
HDK: Kobanê tutsaklarının özgürlüğü, barışın ve demokrasinin gereği
- 18:17 6 Ekim 2025
- Güncel
İSTANBUL- Kobanê Davası'ndan tutsak bulunan siyasetçilere ilişkin yazılı açıklama yapan HDK, “Onların özgürlüğü, yalnızca bireysel bir adalet talebi değil; bu ülkenin barış ve demokrasiyle yeniden buluşmasının gereğidir” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Kobanê davasından tutuklu bulunan siyasetçilere ilişkin dijital medya hesabından yazılı açıklama yaptı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 8 Temmuz 2025’teki eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki “ihlal” kararının anımsatıldığı açıklamada, “Bu karar, yalnızca Demirtaş’ın değil; Figen Yüksekdağ, Ali Ürküt, Nazmi Gür, Alp Altınörs, Günay Kubilay, Aynur Aşan, Bülent Parmaksız, Dilek Yağlı, İsmail Şengül, Pervin Oduncu, Zeynep Karaman ve Zeynep Ölbeci başta olmak üzere Kobanî davasında tutuklu bulunan tüm siyasetçilerin durumuna da ışık tutmaktadır” denildi.
Karar hatırlatıldı
Açıklamada, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK), 17 Eylül 2025’te aldığı kararda Türkiye’ye açık çağrıda bulunmuştur: Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılmalı, benzer siyasi nitelikli tutuklamalara son verilmelidir. Komite ayrıca ‘Kobanî Davası’ olarak bilinen dosyada yargılananların tutukluluk hâlinin dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiş ve Türkiye’nin haksız tutuklulukları sona erdirecek genel önlemler almasını istemiştir. Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca, insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler iç hukuk üzerinde bağlayıcıdır. Bu açık hükme rağmen AİHM kararlarının uygulanmaması, hukukun üstünlüğü ilkesinin değil, siyasal iktidarın keyfiyetinin belirleyici olduğunu göstermektedir” diye belirtildi..
“Onların özgürlüğü, yalnızca bireysel bir adalet talebi değil; bu ülkenin barış ve demokrasiyle yeniden buluşmasının gereğidir” diye vurgulanan açıklamada, şu çağrı yapıldı:
"*Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kobanî Davası’nda tutuklu bulunan tüm siyasetçiler derhal ve koşulsuz biçimde serbest bırakılmalıdır.
*AİHM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarının gereği yerine getirilmeli; uluslararası yükümlülükler gecikmeden uygulanmalıdır.
*Yargı üzerindeki siyasal vesayet son bulmalı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı yeniden tesis edilmelidir.
*Demokratik siyaset, barışın ve toplumsal adaletin temel zemini olarak güvence altına alınmalıdır.”