Newroz Uysal, yürüyüşü ve Abdullah Öcalan’ın isteğini ilk kez anlattı
- 09:01 16 Şubat 2024
- Siyaset
Rabia Önver
AMED - Büyük Özgürlük Yürüyüşü'nü değerlendiren Newroz Uysal, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2019 yılında gerçekleşen görüşmede kendisine aktardığı isteğini ilk kez JINNEWS’e anlattı.
Özgürlük Yürüyüşçüleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması amacıyla Wan ve Qers olmak üzere iki koldan Kurdistan’ın birçok kentine yürüyüş gerçekleştirdi. Wan ve Qers’ten Amara’ya varan yürüyüşçüler 15 Şubat'ta eylemlerini sonlandırdı. Eylemlerinin bununla sınırla kalmayacağını ve devamının geleceği yönünde sinyaller veren yürüyüşçüler aynı zamanda Kurdistan tarihinde sembolik önemi olan yerleri ve Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin mezarlarını ziyaret ederek bellek tazeledi.
Özgürlük Yürüyüşü eylemcilerinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, sona eren yürüyüşlerini ve 2019 yılında İmralı’da gerçekleştirilen görüşmede PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kendisine anlattığı isteğini ilk kez JINNEWS’e anlattı.
“Kürtlerin özgürlük arayışı günümüzde Sayın Öcalan ile beraber artık, sayın Öcalan'ın özgürlüğü ile sembolleşen bir anlam ifade etti. Bugün de yakın geçmişte ve belli ki ileriki dönemde de aynı anlamda kendini bulacak”
*1 Şubat’tan itibaren Wan ve Qers’ten Büyük Özgürlük Yürüyüşü başlattınız. Öncelikle yürüyüş düşüncesi nasıl oluştu, neden böyle bir yürüyüş ve adına neden “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” dediniz?
Öncelikle 1 Şubat’tan bugüne başlattığımız yürüyüşümüzün amacını başladığımız ilk gün söyledik, bu Kürt halkının özgürlük yürüyüşü, bu Kürt halkının, Türkiye Cumhuriyeti açısından belki yüz yıllık, belki binlerce yıllık tutkusunun, özgürlük hasretinin yürüyüşü. Ve bu evveliyat tarihi olan ve şu anda da anlam bulan özgürlük talebi. Geçmişte belli simgelerle belli mekan, isyanlarla, belli şahıslar etrafında kendini simgeleştiren Kürtlerin özgürlük arayışı, günümüzde Sayın Öcalan ile beraber artık sayın Öcalan'ın özgürlüğü ile sembolleşen bir anlam ifade etti. Bugünde yakın geçmişte ve belli ki ileriki dönemde de aynı anlamda kendini bulacak. Tam da bu yüzden Kürtlerin bu özgürlük tutkusunun Sayın Öcalan'ın başlatmış olduğu, büyüttüğü mücadelede; Sayın Öcalan'ın kendisinde biriktirdiği anlam, rol, sevgi ve direnme ruhuyla, Kürtlerin özgürlüğü ile eş değer bir düzeye getirdi. Tam da o nedenle bugün Özgürlük Yürüyüşünü ‘Sayın Öcalan'ın özgürlüğü’, ‘Kürt sorununun çözümü’ diye ifade ettik. Sayın Öcalan'ın kendisinde biriktirdiği, sembolize ettiği tüm değerleri ve Kürt halkının özgürlük değerlerini iç içe geçişini birbirinden kopamayışının sembolü.
Niye ‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’ dedik? Çünkü 25 yıldır Sayın Öcalan tecritte, 25 yıldır İmralı tecrit sisteminde tutsak, 25 yıldır bir adada esir ve rehine. Ve 25 yıllık Özgürlük Yürüyüşünde belki sayamadığımız kadar yürüyüş, kampanya, ses, duygu, yazı, şiir ve kitap çıktı. Bunların hepsi birike birike bugüne geldi. Son 3 yıldır ‘Öcalan'a özgürlük kampanyası’nın büyük bir doruğa eriştiğini görüyoruz. Bu yapılan tüm yürüyüşlerden farklı olarak Kurdistan'da Sayın Öcalan'a özgürlük talebinin tecrit, baskı, savaş politikası ve faşizme rağmen her yerde dile getirmemiz ve Kurdistan'ın dört bir yanını gezdiğimiz için Özgürlük Yürüyüşü diye ifade ettik.
“Sayın Öcalan'ın özgürlüğü sadece Kürtlerin ve Kurdistan'ın özgürlüğü ile eş değer değil. Bugün halklar, inançlar, bir arada yaşamı savunan tüm farklılıklar Sayın Öcalan'ın özgürlüğünde kendinden bir nebze bir şey buluyor. Ama şu bir gerçek, Sayın Öcalan özgürlüğü temsil ediyor ve özgürlük talebine en çok hasret kalanlar da Kürtler ve Kürdistan toprakları”
*Neden iki kol ve neden Wan ve Qers’ten başlatmayı tercih ettiniz?
Süre kaç gün sürmeli, nereden başlamalı, kaç kişi yürümeli, yürüyenler kimler olmalı? Hangi durakta neler yapılması üzerine bu yürüyüşün fikrinin ortaya çıktığı ilk günden beri birçok tartışma ve öneri ile karşılaştık. Türkiye cephesinde bir yürüyüş olmalı mı? Kurdistan'ın neresinden başlayıp neresinde bitmeli gibi birçok tartışma yapıldı. Ve şu karar verildi; nihai olarak, Sayın Öcalan'ın özgürlüğü sadece Kürtlerin ve Kurdistan'ın özgürlüğü ile eş değer değil. Bugün halklar, inançlar, bir arada yaşamı savunan tüm farklılıklar Sayın Öcalan'ın özgürlüğünde kendinden bir nebze bir şey buluyor. Ama şu bir gerçek, Sayın Öcalan özgürlüğü temsil ediyor ve özgürlük talebine en çok hasret kalanlar da Kürtler ve Kürdistan toprakları. Tam da devletin, Kürdistan'da özel savaş, insansızlaştırma, sömürgeci politikalar, hukuki olarak ablukaya alma ve o siyasi baskının bir nihai olarak iki ayrı kol ve ikisinin Kurdistan'da başlaması fikri çıktı.
“Kurdistan’da ki yansıma biçimine baktığımızda yüz yıllık hasret, bu milyonların talebi. Sadece Sayın Öcalan'ın yaşı değil, Kürtlerin yüzyıllık hasretinin sembolünü temsil ettik ve milyonlar olduk”
*Yürüyüşü 75 kişi ile başlattınız? Zaman zaman dile geldi ama biraz açmanızı isteyeceğim”
Bazı şeyler semboldür. Az önce Kars ve Wan'ı neden seçtiğimizi söyledim. Kars Sayın Öcalan'ın Kürt özgürlük mücadelesinde ‘Kurdistan sömürgedir’ tespitiyle başlattığı mücadelede ilk durak yerlerden biri. Kars'ın seçilmesinin en büyük nedenlerinden biri buydu. Sadece Kurdistan'da bir sınır kenti olmasından kaynaklı değildi. Wan koluyla Serhat ve Botan arasında kalmış olması, Kurdistan'da ki en büyük şehirlerden olması ve emsal temsil etmesi nedeniyle seçtik. Bazen sayılar, bazen mekanlar bir sembol oluşturur. Sayın Öcalan'ın 75 yaşına atfen 75 kişi seçildi. Bu sürece ‘25 yıla 25 kişi’ tartışmaları da yürütüldü. Ancak 75 kişi 75 yaşa binaen seçildi. Dünyadaki farklı özgürlük kampanyalarından ve sembollerinden ilham alınarak bir rakam ortaya çıktı. 75 kişi 75 farklı insan 75 ayrı şehirden kadın erkek dengesi gözetilerek; ancak öncülüğünü kadınların yaptığı içerisinden toplumun her kesiminden Kürt, Türk, Alevi, feminist, farklı inanç grupları farklı kesimlerin olduğu… 75 kişi ile amaç Kurdistan ve Türkiye fotoğrafını ortaya çıkarmak. Aynı zamanda bu talebin dünyadaki yansıma biçimi ve Kurdistan’daki yansıma biçimine baktığımızda yüz yıllık hasret, bu milyonların talebi. Sadece Sayın Öcalan'ın yaşı değil, Kürtlerin yüzyıllık hasretinin sembolünü temsil ettik ve milyonlar olduk.
“15 Şubat komplosu her sene Kürtlerin belleğinde tıpkı bir toplu katliam gibi, tıpkı Amed zindanındaki direnişler gibi, farklı Kürt liderlerinin idamı ya da isyanlarının bastırılması gibi, kara gün olarak ifade edilen büyük bir umutsuzluğu, çaresizliği andıran bir tarih. Ama aynı zamanda 15 Şubat’tan sonra Sayın Öcalan'ın duruşu fikirleri Kürt halkının Sayın Öcalan'ı sahiplenmesiyle aynı zamanda bir mücadele ve direniş tarihini de simgeliyor”
* Şimdiye kadar İmralı yürüyüşleri gerçekleştirilmişti, siyaset ve sivil toplum örgütleri tarafından fakat ilk kez komplonun yıl dönümünde Amara’ya yürüyüş düzenlendi, neden? Amara’ya 4 Nisanlarda yürüyüş gerçekleştiriliyordu…
15 Şubat komplosu her sene Kürtlerin belleğinde tıpkı bir toplu katliam gibi, tıpkı Amed zindanındaki direnişler gibi, farklı Kürt liderlerinin idamı ya da isyanlarının bastırılması gibi kara gün olarak ifade edilen büyük bir umutsuzluğu, çaresizliği andıran bir tarih. Ama aynı zamanda 15 Şubat’tan sonra Sayın Öcalan'ın duruşu fikirleri Kürt halkının sayın Öcalan'ı sahiplenmesiyle aynı zamanda bir mücadele ve direniş tarihini de simgeliyor. İki ayrı ruh, iki ayrı duygu aynı tarihlerde birbirine iç içe geçmiş bir vaziyette ve böylesi bir süreçte tam da umudun, mücadelenin, direnişin yükselmesine inandığımız için bu yürüyüşü 15 Şubat’a denk getirdik. 1999'da ortaya çıkan sahiplenmenin komployu, eylemselliklerle de boşa çıkardığını çoğu kez hem Sayın Öcalan hem de birçok siyasi kesim ifade etmişti.
“Bu konuda halkımıza tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum hem bizi karşılamalarında, hem evlerine misafir etme biçimiyle hem de bizlere gösterdiği ilgi, sıcaklık, mütevaziliklerinden dolayı. Bir kez daha Kürt halkının tüm acılara rağmen direnebildiğini gördük”
*Biraz bu 15 günlük yürüyüşü değerlendirmenizi isteyeceğim. Nasıl geçti, neler yaşandı. Birçok il, ilçe, köye uğradınız, birçok yeri ziyaret ettiniz gittiğiniz yerlerde…
Gittiğimiz her yerde güzergâh boyu karşılama programları oldu. Kimi yerde anmalar, kimi yerde birçok farklı etkinlik yaptık. Ancak etkinliklerden sonra halkla oturup; okuduğumuz şeyler, söylediğimiz şarkılar ya da sayın 'Öcalan'ın beşinci savunmasında' kendisi ile ilgili yazının okumasının verdiği duygunun yaratmış olduğu atmosfer çok başkaydı. Ancak gün bittikten sonra evlere dağılma aşamasında insanların ısrarla bizleri evlerine misafir etme çabası çok değerliydi. Özgürlük Yürüyüşüyle ilgili, bizlerle ilgili, bizleri tanıma, Özgürlük Yürüyüşünü anlamaya dönük konuşmaları yine çok kıymetliydi. Hatta orda evlere dağıldıktan sonra bizleri ziyaret etmek isteyen çok kişi de oldu. Bu bir kez daha şunu gösterdi, Kürt halkı Sayın Öcalan'ın özgürlük talebini sahiplenmeye sürdürüyor. Bu konuda halkımıza tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum hem bizi karşılamalarında hem evlerine misafir etme biçimiyle bizlere gösterdiği ilgi hem de sıcaklık, mütevaziliklerinden dolayı. Bir kez daha Kürt halkının tüm acılara rağmen direnebildiğini gördük.
“2023 seçimlerinden sonra yoğun bir eleştiri özeleştiri sürecine girdik ve partimize ilişkin en çok gelen eleştirilerden birisi de özden koptuğu, uzaklaştığı, farklılaştığı şeklindeydi. Biz bu yürüyüşten halkın bir kez daha bize neyi kattığını anladık. Aslında halk sadece bizim günlük seçim siyasetleri, günlük tartışmalarla ilgili kısır döngüsü içinde olmamızı değil, bu halkın gerçek meseleleri ile ilgilenmemiz istediğini gösterdi”
*Gittiğiniz her yerde katledilenleri, kaybedilenleri, özgürlük için eylem gerçekleştirilenleri, tarihten bu güne andınız. Bir anlamıyla Kurdistan’ın direniş tarihine, belleğine dikkat çektiniz. Ne söylemek istersiniz buna ilişkin?
2023 seçimlerinden sonra yoğun bir eleştiri özeleştiri sürecine girdik ve partimize ilişkin en çok gelen eleştirilerden birisi de özden koptuğu, uzaklaştığı, farklılaştığı şeklindeydi. Biz bu yürüyüşten, halkın bir kez daha bize neyi kattığını anladık. Aslında halk sadece bizim günlük seçim siyasetleri, günlük tartışmalarla ilgili kısır döngüsü içinde değil, bu halkın gerçek meseleleri ile ilgilenmemiz istediğini gösterdi. Gittiğimiz yerlerde hala cenazesini arayan anneler, cezaevlerinde sürgün edilip görüşe bile gidemeyen aileler, 30 yıl cezaevinde kalıp çıkanlar, yine Kürtlerin, Kürt özgürlüğünün temel talepleri olan statüyü, her birini yeni yeni hikâyelerle dinlediğimizde kastedilen aslında buydu. Söylediğimiz şarkılarda bile esintisini açıkça söyleyebilirim size. 'Berxwedan xweş doz e' söylediğimizde ki yaratılan his ile başka bir şarkıyı söylerken ki insanların yarattığı his ve ruh çok başkaydı. Bu halkın özgürlük talebini gerçek anlamda doğru zeminde doğru fırsatlarda söyleyebilmek, buna uygun politikalar üretebilmek anlamına da geliyor.
*Yürüyüş boyu en çok neyden etkilendiniz?
Patnos'ta karşılamada halaya durduk büyük bir halay gerçekleştirdik. Gençlerin, kadınların, genç kadınların, annelerin olduğu ve tam yürüyüşe geçeceğimiz esnada saçı sakalı beyazlamış yaşlı bir amcanın bize doğru hızlı hızlı geldiğini, en önde ben olduğum için bana sarılarak Kürtçe 'mın zani Patnos ne bê xwedi ye, gelemê ne bê xwediye' sözünü söylemesi beni çok etkiledi. Ağrı'da akşam misafir olduğumuz bir evde, erken yaşta evlenmiş bir ailenin 13 yaşında ki kızı Beritan beni etkiledi. Küçük yaşına rağmen çok olgun, çok birikimli Kurdistan ve Kürt sorununu kendine göre ve yaşına göre çok ileri bir düzeyde tanımlamış. Beritan, bana iki tane kitabını verdi, biri Ahmedi Xanê'nin kitabı diğeri ise “Kürt insan” kitabıydı. Gözlerimin önünde bize mektup yazması 12-13 yaşındaki bir çocuğun dilinden dökülebilecek sözler değil dersiniz. O da beni çok etkiledi ve bir kez daha gördüm. Evet, birilerinin ifade ettiği gibi “Z kuşağını” her ne kadar uzaklaştırmaya çalışsalar bile o bilincin içerisinde yaşayan ve yaşatan o yaşına rağmen farkında olan bireyler var. Beritan isminin anlamını da varlığını da çok iyi bilen hatta bizim yaptığımız toplantıda sonuna kadar bizi dinleyen ve sonrasında yorum yapabilecek birisi. O da beni yürüyüşte etkileyen biriydi.
“Sayın Öcalan'ı 2019 da gidip görenlerden biriyim ve konuşmamız sırasında şunu söylemişti; 'Çıkarsam bir gün özgür olursam ne yapacağımı herkes merak ediyor biliyorum ama yapacağım şeylerden biri şu olacak, küçükken Amara'dan Cibine okula giderdim ve gittiğim o patika yol vardı, tepelerden aşağıya indiğimde o yolu tekrar tekrar yürümek istiyorum. Hala o taş, o çiçekler, o toprak orada mı diye' hasretini dile getirmişti”
*Bir de daha özgün olarak daha önce Amara’ya geldiniz mi, ya da bu gelişinizde neler hissettiniz?
Ben Amara'ya daha önce defalarca kez geldim. 2008'de bir lise öğrencisiyken geldim. Annemle beraber gelen grubun içerisindeydim. Sonrasında yine engellenen Amara yürüyüşlerinden bir tanesinde İstanbul'da öğrenciydim hatta sırf 4 Nisan'a yetişebilmek için sabah uçakla gelip saatlerce otobüs bekleyip yetişebilmiştim. Yine Sayın Öcalan'ın avukatlığını yaptığım uzun bir süre, o sırada Amara'ya gidip gelme fırsatım oldu. Ancak şuan Sayın Öcalan'ın özgürlük talebiyle bu kadar büyüyen, 15 günlük süreçte omuzumuza binen, aklımızda yer edinmiş bu anlarla ve birikmişlerle yönümüzü Amaraya dönmüş olmanın yarattığı his ve coşku çok başka. Her gelişimin apayrı bir anlamı ve ifadesi var. Hele ki Sayın Öcalan'ın kendisiyle ve çocukluğuyla ilgili okumalar yaptıktan sonra orada baktığın her şeyin o okumalarla özdeşleşip kendini canlandırdığını hissettim.
15 günlük yürüyüşün final anlamına gelecek Amara'ya gidişim diğer gidişimden çok farklı. Belki aynı coşku ama daha büyük bir sorumluluk, belki aynı his ama daha yoğun. Belki aynı his ama daha büyük bir hafıza tazeleme ile oraya gidiyorum. Ve Sayın Öcalan'ı 2019 da gidip görenlerden biriyim ve konuşmamız sırasında şunu söylemişti; 'Çıkarsam bir gün özgür olursam ne yapacağımı herkes merak ediyor biliyorum ama yapacağım şeylerden bir tanesi şu olacak, küçükken Amara'dan Cibine okula giderdim ve gittiğim o patika yol vardı, tepelerden aşağıya indiğimde o yolu tekrar tekrar yürümek istiyorum. Hala o taş, o çiçekler o toprak orada mı diye' hasretini dile getirmişti.
"Eğer ki devlet aklı tecridi ısrar edip her yeri bize tecrit haline getiriyorsa bizler de Sayın Öcalan'ın İmralı’da yürütmüş olduğu direnişi İmralılaşan bir Kurdistan’da her yeri direniş alanına çevirmeliyiz”
*Bundan sonrası için ne söylemek istersiniz, nasıl devam edecek Özgürlük Yürüyüşü?
Özgürlük Yürüyüşü, 15 günlük bir yürüyüş değil. Bugün dünyanın dört bir yanından Sayın Öcalan'a dair özgürlük talebi yükseliyor. Dünyanın dört bir yanından bir günlük, yarım günlük on günlük yürüyüşler yapılıyor. Ve hepsinin de talebi aynı; Sayın Öcalan'a özgürlük! Bu talep bu kadar büyümüş ve yankılanmışken burada da ilk kez bu kadar uzun süreli kalabalık ve kitlesel bir yürüyüş varken bu yürüyüş sonrası yapacağımız her eylem, etkinlik, çalışma, yazı ve konuşma Özgürlük Yürüyüşünün devamı anlamına gelecektir. Küçük ya da büyük bu Özgürlük Yürüyüşüne verilen her emek tarihe de belleğe de yazılacaktır. O nedenle bizimle olanlara, olmayanlara olmak isteyip de olamayanlara tekrar şunu ifade ediyorum; olduğunuz her yer özgürlük yürüyüşüdür. Yeter ki diliniz de aklınızda özgürlüğü yaşatma girişimi olabilsin. Eğer ki devlet aklı tecritte ısrar eder her yeri bize tecrit haline getiriyorsa bizler de Sayın Öcalan'ın İmralı’da yürütmüş olduğu direnişi İmralılaşan bir Kurdistan’da her yeri direniş alanına getirmeliyiz.