Hukukçular Meclis Komisyonu’nda
- 14:42 2 Ekim 2025
- Siyaset
ANKARA - Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 13’üncü toplantısında konuşan hukukçular, başta umut hakkı ve anadil düzenlemeleri olmak üzere infaz yasalarının düzenlenmesine dikkat çekti.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 13’üncü toplantısı başladı. Komisyon, toplantıda hukuk örgütlerini dinliyor.
Bilgilendirme dili Kürtçe de olmalı
Toplantıda ilk olarak Hukukçular Derneği’nden Mehmet Melih Gülseren söz aldı. Mehmet Melih Gülseren, süreç boyunca süreci sekteye uğratacak, toplumu kin ve düşmanlığa itecek medya söylemlerinin ve dijital medya paylaşımlarının önüne geçmenin önemli olduğunu belirti. Sürece dair bilgilendirmenin Kürtçe olarak da yapılması gerektiğini gerekirse kurumlara Kürtçe mesajların atılması gerektiğini dile getirdi.
Adımlar noktasında ise, birçok düzenlemeye işaret eden Mehmet Melih Gülseren, ekonomik, sosyal haklara ilişkin düzenlemelerin yapılmasının ardından infaz düzenlemelerine geçilmesi gerektiğine işaret etti.
‘Yasal değişiklik çalışmaları gerek’
Ardından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanları Serhat Çakmak ve Ekin Yeter Moray, söz aldı. İlk sözü alan Serhat Çakmak, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile beraber halkların, kimliklerin, inançların, cinsiyetlerin ve ekolojinin birlikte yaşayabileceği eşit ve özgür koşulları inşa etme fırsatı geliştirdiği vurgusunu yaptı. Politik davaların yargılama usullerine dikkat çeken Serhat Çakmak, söz konusu yargılamaların, yargı ve siyasal iktidarlar ilişkisini ve hukuk iktidar ilişkisini ortaya çıkardığını belirterek, “Bizler eğer yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını tartışacaksak politik dava mantığını ve beraberinde getirmiş olduğu istisnai yargılamalar mantığını da masaya koymamız gerekiyor. Bu bağlamda yasal değişiklikleri de öngören ve bu kapsamda çalışmalarla görüşmemiz gerekiyor. Bağımsız ve tarafsız yargı görünümünün ve içeriğinin sağlanması için birinci işlem olarak savcılar kurulunun yapısı, çalışma biçimleri ve özellikle üye belirleme yöntemlerinin değiştirilmesi gerekmektedir” diye belirtti.
‘Anadil hakkı çekinceleri kaldırılmalı’
Türkiye'de anadil hakkının kullanımına ilişkin ise Serhat Çakmak, “Bildiğimiz üzere anadil hakkı bireylerin kendi ana dillerini kamusal ve özel alanda kullanabilmeleri bu dilde eğitim alabilmeleri ve kültürel ifadelerini bu dil üzerinden sürdürebilmesi anlamına gelebilmekte. Hem genel metin olarak Birleşmiş Milletler'in hem de İnsan Hakları Evrensel İmtiyazı 2 ve 26’ncı maddesi ve yine medeni haklar ve siyasal haklara ilişkin uluslararası sözleşmelerde bu hak tanınmıştır. Avrupa Bölgesel ve Azınlıklar İmtiyazı Çocuk Hakları sözleşmelerinde de dille ilgili maddelerine çekince konulmuş. Bu çekincelerin aslında kaldırılmasıyla bir aşama geçirmiş oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Köy boşaltmalarıyla beraber toplumsal yapının ve eko ekosistemin değişmesi, orman yakmalar, ağaç kesimleri, barajlar ve yol yapımı gibi çalışmaların ekolojik sistemi tahrip ettiğini belirten Serhat Çakmak, savaş hatalarının kalıcı zararlarının giderilmesini söyleyerek, “Bu ülkenin asıl ruhu olan manevi duyguların yaşatılması için cenazelere saldırıların sona ermesiyle ilgili yasa değişikliklerinin yapılması gerekmekte” dedi.
Umut hakkı
Ardından söz alan Ekin Yeter Moray ise, umut hakkının uygulanması halinde cezaevlerinde bulunan bütün siyasi tutsaklar için önemli bir gelişmenin sağlanmış olacağına dikkat çekerek, “Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplum sağlığı inşası için de çok önemli bir adım da sağlanmış olacak. Umut hakkı ile beraber tek seferde birçok hakkı ve demokrasi gelişmesini de kapısından geçirileceğini düşünüyorum” dedi.
İKG 359 kişiyi tahliye etmiyor
Cezaevlerinde yaşanan ihlallere ilişkin de konuşan Ekin Yeter Moray, “Türkiye'de hangi hapishanelerde hangi ihlaller uygulanmakta? Burada iki konuya özellikle dikkatinizi çekmek isterim; Birincisi bu iki konu hatta az zaman içerisinde ekleyerek bu üç konu hakikaten hapishanelerde bir insanlık krizi yaşanmasına sebep olmakta. İdari ve Gözlem Kurulları pandemi sürecinde çıkartıldı biliyorsunuz. Bütün politik mahkemeler hapishanede ikinci bir yargılanmaya tabi tutuluyor” diyerek kendilerine yapılan başvurulara göre 359 kişinin Cezaevi İdare gözlem Kurullarının kararları doğrultusunda tahliye edilmediğini, 631 ağır hasta mahpusun da tahliye beklediğini ifade etti.
Kayyım rejimi
İstisnaların kural haline geldiği bir rejimde yaşadıklarına dikkat çeken Ekin Yeter Moray, “Bu rejimde kayyum rejimi de istisnaların kural haline getirildiği bir rejimdir. 2016 yılında çıkartılan bir emekliliğinin sonradan yasaklanması. 93 belediye başkanı tutuklandı. 954 kişi ihraç edildi. 1913 tane işçi kıyımdan geçirildi. 5 milyon seçmenin de seçme ve seçilme hakkı iradesi elinden alındı. Bu uygulama 2019 yılında 56 belediyeyle devam etti. Belediye ve haliyle bu sadece bölgeyle sınırlı kalmadı ve Türkiye'deki başka belediyelere de sirayet etti” diye belirtti.
Parlamenter sistem vurgusu
Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği’nden Kemal Akkurt, emek, özgürlük, dayanışma ekseninde geliştirilecek politikalar ile çözüme erişilebileceğini söyledi. Toplumsal muhalefetin ortak bir hedef etrafında birleşmesi gerektiğini kaydeden Kemal Akkurt, güçlendirilmiş parlamenter sistemin kurulması gerektiğine işaret etti.