Tülay Hatimoğulları: Ceberrut iktidara karşı örgütlenerek kazanacağız

  • 12:38 21 Mayıs 2024
  • Siyaset
ANKARA - Partisinin grup toplantısına elinde Kobanê Davası tutsaklarının resimleriyle gelen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Bu ceberut iktidara ve bu adaletsiz yargı sistemine karşı bizler örgütlenerek başaracağız, örgütlenerek kazanacağız" dedi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, haftalık Meclis Grup toplantısında gündemdeki gelişmelere dair konuştu. Kobanê Davası gündemiyle yapılan toplantıya 46 demokratik kurum ve siyasi parti temsilcisi ile çeşitli şahsiyetler katıldı. 
 
Toplantıya ayrıca Figen Yüksekdağ’ın eşi Sedat Şenoğlu,  Nazmi Gür’ün eşi Birgül Gür, Alp Altınörs’ün eşi Birsen Altınörs,  Bülent Parmaksız’ın annesi Gülsüm Parmaksız, Mehmet Kaya, Ali Ürküt’ün oğlu Erhan Ürküt, Ali Sidar Ürküt, Ekin Sedat, Zeynep Karaman’ın kardeşi Elif Karaman, Aynur Aşan’ın kardeşleri Ekin Aşan ve Osman Aşan katıldı. Grup toplantısına katılanlar kürsü sıralarında tutsak Kürt siyasetçilerin fotoğraflarını taşıdı. Kürsüden de tutsakların fotoğraflarını tek tek gösteren Tülay,  “Yargılanan Türkiye halklarının birlikte yaşam umuduydu” dedi.
 
‘Ceza toplumsal itiraz hakkına verildi’
 
En önemli gündemin Kobanê Davası olduğunu söyleyen Tülay, “Geçtiğimiz Perşembe günü Kobanê Kumpas Davası’nda 24 arkadaşımıza siyaset yaptıkları için, IŞİD katliamlarına karşı çıktıkları için, bu rejime biat etmedikleri için, AKP ve Erdoğan’a kral çıplak dedikleri için, tastamam 407 yıl 7 ay hapis cezası verildi. 16 Mayıs’ta yargılanan ve hakkında karar çıkan siyasetçiler değildi. Toplumsal itiraz hakkı yargıdır. Bu karar toplumsal itiraz hakkına verilmiş bir karardır. Kürtlere kan kustururken, ülkede özgürlükler katledilirken, işçiler, emekçiler ve yoksullar ölüme terk edilmişken biz sosyalistler olarak bunlara sessiz kalmayız, kalamayız dedikleri için mücadele eden arkadaşlarımıza şu anda yüzlerce sene ceza verilmiştir. Bunlar hukuk düşmanıdır. Diyarbakır HDP mitinginde IŞİD’in bombaları patladı. Suruç’ta 33 düş yolcusu IŞİD tarafından katledildi. Amed’de düğün katliamı Reyhanlı’da onlarca yurttaşımızın yaşamını kaybettiği onlarca katliam. Ankara’da barış güvercinlerini hedef alan Gar Katliamı. İşte bütün bu katliamlara mevcut olan iktidarın kolluk kuvvetlerinin dosyalarda da mevcuttur, mahkeme tutanaklarında, sağladıkları destek ortadadır” ifadelerini kullandı.
 
‘IŞİD’e hayır, katliamlara hayır dedikleri için yargılandılar’
 
İktidarın, asıl katilleri yakalamayarak katliamlara ‘hayır’ diyen siyasetçileri yargıladığını söyleyen Tülay, “Bizler bu katliamları asla unutmadık, unutmayacağız. Ve bu katliamlarda yaşamlarını yitiren bütün canlarımızı burada sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla minnetle anıyorum. Kobanê Kumpas Davası’ndan yargılanan arkadaşlarımız IŞİD’in hem Türkiye’deki hem de Rojava ve Irak’taki vahşetine karşı çıkmıştır. Bu katliamları gerçekleştirenler ise yakalandıklarında adliyelerin ön kapılarından girip arka kapılarından çıktılar. Oysa haklarında bilgi ve belge olduğu halde yakalanmayan onlarca insan var. Ne yaptılar, asıl katilleri yakalamayıp HDP hakkında açılmış olan kumpas davasında tam da ‘katiller yakalansın bu katliamlar dursun’ dedikleri için arkadaşlarımıza ceza verilmiştir” sözlerini kullandı.
 
Tülay, değerlendirmelerini şu sözlerle sürdürdü: 
 
“Burada yargılanan sadece Kobanê direnişi değildir. Yargılanan karanlığa karşı aydınlığı savunanlardır. Ölüme tecavüze, soykırıma karşı topraklarını ve yaşamlarını savunanlardır. Yargılananlar; Gezi’de olduğu gibi demokrasiydi, toplumsal itirazdı. Türkiye halklarının birlikte yaşam umuduydu. Kürt halkının onurlu mücadelesiydi. Bu kumpas davasıyla Türkiye halklarını birleştiren gücünü sosyalistlerle Kürtlerin ortak mücadelesi, barış, eşitlik, kardeşlik, özgürlük fikri mahkum edilmek istenmiştir. Arkadaşlarımız Kürt sorunun barışçıl çözümünde ve demokratik siyasette ısrar ettikleri için HDP’yi iktidar karşısındaki en güçlü muhalefet odağı haline getirdikleri için yargılandılar. Kobanê Kumpas Davası senaryoları hazırlanırken ne hak ne hukuk ne adalet ne de bunlara kılıfına uydurma buna bile bakmamışlardır.
 
Vicdanları kurumuş
 
‘Kobanê düştü düşecek’ diyenlerin hayalleri sükuta erdiği için bu bir intikam davası olarak açılmıştır. Bu intikamı almak için yıllardır Yasin Börü’yü, arkadaşlarımızın öldürdüğünü iddia ettiler. Bir çocuğun ölümünden bir siyasi intikam senaryosu çıkaracak kadar yürekleri kurumuş vicdanları köhnemiş olan bir anlayış var karşımızda. Erdoğan daha dünkü konuşmasında karara rağmen bu kararda Yasin Börü’nün öldürülmesine ilişkin bir ceza olmamasına rağmen Yasin Börü’nün öldürüldüğü üzerinden halkı aldatmaya, halkta algı yaratmaya devam ediyor. Şimdi bu kararda ne var? Yargılanan hiçbir arkadaşımız bir tek kişinin ölümünden sorumlu değildir. Bu kararı bütün Türkiye kamuoyu lütfen öyle bilsin ve Erdoğan’ın şürekasının Saray şürekasının yaratmak istediği cinayet üzerinden yaratmak istediği dezenformasyona karşı lütfen bütün Türkiye halkları kulaklarını açsın, yüzünü gözünü daha çok açsın ve bu kararın gerçek siyasi okumasını hep birlikte yapalım.
 
Bu karar yok hükmündedir
 
Yıllarca arkadaşlarımızı utanmadan cinayetle suçlayanlar, meydanlarda hayasızca ve düzmeceler üzerinden yargıya talimat verenler tarihin kara sayfalarında yerlerini çoktan almıştır. Şimdi ne oldu? Ölümlerden yıllarca sorumlu tutulan arkadaşlarımız bu konuda beraat etmiştir. Arkadaşlarımız onlara isnat edilen suçlardan beraat etmiştir. Aldıkları cezalar tamamen yaptıkları siyasi konuşmalar üzerinden verilmiş cezalardır. İftira ve kumpas kampanyası ve senaryosu çökmüştür ve bu iktidar ve ortağı çöken senaryonun kumpas davasının altında kalmıştır. Dün AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kobanê Kumpas Davası hakkında yorum yapıyor. Verilen bu karar bu davanın savcısı ve hakimi olan Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin yüreğine su serpmiş olabilir çünkü ‘yüreğimize su serpti’ diye açıklama yaptılar. Sizlerin yüreğine su serpmiş olabilir. Türkiye'deki demokrasi güçlerinin, Kürtlerin ve Türkiye halklarının ve dünya halklarının içindeki öfkeyi daha da arttırmıştır. Halklar nezdinde, vicdanlar nezdinde, milyonların vicdanı nezdinde bu karar yok hükmündedir. Erdoğan Kobanê Davası siyasi bir dava değildir demeye devam ediyor. Ey Erdoğan, bu dava tastamam bir siyasi davadır. Bir kumpas davasıdır bir siyasi intikam alma davasıdır. İddianameyi okuduğunuz zaman a’dan z’ye kadar bunun asıl bir kumpas davası ve siyasi dava olduğunu gayet iyi görürsünüz. Sizler kendi kendinize bunları anlata durun. Size inan bir kesim olabilir ama şunu bilin ki ne Türkiye halkları ve bölge halkları ne Avrupa, ne dünyanın hiçbir kesiminde bu davanın siyasi bir dava olmadığına dair yalanlarınıza inanmıyor. Davaya atadığınız çete üyesi hakimler cübbe giymiş siyasiler saray eşrafı ve küçük ortağı şunu iyi bilsin ki, bu dava Türkiye tarihinin en büyük siyasi kumpas davasıdır. Her fırsatta sizler yargıya talimat verdiniz ve bu kararın böyle çıkmasını sizler sağladınız.
 
Normalleşme dediğiniz Kürtsüz bir normalleşme
 
Normalleşmeden bahsettiler bu hukuk katliamını yapanlar arkadaşlarımıza ceza yağdırdıkları gün, ertesi günü beklemeden aynı gün 28 Şubat darbecilerini serbest bıraktılar. Bu mesajı kime ve nasıl vermek istediklerinin biz gayet farkındayız. Biz de kendi mesajımızı alınan bu kararlarda elbette aldık. Normalleşme dediğiniz Kürtsüz bir normalleşmedir. Devrimcilerin, sosyalistlerin aydınların, demokratların, kadınların, biat etmeyenlerin olmadığı yani toplumun tamamının olmadığı bir normalleşmeden, AKP’nin normunu kendisinin yarattığı bir normalleşmeden bahsediyor. Bu normalleşme değil bu anormalliktir. Bu anormalliği Türkiye'nin önüne normalleşme gibi sunmaya kalkmayın. Kobane Kumpas Davası’nda aldığınız karar, bunun en açık göstergelerinden birisidir. Bu, normalleşme değildir. Bu düpedüz bir darbedir. Bu normalleşme değil, toplumu ayrıştıran kutuplaştıran ve şiddetin alasını ören bu toplumda şiddeti bitirmemekte ısrar eden, barış taleplerini duymayan şiddet konusunda ısrarcı olanların normalidir, bu sizin normalinizdir. Bu, bizim asla normalimiz olmayacak bunlar. Bütün halklarımıza, cezaevindeki bütün siyasi rehine arkadaşlarımıza sözümüz olsun ki Kürtleri, farklı halkları ve inançları, kadınları, gençleri, demokrasi ve özgürlük savunucularını, devrimcileri dışarıda bırakan hiçbir zulüm politikasının 21’inci yüzyılda zuhur etmesine asla izin vermeyeceğiz.
 
13 arkadaşımız içeride ve 407 sene 7 aya mahkûm edildi
 
DEM Parti baskılara rağmen birlikte yaşamanın demokrasinin barışın özgürlüklerin sigortasıdır. Dün de öyleydik bugün de öyleyiz. Ödediğimiz bütün bedellere rağmen böyle olmaya devam edeceğiz. Sevgili Sebahat’ı, Gültan’ı, Ayla’yı, Ayşe’yi, Meryem’i aldık. Ama içimizde derin buruk bir sevinç var. Sevincimizi tamamlayamadık ne yazık ki çünkü şu an da 13 arkadaşımız içeride ve 407 sene 7 aya mahkûm edilmiş durumda. Savunmalarında savunmadan öte Türkiye ve Orta Doğu siyasetine ders niteliğinde savunma yaptılar. Onlar yargılanmadılar, bu kumpasları yargıladılar, çete faaliyetlerini yargıladılar, otoriter rejimi yargıladılar. Biz arkadaşlarımızla onur duyuyoruz, gurur duyuyoruz. Burada bu salonda onların aileleri, dostları, yoldaşları var. Dayanışmaya gelen onlarca kurum var, onlarca arkadaşımız var. Hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Değerli Türkiye halkları bu davayı yurt içinde ve yurtdışından takip eden bütün kurumlar ve dostlarımız Kobanê Kumpas Davası’nda yüzlerce yıl ceza yağdırılan arkadaşlarımız kimdir? Şimdi bütün Türkiye kamuoyu lütfen bir kez daha bu ceza verdikleri arkadaşlarımızın kim olduğuna yeniden dönüp baksınlar.
 
Ders niteliğinde savunma yaptılar
 
Günay Kubilay, yoldaşımız siyasi hayatını Türkiye sosyalist hareketinin mücadele birliğine ve Kürt özgürlük mücadelesiyle dayanışmaya adamıştır. Birleşik mücadele süreçlerimizin tümünde en ön saflarda yer almış HDP MYK üyeliği yapmış devrimci bir insandır, enternasyonalisttir. Bunun için Kürt halkının verdiği mücadeleden zere geri adım atmamış bir devrimcidir.
 
Alp Altınörs sosyalizm mücadelesinden bir gün bile kopmadı Alp Altınörs, öğrenciliğinden bu güne sosyalizm mücadelesinden bir gün bile kopmadan tüm cezalara hapislere rağmen ne sokakta olmaktan vazgeçti ne yazmaktan ne de üretmekten vazgeçti. Alp Altınörs, şu sözleri söyledi: ‘Sözümüzden dönmeyiz çağrımızı inkardan gelmeyiz. Sözümüz özgürlük ve sosyalizm içindir. Kalem ile yazılan balta ile kesilemez. Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız.”
 
Bülent Parmaksız, sosyalist hareketin Kürt özgürlük mücadelesiyle kesiştiği her yerde olmak ve her fırsatta bu ittifak zeminin oluşması için fedakarca mücadele etmiş bir arkadaşımızdır. Büyük Orta Doğu projesine karşı Demokratik Orta Doğu perspektifi ile Filistin halkıyla dayanışmak konusunda asla geri adım atmamıştır, devrimci bir enternasyonalisttir.
 
İsmail Şengül, içinden geldiği sosyalist geleneğin Kürt halkıyla buluşmasına büyük emek verdi. Bugün İsmail yoldaşımız şahsında bu mücadeleden bu dayanışmadan intikam alınmak istiyor. Sosyalistlerin Kürt halkıyla dayanışmasından intikam alınmak isteniyor ama İsmail dimdik duruşuyla herkese örnek olmayı başarmış bir yoldaşımızdır.
 
Nazmi Gür, HDP ve öncesinde kurulan siyasi partilerin bütün kademelerinde görev almış, ömrünü barış ve insan hakları mücadelesine adamış bir Kürt siyasetçidir. Nazmi Gür dimdik duruşuyla hepimize örnek olmuştur. Kendisine selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
 
Dilek Yağlı, ‘Bugün nasıl ki Filistin için insanlar çağrı yapıyorsa o gün de Kobanê için çağrılar yapılıyordu’ diyerek iktidarın iki yüzlülüğünü mahkeme boyunca yüzlerine vurmuştur. Dilek Yağlı’nın verdiği ifadede, bu sözler bir kez daha şunu gösteriyor burada yargılanan siyasi görüşlerdir. Sözüm ona Filistin halkı için timsah gözyaşı dökenler Filistin için mücadele edenleri Kobanê Kumpas Davası’nı yargıladı ve Dilek Yağlı, bunun cevabını en güzel şekilde bu sözlerle vermiştir.
 
Ali Ürküt, HEP’ten bugüne il başkanlığından RTÜK üyeliğine kadar her görevi layıkıyla yerine getirmiş bir arkadaşımızdır. Şu an ağır bir tedavi görüyor cezaevinde, raporlara rağmen tahliye edilmedi. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
 
Zeynep Karaman, yıllarını Kürt halkının özgürlük mücadelesine ve kadınların özgürleşmesine vermiş, erkek egemen sisteme boyun eğmemiş, zulüm karşısında bir adım bile geri durmamış, Kürt kadın mücadelecisi, kadın siyasetçidir ona da selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
 
Pervin Oduncu, özgürlük ve kadın mücadelesi savunucusu, “tecrit kırılırsa barış olur” diyerek düşman hukukuna rağmen iktidara ve devlet aklına doğru yolu göstermiş ama bu iktidar ve devlet aklı ne yazık ki bu doğruları görmemiş. Kürt sorununu çözmeme konusundaki ısrarını sürdürmüştür ve Pervin Oduncu buna karşı demokratik mücadelesini yürütmüş bir kadındır.
 
Zeynep Ölbeci, ‘Şimdiye kadar elde ettiğimiz kazanımlar erkek zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur’ diyerek, siyasal mücadelesini kadını özgürleşmesine adayan bir arkadaşımız, bir yoldaşımızdır. Kendilerine buradan sevgilerimizi iletiyoruz.
 
Aynur Aşan, Mersin il başkanlığı görevini yürütmüş, kadın özgürlüğü, sosyalizm ve Kürt özgürlük mücadelesinin yılmaz emekçilerinden biridir. Sevgilerimizi iletiyoruz mutlaka hep birlikte özgürleşeceğiz sevgili Aynur.
 
Figen Yüksekdağ: Ömrünü devrimci sosyalist mücadeleye adadı
 
Sevgili Figen Yüksekdağ’a 32 yıl ceza verdiler. Ömrünü devrimci sosyalist mücadele içinde Kürt halkının yanında açlığa ve yoksulluğa karşı kendisini kadınların kurtuluş mücadelesine adamış bir siyasetçidir. Onun sözleri, ‘kimsenin yüzü düşmesin yüreği kararmasın, bugüne kadar yıkamadılar, diz çöktüremediler, ağır bedellerle cefalarla beslenen yolumuzdan döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar. Direne direne var olduk, direne direne kazanacağız’ sözleriyle karşıladı bu kararı. Sevgili Figen, buradan sesimizi sana duyurmak istiyoruz. Senin izlediğin yol gibi bizler direne direne kazanacağız, bu da sizlere sözümüz olsun. Sizlere layık olacağız bunun için sonuna kadar emek vereceğiz ve mutlaka başaracağız.
 
Selahattin Demirtaş: Sembol isimlerden biri oldu
 
Sevgili Selahattin Demirtaş, 90’lı yıllarda bugünkü iktidarın ortakları olan karanlık güçlerin uyguladığı insanlığa karşı suçlarla ilgili insan hakları mücadelesi vermiş, aktif siyasette katılarak ülkenin barışının sembol isimlerinden biri olmuştur. Onun şahsında insan haklarından, barış mücadelesinden ve Kürt siyasetinden intikam almak isteniyor. Onun sözleri, ‘bin ömrüm olsa hepsini halkım için feda ederim. Moralli olun dik durun direnin, umudunuzu hayallerinizi geleceğinizi zorbalara teslim etmeyeceğiz. Biz bir insanlık hareketiyiz, yenilmezler hareketiyiz’ oldu. Sevgili Selahattin başkan. Bizler bir insanlık hareketiyiz, direnenler ve yenilmezler hareketiyiz. Tıpkı siz cezaevinde nasıl dimdik duruyorsanız bu kararı nasıl dimdik karşıladıysanız ve moralle karşıladıysanız emin olun biz dışarıdaki arkadaşlarınız olarak mücadelede bize devrettiğiniz bayrağı asla yere düşürmeyecek ve zafere ulaşana dek mücadelemiz devam edecek. Sizlere ve tüm halklarımıza sözümüz olsun.
 
Kobanê Kumpas Davası’nda alınan karar öfkemizi daha da büyüttü
 
Tuncer Bakırhan ile birlikte dün Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret ettik. Moralleri çok iyiydi. Kararı büyük bir metanetle karşılaşmışlar. Bunun bir toplumsal mücadele olduğunu söylediler. ‘Dışarıdaki arkadaşlarımızla da dayanışmayı hep birlikte büyütelim ve bu toplumsal siyasal mücadeleyi birlikte verelim’ mesajını gönderdiler. Sizlerin dayanışmasından onların sergilemiş olduğu duruştan dolayı çok teşekkür ediyorlar selam ve sevgilerini iletiyorlar.
 
Tetikçiler serbest, siyasetçiler ceza alıyor
 
Milli yargı dedikleri Kürt ve devrimci düşmanı yargıdır. Milli yargı dedikleri mafyayı aklayan çetelere destek olan yargıdır. Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi darbesi olan Kobanê Kumpas Davası. AKP-MHP’nin genel merkezlerinde tezgahlandı, karar bu merkezlerde verildi. Mahkeme heyeti biat etme karşılığında her türlü çeteleşmenin ve mafyatik ilişkilerin içine girdi. Kobanê Kumpas Davası’nın görüldüğü Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde heyet başkanlığı yapmış zat, suç örgütü yöneticisi olduğu ortaya çıktı. Kumpas davalarıyla başlayan hukuksuzluk ve yargıda bir bataklığa dönüşmüş bir hal almıştır. Bu bataklıkta Türkiye her gün yeni bir mafya, yeni bir çete olayına uyanıyor. Yeni paralel yapılar türedi ve hakların bir arada yaşama taleplerine suikast düzenliyorlar. Bir gün Ankara emniyetindeki haberlere baktığımızda at izinin it izine karıştığını görüyoruz. İktidar güdümlü suç örgütlerine bir diğer iktidar güdümlü suç örgütü operasyon çekiyor. Devletin bağırsakları patlamış, kirli ilişki ağları ortaya dökülmüştür. Sokak ortasında insan öldüren çeteler ve mafyalar medya tetikçileri hepsi serbest. Siyasetçiler ise ceza alıyor. İşte bunların Türkiye Yüzyılı olarak tanımladıkları yüzyıl ne yazık ki böyle bir yüzyıl.
 
Adalet beklemiyoruz
 
Kobanê Kumpas Davası başta olmak üzere partimiz üzerinden tezgahlanan birçok kumpası bir parti olarak değerli haklarımızla, dostlarımızla ve kurumlarımızla dost dayanışmacı güçlerle birlikte boşa çıkarmayı başardık. Bu çürümüş ve kokuşmuş düzenden adalet beklemiyoruz. Kobanê Kumpas Davası’nda ceza verilen arkadaşlarımız bu adaletsizliğe, yoksulluğa, halkın bir kuru ekmeğe muhtaç edilmesine itiraz ettikleri için bu cezaları verdiler. AKP yoksula kemer sık diyor, ceza verdikleri arkadaşlarımız ise açlık ve yoksulluk olmasın, herkes başını yastığa koyduğu zaman karnı tok olsun diye mücadele ettiğinden dolayı şu an hapishanede.
 
Arkadaşlarımız itirazları büyüttükleri için cezaevindeler
 
Değerli esnaf kardeşlerim bildiğiniz üzere geçen günlerde bir tasarruf paketi açıklandı. Tasarruf paketinin hemen ertesindeyse esnaflara daha önce vermiş oldukları kredileri faizlerini arttıran haberleri verdiler. Bu iktidar hile ve kumpası sadece siyasilere değil esnafa da yapmıştır. Verdikleri kredilerin faizlerini daha sonra yine hilelerle arttırmışlardır. Şiddet ve gerilimden dolayı çöken ekonomiyi, adaletsiz ekonomi politikalarından dolayı çöken ekonomiyi hile ve düzenbazlıkla yine emekçinin yoksulun sırtına yüklüyorlar. İşte değerli arkadaşlar Kobanê Kumpas Davası’ndan yargılanan arkadaşlarımızı siz değerli işçilerin, emekçilerin, yoksulların, esnafın her kesimin yanında olduğu için bu itirazı büyüttükleri için cezaevindeler. Ola ki bu itiraz büyür bu iktidarı yerinden eder korkusuna kapıldıkları için arkadaşlarımızı şu an hapishanede tutuyorlar.
 
Sevgili kadınlar, bu davada yargılanan kadınlar kadına yönelik şiddetle mücadele ederek bugüne geldiler. Bütün ömürlerine erkek egemen şiddetine ve sistemine karşı toplumsal cinsiyet rollerini reddederek dimdik ayakta durdular. Kadınlar, biz bu toplumun üyesiyiz dediler, özgürlük mücadelemizi birlikte yürüteceğiz dediler.  Ceza alan arkadaşlarımız IŞİD’in kadınlara yönelik sistematik tecavüzlerine, kız çocuklarını pazarlarda satmalarına karşı itiraz ettikleri için, IŞİD zihniyetinin Türkiye topraklarında büyümesini engellemek için sevgili kadınlar mücadele yürüttü. Şu an sevgili kadın arkadaşlarımız içerideyse bunun nedeni budur. Buradan bütün siyasi rehine kadınlara selam ve sevgilerimizi gönderiyorum.
 
Örgütlenerek kazanacağız
 
Çok önemli bir karar alındı. Türkiye açısından Türkiye’nin geleceği açısından bu iktidarın yol haritasını da bu karar bizlere göstermiştir. Devletin Kürt sorunu konusunda atacağı adımlar konusunda bu karar bize önemli ipuçları vermiştir. Bizler bu kararların ne anlama geldiğini sadece DEM Parti olarak değil Türkiye’deki bütün demokrasi güçleriyle bütün siyasi ve toplumsal güçlerle beraber bunu değerlendiriyor ve gereğini hep beraber yapacağız. Kobanê Kumpas Davası’nda yargılama süreci henüz nihayete ermedi. Arkadaşlarımızı içeriden çıkarmak için çok güçlü bir dayanışmayı dışarıda siz değerli dostlarımızla birlikte örmek istiyoruz. Türkiye’de vicdan sahibi olan demokrasiden yana olan iktidarın bu ceberrut yöntemine saray rejimine itiraz eden kadınların katledilmesine itiraz eden depremzedelerin bu şekilde süründürülmesine itiraz eden kadınların özgürlüğü için mücadele eden doğa ve insan hakları savunucuları inanç örgütleri hep birlikte özellikle farklı halklardan ve inançlardan insanlarla ve onların örgütleriyle bizler hep birlikte Kobanê Kumpas Davası’nda alınan bu kararı boşa düşürebiliriz. Yeter ki daha çok dayanışalım sesimizi daha güçlü bir biçimde çıkaralım. Şunu gayet iyi biliyoruz ki Kobanê Kumpas Davası’nda alınan bu karar halkın vicdanını toplumun vicdanını sızlatmıştır. HDP’ye hiç oy vermemiş, hiç oy vermeyi düşünmeyen DEM Parti’ye hiç oy vermemiş ve hiç oy vermemiş kesimlerin de vicdanını yaralamıştır. Buradan bu ceberut iktidara ve bu adaletsiz yargı sistemine karşı bizler örgütlenerek başaracağız, örgütlenerek kazanacağız.
 
Tarih direnenleri yazmış, direnenler de tarihi yazmış
 
Tarih direnenleri yazmıştır, direnenler de tarihi yazmıştır. Bizim arkadaşlarımız bugün yüz sene dahi hukuk derslerinde dahi, siyaset derslerinde dahi okutulacak bir savunma ortaya koydular. Aslında buna savunma demek de yanlıştır, dünya görüşlerini ortaya koymuşlardır. Cezaevinde bulunan bütün siyasi rehinelere sözümüz olsun ki tarihi sizler yazıyorsunuz, direnen halklar yazıyor. Sizlere sözümüz olsun ki bizler tarihin bu sayfalarını hep beraber artıracağız, Denizlerin kalemlerini kıranlar kimse hatırlamaz, darbeyi yapan paşaları herkes lanet okumuştur. Bu kararı verenlere de tıpkı o paşalara nasıl lanet okuduysa bu kararı bu şekilde verenlere de toplum lanet yağdıracaktır. Sözümüz olsun ki tıpkı sizin dediğiniz gibi dik durmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Düşüncelerimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye bize giydirilmek istenen bu deli gömleğini toplum olarak giyemeyecek reddedeceğiz. Bunun öncülüğünü hep birlikte yapacağız. Direnerek kazanacağız, mutlaka kazanacağız ve dayanışarak kazanacağız.”