‘Mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim?’

  • 12:49 15 Haziran 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1003’ncü hafta eyleminde, katledildikten 17 yıl sonra kemikleri toplu mezarda bulunan Vejdin Avcıl’ın faillerini sordu. Eylemde konuşan Cumartesi İnsanı İkbal Eren, “Mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim?” diye sordu.
 
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1003’ncü haftasında da bir araya geldi. Ellerinde karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizleri taşıyan Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve çok sayıda kişi katıldı. Bu haftaki eylemde 12 Haziran 1994’te Mêrdin Derik’te gözaltına alınıp kemikleri toplu mezarda bulunan Vejdin Avcıl’ın failleri soruldu. Basın metnini Cumartesi insanı İkbal Eren okudu.
 
‘Vejdin Avcıl’ın gözaltına alındığı inkar edildi’
 
Herkesin bayram hazırlığında olduğunu ama kendilerinin meydana çıkarak yakınlarının akıbetini sorduğunu dile getiren İkbal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de güvenlik güçlerinin vatandaşa yönelik işkence, öldürme, gözaltında kaybetme gibi uygulamaları söz konusu olduğunda idari ve yargı mekanizmaları etkin biçimde çalışmıyor.  Mardin’in Derik ilçesindeki Adakent Köyü’ne, 12 Haziran 1994’te Derik İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerler ve korucular tarafından operasyon düzenlendi. Operasyonda beş köylü gözaltına alındı. 25 gün içerisinde dört köylü serbest bırakıldı. 30 yaşındaki beş çocuk babası Vejdin Avcıl’ın ise gözaltına alındığı inkâr edildi. Olayla ilgili Derik Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen (1994/141 sayılı) soruşturmada, dosya (21/6/1994 tarihli) görevsizlik kararıyla Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 1994’te Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgeyi esas alarak içinde Avcıl’ın da olduğu ‘ölü ele geçirilen toplam dört şüpheli hakkında terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verdi. Evraklar daha sonra imha edildi.”
 
13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi, beraat etti
 
Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgede, Vejdin’in çatışmada ölü ele geçirildiği yazdığını ancak otopsi raporuna göre kafasından aldığı tek kurşun ile öldüğünün yazıldığını belirten İkbal,  ailesinin Vejdin’in gözaltı sırasında operasyon bölgesine götürülerek bilerek ölümüne sebebiyet verildiğini aktardı. İkbal “Olaydan 17 yıl sonra Derik Kimsesizler Mezarlığı’nda açılan toplu mezarda Vejdin Avcıl’ın  giysi parçalarına ve kemiklerine ulaşıldı. Dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil hakkında 2012’de, içlerinde Vejdin Avcıl’ın da olduğu ‘13 sivil insanı gözaltına alarak keyfi ve kısa yoldan infaz ettiği’ iddiasıyla kamu davası açıldı ve 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi. Tutuksuz yargılanan Musa Çitil, 21 Mayıs 2014’teki karar duruşmasında beraat etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını 2 Haziran 2015’te onadı. Aileler, kararın kesinleşmesi üzerine 2015 yılında AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM ise başvuruyu ‘kabul edilemez’ buldu. Vejdin Avcıl’ın gözaltında devletin koruması altındayken, ölümüne neden olanlar, gerçek dışı tutanaklarla kimsesizler mezarlığına gizlice gömenler, mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim? Bu suçun fail ve sorumluları kim?” diye sordu.
 
‘İnsanlara bu kadar acıyı nasıl reva görür anlamış değilim’
 
Ardından Vejdin’in ailesinin yazdığı mektubunu Cumartesi İnsanlarından Gamze Elvan okudu. Mektupta şu ifadeler yer alıyor: “Ben 30 yıl önce Mardin Derik’te gözaltına alınarak kaybedilen Vejdin Avcıl’ın oğluyum. Düşünün; babanız bir sabah köye baskın yapan kolluk kuvvetleri ve köy koruyucuları tarafından gözlerinizin önünde darp edilerek yaka paça götürülüyor ve eviniz bombayla havaya uçuruluyor. Ne hissedersiniz? Yirmi yıl boyunca her kapımız çaldığında, kapımıza bir araba geldiğinde belki babam geldi diye sevinerek kapıya koşardık. Her telefon çaldığında belki babamdır veya onunla ilgili bir haberdir diye umutlanırdık. Ama her defasında hayal kırıklığına uğrardık. Her zaman baba kelimesine o kadar hasret kaldık ki, anlatılmaz ancak yaşayan bilir. Kardeşlerim baba duygusunu hiçbir zaman yaşayamadılar. Hep bir yanımız yarım kaldı. Bir insan, insanlara bu kadar acıyı nasıl reva görür anlamış değilim. 2014’te babamın kemiklerine ulaştığımızda onun eve dönme umudunu kaybettik. Suçlular hak ettikleri cezaları almadıkları sürece hukuk mücadelemiz devam edecektir.”
 
Eylem, polis barikatları ile etrafı çevrilen meydana kırmızı karanfillerin atılması ile son buldu.