‘ÇEDES kapsamında yapılan her faaliyet suç’
- 09:03 22 Şubat 2024
- Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
İZMİR - AKP-MHP iktidarının tekçi zihniyetini ÇEDES projesiyle okullara indirgediğine dikkat çeken İzmir Eğitim Sen 2 Nolu Şube Sekreteri Filiz Eraslan, “ÇEDES kapsamında yapılan her faaliyet suç” dedi. Filiz, ÇEDES’e karşı eğitim emekçilerin ve velilerin örgütlenmesi gerektiğini vurguladı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’yla ortak yürüttüğü “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” (ÇEDES) projesi protokolü, kamuoyundaki tüm tepkilere rağmen uygulanmaya devam ediyor. Milli Eğitim Bakanı ise bütçe görüşmelerinde tarikatların birer sivil toplum örgütlü olduğunu belirterek ilişkilerinin ve protokollerinin devam edeceğini söylemişti. ÇEDES kapsamında okullarda ve okul dışı mekânlarda uygulamalara başlandı. Daha önce ÇEDES kapsamında öğrencilere mezarlık temizlettirilmesinin ardından geçtiğimiz günlerde Bedlîs’in (Bitlis) Xîzan (Hizan) ilçesinde Nurs Ortaokulu’nda 7’nci sınıf öğrencilere “hac ibadetini öğretmek” amacıyla sınıfa Kâbe’yi temsilen bir maket kondu. Bu maketin etrafında dönen öğrenciler daha sonra sınıfta şeytan taşlama provası da yaptı. ÇEDES kapsamında yapılan uygulamalar bunlarla sınırlı kalmadı. Türkiye’nin çeşitli illerinde öğrenciler camiye götürülmeye devam ediyor. Şarkışla’da Çağdaş Yaşam Kenan Tunakan Anaokulu’nda eğitim gören beş yaş grubu öğrenciler camiye götürüldü. İstanbul Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ise “Hep birlikte huzura” başlığıyla öğrencileri sabah namazına çağırdı.
ÇEDES’in bir ideolojik saldırı olduğunu söyleyen İzmir Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 2 Nolu Şube Sekreteri Filiz Eraslan, bu saldırıya karşı örgütlülüğün önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Diyanet festival planlıyor
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptıklarını artık ideolojik niyetten bağımsız göremediklerini söyleyen Filiz, ÇEDES’e dair de bir iyi niyet göremediklerini dile getirdi. ÇEDES projesinde mekânlara ve kişilere dair sorunlar olduğunu belirten Filiz, “Bir Diyanet Gençlik Merkezleri var bir de Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne bağlı gençlik merkezleri var. Bu Diyanet merkezlerinde neler yapıldığı burada ortaya çıkıyor. Zaten ÇEDES’i imzaladıktan sonra merkezleri ortaya çıkıyor. Burada sorun var, çünkü yaptıkları uygulamaları oraya taşıma niyetleri var. Eğer proje kapsamında il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri onay verirse bütün etkinlikler o mekânlara taşınıyor. Nedir bu etkinlikler? Camiler hatta mezarlık temizletme etkinliği bile var. Bir festival planlanıyor, yine Diyanet planlıyor bu festivali. Sorun burada zaten, içeriği belli değil. Ne yapacakları belli değil. Bu da mekânları tartıştırıyor, bize yani bu mekânlar neden okullarda değil de dışarıda” dedi.
‘Abi’ ve ‘abla’ tehlikesi
ÇEDES’le birlikte okullarda görevlendirilen gönüllü abla ve abilerin ‘davranışları örnek olan lise ve üniversite öğrencileri’ olarak geçtiğini, fakat davranışın belirtilmediğini ve görevlendirilenlerin neye göre örnek olduklarını bilmediklerini ifade eden Filiz, bu durumun da sorgulanacak bir durum olduğunu belirtti. Filiz, “Hatta tedirgin olup tehlike çanlarının çaldığı yer de burası. Abla, abilik, zaten daha önce yaşadık bunları. Teslim ettiğimiz çocukların akıbetini de gördük. İntihar edenler oldu, zorbalıkla karşılaşanlar oldu. Üstüne üstlük küçücük bir derste bile özel ders verenlere bile çocuklarımızı teslim edemiyorken çok geniş konularda çocuklarımızı onlara teslim edeceğiz. Özellikle dini konularda günah, sevap, cennet, cehennem konularında pedagojik formasyonu olmayan kişilere teslim edeceğiz. En tehlikelisi de bu zaten” şeklinde konuştu.
‘Her okulu İmam Hatip’e dönüştürmeye çalıştılar’
ÇEDES’in, AKP-MHP iktidarının ideolojik kuşatma ve saldırılarını okullara indirgemesi olduğunu vurgulayan Filiz, “İmam Hatiplerle bunu başaramadılar, çok kısıtlı kaldı. Her yere İmam Hatip açtılar, her okulu İmam Hatip’e dönüştürmeye çalıştılar olmadı. Yine okullar bir şekilde kendi çözümlerini üretti. Burada da bir şeye varamayacaklarını bildikleri için şimdi de böyle bir protokolle geldiler diye düşünüyorum. Bunda en kötüsü de sınırsızlık. İzmir’de 842 okula imam atandı. Henüz hiçbiri gelmedi, okullarımıza giremediler. Ama atanmış görünüyor” dedi.
ÇEDES anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı
ÇEDES’le ilgili bir diğer sorunun da ÇEDES’in laiklik ilkesiyle ters düşmesi olduğunu kaydeden Filiz, ÇEDES’in aynı zamanda Milli Eğitim Temel Kanunu da aykırı olduğunu vurguladı. Anayasada ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nun temelinde ‘Öğrenciler din eğitimi için zorlanamaz’ ibaresinin olduğunu belirten Filiz, “Hiçbir öğrenci, laik, bilimsel ve kamusal olmayan bir eğitime ya da eğitim faaliyetine zorlanamaz. Üstüne üstlük bu eğitim tek bir mezhep üzerinden gidiyor. Bu da bizi düşündüren şeylerden bir tanesi. Diğer inançlara sahip olan öğrenciler, veliler kendilerini dışlanmış hissedeceklerdir” diye ifade etti.
‘Milli Eğitim Bakanı tarikatlar sayesinde burada’
AKP-MHP iktidarının ideolojisinin “tek din, tek mezhep, tek ırk, tek millet” yetiştirmek üzerine olduğunu dile getiren Filiz, yeni Milli Eğitim Bakanı’nın tarikatlar sayesinde bakan olduğunu söyledi. Filiz, “Kendisi ağzıyla da söyledi. ‘Protokol yapmaya devam edeceğim, hiçbir zararını görmüyorum’ diye. Ne yapacağız? Örgütleneceğiz en başta. Örgütsüz olan yapıların da örgütlenmesi şart. Sadece sendikalara bırakılacak bir sorun değil bu. Örgütsüz olan velileri bilinçlendirebiliriz. Çünkü bu iş muvaffakiyetle olacak” şeklinde konuştu.
ÇEDES’e karşı platformlar kuruldu
Birçok ilde platformlar kurulduğunu söyleyen Filiz, İzmir’de de bir platformun kurulduğunu ifade ederek “Birkaç sendika, dernek, veli derneği ve inanç örgütleri var. Ama yetersiz tabi daha da genişletmeyi düşünüyoruz. Çünkü çok büyük İzmir. Ayrıca kamusal kurumların ve siyasi partilerin de katılımı bizleri büyütecektir. Siyasi partilerin katılımı önemli, çünkü onlar Meclis’te olacağı için daha fazla faaliyet gösterecekler” dedi.
‘Örgütlülük dışında seçeneğimiz yok’
ÇEDES kapsamında yapılan her faaliyetin suç olduğuna dikkat çeken Filiz, savcıların bu konuda suç duyurusunda bulunması gerektiğini sözlerine ekledi. Filiz, bazı partiler ve derneklerin suç duyurusunda bulunduğunu ama Yargıtay’dan geri döndüğünü paylaşarak, “Ama bu çok fazla olursa ses getirir diye düşünüyorum. Her bir faaliyet birer suç. Savcılardan suç duyurusunda bulunmalarını bekliyoruz. Kişilerin suç duyurusunda bulunmalarını bekliyoruz. Ailelerin buna müdahil olmalarını bekliyoruz. Örgütlülük dışında önümüzde çok bir seçeneğimiz yok. Bu örgütlülüğün içinden çıkacak çözümleri de önemsiyoruz” diye konuştu.