Barıştan yana bildirgelerini açıkladılar: Birlikte mücadele edelim
- 19:15 24 Mayıs 2025
- Güncel
İSTANBUL/ANKARA - Barışın inşası ve demokratik toplum için taleplerini içeren bildirgelerini açıklayan Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, “kadınların bütünlüklü barış taleplerini oluşturmak için bir araya gelmeye, tartışmaya çağırıyoruz. Bizlerin sözünün duyulduğu, taleplerimizin gerçek olduğu bir barış için hep birlikte mücadele edelim” çağrısı yaptı.
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, özgür, eşit ve demokratik bir toplum ve barışın inşası için taleplerini dile getirmek üzere Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda bildirgelerini açıkladı. İnisiyatif üyelerinin katıldığı açıklamada, "Baraşa ihtiyacım var”, “Barış için ısrar ediyoruz”, “jin jiyan azadi”, “barış için ısrar ediyoruz”, “kadınlar barıştan yana dövizleri taşınarak “Barışa ihtiyacım var kadın inisiyatifi” pankartı açıldı. Eylemde sık sık “Jin şer nexazın jin aşiti dıxazın”, “yükselt yükselt barışın sesini yükselt” sloganları atıldı.
Açıklamada Kürtçe Metni Newroz Ünverdi, Türkçe metni ise Berfin Atlı, Feride Eralp ve Dilan Geyik okudu.
‘52 yıllık savaşı yok sayarak bir düzen inşa edilebilir mi?’
Ülkede pek çok kişinin "Ne barışı, savaş mı var ki?" dediğini dile getiren Berfin Atlı, 1 trilyon 608 milyar liranın savaşa ayrılmamasının, Kürtlerin anadilde hizmet alamamasının nedenin nedenin savaş politikası ile bağlantılı olduğunu dile getirdi. Berfin Atlı, “52 yıllık savaşı yok sayarak bu acıların bir daha gerçekleşmeyeceği bir düzen inşa edilebilir mi? Bugün pek çok siyasetçi annelerin ağlamamasına vurgu yapıyor. Evladını kaybetmenin acısının tanınması elbette çok önemli. Ama bir şeyi de unutmuyoruz: Biz kadınlar bu savaşı sadece anne olarak yaşamadık. Kapısında, duvarının yanında özel harekatçıların taciz etmek için beklediği bir okula giden genç kadın olarak, tehdit edilen gazeteci olarak, savaşan taraflardan biri olarak, siyasetçi olarak, fikrimizden dolayı tutsak olarak, öğretmen ya da akademisyen olarak, kaybedilen ya da hapsedilen birinin evladı, kız kardeşi, arkadaşı, yoldaşı veya kendisi olarak yaşadık. Barıştan beklentimiz de sadece anne olarak değil. Biz kadınlar eşit, özgür, şiddetten uzak yaşayabildiğimiz, kararlarımıza saygı duyulan bir barış istiyoruz” dedi.
‘Yanıt bekleyen sorularımız var’
Savaş üzerine kurulu hukuksuzluk düzeninin hala sürdüğünü belirten Berfin Atlı, her türlü toplumsal itirazın savaş politikasına dayanarak “terör” kapsamına alındığını ve alınmaya devam ettiğini vurguladı. Berfin Atlı, Biz kadınlar ve LGBTİ+lar da savaşın erkekliği, erkek şiddetini kışkırttığı bir ortamda yaşıyoruz yıllardır. Erkekler zaten dokunulmazken, üniformalar kadınları katletmek, tecavüz etmek, çocukları istismar etmek, intihara sürüklemek için fazladan bir dokunulmazlık sağlıyor. İpek Er’in ölümüne sebep olan Musa Orhan ve onun gibiler, uzman çavuşlar, özel harekâtçılar devletin bekasını temsil ettiği için cezaevine girmiyor. Savaşın olmadığı bir koşul, düşman gördüğünü tecavüzle tehdit etmenin de meşru sayılmadığı bir koşul olmalı aynı zamanda. Bugün bu savaşı gerekçe göstererek suskunluğu, itaati dayatan beka siyaseti son bulacaksa, en yüksek sesle talep etmenin, en yüksek sesle mücadele vermenin vaktidir. Elbette bizim de tüm bilinmezlere dair endişelerimiz var. Toplumsal yüzleşme ve uzlaşmanın zemininin kurulması için hangi adımların atılacağı gibi yanıt bekleyen sorularımız var. Barışa doğru atılacak adımların, bir siyasi partinin sonsuz iktidar hevesine destek şartına bağlanmasını asla kabul etmiyoruz. Bunu kabul etmemenin yolunun da susmak, uzak durmak değil; barışı gerçek, herkese ait ve kalıcı kılacak demokrasi ve hukuk zemini için mücadele etmek olduğunu biliyoruz” diye belirtti.
Kadınların talepleri ve çağrısı
Bidirgenin devamını okuyan Feride Eralp, taleplerini dile getirdi. İnisiyatifin talepleri şu şekilde:
“Barış için bir araya gelen kadınlar, başta TBMM ve hükümet olmak üzere, tüm karar vericilere üç acil taleple sesleniyoruz. Bu talepleri ve fazlasını hem yükseltmek hem gerçekleştirmek için muhalefet partilerini de sorumluluğa davet ediyoruz.
*Siyaset suç olmaktan çıksın. Buna zemin sağlayan Terörle Mücadele Kanunu gibi kanunlar kaldırılsın, hasta tutsaklar başta olmak üzere siyasi mahpuslar özgür bırakılsın. Milletvekilleri, siyasi parti başkanları, gazeteciler, akademisyenler, insan hakları savunucuları, belediye başkanları vb. adeta rehin tutulurken kadınlara şiddet uygulayan erkekler her türlü infaz indiriminden, pandemi affından yararlanıyor. Bir yanda cezasızlık bir yanda cezalandırma üzerine kurulu bu adaletsiz düzen değişmeli. Buna Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını hemen uygulayarak başlamak mümkün. Hukuku askıya almanın, herkesi susturmanın, işkenceyi meşrulaştırmanın bir aracına, siyasi iktidarların elinde bir silaha dönüşen Terörle Mücadele Kanunu ve benzeri kanunlar kaldırılmalı ki bundan sonra toplumsal mücadele içinde yer alanlar, sokağa çıkıp hakkını savunanlar, barışı konuşanlar ve savunanlar bir daha yargılanmasın.
*Sınır ötesi harekâtlara, özel güvenlik bölgesi uygulamalarına, askeri yığınağa derhal son verilsin. Bugün PKK kendini feshettiğini açıkladı ve silah bırakıyor, ancak ülkenin içinde 15 bölge giriş çıkışa kapatıldı. 10 yıl önce, çözüm süreci sırasında inşa edilen kalekolları, yapılan askeri yığınağı ve bunun sürekli silahlı erkeklerin gözetimi altında yaşamak zorunda bırakılan kadınlar üzerindeki etkisini hatırlayan bizler, bunun tekrarlanmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu barışı dahi savaş için araçsallaştırmaktır. Sınır içinde karakola dönüştürülen okullar ve sınır ötesinde kurulan askeri üsler gibi uygulamalara son verilmeli.
*Tüm kayyumlar geri çekilsin, kayyum atanmasının zeminini oluşturan ve OHAL bahanesiyle yasalaştırılan 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname iptal edilsin. Kayyumla kadınların gasp edilen hakları, kurumları ve maddi varlıkları hiç vakit kaybetmeden geri verilmeli.
'Barış için hep birlikte mücadele edelim'
Bunlar, bu toplumun barış içinde yaşayabilmesi için bizce ilk aşamada olmazsa olmazdır. Çünkü bunlar bu toplumun birbiriyle korkmadan, açıklıkla konuşabilmesi için, yüzleşebilmesi için gerekli. Hangi mücadeleyi veriyor olursak olalım, örneğin greve çıktık diye, 8 Mart’ta ya da Onur Yürüyüşü’nde sokağa çıktık diye, yani hakkımızı ararken kırmızı çizgilere toslamaktan, yasaklanmaktan, cezalandırılmaktan korkmayalım diye şart. Biz, bu taleplerin ve fazlasının sadece ‘barışa ihtiyacım var’ diyen kadınların veya bir kesimin değil, toplumun bütününün öncelikli hedefleri olması gerektiğine inanıyoruz. Bu üç maddeyi temel alarak kadınların bütünlüklü barış taleplerini oluşturmak için bir araya gelmeye, tartışmaya çağırıyoruz. Bizlerin sözünün duyulduğu, taleplerimizin gerçek olduğu bir barış için hep birlikte mücadele edelim.”
Okunan bildirgenin ardından açıklama sloganlar son buldu.
Ankara
İstanbul ile eş zamanlı olarak Ankara’da da kadınlar, Kızılay İzmir Caddesi kesişiminde bulunan Barış Heykeli önünde bir araya geldi. Burada ellerinde “Barışa İhtiyacım Var” dövizleri taşıyan kadınlar sık sık “jin jiyan azadi”, “kadın yaşam özgürlük” sloganları attı. Ortak barış bildirgesini ise kadınlar sırasıyla okudu. Ardından metnin Kürtçesi’de kadınlar tarafından okundu.