Dêrsim Tertelesi'nde katledilenler anıldı
- 14:24 4 Mayıs 2025
- Güncel
DÊRSIM-Dêrsim Tertelesi dolayısıyla yapılan yürüyüşün ardından düzenlenen basın açıklamasında, yüzleşme olmadan Türkiye’de bir demokrasiden söz edilemeyeceği vurgusu yapıldı.
Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu, Dêrsim Terletesi'nin 88'inci yıl dönümü dolayısıyla Dersîm merkezde bulunan Sanat Sokağı'nda başlayan bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Halkaların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dersîm İl Örgütü, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), çok sayıda kurum ve kuruluş ile yurttaş katıldı. Yürüyüşte Seyit Rıza'nın fotoğrafları, karanfiller tutulurken kadınlar tarafından siyah çarşaf açıldı. Yürüyüş katliamın anısına sessiz bir şekilde sürdü. Seyit Rıza Meydanı'nda biten yürüyüşün ardından meydanda bulunan Seyit Rıza heykelinin önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Burada ilk olarak katledilenler için saygı duruşunda bulunuldu.
‘Direnişi işletmeye davet ediyoruz'
Yapılan saygı duruşundan sonra başlayan açıklamada ilk olarak söz alan Dêrsim Dernekleri Federasyonu ( DEDEF) Başkanı Ali Rıza Bilir, "Dêrsim raporlarını ön görüldüğü üzere fiziki kıyımın ardından, kültürel asimilasyon süreci etkili biçimde devreye konulmuştur. Dêrsim’in birçok yerinde yolumuzun rehberliğini yürütmekte olan ocak evlatları katledilerek ve ocaklar sistemi vurularak halkımız hem toplumsal çözülürse hem de inançsal kimliğinden koparılma sürecine konulmuştur. Yasaklar ve asimilasyonu esas alan politik ve eğitim müfredatıyla halkımızın tüm birikimlerinin iradesi anlamına gelen dilimizle yok oluş sürecine sokulmuştur. 4 Mayıs Bakanlar Kurulu kararının 88’nci yıl dönümünde halkımıza çağrıda bulunuyoruz; biz insan bizi insan kılan insanlık Alevi içinde ki yerimiz ve halk kimliğimiz anlamına gelen soykırım sarmalından tüketilmek istenen Dêrsim gerçekliğinde ısrar etmeye, direnişi ve mücadeleyi işletmeye davet ediyoruz" dedi.
'Bu tarihle yüzleşmek zorundayız'
Sonrasında söz alan Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe, bugün yaşanan sorunların temelinin katliamlarla yüzleşmemekten geldiğini ifade ederek şunları söyledi: “ Sadece Cumhuriyet tarihi değil, onun öncesindeki bir bütün tarihiyle yüzleşmek durumundayız. Bu yüzleşmeyi gerçekleştiremezsek, bugün arzu ettiğimiz adalete demokrasiye ve barışa ulaşabilme şansımız yoktur.”
'Acının azalması yüzleşmekten geçer'
Emek Partisi Dêrsim İl Başkanı Ergin Tekin ise bir yandan yok etme, diğer yandan izole etme kararıyla birlikte Dêrsim harbinin Dêrsim Harekatının Bakanlar Kurulu kararıyla alındığını söyledi. 10 binlerce kişinin katledilmesinin yanı sıra asimile edilmek için başka şehirlere sürüldüğüne dikkat çeken Ergin Tekin, “Eğer bu acının biraz azalmasını sağlayacaksak, bunun en önemli yollarından biri bu katliamla yüzleşmekten geçer. Bu katliamla yüzleşmedikten sonra diğer yanıyla bunu bir siyasi malzeme yapan iktidarlarla karşı karşıya kalıyoruz” sözlerini kullandı.
‘Acı ilk günkü gibi taze’
ESP adına söz alan Orhan Çelebi, yaşanan katliamların sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Sivas Katliamı'nın faillerinin Cumhurbaşkanı tarafından affedildiğini hatırlatan Orhan Çelebi, Dêrsim katliamının üzerinden 88 yıl geçmiş olmasına rağmen acının ilk günkü gibi taze olduğunu ve faillere hesap sorulmadan üzerinin kapatılmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Mat, sürece değinerek, barışın gelmesini en çok Alevilerin istediğini söyledi.
'Mücadeleyi büyütmek zorundayız’
Ardından söz alan DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşbaşkanı Yüksel Mutlu dün yaşamını yitiren İmralı Heyeti Üyesi Sırrı Süreyya Önder’in yakınlarına başsağlığı dileyerek konuşmasına başladı. Yüksel Mutlu, “Bugün buraya bir araya gelmemizin sebebi 88 yıllık bir acı, vahşet, halkımızın, büyüklerimizin çığlıklarının yeri göğü delerek bugüne kadar mücadele ettiğimiz, mücadelesini sürdürdüğümüz bir Dêrsim soykırımı. Soykırım olarak adlandırdığımız 88 yıllık dinmeyen bir acıdan söz ediyoruz. Seyit Rıza’nın tarihe geçen iki sözü var. Birisi, ‘Ayıptır, günahtır, zulümdür, evladı Kerbelayız' diğeri, ‘Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu, ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun’ Bu iki cümlede vahşetin anlamı var. Orada mücadele var, direniş var, soykırım var ve bu mücadeleyi sürdüren ardılları var. Eğer bir yüzleşme olmazsa Türkiye’de bir demokrasiden söz edemeyiz. Bugün Sırrı Süreyya Önder’in de öncülüğünü ettiği, İmralı heyeti içinde yer aldığı ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının meali budur. Bizler bunun mücadelesini büyütmek zorundayız. Aksi halde sadece 15 Kasım’da ya da 4 Mayıs’ta buraya temsili olarak gelmek yetmiyor" şeklinde konuştu.
'Tüm halklar eşit olana kadar mücadele edeceğiz '
Yüksel Mutlu son olarak şu sözleri kullandı: "4 Mayıs Bakanlar Kurulu kararı dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde savaşın sonunda kız çocuklarına ganimet olarak el konulmamıştır ama burada el konuldu. Biz bunların peşindeyiz, bunun mücadelesini yürüteceğiz. Eşit yurttaşlık olana, Kürtler ve Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, Türkler, tüm halklar eşit ve özgür olana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Kürt sorunun çözümü budur.”
'Bir mezarımız varsa hikayesi vardır'
Son olarak konuşan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, haksızlığa karşı el ele verip bir araya gelenlerin bir topluluk oluşturduğunu bu topraklarda hak ile yaşadıklarını ancak egemenlerin yapmış oldukları düzenden memnun olmadıkları için onları katlettiğini vurguladı. Zeynel Kete, “Şehitlerimiz, pirlerimiz bu uğurda Hakk'a yürüyen canlarımızın mezarları verilmemiş yerleri gizli tutulmuştur. Çünkü bir mezara sahip olmak, bir değere, kutsal bir mekana, bir tarihe bir hafızaya sahip olmaktır. Eğer bir mezarınız varsa onun bir hikayesi de vardır. Alevi inancında mezar en kutsal yerdir, ziyaretinizdir. Mezarlar üzerinde sorunlarımızı çözeriz. Eğer bugün bizi mezarsız bırakıyorlarsa bizi kültürsüz, tarihsiz, dilsiz bırakıyorlar" diye konuştu.