'Her Dem Direniş, Her Dem Özgürlük’ şiarı ile 8 Mart’a
- 11:03 26 Şubat 2024
- Siyaset
ANKARA - DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 2 Mart'ta Ankara’da hem 8 Mart hem de Gültan Kışanak’ın seçim kampanyasının startını vereceklerini belirterek, “Her Dem Direniş, Her Dem Özgürlük’ şiarı ile 8 Mart’a gidiyoruz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 8 Mart hazırlıklarına dair partisinin binasında basın toplantısı düzenledi. Konuşmasına Kürtçe başlayan Halide, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nü kutlayarak, “Söz veriyoruz ki, dil mücadelesini büyüteceğiz. Dilimiz onurumuzdur, yaşasın anadilimiz” dedi.
‘Doğduğum yerde doymak istiyorum’
Türkiye’de halkların seçimlere yoksulluk, işsizlik, emek sömürüsü, kadına yönelik şiddet ve katliamların derinleşerek arttığı bir dönemde girdiğini söyleyen Türkoğlu, “Kadın özgürlükçü, yerinden ve yerelden yönetim diyen paradigmamızla hareket eden biz kadınların da en önemli gündemlerinden biri yerel seçimler. Çünkü, özgür ve eşit yaşamı inşa edeceğimiz yerler, yaşam alanlarımız olan yerellerimiz olacaktır. Her an her dakika seçim takvimine, sandık siyasetine bağlı kalan erkek siyasetine karşı; kadınlar öncülüğünde ördüğümüz yeni yaşamın öznesi olan yerelimizdir. Yerel demek; kadınların yaşadığı, nefes aldığı, kendini, yaşamını, geleceğini var ettiği yerler demektir. Doğduğum yerde doymak istiyorum diyerek yaşam alanlarını korumak demektir. Genel siyaseti belirleyecek olan da yerellerin iradesidir, kadınların iradesidir” dedi.
‘Kadınların gündemi tecridi kırmak’
Halide, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Kadınların gündemleri nettir. Bizim gündemimiz, Kürt sorununda demokratik çözüm için Sayın Öcalan üzerinde yürütülen tecridi kırmaktır. Ülkenin dört bir yanında kadınlar, anneler öncülüğünde başlatılan Adalet Nöbetlerinden, cezaevlerinde başlatılan açlık grevlerinden yükselen talepleri en güçlü şekilde sahiplenmek ve bu taleplerin yerine getirilmesi için mücadeleyi büyütmektir. 15 gün süren Özgürlük Yürüyüşümüzde bu taleplerin tüm halkların, kadınların talebi olduğu bir kez daha hep birlikte şahitlik ettik. Her güzergahında kadınların sesleri, sözleri, zılgıtları ile isyanımızı birleştirdik. Bu ülkede Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatanlara, tecridi bir rejim haline getiren, getirmek isteyenlere karşı gündemimiz, önceliğimiz tecridi kırmaktır dedik.
Sayın Öcalan barışın teminatıdır
Sayın Öcalan da bu onurlu barışın teminatıdır. Sadece ülkede değil bir bütün Ortadoğu’da kapitalist erkek egemen iktidarların güç ve paylaşım üzerinden yürüttüğü kirli savaş siyasetine karşı ortaya koyduğu paradigmasıyla eşitliğin, özgürlüğün ve bir arada ortak yaşamın da yol göstericisidir. Bu paradigmayı hayata geçirmek de biz kadınların önceliğidir. Savaşın yarattığı yoksulluğu, şiddeti, acıyı en ağır şekilde yaşan biz kadınlarız.
Kadınların yaşam hakkı gasp edildi
İşte bu yüzden kadınların gündemi; kadın yoksulluğuna, kadına yönelik şiddet ve katliamları meşrulaştıran politikalara karşı kadın örgütlülüğünü büyüterek yerinden ve yerelden mücadele ağlarını kurmaktır, örgütlemektir. 2023 yılında 315 kadın katledildi. Yılın ilk ayında 31 kadın katledildi. 31 kadının yaşamı erkekler tarafından yok edildi. İstanbul’da bir günde 3 kadın katledildi.3 yaşam çalındı. Kadınlar yerellerinde, evlerinde, sokaklarında, işyerlerinde katledildi. Bir kent düşünün ki o kentin sokağında kadınların yaşam hakkı yok, bir ev düşünün ki kendi yaşamını sürdürebilecek ortama sahip değil kadınlar, bir işyeri düşünü ki kadınların güvenliği risk altında ve katliamlar aslında böyle büyüyor, çoğalıyor. Bunlar elbette ki kadın düşmanı politikalardan bağımsız düşünülemez. Bu durum, kadınların yaşam haklarının gasp edildiğinin göstergesidir. Yine yakın zamanda Rojvelat’ı kaybettik. Ailesinin çabaları ile Rojvelat’ın cansız bedeni Ilısu Barajı’ndan çıkarıldı. Ailenin tüm çabasına ve girişimlerine rağmen yeterli arama kurtarma çalışmaları yapılmadı, geç kalındı ve Rojvelat’ı kaybettik. Bunlar sıradan ölümler değil; göz göre genç kadınların yaşamlarının sonlandırılmasıdır.
Özel savaş politikaları
Gülistan Doku’nun kaybına da, Rojvelat’ın ve yüzlerce kadının ölümüne de neden olan erkek devlet şiddetine karşı, yaşamlarımızı sahiplenme zamanıdır. Gün daha fazla örgütlenme zamanıdır. Ve aynı zamanda hesap sorma günüdür. Yaşamlarımızı bu iktidarın insafına bırakacak bir yerde değiliz ve hiçbir zaman da o yerde olmadık. Buna karşı mücadele edeceğiz, irade olacağız.
Kentimizde söz ve karar kadınların olacak
Bu ülkede kadın cinayetlerini meşrulaştırmak isteyenler kadınlardan oy talep ediyor. Bu iktidara en güçlü cevabı yine biz kadınlar vereceğiz. Elbette ki kadın özgürlük mücadelemiz seçime indirgenecek bir mücadele değil. Ancak bin bir emek ve bedelle ördüğümüz mücadelemizin bir parçası da kadın özgürlükçü yerel yönetimlerdir, paradigmamızdır ve bu paradigmayı hayata geçirmektir. Belediye binalarına sığdırılamayacak kadar büyük bir paradigmanın sahibiyiz. Yaşamın her alanında hayata geçireceğimiz sistemimiz dün olduğu gibi bugün de aslında erkek egemenler tarafından iktidarlar tarafından hedefte.
Çünkü bizim sistemimiz tek adam yönetimine karşı eş başkanlığı esas alıyor. Kadınların, halkların iradesini gasp eden kayyım rejimine karşı kadın iradesini, halkların iradesini, yerelin iradesini esas alıyor. Kadına yönelik erkek devlet şiddetine karşı kadın özgürlük mücadelesini esas alıyor. Tüm karar ve yetki mekanizmalarında kadınların sesinin, sözünün yükseldiği sistemimizi en güçlü şekilde sahipleneceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Kendi sokağımızda, kendi mahallemizde, köyümüzde, kentimizde söz ve karar biz kadınların olacak.
Seçim beyannamemizi kadınlarla hazırladık
Bizler; bu inanç ve kararlılıkla DEM Parti Kadın Meclisi olarak 31 Mart yerel seçimlerine giderken; eşit temsiliyet ve eş başkanlık sistemi ile bir kez daha farkımızı ortaya koyduk. Kadın seçim beyannamemizi hazırlayıp siz değerli basın emekçileri ve kamuoyu ile paylaştık. Daha önce de belirttiğimiz gibi bizler bu beyannameyi mahallelerde yaptığımız kadın toplantılarından gelen önerilerle yaptık. Kentlerde kadın platformları ile kadın örgütleri ile mücadele yürüyen her bir kadın arkadaşlarımızla yan yana gelerek hazırladık. Şimdi beyannamemizde yer alan taleplerimizi bir kez daha en güçlü şekilde hayata geçirmemizin vaktidir. Tüm adaylarımızla birlikte hiç terk etmediğimiz alanları, meydanları en güçlü şekilde dolduracağız.
500 yerde kadın belediye eş başkan adayı
Sevgili kadınlar; 81 ilde 3 kentte kent uzlaşısı sağlayarak seçimlere giriyoruz. 28 Büyükşehir 49 il, 45 belde, 378 ilçe olmak üzere toplam 500 yerde kadın belediye eş başkanı adaylarımızla yerel seçimlere gidiyoruz. Fermuar sistemimizi esas alarak belirlediğimiz 1000 kadın meclis üyesi adayı ile sahalarda olacağız. İktidar ile muhalefet ise kadınları yok sayıyor. Kadınların oylarına talip olan AKP-MHP tekçi erkek egemen iktidarı 30 büyük şehirde sadece 1 kadın aday göstermiştir. AKP’nin şimdiye kadar açıkladığı 51 il belediye başkan adayı arasında (MHP ile birlikte gösterdikleri adaylar da dahil olmak üzere) sadece üç kadın var. Geriye kalan 48 ili eğer seçilirse erkeklerin yönetmesini uygun bulmuşlar.
CHP’de açıklanan yerlerde kamuoyuna yansıyan bilgiye göre 595 adayın sadece 50'si kadın. Bu tablo da aslında iktidarı ile muhalefeti ile kadının nasıl yok sayıldığının utanç tablosudur.
Eşbaşkanlık mor çizgimizdir
Tüm bunlar yaşanırken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı yakın zamanda yaptığı açıklamasında 22 yıldır kadınlardan yana tavır alan bir yönetim anlayışı sergilediklerini ve ülkeyi böyle yönettiklerini belirtmişti. Gerçekleri manipüle etmek bu iktidarın işidir. O zaman kendilerine inatla hakikati bir kez daha söyleyelim: 22 yıldır kadınlardan yana değil kadınların kazanımlarını gasp etmeden yana tavır aldınız. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek, nafaka hakkına göz dikerek siz kadınlardan yana değil, erkek egemen politikalardan yana tavır aldınız. Cinsiyet kimliklerini yok saydınız LGBT+’lara tahammül edemediniz, Queer festleri yasakladınız, nefret söylemleriyle sokak ortasında katledilmelerine sebep oldunuz “Eş başkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir” diyen kadınlardan yana değil, tek adam rejiminden yana tavır aldınız. Kadına yönelik suç işleyenlerden yana tavır aldınız.
İstanbul Sözleşmesi’ni yerel yönetimlerde hayata geçireceğiz
Ama kadın iradesini gasp eden, kadın kazanımlarına saldıran, kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerini kapatan kayyımlardan yana tavır alan iktidarınızı göndermek de biz kadınların net tavrıdır. Kadın kurumlarımızı, şiddetle mücadele merkezlerimizi kooperatiflerimizi yeniden kurarak bunu yapacağız. Bunu kayyımlarınızı göndererek yapacağız. Son olarak şunu söyleyeyim; İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler şunu çok iyi bilsin ki sözleşmenin her bir maddesini kadın özgürlükçü yerel yönetimler politikamız ile yeniden hayata geçireceğiz. Sevgili Arkadaşlar; kadın adaylarımız ile birlikte erkek egemen siyasetin tezahür ettiği her alanı değiştireceğiz. Ev ev, kapı kapı dolaşacağız. Tüm bu süreci kadınlarla birlikte öreceğiz.
Gültan’ın yoldaşları çalışmalara başladılar
Ancak burada özellikle belirtmemiz gereken bizler için hem heyecan verici hem de tüm kadınların sorumluluğunda yürütülecek bir çalışmamız daha var. Ankara Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayımız Sevgili Gültan Kışanak’ın seçim kampanyası. Tutukluluk süresini doldurmuş olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan sevgili Gültan’ın duruşu ile mücadelesi ile direnişi ile her bir kadının, her birimizin yaşamına değen bir yerdedir. 12 Eylül faşizmi karşısında diz çökmeyen iradenin sahibi, bugün Ankara’da biz kadınların mücadelesine seslenmektedir. Bu sesi duyan, barış siyaseti için Amed’den Ankara’ya, Ankara’dan tüm Türkiye’ye köprüler kuracak Gültan’ın yoldaşları hazır ve çalışmalara başladılar. Kadın özgürlükçü yerel yönetimler paradigmamızı Ankara’da da estireceğiz. Gültan’ın sesini ve sözünü tüm kadınlara duyurmak için en güçlü gönüllü ağını oluşturuyoruz.
Bu ağın içerisinde Gültan’la beraber yol yürüyen gazeteciler, aydınlar, kadın örgütleri ve platformlarının temsilcilerinin yer alacağı ve her geçen gün genişleyeceği bir ağ kuruyoruz.
Tüm kadınların sözü, üçüncü yolu olacağız. Ankara’da ev ev, kapı kapı dolaşarak Gültan yoldaşımızın kampanyasını yürüteceğiz. Tüm kadınları kadın örgütlüğümüzü büyüterek, Gültan’ın ortaya koyduğu iradenin etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Ankara’da Gültan zamanı, DEM zamanı, Kadın Zamanı diyoruz! Siyasetin Mor Dem’i geliyor.
8 Mart’ın sloganı
Bu moral ve motivasyonla “Her Dem Direniş, Her Dem Özgürlük” şiarı ile 8 Mart’a gidiyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm kentlerimizde, mahallelerde coşkulu, direniş dolu eylem ve etkinliklerimiz olacak. Birçok yerde bu etkinliklerimizin startı da verildi. Merkezi olarak da birçok yerde planlamalar çıkardık. Bu kapsamda; 2 Mart’ta Ankara’da hem 8 Mart hem de sevgili Gültan Kışanak’ın seçim kampanyasının startını hep birlikte vereceğiz. Tüm kadınları 2 Mart saat 12.30’da Kuğulu Park’ta vereceğimiz startımıza çağırıyoruz. Yine Rojvelat’ın yaşamını yitirdiği Batman’da 1 Mart’ta erkek devlet şiddeti sonucu katledilen kadınları anacağız. Özel savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz. Cezaevinde açlık grevinde olan siyasi tutsakların sesine ses olmak isteyen anneler öncülüğünde başlatılan adalet nöbetlerini ziyaret ederek, bir kez daha annelerin talebi talebimizdir diyeceğiz. 5 Mart’ta Adıyaman’da konteynırlarda yaşayan kadınlarla bir araya gelerek dayanışmamızı büyüteceğiz. Dayanışma yaşatır diyeceğiz. Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla 8 Mart günü Amed’de kadın yürüyüşümüzü ve mitingimizi gerçekleştireceğiz. Aynı gün Batman’dan Şırnak’a, Hakkari’ye, Van’dan İstanbul’a, Mersin’e, İzmir’e bir çok kent merkezlerinde bir kez daha eş başkanlık ve eşit temsiliyet mor çizgimizdir diyerek miting ve şölenlerimizi gerçekleştireceğiz.
Newroz ateşi etrafında
İsyanımızı örgütleyerek 8 Mart alanlarına akacak, bu alanlardan aldığımız motivasyonla Newroz ateşi etrafında en güçlü kadın halayını örgütleyecek ve 31 Mart’ta kayyımları göndererek Kadın İradesi ile Yerel Demokrasi diyeceğiz. Ben bu inanç ve kararlılıkla tüm kadınları selamlıyorum. Yaşasın Kadın Dayanışması, Jin Jiyan Azadi! Her Dem Direniş, Her Dem Özgürlük!”