DEM Partililer komploya karşı ev ev geziyor
- 09:02 14 Şubat 2024
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan uluslararası komplonun yıl dönümü kapsamında ev ev, mahalle mahalle gezip çalışma yürüttüklerini söyleyen DEM Parti İstanbul İl Eşbaşkanı Gonca Yangöz, “15 Şubat’tan sonrasının daha aydınlık daha güneşli daha umut dolu, barışa açılan kapılar olmasını istiyoruz. Bütün mücadelemizi de buraya yönlendiriyoruz. Bütün halklara çağrımız, bu davaya sahip çıkmaları ve birlikte barışı getirmek” sözleriyle seslendi.
15 Şubat 1999 tarihinde uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirilerek tutuklanan PKK Lideri Abdullah Öcalan, o tarihten bu yana İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. İmralı’daki ağırlaştırılmış tecrit, mutlak iletişimsizliğe dönüşmüş durumda. 35 aydır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri üzerindeki tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle 10 Ekim 2023 tarihinde dünya genelinde 74 merkezde, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesinin startı verildi. Tüm dünyaya yayılan hamle kapsamında Türkiye ve Kurdistan’da da kesintisiz eylem, etkinlik ve yürüyüşlerle mücadele yürütülüyor. Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar da hamle kapsamında 27 Kasım 2023’te açlık grevi eylemlerine başladı. Tutsak yakınları da aynı taleplerle başladığı Adalet Nöbeti eylemlerini kesintisiz bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Yine 1 Şubat’ta Wan (Van) ve Qers’ten (Kars) başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” eylemi de 9 gündür sürüyor.
15 Şubat’a giderken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) de panel ve çeşitli etkinliklerle hamle kapsamında sürdürülen eylemlere destek vermeye hazırlanıyor. DEM Parti İstanbul Eşbaşkanı Gonca Yangöz, 25’inci yılı geride bırakan uluslararası komplo ve yürütülen mücadeleye dair konuştu.
Tecride karşı mücadele
Gonca, “Sayın Abdullah Öcalan ile Kürt halkının tecrit altında tutulması yani oradaki direnişin kırılması, barışın, demokrasinin, Türkiye halklarının özgürleşmesinin de önüne geçen bir şey. Bütün buralardan karşı çıkıyoruz” dedi. Tecridin bir insanlık suçu olduğunu dile getiren Gonca, “Ama bir Kürt Halk Önderi olarak ve bu ülkede barışı, çözümü isteyen, çözüm sürecini yönetecek birine uygulanıyor olması çok daha başka bir yere evriliyor. Bu ülkedeki savaş politikalarının devam etmesi, savaşla beraber artan yoksulluk ve bu yoksulluğun faturasının bütün halklar tarafından ödenmesi meselelerinden bile yola çıksak, kadın mücadelesinin sürdürülememesinin kökünü bile buraya bağlıyoruz. Kazanılmış bütün haklarımız bir şekilde elimizden alınmaya çalışılıyor. Savaş ortamlarında bunların hepsini yürütmek, iktidarlarını güçlendirmek, faşizmi beslemek çok daha kolay. Bütün bunların farkında olarak bir mücadele yürütüyoruz” sözlerini kullandı.
Ev ev gezip çalışma yürütüyorlar
“Büyük Özgürlük Yürüyüşü”nü desteklediklerini belirten Gonca, “Bizler burada o yürüyüşün fiilen yanında değiliz belki. Ama düşünce ve davranış olarak zaten o yürüyüşün bir parçasıyız. Zindanlarda devam eden açlık grevleri ve yine devam eden Adalet Nöbet’leri var. Bütün buralara destek vererek ve bu gündemin asla sönmesine izin vermeyerek paneller, eylem ve etkinlikler, buluşmalar, ev ev, mahalle mahalle dolaşarak tecridin kırılması ve fiziki özgürlüğe kavuşmak için çalışmalar yürütüyoruz. İlk hedefimiz fiziki özgürlüğüne kavuşması için başlatılan bir açlık grevi, açlık grevlerinin son bulması için de başlatılan bir Adalet Nöbeti ve hemen sonrasında başlayan yürüyüşler. Bunların tamamı 15 Şubat’a kadar devam edecek. 15 Şubat’tan sonrasının daha aydınlık daha güneşli daha umut dolu, barışa açılan kapılar olmasını istiyoruz. O nedenle de eylemler 15 Şubat’a kadar devam edecek. Umarım çözüm süreci bu tarihler arasında gelir. Daha vahim ve işin içinden çıkılamaz hal almadan sonuçlandırılır” şeklinde konuştu.
Mücadeleleri sonuç alana kadar sürecek
Fiziki özgürlük talebiyle yürütülen mücadelenin bir parçası olduklarını ve sonuç alana kadar da mücadelelerinin devam edeceğinin altını çizen Gonca, “Devam etme koşullarımız sadece fiziki özgürlükle de sınırlı değil. Biz çözüm istiyoruz artık bu ülkede. Cenazeler kalksın istemiyoruz. Yoksulluk ve savaş politikalarından beslenen bir faşizm de istemiyoruz. Kadınların özgürleştiği, gençlerin hayallerini gerçekleştirebildiği, barınma sorunlarının olmadığı, istedikleri gibi eğitim alabildikleri, basının özgür olduğu, istediklerini yazıp çizebildikleri ve her yazdıkları için yargılanmadıkları bir toplum, dünya istiyoruz. O nedenle de bunların hepsinin yolunun bu tecridi kırmaktan geçtiğini biliyoruz. Bütün mücadelemizi de buraya yönlendiriyoruz” vurgusunu yaptı.
Çözümün adresi Abdullah Öcalan!
“Rahat nefes almak istiyorsak bu ülkedeki tecridin kırılması gerekiyor” diyen Gonca, “Savaşı çözmenin, Kürt halkı ile barışmanın muhatabı Sayın Abdullah Öcalan’sa, bu işin muhatabıyla çözülmesi gerekiyor. Zaten kendisinin iddiası da bu yönde, ‘Bırakın bu sorunu çözelim’. Barıştan bu kadar korkan, korktuğu için de baskı ve zulmü arttıran bir iktidar var. Karşısında da bütün halklar özgür olsun, birlikte mücadele yürütelim diyen bir lider var. Bütün bunları karşılaştırdığında halkların talebi barışsa, bu davanın yanında yer alsınlar, bu yolu birlikte yürüyelim. Bireylere, akademisyenlere bütün çağrımız da bu. Daha önce hukukçular, akademisyenler desteklerini yayınladı, bunlar çok önemli. Sivil toplum örgütleri, Avrupa’dan gelen destekler, akademisyenlerin kurduğu uluslararası bağ ve hepsi bu mücadeleyi büyütecek ve çözüme ulaştıracak noktalar” ifadeleriyle herkesi taleplerine ses vermeye çağırdı. Gonca, “Bütün halklara çağrımız, bu davaya sahip çıkmaları ve birlikte barışı getirmek” sözleriyle seslendi.