içinde örgütlenerek bir rol ve koordinasyon biçiminde yönetim gücüne kavuşturulur. Rojava, Şengal, Maxmur ve Avrupa gibi yerlerde kadınlar açısından bir deneyim olarak yaşanmaktadır. Soyut bir teori değildir, yetersiz kalan yanları olmakla birlikte somut olarak deneyimlenen bir gerçekliktir. Ancak yetersizliklerinin, eksikliklerinin eleştirilmesi, yeniden değerlendirilmesiyle birlikte süreçler içinde gelişmekte, en verimli ve en doğrusunu gerçekleştirmeye doğru yürümektedir. Komün ve meclis konusunda önemli olan, tüm bu birimlerin tamamen kadınların özgürlük ve eşitlik ihtiyacına göre örgütlenmesi, erkek egemenlikçi yaklaşımlara karşı cins mücadelesini veren bir mevzi haline getirilmesi, toplumun, ailenin ve erkeğin demokratik dönüşümünün temel mevzileri haline getirilmesidir. 
 
Demokratik ulus ve demokratik konfederal anlayışta örgütlenmenin temel bir amacı da toplumun parçalı durumunu aşarak bütünlüğünü sağlayabilmektir. Bu açıdan örgütlenme anlayışı ilkeler doğrultusunda herkesi kapsayabilecek esneklikte olmalıdır. Bu anlamda toplumun tüm kesimlerini kazanmak, sistemin içine çekmek ve herkesi işlevli hale getirmek gerekir. Farklı halk kimliklerinin demokrasi, özgürlük ve eşitlik temelinde yoğrulması, kaynaşması, en fazla kadınların başaracağı bir gerçeklik olmaktadır. Kadınlar kapsayıcı, hoşgörülü karakterleriyle birlikteliğe daha yatkındır. Bu yönüyle yaşadığımız topraklar zengin bir halklar mozaiğine sahiptir, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Çerkezler, Türkmenler, Lazlar gibi birçok halk kimliği vardır. Bu halklardan kadınlar, demokratik konfederal örgütlenme anlayışıyla güçlü bir kaynaşmayı, bütünleşmeyi sağlayabilir. Ne kadar renk birleşirse o kadar anlam ve özgürlük dolu gelişim ortaya çıkar. Bununla beraber, birlikte yaşam kültürü üzerine eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerini geliştirmek, var olanı derinleştirmek gerekmektedir.  
                                                                
Demokratik konfederal örgütlenme anlayışında yönetim, kendini örgütlenme sisteminin, karar alma organlarının yerine kendini koyamaz. Bu örgütlenme süreçlerinin ve işleyişlerinin, yani doğrudan demokrasi süreçlerinin kendisi esas karar mercii olurken, yönetimler ise alınmış olunan kararların uygulama ve birimler arasında konfederal süreci koordine etme iradesini ifade eder. Yönetimlerin, konfederal birimlerin almış olduğu kararlar dışında karar alma, dikte etme gibi bir inisiyatifi ve hakkı yoktur. Esas yükümlülüğü alınan kararları doğru ve verimli bir biçimde hayata geçirmektir. Ve yine konfederal birimlerin yönetimleri görevden alma hakkı ve yetkisi de vardır. Kendi kendini yönetme, öz yönetim dediğimiz gerçekliğin ruhu, bilinci, tarzı vardır. Komün ve meclisler, boyutlar kadınların kendi kendilerini yönetmeleri için, ortak kararlar alabilmek için vardır. Aksi takdirde liberal temsili demokrasilerden bir farkı kalmaz, bundan da ancak iktidarlar, egemenlik anlayışı, devletçi ve bürokratik tarz boy verir.     
 
Kadın konfederal sistem örgütlenmesinin temel bir boyutu da evrenselleşme ve açılım boyutudur. Çünkü bir örgüt ne kadar yerel, bölgesel ve evrensel çapta ağlarını geliştiriyor ise o kadar etkili ve sürece yön verici bir güce sahip olur. Sistemleşmesinin zemini daha güçlenir ve yaygınlaşır. Demokratik ulus paradigmasının ucu açık örgütlenmelere açık olması, kadın konfederal sistemi açısından da böyle muazzam bir açılım imkânı sunar. Bölgesel, küresel erkek egemen sistemin politikalarına, saldırılarına karşı bütünlüklü bir kadın mücadelesi yürütmek, ortak politika ve gündemler oluşturmak açısından da çok verimli bir alan açar.  
 
Dördüncü olarak mücadele ilkesi de kadın konfederal sistemin mücadele alanlarını ve tarzını ifade eder. Kadın devriminin bir tarifi de iktidarlara ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin çok yönlü ve sürekli sürdürülmesi biçiminde yapılabilir. Kadın ideolojik, politik, askeri, sosyal, cinsel, kültürel, ekonomik, hukuki vb. her alanda cendere altına alınarak köleleştirilmişse, bu kölelikten çıkma mücadelesi de aynı kapsamda olmak zorundadır. Bu nedenle kadın mücadele alanı ve kapsamı çok geniştir, ufkumuzun da buna göre geniş olması çok önemlidir. Birini esas alıp diğerlerini bırakmak olmaz, bütünlüklü ve birbirini tamamlayan bir mücadele tarzı geliştirmek zorundayız ki egemenliğin çok yönlü sömürgeciliğini geriletip yıkabilelim. 
 
Kadın devrimi toplumsal dönüşüm mücadelesidir 
 
Demokratik konfederal sistemin esas birimleri olan komün ve meclisler mücadele mevzileri olur iken, eğitim, ekonomi, sağlık, öz savunma, ekoloji, hukuk, kültür-sanat, diplomasi, siyaset boyutlarının her biri de aynı zamanda mücadele alanı olmaktadır. Yani her boyut hem mücadele ve hem de özgür yaşamı inşa alanı olmaktadır. Bunun diğer bir anlamı da şudur: bu sistemle erkek egemenliği sadece eleştirilmiyor, teşhir edilmiyor, aynı zamanda erkek egemenliğine alternatif olan boyutlar, örgütlenmeler geliştirilerek mücadele ediliyor. Yani klasik muhalefet ya da klasik isyan tarzında değil, yaratarak, aşarak, alternatif oluşturarak mücadele ediliyor. Dikkat edilirse hem salt kaba retçi ve hem de genelin içinde özgünlüğünü koruyamayarak genele tabi olan tarzların dışında bir mücadele tarzı olarak ifadesini bulmaktadır. 
 
Mücadele tarzı kapsayıcı, herkesi içine çekebilen, mücadeleye teşvik ettiren bir içeriğe sahiptir. Kadından başlayarak tüm toplumu demokratik temelde dönüştürmeyi amaçlar. Bu nedenle de kadının ve erkeğin geriliklerine, egemen ve köle yanlarına karşı sürekli bir ideolojik, zihniyet mücadelesi yürütür. Cins mücadelesi olarak da ifade edebileceğimiz bu mücadele, olmazsa olmaz niteliğinde bir mücadele olmaktadır. Burada özgür kadın kişiliğini, kimliğini oluşturma anlamında çok tarihi bir mücadele biçimi söz konusudur. Kadın devrimi, kadın bireylerin kişiliklerinden başlayarak bir bütün toplumsal dönüşüm mücadelesidir. Yani kendi kişiliğini inşa etme, erkekle mücadele ederek doğru erkek kişiliğini inşa etme, erkeği ve kadını dönüştürerek özgür ilişkiyi inşa etme, özgür ilişkileri geliştirerek toplumsal özgürlüğü inşa etme mücadelesidir. Çok kapsamlı, zorlu, bir o kadar da tarihi ve değerli bir mücadele sürecidir.  
 
Not: Yazının devamı haftaya “Kadın Demokratik Konfederal Sisteminin Teorik ve Pratik Esaslarına Dair, Üçüncü Bölüm” başlığıyla yayınlanacaktır.